Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir yaşam parçası sayılabilecek kadar uzun sürelerde, dünyanın dört ülkesinde mesleğimi yapma fırsatı buldum. Çok ayrı kültürler olsa da hepsinde kadın olmanın gerek ve şartlarının değişmediğine sahip oldum; cesur olmak! Cesaret her zaman her insan için sahip olunması gereken bir erdem olsa da son çeyrek yüzyılda, kadının neredeyse el çantasında taşıması gereken bir kavram haline geldi. Kadın, belki ilkel toplumlardan bugüne cesaretle hiç bu kadar anılmadı.
Sizi nasıl konumladıklarını umursamadan, meydan okumalarla dolu bir yaşamı seçtiğinizde, cesaretin yolunu da seçmiş oluyorsunuz. O zaman bu yazının konusu olan, yakışıksız cins ayrımını daha az hissediyorsunuz. Siz bu öğretilmiş ayrımı bir çentik gibi zihninizde taşımadığınızda en büyük engeli aşmış oluyorsunuz.
Çocuklarınızı kız-erkek değil de küçük insanlar olarak hissedip yetiştirdiğinizde ise geleceği tasarlamış oluyorsunuz.
Her 8 Mart; anılması gereken gerçek gündeminden de soyutlanarak, kadın sorunlarının ya da kadının güç(-leştirilen) yaşamının öne çıktığı bir gündemle geçer. Kadın çoğunlukla 8 Mart’ın ilgi ve merhamet objesi olur. Kadının süreçleri ve sorunları yüceltilir ya da ortaya serilir. Bu değişmez rutin, kadın adına bir trajedinin ifşası gibi görünse de aslında trajedi erkekler adına daha derindir. Çünkü sakin denizlerde iyi denizci yetişmez!
İyi bir insan olarak bitirmemiz gereken bu (hayat) yarışı, bizi zorluklarla onurlandırırken, karşı cinsimize fark etmedikleri bir trajedi yaşatıyor. Yaşam toplumsal roller açısından onlar için o kadar kolay ki, sakin denizlerde iyi bir denizci olamıyorlar. Bunu bir kinaye olarak değil; gerçekten bir talihsizliğin tespiti olarak yaptığımı eklemek isterim.
Nispeten yorucu olsa da bir kadın olarak yaşamak ve çalışmaktan ziyadesiyle mutluyum. Durmadan öğrenerek eksikliklerimle yüzleşmekten, egomu vahşiliğini hiç kaybetmeyeceğini düşünerek eğitmekten, durmadan tamamlanmaktan mutluyum. Güçlü bir kadın olmanın bilinen zenginlikle değil; zihinsel zenginlikle olabileceğini bilmekten mutluyum. Bilginin, bilmenin, yaptığın her neyse, onu hak ettiği kadar bilmenin ve önemsemenin gerçek ve tek namus olduğunu bilmekten mutluyum. Yapamadığımı gizlememekten, yapabildiklerimle yetinmemekten ve bilmediğini bilmenin ve söylemenin yüceliğinden de...
Bu 8 Mart kendi adıma bir değişiklik yapmalı ve benim durumumda milyonlarca hem cinsime ilham vermeliyim. Mesela artık ihtiyacım olmayan bu özel günü bir karşı cinsime hediye edebilirim.