SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Aşkta Bilinçaltının İnatçı Yapısını Nasıl Kırarsınız ?

Bilinçaltımız her konuda olduğu gibi, aşk ve ilişkiler konusunda da bizi yönlendirici bir enerjiye sahip. Eğer bilinçaltımızda aşk ve ilişkileri sabote edici bir kodlamamız varsa inatçı bir çocukla karşı karşıya kalmışız gibi hissederiz.

Çünkü bilinçaltı zihnimiz 0-7 yaş aralığı çocuk gibidir. İnatçı, ısrarcı ve sabırdan yoksundur. Tıpkı minik bir çocuk gibi o an ne istiyorsa, aklına ne geliyorsa hemen olmasını talep eder.

Kişi bu talepleri yerine getirdikçe, daha da mantıksızlaşıp, farklı istekleri gündeme getirebilir. Bu düşünce şekli ve davranışlar kişiye zarar verse dahi kişi bunu yapmaya devam eder.

Çünkü bilinçaltında mantık olmadığı için iyi-kötü, doğru-yanlış, zararlı-zararsız gibi kavramlar yoktur.

Bir çok kişinin kendisine zarar veren hatalı davranışlarına devam etmesinin altında tamamen bu dinamik yatmaktadır.

Eğer siz de böyle bir tutum sergiliyor ve bilinçaltınızı değiştirmek istiyorsanız yapmanız gereken bilinçaltınızın inadını kırmak için, aynı inadı "doğru, size zarar vermeyen davranışların tekrarı" konusunda gündeme getirmeniz olacaktır.

Diyelim ki siz bir kadın olun ve bilinçaltınızda "Erkekler güvenilmezdir" gibi bir kodlamanız olsun.

Bilinçaltında buna dair büyük bir enerji birikmiş olduğu için, büyük olasılıkla size güvensizlik yaşatacak erkekleri hayatınıza çekeceksiniz. Yani ya sizi aldatan, ya size yalan söyleyen, mutlaka belli bir konuda size güvensizlik yaratan erkekler hayatınıza girecektir.

Durum böyle olunca, karşınızdaki erkek size her güvensizlik yaşattığında muhtemelen onu ya affedecek, ya da görmezden geleceksiniz. Bu tavır da karşınızdaki erkeğin aynı hataları tekrar tekrar yapmasına ve sizin her geçen gün daha da üzülmenize neden olacak.

İşte tam da bu noktada danışanlarıma şunu öneririm, "

Danışanım diyerek yanımdan ayrılır.

Bir süre sonra tekrar görüştüğümüzde bana sevgilisinin onu aradığını, ondan özür dileğidini, bir hata yaptığını söylediğini ve kendisinin de onu affettiğini anlatır.

Bu durumda aslında danışanımın yapması gereken doğru davranış kalıbı, sevgilisi onu arayarak kendisini affettirmeye çalıştığında, bu affetme eyleminin bilinçaltının ısrarcı yapısından kaynakladığını anlayarak, bunu "ısrarla" durdurmasıdır.

Çünkü kuvvetle muhtemelen bu affetmeleri sonu gelmeyecektir!

Lütfen sizler de bilinçaltınız size zarar veren ısrarcı yapısını fark ederek, doğru davranışlar konusunda ısrarcı olunuz.

Doğru davranış konusunda ısrarcı olur ve her seferinde onun inadını kırmaya yönelik bir "doğru davranış" sergilerseniz, bir süre sonra sizin acı çekmenize sebep olacak olaylar konusunda ısrarcı tavrını bırakacak, siz galip geleceksiniz.

Yazının devamı...

Mutlu bir duygusal ilişki için önemli sırlar !

Mutlu bir duygusal ilişki için önemli sırlar :

1) Mutlu bir ilişki yaşamak istiyorsan, öncelikle kendinle mutlu bir ilişki sağlayıp sağlamadığına bak. Kendinle kurduğun ilişki güzel ve doyumlu ise, kuracağın tüm ilişkilerde güzel ve doyumlu olacaktır.

2) İlişki içindeki olumsuzluklara odaklanma, mutlaka olumlu giden yönleri de var ilişkinin, onlara gün içinde sık sık göz at, o anları bir süre gözlerini kapatıp düşünerek, onurlandır. Olumlu anların çoğaldığını, olumsuzların azaldığını göreceksin.

3) Partnerini önemse ona elbette değer ver, ancak dünyadaki tek insan oymuş ve değeri en çok hak eden oymuş gibi de davranma. Dünyadaki en fazla değer vermen gereken kişinin “kendin” olduğunun farkına var. Bunu sağlarsan, partnerin de sana layık olduğun şekilde değer vermeye başlayacaktır.

4) Birlikte ortak ilgi alanları yaratmaya çalışın. Mutlaka ikizinizin de yapmaktan zevk aldığı hobiler ya da ilgi alanlarınız vardır. Bunları bulun ve beraberce bu keyfin içinde olmaktan mutlu olacağınız anlar yaratın.

5) Dokunmak her türlü duygusal ilişki için önemlidir. Siz de duygusal ilişki içinde bulunduğunuz kişiye sık sık dokunarak ona sevginizi hissettirin.

6) Ona sık sık sevdiğini söyleme, bu bir süre sonra anlamını yitirebilir. Bunu yürekten hissettiğinde söyle ki bir anlamı olsun.

7) Duygusal ilişki içindeyken anı yaşamaya özen göster, ileriye yönelik ciddi ve büyük beklentiler içerisine girme. Bu seni beklentiye sokar ve beklentiler insanı mutsuz eder, andan uzaklaştırır. Andaki mutlulukları hızla elinden kaçırırsın!

8) Partnerine karşı saygıyı, sevgiyi ve nezaketi daima fazlasıyla ver. Unutma saygı, sevgi ve nezaket ilişkilerde her zaman olumlu duygular yaratır.

9) Arada küçük, büyük, değişik sürprizler yaparak ilişkinin tek düzeliğini değiştirebilirsin.

10) İlişki içinde bir sorun olduğunu düşünüyorsan bunu mutlaka onunla konuş. İyi bir iletişim ilişki için güzel bir zemin hazırlar. Partnerinin zihnini okuma, senin zihnini okumasını bekleme.

11) Tartışma her ilişkide olabilir. Ancak tartıştığında ağzından çıkan kelimelere, kurduğun cümlelere çok dikkat et. Saygıyı elden bırakma. Sonradan pişman olacağın şeyleri asla söyleme. Telafi etmen zor olabilir!

12) Kıskanç olma, kıskanç bir insansan bunu mutlaka hallet. Şunu unutma kıskançlığının karşındaki insanla hiç bir ilgisi yok. Seninle ilgisi var. Mutlaka kıskançlığını yen, tek başına halledemiyorsan mutlaka profesyonel bir yardım al.

13) Kesinlikle onu değiştirmeye çalışma. Olduğu gibi kabul ederek, mevcut özellikleri ile sevmeye çalış.

14) Yaşadığın ilişki içinde samimi ol, dürüst ol. Bu özellikler tüm ilişkileri olduğu gibi duygusal ilişkileri de güçlendirir.

15) Empati yeteneğini geliştir. Karşındaki insanı anlamaya çalışırken gerçekten kendini onun yerine koy. Onun duygularını hissetmeye çalış. Onun da bir ölümlü olduğunu ve senin gibi onun da dertlerinin,sıkıntılarının, maddi ve manevi sorunlarının olduğunu asla göz ardı etme.

16) İlişki içinde kendi mutluluğundan sorumlu ol ! Partnerinin seni sürekli mutlu etmesini bekleme.

Sevgi ve saygılarımla,

A.Nilgün Aktaş

Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu,

NLP Uzmanı ve Eğitmen

www.aysenilgunaktas.com

nilgunaktas@hotmail.com

Yazının devamı...

Aşkı hayatıma neden çekemiyorum?

Pek çok bayan danışanım aynı sorunla başvuruyor.

Neden hayatımda biri yok?

Aşkı neden hayatıma çekemiyorum?

Bu soruların cevabı kişiye özel olmakla beraber, verebileceğimiz bazı ortak cevaplar mevcut.

Gelin şimdi bu ortak cevaplar nelermiş bakalım.

Öncelikle hayatınızdaki tek odak noktanız bir ilişki ve bir aşk yaşamaksa bunu deneyimlemekte zorluk yaşayacaksınız demektir.

Böylesi bir odakta iseniz anlamanız gereken şudur, aslında siz bir ilişki ve aşkı hızla kendinizden itmektesiniz.

Nedenine gelince, bir ilişki ve aşkı hayatınıza çekeceğinizde mutlu olacağınıza inanmak, gelecek zamanda yaratacağınız bu olay içinde çok mutlu ve huzurlu olacağınıza inanmaktır.

Ancak hayat “şimdiki zamanda” akmakta ve yaratım “şu anda” meydana gelmektedir.

Bu bilgiden yola çıkarak, ileri bir tarihte bir ilişki içinde mutlu olacağınızı hissettiğiniz bu olayda yaşayacağınız duyguları, şu ana çekerek, yaşadığınızda yaratımı hızlandırmış olacaksınız.

O zaman hayatınıza bir aşk ve duygusal bir ilişki çekmek istiyorsanız, bunu gerçekten yaşadığınız zaman neler hissedeceksiniz, bunları yazın.

Örneğin ;

Çok coşku dolu olacağım. (Coşkuyu hemen şimdi yaratarak vücudunuza tanıtmanız gerekir.)

Her günüm mutlulukla geçecek. (Mutluluğu bir aşk olmadan da sağlamak, her gününüzü mutlu geçirmek, sizi aşka yaklaştıracaktır.)

İçim kıpır kıpır olacak. (Aşk gelmeden önce de içinizdeki kıpır kıpır duyguyu yakalayabildiğinizde aşkı hızlı bir şekilde kendinize çekeceksiniz.)

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Duygular kişiye özel olduğu için, üzerinde çalışmanız gerekecek.

Bu durumu diğer istediğiniz her konuya uyarlayabilirsiniz.

Eğer bolluk berekete uyarlamak isterseniz, çok zengin olsaydınız, nasıl davranıp, nasıl düşünür ve hissederdiniz ?

İşte o bulduğunuz duyguları hemen yaratabilip, içine girdiğinizde zenginliğin, bolluk ve bereketin hayatınıza yağdığını göreceksiniz.

Şunu sorduğunuzu duyar gibiyim, istediğimiz olmadan nasıl o duyguları yaratabiliriz.

Evet, en çok sorulan ve belki de uygulaması biraz zor bir egzersiz olmakla beraber, disiplinli olarak bir ay boyunca “mış” gibi yapabilirseniz, dileğinizi bilinçaltınız hayatınıza çok hızlı bir şekilde çekecektir. Çünkü bilinçaltı duygularınızı baz alarak çekim gücü oluşturur ve sizi dileğinize kavuşturur.

Bir an önce dileklerinize kavuşmanız dileğimle,

Sevgi ve saygılar,

A.Nilgün Aktaş

Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu,

NLP Uzmanı ve Eğitmen

www.aysenilgunaktas.com

nilgunaktas@hotmail.com

Yazının devamı...

Ego ve Bilinçaltı Aşk Yaşamınızı Nasıl Etkiler ?

Bilinçaltımız henüz biz küçük bir çocukken bazı kayıtlar oluşturarak bizim için bir koruma programı hazırlar.

Yanlış anlaşılmasın bu “koruma” programı, aslında çoğunlukla adı gibi bir koruma mekanizması değildir! Tam tersi yetişkin olduğumuzda bu koruma mekanizması canımızı çok yakacaktır!

Bilinçaltının kendi içinde bir mantığı olmadığından, “kendince” bizler için hazırlamış olduğu bir “koruma” programı ile bizleri korumaya çalışmaktadır.

Bu sistem şöyle işler. Bir örnekle açıklamak gerekirse;

Diyelim ki olgunluk çağlarında duygusal ilişkilerinde, sevdiği erkekler tarafından aldatılan ve hep kaybeden bir kadın olsun örneğimiz.

Bilinçaltı bu kişiye henüz küçük bir çocukken şöyle bir kayıt yaptırmıştır.

Bu kız çocuğunun babası annesini aldatıp ayrılmış ve başka bir kadınla evlenmiştir.

Bu bilgilerle büyüyen çocuk için bilinçaltının hazırladığı koruma mekanizması şudur. Sevdiğin ve bağlı olduğun erkekler seni aldatır ve başka bir kadına gider… Bu yüzden duygusal bir ilişki senin için sağlıklı değil, üzülürsün, kaybedersin, yorulursun… İşte bu bilinçaltınızın sizin için hazırlamış olduğu koruma mekanizmasıdır!

Kayıt hazırdır, bu kız çocuğu büyüyüp yetişkin bir kadın olduğunda, bilinçaltı kaydı neticesinde, sürekli yaymakta olduğu enerji gereği, sevdiği erkekler tarafından aldatılacak ve onları bir süre sonra kaybedecektir !

Burada belirtmem gereken önemli bir husus var ki, bilinçaltı kayıtları her insan için aynı olmaz. Bu kaytılar parmak izleri kadar özeldir.

Aynı olay neticesinde başka bir kişinin bilinçaltının oluşturacağı kayıt tamamen farklı olabilir.

Bu kayıtları bazı çalışmalar ile ortaya çıkartarak şifalandırmak mümkündür.

Egonun buradaki görevi, bilinçaltının kişi için yapmış olduğu kaydı ömür boyunca korumaktır.

Korkular her tetiklendiğinde ego, çocukluk döneminde öğrenmiş olduğu davranış biçimlerine başvuracaktır.

Hani içimizde yükselen hep olumsuz bir ses vardır ya, işte o egonun sesidir ve bizi muhtemel oluşmuş kaydımız içinde tutmak üzere sürekli gevezelik yapacaktır.

Yine aynı örnekten gidecek olursak, bu kadın bir erkeğe aşık olduğunda, ego bilinçaltı kaydını gündemde tutabilmek için sürekli ona şöyle fısıldayacaktır.

- Seni terk edecek !

- O’na güvenme !

- Gözlerimin içine bakmıyor, kesin başka biri var !

- Birkaç saattir aramadı, kesin aldatııyor!

- Sana sürekli yalan söylüyor!

- Seni aldatacak!

- Kontrol etmelisin onu!

- Hafta sonu aramadı, başka biriyle beraber!

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün, hatta bazı danışanlarımla çalışmalarımızda bu örneklerden yüzlerce tespit edebiliyoruz.

Peki, ne yapmak gerekir dediğiniz duyar gibiyim.

Öncelikle mevcut kısır döngünüze neden olayı profesyonel bir yardım ile tespit etmeniz mühim,

Bu olayın tespitinden sonra mevcut enerjiniz topraklama çalışmaları ile değiştirilmelidir.

Sonrasında egonuzun oluşturduğu stratejiler tespit edilerek sonlandırılmalıdır. Gerçek ve saf sevgiye ulaşmanız ancak o zaman mümkün olacaktır. Hayatınıza sizi mutlu edecek kişileri davet edeceksiniz.

Egonuzun ve bilinçaltınızın sizin için oluşturduğu sanal gerçekliği değiştirdiğinizde daha uyumlu, mutlu ve doyumlu ilişkiler kurabilmemiz mümkün olacaktır.

Sevgi ve saygılarımla,

A.Nilgün Aktaş

Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu,

NLP Uzmanı ve Eğitmen

www.aysenilgunaktas.com

nilgunaktas@hotmail.com

Yazının devamı...

Dikkat ! Mevcut frekansınız geçmiş ve gelecek ilişkilerinizi etkiliyor !

Bu duruma şahit olduğum bir regreyon seansını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Danışanım yaklaşık bir yıldır süren duygusal bir ilişki içindedir.

İlişkinin ilk aylarında bana gelmeye başladığında frekansı çok yüksekti ve yeni aşkı onun frekansını ve yaşama enerjisini inanılmaz artırmıştı. Kendini çok mutlu, neşeli ve huzurlu hissediyordu. Yüzünden gülücükler eksik olmuyordu.

Ancak bir problem vardı, genelde ilişkileri hep böyle başlıyor ama sonu hüsranla sonuçlanıyordu. Yoğun kaybetme korkusu yaşıyordu.

O dönemlerde yaptığımız topraklama ve regresyon seanslarında, bilinçaltı önceki yaşamlarına ait bir çok kesit sundu bize.

Güzel hayatlar geçirmişti mevcut sevgilisi ile önceki yaşamlarında. Son derece lüks yaşamlardı bunlar ve bir çok yaşamda evli olarak gördü o kişi ile kendisini.

Çok da varlıklı hayatlar sürüyorlardı...

Aylar ilerledikçe, danışanımın korkuları yüzeye çıkmaya başladı ve yaptığımız topraklama ve regresyon seanslarında gördüğü yaşamlar artık daha dramatik ve hüzünlüydü.

Mevcut kişi ile ya sevgili, ya evli idi ama her seferinde o kişi tarafından aldatılıyor ya da bir neden olmaksızın terk ediliyordu. Çok mutsuz ve üzgündü gördüğü tüm hayatlarda...

Fark ettiğiniz gibi danışanımın korkuları tetiklendikçe ve sevgilisi ile ilgili endişeleri arttıkça geçmişte değişiyordu !

Bu bilginin önemini lütfen hiç unutmayınız.

Bu ne demekti ?

Bu insanın mevcut frekansının gücüydü.

Eğer mevcut frekansınız sevgiye, mutluluğa, neşe ve hayattan zevk almaya ayarlı ise, siz geçmişteki bilgileri de değiştirebilirsiniz.

Mevcut frekansınız keder, endişe, korku ve yaşamdan zevk almamak ise, yine geçmişteki tüm bilgiler bu frekansınızla doğru orantılı olarak değişiyor.

Danışanımda buna bire bir şahit olduk.

Üstelik değişen sadece ilişki içindeki duygusal durumu değildi danışanımın. Yaşadığı hayatın kalitesi, konforu da mevcut frekansın değişimiyle farklılaşıyordu.

Frekansı yüksekken yaşam kalitesi daha gelişmiş, daha zengin, konforlu ve varlıklı yaşamlar sürdüğüne şahit oluyorduk.

Frekansı düşükken, yaşam kalitesi de düşüktü, daha fakir ve yoksul yaşamlar içinde görüyordu sevgilisi ile kendisini.

Frekansın önemini çok iyi kavrayalım ve mevcut frekansımızın şu an ki mevcut yaşamımızı değil, tüm yaşamlarımızdaki hologramları nasıl iyi ve kötü olarak etkilediğini anlayalım.

Lütfen yaşam enerjimizi artıracak şekilde düşünelim, neşe ve mutluluk vazgeçilmezimiz olsun, olsun ki her dönemde mutluluğu ellerimizde tutalım.

Sevgi ve saygılarımla,

A.Nilgün Aktaş

Profesyonel Yaşam Koçu, NLP Uzmanı, Eğitmen

www.aysenilgunaktas.com

nilgunaktas@hotmail.com

Yazının devamı...

Dişilik özgüveni ilişkileri nasıl etkiler ?

Özgüven eksikliği yaşayan kişiler bilir, bu duygu insanı çok yorar, üzer ve yıpratır.

Eğer şifalanmazsa ilerleyen zamanlarda her türlü ilişkiyi sabote eder bir duruma gelecektir.

Özgüven eksikliği, kadınlarda dişilik özgüvenini etkileyerek, duygusal ilişkileri bozar.

Dişilik özgüveni olmayan bir kadın, duygusal bir ilişki içinde neler yapar, neler yaşar?

Bunlara bir göz atalım isterseniz.

- Dişilik özgüveni olmayan bir kadın, duygusal bir ilişki içinde bir takım korkular yaşar.

- Mutlu olacağı, duygusal bir ilişkinin, karşısındaki erkeğe, sürekli "evet" diyerek, onu onaylayarak sürebileceğini zanneder,

- Erkeğin avcılık özelliklerini görmezden geldiği için, sürekli kendini bir “avcı” gibi davranır ve hayatındaki erkeği kaçırır.

- Korkuları olduğu için, bazı aşk stratejilerini ve flört oyunlarını oynayamaz. Bu yüzden ilişki gelişmez, erkek kadının atacağı adımları çok iyi bildiği için ilişki renklenmez. Erkeği şaşırtmaktan korkar.

- Sevdiği erkekten "fazla" istemek bir yana, hiçbir şey isteyemez bundan korkar.

- İlişki içinde duygusal olarak hep talepkâr olur, buluşmayı o ister, randevuları o verir, hep ilgilenilmek ister, hep değerli hissettirilmek ister. Karşısındaki erkekten duygusal olarak devamlı bir talebi olur.

- Karşısındaki erkeğin bir prensesle beraber olduğu hissiyatını yaratamaz. Çünkü kendini bırakın prenses, külkedisi olarak bile hissedemiyordur.

- Kendini değil, ilişkisini hayatınının "merkezine" koyar. Bu yüzden de mutlu bir ilişki ondan hep uzaktadır.

- Partnerine, aşırı ilgi gösterir ve onu hep kontrol eder.

- An'da kalamaz, aklı fikri yaşadığı ilişkidedir. Kendine ait bir hayatı, kendine ait mutlulukları yoktur. Bu yüzden mutluluğunu daima karşısındaki erkeğin inisiyatifinde yaşamak zorundadır.

- En önemli rakibinin başka kadınlar değil "endişeleri" ve “korkuları” olduğunu asla anlamaz.

- İlişkiye “bağlı” değil, ilişkiye “bağımlıdır”. Bu da onu günden güne mutsuz bir hale getirir.

- Sadece güzelliği, kişisel bakımı, giyimi, kuşamı ve makyajı ile erkeği yanında tutabileceğini inanır. Bu yüzden birçok estetik operasyon geçirebilir. Daha da güzel olursa, ilişkinin daha yolunda gideceğini ve mutlu olacağına dair düşünceleri vardır.

Eğer bu durumları yaşıyorsanız, dişilik özgüveninizde ters giden bir şeyler olduğunu söylemek mümkün.

Mutlu ve huzurlu bir ilişki yaşamanın temeli dişilik özgüveninizi yükseltmektir.

Bunun için de korku ve endişelerinizden bir an önce kurtulmanız gerekir.

Eğer korku ve endişelerinizden kendi çabalarınızda kurtulamıyorsanız mutlaka profesyonel bir yardım alınız.

Sevgi, saygı ve selamlarımla,

A.Nilgün Aktaş

Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu,

NLP Uzmanı, Eğitmen

www.aysenilgunaktas.com

nilgunaktas@hotmail.com

Yazının devamı...

Kaybetme Korkusu neler kaybettirir ?

Bir çok bayanla çalıştığımız ortak konu "kaybetme" korkusu.

Kişi henüz küçük bir çocukken oluşan bu duygu, yaş ilerledikçe kendini tekrar ile kişiye negatif referanslar oluşturur.

Bir kaç ayrılık -kaybetme- olayından sonra kişinin bilinçaltında kaybetme korkusu iyice gelişir.

Bir süre sonra da duygusal ilişki yaşadığı her kimse onu kaybedeceğinden deli gibi korkmaya başlar.

Korku çok güçlü bir duygu olduğu için de, sürekli korkulan olmaktadır !

Kime aşık olsa, kiminle duygusal bir ilişki içine girse, bir süre sonra onu kaybetmeye başlar.

Korkular gelişirken bazı davranış kalıpları da gelişir kişilerde.

Kaybetme korkusu olan kişilerin de ortak bazı davranışları vardır.

Bu kişiler, ilişki içinde fazlaca! "uyum"ludurlar.

Bazen de fazlaca" "uyumsuz"durlar.

Korku duyguları dengeleri alt üst eder.

Sevdiği kişiyi kaybedeceğinen korktuğu için -kendince- "uyum"u korumak ve "çatışma"dan kaçmak adına, her şeyi alttan almakta ve karşı taraf ne derse desin, ne yaparsa yapın "kabul" etmektedir !

Bir süre sonra ilişki bittiğinde ise bu kişiler ;

"Ben duygusal bir ilşiki içinde her zaman yapıcı ve iyimserim. Ama hiç bir ilişkim sürmüyor. Hep terk ediliyor ve mutsuz oluyorum." derler.

Denge ilişkilerde elbette önemlidir.

Ancak bu dengeyi korumak adına tek taraf sürekli "edilgen" bir tavır sergiliyor, tabiri caizse hep "alttan" alıyorsa, aslında partnerinin gözünde saygınlığını ve sevgisini günden güne yitiriyordur.

Yani bu "alttan" alma meselesi onun sandığı gibi asla "yapıcı" değil, tam tersi "yıkıcı" ve ilişkiyi bitirme noktasına getiren asıl sebeptir.

Kaybetme korkusu olduğu için kendine güvenini de kaybettiği görülen kişi, bu güvensizliğini ilişkisine de yansıtmaktadır.

Bazen de durum tam tersi olur ve kişi son derece şüpheci, güvensiz ve saldırgan bir tutum sergileyerek, karşısındakini yormaya, üzmeye başlar.

Bu da ilişkiyi sona doğru götüren önemli davranış kalıplarındandır.

Kaybetme korkusu olan kişilerde bu iki durum da sık sık gözlemlenir.

Her iki davranış şekli de ilişkiyi dengeden çıkartarak bitmeye mahkum edecektir.

Kaybetme korkusunu bu düzeyde yaşayan kişilerin mutlaka profesyonel bir yardım alarak bu korkularından kurtulmaları gerekir.

Aksi halde korku kendini tekrar ederek, istenmeyen sona götürecektir.

Sevgi ve saygılarımla,

A.Nilgün Aktaş

Profesyonel Yaşam Koçu, NLP Uzmanı, Eğitmen

www.aysenilgunaktas.com

nilgunaktas@hotmail.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.