SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Niyetin gücü

Eylemlerimizin karşılığında bir sonuç alırız. Bu sonuç dış dünyadan bize gelen geri bildirimdir. Bu geri bildirim bir kişiden de gelebilir bir olay olarak da karşımıza çıkabilir. Ve bazı zamanlar eylemimize denk düşen bir sonuç alamayız. Bu da bizde hayal kırıklığı yaratır. İşte bu noktada yani eylemimize denk düşen bir sonuç alamadığımızda eylemimizin arkasında yatan niyetimizi kontrol etmemizde fayda var. Çünkü çoğu zaman arkada yatan niyetimizin farkında olamayabiliyoruz ya da gizlice üstünü örtüp kendimize karşı samimi davranmayıp kendimizi kandırabiliyoruz. Ve gerçek şudur ki her eylemin enerjisi arkasında yatan niyetle bilinçaltı seviyesinde algılanır. Tabi bu kimin işi :) tabi ki egomuzun işi :) Ama egom yaptı ben yapmadım deyip yola devam edersek de ikinci kez egomuzun kurbanı oluruz.

Durumu örneklendirerek biraz daha açacak olursam; Birisine ondan daha iyi bildiğiniz bir konuda yardım etmek için eyleme geçiyorsunuz ve bu kişi sizi reddediyor ya da yardımınızı beğenmiyor. Veya birisini yanlışını düzeltmesi konusunda uyarıyorsunuz ama yardım geri tepiyor. Sonuç olarak şöyle bir çıkarımda bulunuyorsunuz ‘’yardım etmek istedim değerimi bilmedi, sanki düşmanıymışım gibi davrandı‘’. Ya da buna benzer olumsuz bir çıkarımda bulunuyorsunuz. Eyleminiz doğru olabilir ama eylemin arkasında yatan gerçek niyetiniz acaba ne ? Eğer eyleminin arka planında asıl niyet ‘’ sen yanlışsın, ben daha iyisini biliyorum, gel sana bunu göstereyim, ben senden daha üstünüm, sana yanlışını göstereyim… ‘’ gibiyse bu sonucu almanız çok normal. Ayrıca böyle bir niyetin arkasında yatan inançta ‘’ sen yanlışsın, ben doğruyum’’ ya da ‘’ ben iyiyim sen kötüsün ‘’ inancıdır.

Çok sık rastladığım diğer bir örnekte başkalarının istek ve arzularına sürekli evet deyip aynı ilgiyi karşı taraftan görememek. Çünkü arkada yatan niyet ‘’beni gör, beni sev, bana değer ver, sen de bana böyle yap…‘’ gibi beklentiler. Veya kaybetme ya da dışlanma korkusu olabilir. Eğer ‘’evet’’ demekteki niyetin ‘’beni sev, bana değer ver‘’ ise bunun karşılığına denk gelen inanç ‘’ben sevilmiyorum, ben değersizim‘’ dir. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi sonuç benim inancım olacaktır. Başka bir açıdan da şunu görebiliriz, eğer birisine değer görmek, sevilmek için iyi davranıyorsanız gerçekte siz o insana değer vermiyorsunuz. Eğer değer verseydiniz zaten bir beklentiye girmezdiniz. Arka plandaki niyetiniz ‘’sadece seni sevdiğim, sana değer verdiğim için bunu beklentisizce yapıyorum‘’ gibi bir niyet olurdu.

İşte eylemlerimizin arkasına gizlenmiş niyetler ve inançlar enerji boyutunda (bilinçaltı seviyesinde) anlaşılır. Tabii ki her istenmeyen sonuçta bu durum kanun gibi geçerli sayılamaz. Ama önce eylemlerimizin arka planındaki niyet ve inançlarımızı kendimizle samimi olup kontrol edersek pek çok olumsuz sonucu düzeltme fırsatını da yakalamış oluruz. Eğer gerçekten niyetimiz güzel, inancımız güzel ise? o zamanda olup bitene kabul verip bir sonraki adım için sabırla beklemeliyiz. Belki de istenmeyen sonuç daha sonrasında bize gelecek olan başka bir güzelliğe hizmet ediyor olabilir.

Niyet ve inanç konusu Farkındalık ve Değişim Koçluğu çalışmalarında veya Yaşam Koçluğu çalışmalarında sıklıkla üzerinde durduğum bir konudur. Tabi burada bulduğumuz hatalı programları da NLP (Zihin Dili Programlası) uygulamalarıyla olumlu yönde değiştiriyoruz.

Arka planda gizlenmiş niyetlerinizin ve inançlarınızın farkında olduğunuz bir hafta olsun. Daha ayrıntılı bilgi ve sorularınız için bana www.arzubiyiklioglu.com veya @arzubiyikliogluofficial sosyal medya adresimden ulaşabilirsiniz.

Arzu Bıyıklıoğlu

ICF PCC Yaşam Koçu & NLP Uzmanı

www.arzubiyiklioglu.com

0543 655 5051

@arzubiyikliogluofficial

Yazının devamı...

Teslimiyet ve ruhsal gelişim

Ruhsal gelişim kişisel gelişimin üst basamağıdır. Eğer kişisel gelişimimizde beden ve zihin üzerinde çalışmadan ruhsal gelişim alanına geçmek istersek oldukça zorlanırız. Çünkü ruhsal gelişim için bedeni dengeleyerek zihninin alt katmanlarından kurtulup zihnimizi sakinleştirebilmemiz çok önemli. Alt katmanlarda ego kontrollü ayrımcı ve sürekli daldan dala atlayan zihni aşamazsak ruhsal bağlantı kapımızı genişletmemiz mümkün olamaz. Hatta, ruhsal alanda çalıştığımızın zannına esir düşüp kendimizi büyük ve zarar verici bir yanılgının içine bile sokabiliriz.

Ruhsal gelişim alanına gelmek için önce kişisel gelişim alanında beden ve zihin üzerinde çokça pratik yapmamız en doğru yol alacaktır. Beden için; yeteri kadar ve doğal beslenme, zihin için; ego farkındalığı, olumsuz kayıtların temizlenmesi ve zihin kontrolü yapabilmek önemli adımlarımızdır. Ve tabii ki teslimiyeti deneyimleyebilmek…

Teslimiyet, yaşam akışına karşı koymak yerine ona izin vermeyi içeren basit ama çok derin bir bilgeliktir. Ve bunu gerçekleştirmek için ŞİMDİ’ye odaklanmamız, olup biteni koşulsuz, çekincesiz bir şekilde direnmeden kabul etmemiz yapabileceğimiz en doğru adım olur. Olanı kabullenmek bizi zihinle ve dış dünyayla özdeşleşmekten kurtarır. Bu özgürleşmeyle birlikte Yaratıcı Yüce güce tam olarak bağlanabiliriz, ki bu da tam bir teslim olma halidir. Direnç varsa zihin devrededir dolayısıyla da ego devrededir. Ego iş başındaysa da teslimiyet yoktur.

Teslimiyet bizi evrenin kaynak enerjisine bağlar ve bu bağlanmadan sonra yeni bir düşünce yüreğimize düşer ya da biz hiçbir şey yapmadan kendiliğinden taşlar yerine oturur, sular durulur, korkular biter ya da arzular yerine gelir. İşte buna kimileri ‘’Tanrı’nın eli değdi‘’ der, kimileri ‘’Rabbim dualarıma cevap verdi ‘’ der. Kimileri de MUCİZE der.

Teslimiyeti uygulayana dek, ruhsal boyut sadece hakkında bir şeyler okuduğumuz, düşündüğümüz, konuştuğumuz ya da yaşadığımızı sandığımız bir şeydir. İnsan teslim olana dek ruhsal boyut insan hayatında gerçek bir realite olamaz. Sadece zan ederiz.

Bütünsel Gelişim Koçluğu’nun ileri aşamasında Ruhsal Gelişim çalışmaları desteklenir. Ancak danışmanlık yapılmaz. Her deneyim öznel olduğu gibi, ruhsal gelişimde özneldir. Ancak sezgisel koçluk yapabilme aşamasına gelmiş profesyonel bir koç size rehberlik edebilir. Kişisel gelişim alanında bir destek alıyorsanız ya da almayı düşünüyorsanız lütfen seçimlerinizde çok dikkatli olun. Ayrıca, kimseden mucize beklemeyin. MUCİZE SİZSİNİZ! Doğru ve size uygun olan uygulamaları düzenli olarak yapın. Veee sonra mı? TESLİMİYETİ DENEYİMLEYİN…

Arzu Bıyıklıoğlu

ICF PCC Yaşam Koçu & NLP Uzmanı

www.arzubiyiklioglu.com

0543 655 5051

@arzubiyikliogluofficial

Yazının devamı...

İlişki koçluğu nedir?

İlişki Koçluğu bir çiftin yaşadığı ya da yaşamak istediği ilişkinin kalitesini arttırmak için yapılan çalışmadır. Hem kendinizi hem de partnerinizi daha doğru tanırsınız. İletişimin püf noktalarını öğrenip iletişim kazlarını minimize edersiniz. Sevgi dillerinizi, kırmızı çizgilerinizi ve algı sistemlerinizin nasıl çalıştığını öğrenirsiniz. Böylelikle kişisel beklenti ve senaryolarınızın yerine açık iletişimi koyabilirsiniz. Hem BEN olup hem de BİZİ nasıl yaratabileceğinizi öğrenirsiniz. Partnerinizde memnun olmadığınız ya da kabul veremediğiniz durumların kendi bilinçaltınızda nasıl bir yansıması olduğunu fark edersiniz.

Eğer resmi iyi okuyabilirseniz her aşk ilişkisi sizin için bir kişisel gelişim hikayesidir. Sizin kendinizi tanımanız ve geliştirmeniz için muhteşem bir fırsattır. İlişki Koçluğunda bu resmi okumayı da öğrenirsiniz. Her zaman söylediğim gibi; Koçluğun en büyük zorluğu sizi çalıştırması, ödev ve uygulamalar vermesidir. En muhteşem yanı da aldığınız koçluk programının sizde ömür boyu kalıcı bir etki ve bilgi bırakmasıdır. Bu muhteşemliği de kişisel ödev ve uygulamaların yapılmasına borçluyuz :)

İlişki Koçluğu ve Yaşam Koçluğu hakkında daha ayrıntılı bilgi almak veya ön görüşme yapmak isterseniz Arzubiyiklioglu.com adresimden bana ulaşabilirsiniz.

Arzu Bıyıklıoğlu

ICF PCC Yaşam Koçu & NLP Uzmanı

www.arzubiyiklioglu.com

0543 655 5051

@arzubiyikliogluofficial

Yazının devamı...

Ağaçların duası dile geldi

Ne güzel dile getirmiş Yaprak Dede Ağaçların yağmur dualarını
.
Su sancısı çeken dünyamızda ağaçların sesini duyabilseydik, dualarından dökülen kelimeler şöyle olurdu:

Tanrım, verdiğin yağmuru dal ve yapraklarımda hızını keserek sevdalım kara toprağa indirdim. Dostum toprak, barındırdığı bir kısmı görünmeyen canlılar ile dökülen yapraklarımı gıda olarak geri alabileceğim hale getirdi. Böylece oluşan geçirimli tabakadan yer altına indirdiğim yağmur suyunu akışa geçirmedim, selleri önledim. İsraf etmedim, kirletmedim. Yeraltı ve kaynak sularına dağıttım. Şimdi de bir kısmını yapraklarıma çıkarıyor, buharlaştırıyor, ısıyı aşağı çekerek bulutların işini kolaylaştırıyorum. Benden rahmetini yine esirgeme Tanrım.

İşte böyle dile getirmiş ağaçların yağmur duasını Ali Nihat Gökyiğit namı değer Yaprak Dede. Ağaçların Gizli Yaşamı adlı kitabı okurken rastladım Yaprak Dedeye. Beni tanıyanlar bilir ağaçlara olan hayranlığımı.
Tüm doğaya olan hayranlığımın yanında ağaçların bir tık farkla bende farklı bir yerinin olma sebebi enerjilerini hissedebilmenin dışında onlara sarılarak iletişim kurabilmemdir. Mavi Gezegen deneyimimi yaşarken en çok kullandığım duyum dokunsal olmasından kaynaklı olsa gerek. Belki de ağaçlar onlara sarılmamızdan hoşlanıyorlar ve bende bunu seziyorum . Ya da bir yandan dünyaya, kara toprağa bağlı kökleri, bir yandan da gökyüzüne, evrene uzanan dallarıyla görünen ve görünmeyen arasında köprü olabilmeyi temsil ediyorlar. Belki de Nazım Hikmet’in dediği gibi ” tek başına bir ağaç gibi hür ve özgür, bir orman gibi kardeşçe yaşamayı öğretmeye çalışıyorlar. Ben inanıyorum ki tüm bunlar ve çok daha fazlası var ağaçlarda.

Peki sen hiç bir ağaç ile formunun ötesinde iletişim kurdun mu? Ya da bir ağacı kucaklayıp can suyunu dinledin mi? Ya da?

Yaşam Koçluğu Seanslarımda Ruhsal farkındalık kazanmak isteyen danışanlarıma verdiğim ödevlerden biri  bir ağaca sarılmak, sırtını yaslamak, dallarının altında yatıp ona bakmak ve kalpten iletişim kurmak. Herkes kendine göre öznel bir deneyim yaşıyor. Denemeye değer.

ICF PCC Yaşam Koçu & NLP Eğitmeni
Arzu Bıyıklıoğlu

Yazının devamı...

Aklını Kullan, Kalbine İnan

Duyduğun kulaktan kulağa oyunu gibi kim bilir sana gelene kadar nerede bozuldu; gördüğünü kim bilir hangi açıdan, hangi yargılardan geçirerek, çarptırarak algıladın farkında olmadan? Tüm bunları göz ardı ederek duyduğuna ve gördüğüne hemen inanıyorsan kim bilir ne kadar yanlış kayıtla dolu zihnin ve bu yanlışlarla başkalarını, olayları, hayatı bildin sanarak yaşıyorsun şimdi.

Bu söylediklerim, günlük hayattaki ilişkileri ve durumları etkilediği kadar genel hayat görüşünü de etkileyen kadın, erkek, millet, din, gelenek, insanlık, varoluş, sevgi, adalet gibi pek çok kavramlar için de geçerli. Olgun insan olma yolunda giden (tekamül eden ya da kamil insan olma yolunda giden ) insanın kendi öznel penceresinden ayrılıp bütünsel bakabilmeyi öğrenmesi; duyduğu ve gördüğü ile yetinmeyip geçmiş tarihi de araştırması, okuması ama eleştirel okuması, sorgulayarak aklını kullanıp aynı zamanda da kalbinin sesini duyabilmesi gerekir. Bu kolay değil ama kolaya kaçtığımız için mutsuz ve kavgacı bir toplum olduk. Kulaktan dolma bilgilerle yaşadık. Dedikodudan ve şiddetten beslenen, ayrımcılık yapan, yargılayan insanlar olduk ve tüm bunlarla sadece egoyu büyüttük. Sonra da durumlardan şikayet eder olduk. Hep onlar yanlış, onlar suçlu oldu. Hiç o parmak kendimize dönmedi. Ben ne biliyorum, bildiğimi nerden biliyorum, acaba başka bir açıdan ya da bütünden bakıldığında başka bir anlam ortaya çıkabilir mi, diye sormadık.

Kişisel gelişim alanında de aynı hatalar yapılıyor. Yanlış ya da eksik bilgiler veriliyor çoğu zaman ya da bildim diye değişirim sanıyor insan. Bilgiyi doğru şekilde uygulamıyorsan her şey boş. Yanlış ya da eksik bilgi vereni suçlamakla da bir yere varamayız. Parmağı kendimize çevirip sorumluluğu alırsak; eleştirel okuyup, araştırırsak; aklımızı kullanıp, bir de kalbimizin sesini dinlersek aydınlığa çıkabiliriz. Şu an yazdıklarımı kim ne kadar veya nasıl algılıyor bilemiyorum. Tek bildiğim, herkesin kendi zihin penceresine göre algıladığı. Bu yazdıklarıma biraz olsun katılıyorsanız mutlaka NLP (Zihin Dili Programlama) çalışmalarına katılın. NLP çalışmalarına katılmakla zihniniz nasıl çalışıyor, nasıl algılıyorsunuz ve kayıtlarınız sizi nasıl kontrol ediyor öğrenirsiniz. Sizi başkalarının, olayların ya da zihninizin eski kayıtlarının kontrol etmesinden kurtulursunuz. Böylelikle hem kendinize hem de çevrenize çok daha faydanız olur. Artık her duyduğunuza, her gördüğünüze ya da eski kayıtlarınıza inanarak sınırlı ve aldatan bir hayat yaşamak yerine, çok daha doğru ve bütünsel görüşlü bir hayat yaşarsınız. Birey değişirse toplum da değişir. Hani problemlerle karşılaşınca insan; ‘’ biri bir şey yapsın’’ ya da ‘’birileri bir şeyler yapmalı’’ diyoruz ya, :)

işte o biri SENSİN, o biri BENİM.

Yazının devamı...

2020’den Mesajın Var!

Evet evet, sana söylüyorum.:) 2020 sana bir mesaj iletmek istiyor. Sen hep yeni yılda ‘’şunu istiyorum, bunu bekliyorum’’ diye mesajlar yağdırmayacaksın ya:). Bu sefer de sen mesaj al.:) Eğer mesajını iyi okursan yeni yılın çok daha güzel olur.

2020 Mesajların:

Lütfen mesajlarınıza yazılı cevap verin!

- 2019 yılından öğrendiğin pozitif dersler neler?

- 2019 yılında kendinle ilgili neyi fark ettin?

- 2019 yılında kendinde neyi değiştirdin?

- 2019 yılında en mutlu olduğun 10 anın nedir?

- 2019 yılında hangi iyilikleri yaptın, çevrene ne kattın?

- 2019 da yaşadığın ve şükretmeye değer 10 olay/durum nedir?

Tüm bunlara yazılı olarak cevap verdiysen artık 2020’ye daha pozitif olarak girmeye hazırsın güzel insan.:) Şimdi eline başka bir kağıt kalem alıp; 2020’de kendin ve çevren için neler yapacaksın, bunları yazmanı istiyorum. Yazarken “…yapacağım” diye değil, ‘’… yapıyorum/bitiriyorum/alıyorum” diye yazman, bilinçaltına olumlu telkinin gitmesine yardımcı olacaktır (Bu da küçük ama önemli bir NLP notu:)). Bu listeyi de yaptıktan sonra, ben 2020 olarak sana hizmet etmeye hazırım. Sen adım atıp eyleme geçtikçe bende adımlarımı atacağım ve senin işini kolaylaştırıp sürprizlerle seni destekleyeceğim. Yani sözün kısası SEN ve BEN 2020 birlikte başaracağız. Tabii bir de yaşam koçun Arzu Bıyıklıoğlu’nu takipte kal ki günlük motivasyonun yerinde olsun. :)

Ben zaten güzelim.:) Sana da güzel gelmemi istiyorsan bana GÜZEL BAK.:) Kendine de iyi bak, çünkü sen değerlisin!

İMZA

2020

Eveeet 2020’den mesajınızı aldığınıza göre, ben de kendi ödevimi yapmaya gidebilirim. :)

Sevgi ve sağlıkla ilerleyin.

Yazının devamı...

Erteleme Alışkanlığın Var mı?

Şimdi bu yazıyı okumaya başladıysan ya erteleme alışkanlığın var ya da çok yakınında birinin erteleme alışkanlığından kurtulmasını istiyorsun. Alışkanlık diyorum, çünkü bir şeyi düzenli yapmak kadar yapmamak da bir alışkanlıktır. Bir şeyler yapmak istersin ama bir türlü harekete geçemezsin ve her şey olduğu gibi kalır. Aslında her şey olduğu gibi de kalmaz, çünkü ertelediğin zaman bir şey yapmamayı seçmen demek, başka bir şeyi seçmen demektir. Eğer spora başlamayı erteliyorsan yağlanmayı, uyuşmayı, kaslarını kaybetmeyi seçiyorsundur ya da sağlıklı beslenmeyi erteliyorsan kötü beslenmeyi, bedenine zarar vermeyi seçiyorsundur. Konu ne olursa olsun olumsuz bir durumu seçiyorsundur ve bu durum seni daha da kötüye götürecektir. Yani eylemsizlik seni zamanla geriye atacaktır.

Peki nasıl harekete geçilir? Bu konuda genel taktikler yazsak da asıl çözüm kişiden kişiye değişir. Örneğin, korku odaklı motivasyonunuz varsa ve içinde bulunduğunuz eyleme geçmeme haline devam ederseniz, başınıza gelebilecek en kötü senaryonun ne olduğunu hayal edin. Bu sizi harekete itebilir. Eğer haz odaklı motivasyonunuz varsa eyleme geçtiğiniz takdirde kazanacaklarınızı ve o yeni yaşamı hayal edip, içine girip yaşayın. Bu sizin harekete geçmenizi kolaylaştırabilir.

Diğer bir yol da, eyleme geçmek için 10 tane güçlü sebep bulun. Sebepleriniz ne kadar güçlüyse o kadar motive olursunuz. Ya da kendinize şunu sorun ‘’beni harekete geçmekten alıkoyan şey/engelim nedir‘’. Bu soruya net ve doğru bir cevap vermeniz çok önemli. Cevabınızın doğruluğunu test etmek için şunu hayal edin: Bu engelin yok olduğunu ve harekete geçtiğinizi. Şimdi eyleme geçme arzusu oluştu mu içinizde? Eğer oluştuysa yapacağınız şey, bu engeli ortadan kaldırmak üzere çalışmaktır. Eğer hala eyleme geçme isteğiniz yoksa demek ki cevabınız yanlış.

İnsan bazen tek başına kendi gözlemleyip, içinde olup bitenlerin farkında olamıyor. Ama doğru bir iç gözlem yapılırsa harekete geçmek çok kolaylaşıyor. Bu iç gözlem konusunda kendine doğru soruları sormak, özgüven geliştirmek, hayır diyebilmesini öğrenmek ya da kendinin çok daha iyi bir halini gerçekleştirmek için yazdığım FARK ET UYGULA DEĞİŞ ve DEĞİŞİM SEANSLARI kitaplarımdaki uygulamalardan faydalanabilirsiniz. Biraz daha derine inmeye veya daha özel tekniklere ihtiyacınız varsa o zaman bireysel olarak duyu, NLP (Zihin Dili Programlama) ve yaşam koçluğu seanslarına katılabilirsiniz.

Bu arada her şeyi de ertelemiyorsunuz. Bu yazımı okumayı ertelemediniz, harekete geçtiniz ve sonuna kadar okudunuz. :)

Yazının devamı...

İlişkinizde Bilmedikleriniz

İlişki Koçluğunda yol alırken yıllardır birlikte olan çiftlerin hala birbirlerini tam olarak tanımadıklarına şahit olduğum çok olmuştur. Ya da birbirlerini tanıma sürecini çok sancılı geçirmiş olan ve bu yüzden de tükenmeye yüz tutmuş ilişkilere şahitliğim çok olmuştur. Tabi her iki durumda da çiftler birlikte ilişkiyi yeni baştan yapılandırmaya ve geliştirmeye niyet etmiş ise güzel sonuçlar almak çok mümkün oluyor.

Şimdi seninle ilişki koçluğunda kullandığım çiftlerin birbirlerini tanıma yöntemlerinden birini paylaşacağım. Yeni bir ilişkiye adım atmışsan veya uzun süreli bir ilişkin varsa partnerinle birlikte bu minik testi yapabilirsin. Tek kural iki tarafında tamamen samimi cevaplar vermesi. En güzeli ayrı ayrı soruları cevaplayıp, sonra birbirinizin cevaplarını tahmin etmeye çalışın. Sonra da cevaplarınızı karşılaştırın.

1) Sevgi diliniz nedir? Soruyu biraz daha açarsam; eşinizin sizi sevdiğini nasıl anlarsınız ya da siz sevginizi nasıl göeterirsiniz? Ya da sevgiyi hangi yolla almayı daha çok istersiniz? (güzel sözler duymak, sizin için önemli olan şeylerin yapılması, yaşamınızda olup bitene ilgi alaka gösterip takip etmesi, sık sık dokunması –tensel temasta olması, birlikte vakit geçirip hatta bazı işleri birlikte yapmak, hediyeler almak, ya da…)

2) Sosyal bir ortamda, arkadaş çevresinde eşinizin hiç yapmasını istemediğiniz iki davranış şekli nedir? Ya da en çok neyi önemsersiniz?

3) Sizin için iyi bir ilişkide kesinlikle olmaması gereken iki şey nedir?

4) Sizin için iyi bir ilişkinin iki temel taşı, olmazsa olmazı nedir?

5) Kırmızı çizginiz nedir? Kesinlikle tahammül edemediğiniz, kabul vermek istemediğiniz geçilmez çizginizi nedir?

6) Sizce bu beş soruya verdiğiniz cevapları eşiniz biliyor mudur?

Hadi geçmiş olsun :) İlişki koçluğunuzu yapın bakalım. Ve her zaman hatırlayın ki bir ilişkiye başlamak kolay kısmıdır. İlişkiyi geliştirmek ve sürdürebilmek kolay değildir. Ciddi anlamda emek ister. Daha güzel bir ilişki yaşamanız dileğimle hoşça kalın :)

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.