Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

Mesleğimizin her anında, hastalarımızdan, hastalıklardan, ön yargılardan bile daha çok ya da en az onlar kadar mücadele ettiğimiz bir şey var: Pazarlama. Ne yaparsanız yapın bazen iyi bir pazarlama stratejisinin ya da hesapsız bir söylentinin önünde duramıyorsunuz.

Biz onkologlar bu tür zorluklarla daha nadir karşılaşsak da, pazarlamanın alanı o kadar geniş ki bizim sınırlarımızı da zorlamaktan geri durmuyor. Bugünlerde sıklıkla dokunuşlarını hissettiğim yeni bir pazarlama nesnesi var: Hindistan cevizi yağı.

Haberin Devamı

Diyetisyen olmadığım için “Zayıflatır mı?” diye pek sorulmuyor ama Covid-19 ile gündeme gelen ‘güçlü bağışıklık sistemi’ yüzünden, hastalarımdan, eşimden dostumdan beni de nasiplendiriyor.

Hemen belirteyim “Her derde deva” olarak sunulan bu ürünün aklıma yatan tek kullanımı, saç ve tırnak bakımı. Bu hayal kırıklığı yaratacak kısalıktaki fayda listesinin nedenini açıklayayım. Malumunuz Hindistan cevizi yağının, kilo kaybı, bel çevresini inceltme, Alzheimer hastalığına iyi gelme, bağışıklığı artırma, kalbi iyileştirme gibi çeşitli faydalar sağladığı iddia ediliyor. Kozmetikte de birçok üründe kullanılıyor. Yine iddia edilen, orta zincirli yağ asitlerinden zengin olduğu ve bu sebeple daha sağlıklı olduğu. Orta zincirli yağ asitleri sindirilmeden, bağırsaklardan emilerek karaciğere gider ve karaciğerde keton cisimlerine dönüşür. Keton cisimlerinin de Alzheimer gibi beyni ilgilendiren rahatsızlıklarda iyileştirici etkisi vardır. Ayrıca bu keton cisimleri tokluk hissi de uyandırıyor.

Bilimsel çalışmalarda durum farklı

Buraya kadar harika ama tüm bu tabloyu dayandırmamız gereken ‘bilimsel çalışmalara’ baktığımızda durum farklılaşıyor.
Günde iki yemek kaşığı Hindistan cevizi yağı veya soya yağı kullanılarak yapılan bir çalışmada, katılımcıların hiçbirinin bel ölçümlerinde önemli bir değişiklik olmadığı, üstelik Hindistan cevizi yağı tüketenlerin insülin direncinde önemli artışın meydana geldiği ve tip 2 diyabete giden sürece sebep olduğu kaydediliyor.

Yine 2017 yılında yayınlanan plasebo (telkine dayalı etki) kontrollü bir çalışmada Hindistan cevizi yağı tüketenlerde kilo, bel çevresi, toplam yağ oranlarında bir değişiklik olmadığı rapor ediliyor. O günden günümüze bu yağın yararını gösteren bir çalışma da yok. Bu araştırmalara rağmen kilo vermeye yardımcı olduğu iddiaları, Hindistan cevizi yağını orta zincirli trigliseritlerle ilişkilendirmiş ve doymuş yağdan zengin diğer gıdalardan farklı davrandığını iddia eden web siteleri ve ticari literatürden geliyor. Ancak literatürdeki ticari orta zincirli trigliseritler üzerine yapılmış çalışmalar, Hindistan cevizi yağına uyarlanamaz, çünkü bu yağda baskın olan trigliseritlerin yapıları, emilimleri ve metabolizmaları farklıdır. Aslında Hindistan cevizi yağında başlıca yağ asitleri; kötü kolesterolü yükseltme potansiyeli olan 12 karbonlu laurik asit ve 14 karbonlu miristik asittir.

Haberin Devamı

Tam da bu sebeple, Amerikan Kalp Derneği ve Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin de dahil olduğu 29 ulusal tıp otoritesi ve 200’den fazla kardiyoloji uzmanını temsil eden bir raporda, Hindistan cevizi yağının kolesterol seviyesini yükseltmek için en güçlü ajanlardan biri olduğu ve kalp hastalarına önerilmemesi tavsiye edilir. Kolesterolü yükselttiğini gösteren ilk deneysel çalışma, 1955 yılına dayanıyor ama sonra niyeyse kafalar karışıyor!

Haberin Devamı

Tüm bu veriler ışığında Hindistan cevizi yağı, diğer doymuş yağlardan farklı bir muamele görmemelidir ve tüketimi WHO’nun günlük önerisini (toplam kalori alımının yüzde 10’undan az) aşmamalıdır.

HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI

Lütfen sağlığınızı önemseyin!

Bilim de bilim diyerek bazı okurlarımı heyecanlandıran bir dolu formülü reddetmek, inanın benim de hoşuma gitmiyor ama sizleri yararsız (hatta zararlı olabilecek) formüllerle mutlu etmeyi de vicdanım kaldırmıyor. Her yazdığımı kılı kırk yararak araştırıyor, konuyla ilgili uzman arkadaşlarımdan da yararlanıyorum. Yeri gelmişken bu yazının iki kahramanı Cildiye Uzmanı Dr. Canan Öztürk ve Diyetisyen Fatih Kalkan’a katkıları için teşekkür ediyorum. Dermatolog veya diyetisyen olmamamın bende yarattığı tedirginlik, uzmanlarından bilgi almadan yazmamı engelliyor, bir benzerini sizler için de diliyorum. Lütfen sağlığınızı önemseyin.

Bilgili, sağlıklı, maskeli ve mutlu kalın...