SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

NLP serisi: Farklı düşünme ve farklı davranmamızı etkileyen meta programlar

Farklı düşünme ve davranma nedenlerimizden biri de NLP diliyle Meta Program olarak adlandırılan özel kişisel zihin programlarımızdır. En belirgin olanlarına birkaç örnek verecek olursak;

Benzer, uyumlu olana odaklanmak / Farklı olana odaklanmak

Bütüne odaklanmak / Ayrıntıya odaklanmak

Geçmiş odaklı / Bugün odaklı / Gelecek odaklı

İç odaklı motivasyon / Dış odaklı motivasyon

İstediğine odaklanmak / İstemediğine odaklanmak

Katılımcı / İzleyici

Tedbirli-Tutucu / Risk alan

Uzaklaşmacı / Yaklaşmacı

Tek parçaya odaklı / Bütüne odaklı

Etkin olma / Tepkin olma gibi meta program farklılıklarımız da birbirimizden farklı düşünme ve davranma sebeplerimizi etkiler. Örneğin etkin program sahip kişiler; önce hareket eder sonra düşünürler. Dünya gönüllüleri bu gruptan çıkar. İlk öce varırlar, ilk önce konuşurlar, bir fikirleri vardır, her şeyi bir kere de olsa denerler, insanları ikna ederler, olayları başlatırlar, pratik fikirler üretirler, sabırsız olurlar, kontrol etmek isterler, talimat vermeyi severler. Tepkin kişiler ise; bekler ve takip ederler. Enine boyuna tartarlar, dikkatli hareket ederler, bir şeye başlama be başlatma konusunda ağırdan alırlar, kurallara uyarlar, iyi bir takım üyesi olurlar, genellikle riayet ederler.

Başka bir meta programı açacak olursak, mesela iki kadının on erkeğin olduğu bir resim tablosuna bakan farklılığa odaklı kişi "sadece iki kadın var", benzerliğe odaklanan program sahibi de "bir sürü erkek var" algısında olacaktır.

Ve ya uzaklaşmacı programa sahip olanlar istemediklerinden kaçmak için motive olup harekete geçerken, yaklaşmacı programa sahip olanlar hedeflerini hayal ederek motive olup onlara ulaşma arzusuyla harekete geçerler.

Peki bu programları bilmek bize ne sağlar? Her şeyden önce fikir çatışmalarımızın çoğunu ortadan kaldırır. Çünkü bu programlar iyi ya da kötü değildir, sadece farklıdır. Duruma göre doğru kullanıldıklarında hepsi işe yarar ve iyidir. Bunları bildiğinizde hem kendinizi hem de iş veya özel ilişkilerinizdeki herkesi daha kolay anlar ve doğru şekilde yönlendirebilirsiniz.

Daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi NLP Sersi yazılarımı kısa ve anlaşılır bir dil kullanarak yazmaktaki amacım sizlerde bir NLP ilgisi uyandırabilmek. Çünkü NLP herkesin bilmesi ve kullanması gereken bir kendini kullanma kılavuzudur.

NLP Serisini sevdiysen bir sonraki yazımda görüşmek üzere, kendine iyi bak :) Meta Programlarını keşfet :)

Bu arada 2020’den kazançlı çıkıp daha iyi bir enerjiyle 2021’e girmek istersen 20 ve 22 Aralık akşamı yapacağımız grup çalışmasına seni de bekleriz.

Bilgi ve kayıt hattımız 05325404864

ICF PCC Profesyonel Koç

NLP Eğitmeni

Arzu Bıyıklıoğlu

www.arzubiyiklioglu.com

@arzubiyikliogluofficial

Yazının devamı...

NLP serisi: NLP’nin temel prensibi

NLP’nin temel prensibi, düşünme biçimlerini tanıma ve onları yönetme becerisini geliştirmektir. Bu beceri uygulama sıklığına göre gelişir. Neyi nasıl algıladığınızı, nasıl anlamlandırıp, hangi düşünce kalıplarıyla düşündüğünüzü fark ettikçe zihninizi yönetme konusunda ustalaşırsınız.

Beyniniz henüz tanımadığınız, el değmemiş bir kaynak gibidir. Yaptığınız benzetmeler, düşünce şekilleri, tutumlarınız, bilgilerinizi temsi yöntemleriniz, bilgi depolama biçiminiz ve hatırlama sisteminiz size özgüdür. Tüm bunların işleyişini anladıkça beyninizi ve deneyimlerinizi kotrol etmeye başlarsınız.

Dış dünyayı işitme, koklama, görmek, dokunma, tat alma duyularımızla algılarız. Düşünme biçimlerimiz, deneyimlerimizi nasıl yorumladığımızı belirler. Bu yorumlamaları değiştirirsek sonuçlarımızda değişir.

Düşünce sistemleri üzerinde ilerleyebilmek için ilk başta temsil sistemlerini anlamak iyi bir başlangıç olur. Bir nesne veya bir durumla karşılaştığımızda hangi temsil sistemimiz baskınsa onunla daha yoğun bir algı alanına girerek algılar ve onunla daha yoğun hatırlarız. Bu sürecin şekli dilimize de o şekilde yansır. Örneğin görseli yüksek olan daha net ve ayrıntılı görsellerle depolama yaparken işitsel yüksek olan daha çok seslerle ilgili daha ayrıntılı kayıt ve hatırlama yapar. Koku, tat, dokunma, duygusal algılama içinde aynı durum geçerlidir. Şimdi ben size ‘’ ÇAY’’ dediğimde zihninizde neler canlandı?

Zihninizde olup biteni fark edin. Bir bardak çay resmi, çaydanlık, fokur fokur kaynama sesi çıkaran bir demlik, sıcaklığın buharı, ağzınızda çay tadı, çay kokusu? İlk başta zihninizde ya da bedeninizde ne belirdi? Belki siz sadece bir bardak çay resmi gördünüz, belki diğer bir okurum elinde çay bardağının sıcaklığını hissedip bardaktan çıkan hareketli dumanı gördü :) Belki başka birisi çaydanlık görmüş bile olabilir. İşte bu düşünce sistemi farklılıklarımızı gösteren en basit adımlardan biri. Biraz daha ayrıntıya girersek her bir temsil sisteminin alt sistemleri de vardır. Örneğin görsel için parlaklık, berraklık, boyut, renk, konum, mesafe, hareketlilik, katılımcı, izleyici… gibi. İşitsel alt sistemler için de kısık, yüksek, sesin yönü, konumu, sürekliliği, kesikliği, tonu …gibi. Bu durumda şunu anlayabiliriz görseli ya da işitseli yüksek olan iki kişi alt sistemlerinden dolayı da farklı kayıtlar ve farklı hatırlamalar yaparlar. Herkes kendi iç dünyasında kendine özel bir sistemle yaşar.

Peki bu bilgi ne işimize yarayabilir? Öğrenmeyi ve öğretmeyi hızlandırır ve kolaylaştırır. Zayıf olan sistemlerimizi geliştirerek duyusal keskinliğimiz arttırırız. Alt sistemlerle oynayarak sevdiğimiz ama uzaklaşmak istediğimiz bir şeyi sevmez hale gelebilir ya da tam tersini yapabiliriz. İletişimi kolaylaştırırız. Başkasıyla iletişim kurarken onun daha kolay anlayacağı veya motive olacağı bir dili kullanabiliriz. Örneğin görseli yüksek birine ‘’Bu projeyi başarıyla teslim ettiğinde beklide adının yazılı olduğu bir masaya ve büyük bir kırmızı koltuğa kavuşacaksın ‘’ dersek, işitseli yüksek birine‘’ Bu projeyi teslim ettiğinde beklide tüm ofis senin adınla yankılanıyor olacak. Kulağa çok hoş geliyor değil mi? ‘’ dersek çok daha etkili olur. Tam tersini söylersek bu kişiler için söylenenler yeteri kadar anlamlı ya da motive edici olmayabilir.

Ayrıca toplantı, sunum, eğitim gibi kalabalığa hitap edeceğimiz durumlarda da beş duyuyu harekete geçirecek bir konuşma yapabilirsek muhteşem olur. Hem herkese hitap etmiş oluruz hem de dinleyicilerin dikkatini toplayıp odaklanmalarını sağlamış oluruz.

Son bir fayda daha söylemek gerekirse :) bence gerekir :) Bilinçaltımızda hızlı değişim yaratabilmek ve istediğimiz şeyin frekansıyla birleşebilmek için de beş duyumuzu çok iyi kullanmamız çok iyi olur.

Evet bu yazımızda burada bitiyor. Umarım yavaş yavaş NLP ve Koçluk çalışmalarına ısınıyorsunuzdur :) Yakın bir zamanda NLP Serisi ( 4 ) yazısında görüşmek üzere.

Daha fazla uygulayıcı adımı atmak istersen 11 Aralık Kendi Evrenime Yolculuk WhatsApp Grubumuza katılabilirsin.

Ya da 2020 den kazançlı çıkıp daha iyi bir enerjiyle 2021’e girmek isterseniz 20 ve 22 Aralık (21.00) 2020’ye Güzel Bir Veda Seansına beklerim. Kayıt ve bilgi hattımız 05325404864

ICF PCC Profesyonel Koç

NLP Eğitmeni

Arzu Bıyıklıoğlu

www.arzubiyiklioglu.com

@arzubiyikliogluofficial

Yazının devamı...

NLP serisi - NLP’nin sana ne yararları olabilir?

NLP saymakla bitmeyecek kadar çok şeyde size fayda sağlar. Çünkü yaşamlarımızda aldığımız pek çok sonuç bizim iç dünyamızla ilgilidir. Ve iç dünyamız değişirse dış dünyada aldığımız sonuçlar da değişir. NLP de iç dünyamızı oluşturan süreçleri inceleyip yeniden programlamamızı sağladığı için bu yazımda ancak NLP’nin bazı yararlarını yazabileceğim.

-Öğrenme sürecinizi hızlandırır. Değişime daha kolay ayak uydurmanızı sağlar. Bilgi dağarcığınızı genişleterek yaratıcılığınızı tetikler.

-İş ve özel çevrenizde yapıcı ve etkili iletişim kurmanıza yardımcı olur.

-Seçeneklerinizi arttırır, zihinsel, duygusal ve davranışsal esneklik kazanmanızı sağlar.

-Kendinizi nasıl yükseltip nasıl aşağı çektiğinizi fark ettirir. Ve bunlar üzerinde istediğiniz gibi düzenleme yapmanızı sağlar.

-Duygu ve düşüncelerinizi yönlendirerek iç dünyanızın sahibi ve geleceğinizin bilinçli mimarı olursunuz.

-İlişkilerdeki çatışma ve uyumsuzlukları minimuma indirip çok daha etkili iletişim kurmanızı sağlar.

-İstediğiniz duyguları anında bedeninize geri çağırabilirsiniz.

-Korku ve endişelerinizden özgürleşebilirsiniz.

-Geçmişinizi değiştirebilirsiniz.

-Olay, kişi ya da nesnelerle ilgili düşünce ve duygularınızı değiştirebilirsiniz.

-Alışkanlıklarınızı çok daha kolay değiştirebilirsiniz.

-İstediğiniz zaman enerjinizi yükseltebilir, kendinizi enerjisel olarak koruma altına alabilir, ya da sakin moda geçebilirsiniz.

-Kendinizle ve hayatla ilgili sizi güçsüzleştiren olumsuz inançlarınızdan kurtulabilirsiniz.

-Kişisel hedef belirleme, liderlik, motivasyon, toplantı yönetimi, proje geliştirme… konularında kolaylık, üstünlük ve netlik sağlamamıza yardımcı olur.

-Daha pozitif, yaratıcı, esnek, başarılı ve mutlu olursunuz. Çünkü NLP bizlere kendimizi istediğimiz en iyi şekilde kullanma fırsatını sunar.

:) İşte bunlar NLP’nin bizlere sağladı birkaç fayda. On iki yıldır Kurumsal Koçluk ve Bireysel Koçluk seanslarımda sıkça kullandığım yol arkadaşım NLP’yi sizlere bugün biraz daha tanıtmaya çalıştım. NLP Serisi ( 1 ) NLP nedir? Yazımı okumadıysanız onu da okumanı isterim :) Ve bu arada ben de NLP Sersi (3)'ü yazıp seninle de paylaşacağım.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere :)

Sadece okumakla kalmayıp uygulama gruplarına katılmak isterseniz;

8 Aralık NKP İle Dil İllüzyonları & Bilinçaltını Yönlendirme Programı

11 Aralık Kendi Evrenime Yolculuk WhatsApp Grubu kayıtlarımız başlamıştır.

İletişim hattımız 05325404864

ICF PCC Profesyonel Koç

NLP Eğitmeni

Arzu Bıyıklıoğlu

www.arzubiyiklioglu.com

@arzubiyikliogluofficial

Yazının devamı...

NLP serisi - NLP nedir?

N (Nöro) kısmı beş duyumuzla dünyayı algılayarak oluşturduğumuz nörolojik süreçleri temsil eder.

L (Linguistik) kısmı deneyimlerimize anlam kazandırmak ve bu deneyimleri kendimize veya başkalarına iletmek için kullandığımız dili temsil eder. Dil kullanma biçimimiz kimliğimizin ve düşünce biçimimizin dışa vurumudur.

P (Programming) kısmı deneyimleri irdeleyerek onların oluşum basamaklarını belirlemek ve onları istenilen sonucu almak için yeniden düzenlemesini temsil eder.

NLP’nin yaratıcıları dilbilimci John Grinder ve bilgisayar programcısı ve matematikçi Richard Bandler’dir. NLP’yi ilk kez oluşturmaya başladıkları zaman 70’li yıllardır. Dünyaca ünlü Gestalt Terapisti Fritz Perls, Aile Terapisti Virginia Satir ve Hipnoterapist Milton Erickson yöntemlerini modelleyerek eklektik bir yapıda düşünce, duygu ve davranış değişikliği sistemi oluşturmuşlardır.

NLP Kişinin düşünme, dil ve davranış süreçlerini inceleyip bunların üzerinde pozitif bir değişiklik yaparak istenilen sonucuna ulaşmasını hedefler. NLP’nin başlangıç noktası başarılı olan insanları modelleme isteğidir. ‘’O diğerlerinden farklı olarak ne düşünüyor, ne hissediyor, ne yapıyor ki daha başarılı?’’ Sorusuyla yola çıkılmıştır. Ve bugün herkesin kendi kişisel üstünlüğünü yaratabilmesi, kendisinin en iyi versiyonunu oluşturabilmesi, alışkanlıklarını değiştirebilmesi, korkularından özgürleşebilmesi, iletişim… gibi pek çok alanda kullanılmaktadır. NLP seansında veya eğitiminde kişi kendi algı, düşünce, duygu, davranış sistemini tanır ve değişim uygulamasını da kendisi yapar. Teknikleri kendi seçebilir veya üretebilir. İnsanın kendi kendini bilinçli olarak kullanmaya başlaması diyebiliriz. Aslında bana göre NLP bir tercih olmamalı okullarda zorunlu ders olarak okutulmalı. Çünkü her insan kendi zihinsel, duygusal, bedensel süreçlerinin nasıl işlediğini öğrenmeli. Bunun her insanın en doğal hakkı ve ihtiyacı olduğuna inanıyorum. NLP doğru, anlaşılır bir şekilde aktarıldığında herkes düşünsel, duygusal ve davranışsal süreçlerini çok daha iyi yönetebilir. Potansiyelini çok daha iyi açığa çıkarıp kullanabilir. Ve en güzeli de bunun sonucunda herkes birbirini çok daha iyi anlayıp çok daha hoşgörülü olur.

Evet :) bu NLP yazı serimde kısa ve kolay anlaşılır bir şekilde sizlere NLP’yi tanıtmaya devam edeceğim. Sadece tanıtmakla da kalmayıp her zaman yaptığım gibi işe yarar, pratiğe dökülebilir uygulama örnekleri de vereceğim.

Sadece okumakla kalmayıp Aralık ayı programlarına katılmak isterseniz;

8 Aralık NLP İle Dil İllüzyonları & Bilinçaltını yönlendirme Programı

11 Aralık Kendi Evrenime Yolculuk WhatsApp Grubu kayıtlarımız başlamıştır.

İletişim hattımız 05325404864

www.arzubiyiklioglu.com

@arzubiyikliogluofficial

ICF Profesyonel Koç

NLP Eğitmeni

Arzu Bıyıklıoğlu

Yazının devamı...

Kişisel enerji temizliği

Mavi Gezegenimizde var olan canlı cansız her şeyin kendine ait bir titreşimi vardır. Ve biz insanlar da kendi titreşimlerimiz kadar çevremizdeki titreşimlerden de etkileniriz. Özellikle titreşimiz düşükse çevresel titreşimlerden daha fazla etkileniriz.

Evlerin ve iş yerlerinin titreşimleri de hem madde yapılarından hem de orada yaşamış ve yaşamakta olan insanların titreşiminin bütününden oluşur. Olumsuz duyguların ve maddelerin (özellikle doğaya uyumlu olmayan ve eskimiş ve yıpranmış olanların) titreşimleri daha kaba, daha ağırdır. Bu sebepten dolayı, stres, gerilim, hastalık, huzursuzluk yayarlar. Çünkü bunların frekansına yakındır. Benzer benzeri çeker yasası.

Mekanlarda enerji temizliği yaparken cam kase içinde su, bir miktar sirke, bir miktar kaya tuzu kullanmak (yeni başladıysak duruma göre 7 gün veya 21 gün boyunca her gün değiştirerek), adaçayı tütsüsü yapmak (camları da açın lütfen o esnada), duvarlara reiki sembollerini çizerek reiki yapmak, mumlar yakarak klasik müzik, meditasyon müziği çalmak iyi olur. Eski kırık, yıpranmış, bozuk nesneleri atmak, bozuk musluk, tesisat, kapı, pencere varsa onarmak, çekmeceleri temizlemek de iyi olur. Cam ve kristal objeler, canlı bitkiler, renkli ve huzur veren objeler de ortamın titreşimine katkıda bulunur. Tabi bunların dışında her yere özel, ihtiyaca göre düzenlemeler yapabiliriz. Bunun için ofisinizi ya da evinizi görmem gerekir.

Hadi mekanları temizledik ama asıl mesele kendi frekansımızı nasıl temizleyip düzenleyeceğiz? Asıl mesele bu. Bir insanın tüm düşünce ve duygularının ve de bedeninin kimyasının toplamı titreşimini oluşturur. Anlık iyi hissedebilirsiniz bu iyi bir şey ama hemen işler değişmez. Çünkü aura alanımızda bugüne kadar var olan toplam enerji alanımız bulunur. Aslında bizim titreşimimiz bilinç seviyemizle ilgilidir. Ne kadar çok pozitif anları arttırırsak ve geçmişi temizlersek ve de geleceğe umutla bakarsak titreşimimiz o kadar yükselir. Daha hafif ince olur, bu çok sağlıklı ve huzurlu bir haldir. Bunun dışında bedenin ne yediği de önemlidir. Bedenimiz yiyeceklerden oluşur. Yediklerimiz ne kadar doğal ve az ise beden enerjisi de o kadar hafif olur. Zihin ve beden ne kadar iyi ve hafif titreşirse o kadar dengeye gelir. Zihin ve beden temizlenip dengelendikçe daha süptil enerjinin olduğu ruhsal kapımız daha çok açılır. Bu da çok daha yüksek ve hafif frekansta titreşmemizi sağlar ki bu en sağlıklı olanıdır. Daha yüksek frekansa sahip olmak hem kendimizi korumamız için hem de benzer enerjileri kendimize çekmek için çok iyidir.

Peki, başka neler enerjimizi temizler ve yükseltir?

Sevmek, şükretmek, minnet duymak, gülümsemek, şarkı söylemek, resim yapmak, müzik dinlemek ve çalmak, doğada bulunmak, suyla temas, su içmek, güneş, dua etmek, meditasyon yapmak, yoga, teşekkür etmek, cömert olmak, namaz kılmak, spor yapmak, dans etmek, yardım etmek, hobi, felsefi düşünce, tevekkül ve tefekkür…

Evet, şimdi nereden başlamak istersin? Mekan temizliğinden mi? O kolay, asıl işimiz iç temizlik. Evet nerden başlıyoruz?

Eski düşünce sisteminle yeni bir hayat yaratamazsın… Çünkü her zaman yaydığın frekansla karşılaşırsın.

Olumlu, iyi düşüneceğim demekle olumlu, iyi düşünemezsin.

Ama bunu zihnine öğretebilirsin, olumlu düşünmenin de bir sistemi var.

Yardıma ihtiyacın olursa bana ulaşabilirsin.

İçinde bulunduğumuz çağda NLP Koçunun olması bir lüks değil ihtiyaçtır.

Bireysel - Grup Koçlukları ve Eğitimler için www.arzubiyiklioglu.com , @arzubiyikliogluofficial ya da 05325404864

Hoşça kal, koç kal…

ICF PCC Profesyonel

NLP Koçu ve Eğitmeni

Arzu Bıyıklıoğlu

Yazının devamı...

Kariyerinizi ne belirler?

Bu başlık hiçbir çelişki içermez, tam tersine bir bütünlük içerir. Bir şeyleri seçerken “evet” dersiniz. Ama her seçim aynı zamanda bir vazgeçiştir. Yani aynı zamanda başka bir şeye de “hayır” demiş olursunuz. Bir şeyleri reddederken “hayır” dersiniz ve bu hayır aynı zamanda başka bir şeye “evet” dediğiniz anlamına gelir. Çok basit bir örnek üzerinden ilerlersek spor yapmaya “evet” dediğinizde hareketsiz yaşama “hayır” demiş olursunuz. Yalan söylerseniz yalana “evet” derken dürüst, samimi olmaya da “hayır” demiş olursunuz. Hayatımız ve kariyerimiz de bizim inançlarımız ve “hayır – evet” lerimizle şekillenir.

Peki hayatımızın ya da kariyerimizin şekillenmesini etkileyen bu “evet ve hayır” larda dikkat edeceğimiz kritik nokta;

1) Neye “evet” neye “hayır” dediğimizin farkında ve bu konuda sağduyulu olabilmek.

2) “evet” demek istediğimiz zaman “evet”, “hayır” demek istediğimiz zaman “hayır” diyebilme cesaretini gösterebilmek.

Bu doğru seçimleri yapabilme sürecinde en büyük düşmanımız her zaman olduğu gibi kendi içimizdeki inanç sistemimiz ve ego sabotajcımızdır. İnançlarımız doğrultusunda algımız aktif çalıştığı için bizi yanıltabilir. Sabotajcı egomuz kısa vadeli kazançlarla ve konfor alanıyla oyalanmayı sevdiği için bizi yanlış kararlara da doğru itebilir. İşte bu yüzden her şeyin başı bir sağlık :) bir de farkındalık :)

Şimdi, en son neleri seçtin ya da neleri reddettin / nelerden vazgeçtin?

En son nelere “hayır” nelere “evet” dedin?

Bugün vakit ayırıp bu soruların cevaplarını derinlemesine düşünürsen :) bu yazıya “evet” demiş olursun ve bu seni bir yere götürür :)

Düşünmezsen bu yazıya “hayır” demiş olursun ve bu seçimin seni başka bir yere götürür :)

Acaba nereye gitmeyi seçeceksin? Senin hayatın, sen bilirsin…

Ben koçluk sorularımı sordum :) şimdi seni kendi düşüncelerinle ve seçimlerinle baş başa bırakıyorum. Kendine iyi bak, hoşça kal, koç kal…

ICF PCC Profesyonel Koç

NLP Eğitmeni

Arzu Bıyıklıoğlu

05325404864

@arzubiyikliogluofficial

www.arzubiyiklioglu.com

Yazının devamı...

Duygusal zeka ve olgunluk

Kendinizin ve başkalarının ne hissettiğini fark etmek ve tanımlamak için duygusal zekaya ihtiyacımız vardır. Hissettiğimiz ya da karşıdan aldığımız duyguyla tepkisel davranmamak içinde duygusal olgunluğa ihtiyacımız vardır. Bu iki beceri bize hem iş ilişkilerimizi hem de özel ilişkilerimizi pozitif ve sağlıklı yönde geliştirebilme kolaylığı sağlar. Ayrıca beşerle insan farkını net bir şekilde ortaya koyar. Beşer, insanın fizyolojik olarak meydana gelmiş, güdüleriyle hareket eden halidir. Ego hep “ben” diyerek kendini koruma altına almaya çalışır. İnsan olma hali ise ruhuyla, kalbiyle de teması kurabilmiş bir haldir. Bütünseldir, “ben” kadar “biz” de vardır. Ya da başka bir bakışla Ego güdümümde yaşayan insanla Ego farkındalığında ve egosunu yöneten, ruhsal varlığını da kabul eden insan farkı da diyebiliriz. Kademe kademe gelişiyoruz, evrim geçiriyoruz. Zihinsel, bedensel, duygusal, ruhsal gelişim içindeyiz, bu yolculukta her birimiz kendi hızımızda ve kendi tarzımızda ilerliyoruz. Ama vakit kaybetmeye ve çok zorlanmaya gerek yok. Farkındalık ve destekle çok daha hızlı ve rahat gidebiliriz bu süreci.

Duygusal zekamızı geliştirip duygusal olgunluğa erişmedikçe ne iş dünyasında ne de özel yaşantımızda sadece zihinsel, entelektüel gelişme, bilgi zenginliği yetmiyor, ne başarılı bir iş hayatı için, ne de başarılı ve huzurlu bir yaşam için.

Okullarda ya da profesyonel iş dünyasında duygusal olgunluk için yer yok maalesef. Sadece işin tekniğine ve işin pratiğine yönelik çalışmalar var. Ama insan insana temas ettiği sürece, teknik bilgi ve tecrübe kadar hatta bazen bunlardan daha da çok duygusal zekaya ve duygusal olgunluğa ihtiyaç var.

Duygusal zeka ve Duygusal olgunluk öğrenilebilinir, geliştirilebilinir. Duygusal zeka ve olgunluk yetişkin olmanın, bireyselleşirken bütününde farkında olabilmenin, İNSAN olmanın, insana dokunabilmenin bir seviyesidir. Artık bilgiye değil insana yatırım yapmanın zamanı. Ayrıca bilginin değerini onu kullanan insan belirler. Ateş yakmasını bildiğinizde ateş iyi midir kötü müdür? Yangın çıkartırsanız kötü ısınma sistemi kurarsanız iyidir. İyi ya da kötü olan ateş yakmak değil sizin onu ne amaçla nasıl kullandığınızdır. Ateşin değerini onu kullanan insan belirler. Duygularda iyi ya da kötü değildir. Hepsinin bir görevi vardır. Duyguları anlamak, yönlendirmek ve duygulara doğru bir şekilde dokunabilmek onları değerli kılar.

Konu ilginizi çektiyse sizi iki soruyla baş başa bırakıyorum ve aradan çekiliyorum.

Sizin henüz bir NLP Koçunuz yok mu?

Kurumunuzun henüz bir kurum içi NLP Koçu yok mu?

Artık içinde bulunduğumuz çağda Koçluk bir lüks değil ihtiyaçtır. Sizin ve kurumunuz için en doğru olan NLP Koçunuzla buluşmanız dileğimle hoşça kalın, koç kalın.

ICF PCC Profesyonel Koç

NLP Eğitmeni

Arzu Bıyıklıoğlu

www.arzubiyiklioglu.com

@arzubiyikliogluofficial

Yazının devamı...

Kişisel gelişim

Her şeyden önce kişisel gelişim alanında kullanılan yöntemlerin (Koçluk, NLP, Eft, Reiki, Nefes, Theta healing, Access bars, Regresyon…) hangisi olursa olsun birlikte çalışacağınız uzmanın kendi alanında çok iyi eğitim almış olması ve uzun yıllar pratik yapmış olması ve de kendi üzerinde uygulayıp kendine fayda sağlamış olması birinci koşuldur. Ben ve değerli birkaç iş arkadaşım bundan yaklaşık 13 yıl önce bu alanda eğitim almaya başladığımızda iki yıllık bir eğitim sürecinden geçtik, üstüne ikinci kez üniversiteye girip felsefe, psikoloji, sosyoloji okuduk. Bunlar yetmedi hep yolda kalabilmek ve önden gidebilmek için her yıl yeni eğitim ve uygulamalarla kendimizi zenginleştirdik. Öncelikle her yıl kendi üzerimizde çalışarak hayatlarımızı hep bir üst seviyeye taşıyıp, kendimizi temizledik. Hocalarımızdan koçluk, mentörlük aldık. Şimdilerde iki üç haftada verilen eğitimlerle çerez gibi satılan uzmanlık ve hatta eğitmenlik sertifikaları havada uçuşuyor. Dünyanda soluduğumuz havayı kirlettiğimiz gibi bilgi atmosferini de kirlettik maalesef. Bu sebepten dolayı uzman, eğitmen ve kurum seçiminizde çok dikkatli olun derim. İyi araştırın, aklınız ve kalbiniz el ele olursa iyi ve doğru olanı bulursunuz.

Şimdi gelelim hangi yöntem doğru? Bu denize hangi ırmaktan ulaşmak doğrudur sorusuna benzer. Amaç denize kavuşmaksa hangi ırmaktan gideceğinin bir önemi yoktur. En iyi ırmak sana çekici gelendir. Ama bu çekicilik kalben, içsel bir çekim alanının oluşmasıyla ilgilidir.( Ancak burada önemli bir uyarı yapmak istiyorum. Zihinsel, bedense, duygusal bir gelişim, olgunluk, temizlik kazanmadan spiritüel çalışmalara başlamamanız. Ya olumsuz etkilenirsiniz ya da zarar bile görebilirsiniz.) Tabi ki şu da bir gerçek ? hangi yönteme giderseniz gidin Koçluk ve Nlp temeldir ve kraldır. Bunlarla geçirdiğiniz düşünsel ve duygusal dönüşüm ve elinizde size kalan bilgi her yöntemi daha iyi uygulayabilmek için size güç katar. Çünkü ikisi de kişiye özel olarak şekillenir, yani kendi gücünüzü fark edip, onu kullanırsınız.

Hangi teknik iyidir? Yöntem ya da teknikte sizin gücü nereye bağladığınıza göre durum değişir. Bunlar ne kadar iyi olursa olsun hiçbir şey sizden daha güçlü değildir. Sizi yöntemler, teknikler iyileştirmez, değiştirmez. Doğru olması, size uygun olması önemlidir. Ancak siz onlara güç verip onlardan değişim yaratacakları beklentisine girerseniz kalıcı sonuçlar elde edemezsiniz. Tekniğe bu kadar bağlanmayın kendi içinizdeki güce bağlanın. Teknik ve yöntemlerin hepsi bir araçtır. Sizin içinizdeki güç nereden geliyor? Yaradan’la olan bağlantınızdan, özünüzden geliyor. İşte bütün mesele buna idrak ederek uygulamaları yapmak. Buna tam idrak edebilmek için önce düşüncelerinizden, davranışlarınızdan ve bedeninizden ibaret olmadığınızı anlayıp tüm bunları fark edebilen ve değiştirebilme gücüne sahip olan ruhsal bir varlık olduğunuzun idrakine varmanız gerekir.

Harika bir resim tablosu yapmak istiyorsunuz, en iyi fırçayı ve en iyi boyayı arıyorsunuz. Peki, bunları bulmakla harika bir tabloyu yapabilir misiniz? Ya da hangi en iyi fırça sizin parmaklarınızla daha uyumlu acaba? Ya da bu harika tabloyu on saate mi yapan daha güzel yapar, yirmi saatte mi yapan? Kim bilebilir?

İşin doğrusu; herkes aklını ve kalbini birlikte kullanırsa kendine göre en uygun, en iyi fırçayı bulabilir. Sürecin tadını çıkararak zihninden, kalbinden ve ruhundan parmaklarına akan güçle kendi için en harika tabloyu yaratabilir. İşte buna hayat resmi diyoruz. İçinde senin de bulunduğun hayat resmin. Kim iyi bir resmim içinde yer almak istemez ki? Herkes ister. İşte bu yüzden herkse öyle ya da böyle, doğru ya da yanlış yolla hep mutluluğun ve huzurun peşinde. Oysa onlar bizim içimizde açığa çıkmayı bekleyen tablolarımız.

Şu an senin neyin peşindesin?

Senin için en doğru, en iyi NLP Koçunu bulman dileğimle hoşça kal.

www.arzubiyiklioglu.com

@arzubiyikliogluofficial

05325404864

ICF Profesyonel Koç

NLP Eğitmeni

Arzu Bıyıklıoğlu

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.