Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

Mikrobiyotayı bir de birlikte çalıştığım diyetisyen arkadaşım Emel Unutmaz’dan dinleyelim. Konu bu kadar önemli olunca tekrar tekrar anlatma ihtiyacı duyuyoruz...

- Mikrobiyota nedir?

Bağırsak dengesinin sağlanmasında görevlidir. Bağırsaklarda meydana gelen disbiyozis kanser de dahil olmak üzere birçok hastalığın sebebidir. Diyet, yaşam şekli, ilaç kullanımı gibi durumlar bağırsak mikrobiyotasını etkiler. Bağırsak mikrobiyotasının endokrin hücreleri düzenlemesi ile glukoz metabolizması, insülin hassasiyeti, enflamasyon, obezite ve metabolik sendrom, kanser gibi hastalıklar üzerinde etkili olabilmektedir. Aynı zamanda bağırsak mikrobiyotasının çeşitliliğinde azalma, bağışıklık sistemini zayıflatarak başka bölgelerdeki tümörler üzerinde de etkili olur. Bunu da hormonları ve ilaç metabolizmasını düzenleyerek yapabilir. Ek olarak alınan dışkıdan mikrobiyota bakılması prostat ve akciğer gibi kanser türlerinin teşhisinde yardımcı olabilmektedir. Bağırsakta bulunan probiyotik bakteriler tümör oluşumunun ve tümör büyümesinin engellenmesine yardımcı olur.

Haberin Devamı

- Bu konuda yapılan son çalışmalar neleri gösteriyor?

Kolorektal kanserli hastalarda yapılan çalışmalar sonucunda, kanserli hastaların mikrobiyomunda bir değişiklik olduğu ve bağırsakta karsinojenezde görevli bakteri türlerinin görüldüğü belirtilmiştir. Son araştırmalar ayrıca, özellikle kolorektal kanserlerde inulin, ß(1-4) galaktooligosakkaritler, oligofruktoz, laktuloz, dirençli nişasta ve buğday kepeği gibi prebiyotiklerin yararlı rolünü vurgulamıştır. H. pylori ile ilişkili ülserlerde ve kanserlerde probiyotik organizmaların potansiyel terapötik etkileri ile H. pylori’nin büyümesini engellenebileceği görülmüştür.

Mikrobiyota için öneriler
- Mikrobiyal dengesizlik nasıl ortaya çıkar?

Mikrobiyal dengesizlik belirli bir sıklıkla ortaya çıkar ve bağışıklık sistemimiz tarafından dengelenir. Fakat çeşitli dış etkenler vs. nedeniyle iltihap/enfeksiyon durumu çözülemediğinde ve kronikleştiğinde bağırsak epitel bütünlüğü tehlikeye girer. Kronik enflamasyon bazı patojenik bakterilerin çoğalmasını destekleyebilir. Tehlikeye giren bariyeri düzeltmek için sürekli doku onarımı ve reaktif oksijenlerin artışı mutagenez birikimini yani kanser hücresi oluşum riskini artırır.

Haberin Devamı

- Çeşitliliğinin etkilerinden de bahsedelim…

Mikrobiyota çeşitliliğinin kemoterapi direncini kırmak, ilacın etkinliğini artırmak, ilacın toksisitesini azaltmak gibi etkileri vardır. Yapılan çalışmalarda sağlıklı ve dengeli bir mikrobiyota ile ilaca artmış yanıt, azalmış tümör boyutu ve artmış sağ kalım oranı olduğu görülmüştür. Mikrobiyota içinde bulunan bakteri çeşitliliği ile zararlı maddeler metabolize edilerek bağırsaklar toksisiteden korunmuş olur. Örneğin, Frank ve arkadaşı, yerli bağırsak mikrobiyotasının antibiyotiklerle genetik olarak silinmesinin veya tükenmesinin kemoterapinin toksisitesini şiddetlendirdiğini ve mukozite neden olduğunu göstermiştir.

Nasıl beslenmeli?

- Hayvansal kaynakları diyetinizde sınırlamalısınız. Protein kaynağı olarak daha sıklıkla bitkisel protein içeriği yüksek olan kuru baklagilleri ( kuru fasulye, nohut, mercimek vb. ) ve balık tercih edebilirsiniz.
- Lif içeriği nedeni ile tahılları miktarlarına dikkat ederek sofranızdan eksik etmeyin.
- Prebiyotik içeriği yüksek sebzeleri (enginar, soğan, pırasa) mutlaka tüketmeye çalışın.
- Omega-3’ten zengin besinler olan balık, ceviz, fındık, badem, kabak çekirdeği ve semizotunu günlük beslenme örüntünüzde bulundurun.
- Süt ürünlerinde fermente olanları (kefir ve yoğurt) tercih edin.
- Sebze-meyveleri mevsiminde ve rengarenk tüketin.
- Yüksek yağlı besinlerden, şekerli gıdalardan, paket ürünlerden ve fast food beslenmeden uzak durun.