SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Kıyaslamalar İnsanı Yoruyor

Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayın, herkes kendini aşarsa mutlu olur.

Kendinizle yarışın. Başkalarını baz alarak yaşamak, kişi için bir kandırmacadır. Kendinizden çok aşağıda birini görüp halinizden çok memnun olursanız ilerlemenizi, gelişiminizi durdurursunuz. Kendinizden çok yukarıda birileriyle kıyaslarsanız kendinize haksızlık eder, motivasyonunuzu kırabilirsiniz.

Kıyaslama işi bizlere ailelerimiz ya da yakın çevremiz tarafından çok küçük yaşlarda öğretilir. '' Ali ne güzel derslerine çalışıyor.'' Buarada aile, çocuğunu motive ettiğini, yönlendirdiğini sanıyor; ancak kıyaslamanın sonucunda çocuğun bilinçaltı bambaşka şeyler alıyor. '' Ali ne güzel ders çalışıyor, ben çalışmıyorum. Ali seviliyor, ben sevilmiyorum'' şeklinde anlamar çıkarıyor. Çocuk kıyaslamalarla büyüdüğünde, doğal olarak, zamanla kendi kendine de kıyaslamalar yapmaya başlıyor.

Eğer bir kıyaslama yapmanız gerekirse kendinizi kendinizle kıyaslayın. Dünkü ya da geçen yılki halinizden daha iyi olduğunuzu bilmek size güç verecektir. Eğer geçen seneki halinizden iyi olmadığınızı düşünüyorsanız, o halinizi baz alarak kendinize onun üstüne çıkma hedefi koyabilirsiniz. Şu an içinde, gelecek günlerde şimdiki halinizden daha iyi olmayı hedeflemelisiniz. Kişinin kendisi ile yarışı, en güzel yarıştır. Her an kendinizden daha fazlası omak isteyebilirsiniz ve bu istek önünüzü açar. Sizi besler, başkalarıyla kıyas insanı yorar, bu kıyasın sonu da tatmini de yoktur.

Yazının devamı ve kendini aşma egzersizi için '' Fark et Uygula Değiş'' adlı uygulama kitabımdan yararlanabilirsiniz.

Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu

Arzu Bıyıklıoğlu

www.arzubiyiklioglu.com

Yazının devamı...

Zihinde Canlandırma Tekniği

Hayatımıza istediklerimizi sokmak için, sorunlarımızın üstesinden gelmek ya da kendimizde zihinsel bir değişiklik yapmak için canlandırma tekniklerini çok fazla kullanıyoruz. Benim verdiğim egzersizlerin çoğunda da zihin gözüyle canlandırma yapmak var. Bazı kişiler gözlerini kapatsın ya da kapatmasın, aklından geçenleri ya da hayali bir konuşmadaki görüntüleri zihninde çok net görebiliyor. Ve bu kişilerin zihinsel egzersizleri yapması çok daha kolay oluyor. Ancak bazı kişiler, bu görme işleminde çok zorlandıklarını, hayal edemediklerini ve bu sebepten çalışmalara kendilerini tam olarak veremediklerini söylüyorlar. Örneğin ben size şu an bir orman görün dediğimde siz kafanızın içinde gerçekten bir orman manzarası görebiliyor musunuz? Gördüğünüz resmi ya da filmi tarif edebilir misiniz? Ya da size kendinizi iki beden incelmiş, şık bir kıyafetin içinde gülümseyerek hayal etmenizi söylesem, kendinizi net bir şekilde görebilir misiniz?

Eğer net bir şekilde renkleri, objeleri, kişileri görebiliyorsanız her şey yolunda. Şimdi ormanda bir kuş sesi duyabilir misiniz? “Cik cik”, cıvıl, cıvıl kuş sesleri… :) Şimdi de bir rüzgâr essin ve yüzünüzde rüzgârın serinliğini hissedin… :) Şimdi yasemin ya da gül koklamaya ne dersiniz? Çok güzel değil mi?

Görme, işitme, koklama ve dokunsal duyularımızı zihnimizde daha iyi harekete geçirebilirsek NLP çalışmalarında, imgeleme çalışmalarında çok daha başarılı oluruz. Eğer çok rahat canlandırma yapamıyorsanız size bir önerim var, bu egzersizi her gün yaparsanız bir hafta sonra çok daha rahat canlandırma yapabiliyor olacaksınız.

Gözlerinizi kapayın, karşınızda beyaz bir tablo görün; üstüne kırmızı bir üçgen koyun, sonra yeşil bir daire görün, şimdi de kırmızı bir kare... Sırasıyla şekilleri ve renkleri değiştirin...

Şekil ve renkleri net bir biçimde görebildikten sonra aynı egzersizi sesler için yapın. Örneğin uzaktan gelen bir ambulans sesi duyun yanınızdan geçerken ses yükselsin; uzaklaşırken alçalarak yok olsun. Annenizin size seslendiğini duyun, sevdiğiniz bir şarkının çaldığını...

Daha sonra bugün birazdan yapacağınız şeyi zihninizde şimdi yapıyormuş gibi görün, sanki birazdan yapacaklarınızı önceden film gibi seyrediyormuşsunuz gibi… :) Zamanla çok daha iyi imgeleme çalışmaları yapabileceksiniz, sonuç olarak sizin zihniniz zaten bunu her zaman yapıyor, farkında olsanız da olmasanız da. En iyi yaptığı zaman da bir şeylerden korktuğumuz zaman… :) Zihin korku senaryoları üretmekte ustadır, tabii ki bir de çok sevgi dolu olduğumuz ve âşık olduğumuz zamanlarda… :)

Sevgi ve sağlıkla ilerleyin…

Arzu Bıyıklıoğlu

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu

www.arzubiyiklioglu.com

Yazının devamı...

Vücudumuzdaki Sağlık Bilinci

Bugün sizlerle çok sevdiğim kitaplardan biri olan “Secret the Power”dan bir bölüm paylaşmak istiyorum. Hiç yorumlamadan olduğu gibi paylaşacağım. İçimizdeki mükemmel sağlık bilincini o kadar güzel anlatmış ki sizlere ulaştırmak istedim.. :) İnsan içindeki gücü ve ne kadar mükemmel bir sistemin parçası olduğunu tam olarak anlar ve inanırsa hayatı o kadar hızlı değişmeye, güzelleşmeye başlıyor. Hepimiz her şeyin başının sağlık olduğuna inanıyoruz, sağlık olmadan paranın, aşkın, işin, başarının, hiçbir şeyin zevkini alamayacağımızı artık çok iyi biliyoruz, farkındayız. :) Bu yazıyı okuduktan sonra; hastalıklarınızın daha hızlı iyileşmesi ya da sağlığınızı koruyarak daha uzun yaşamak için motive olacaksınız. Sağlık içimizde, doktor içimizde, eczane içimizde… :) Evet, başlıyoruz...

“Vücudumuzdaki her hücrenin oynayacak bir rolü var ve birlikte çalışmalarının tek amacı, size hayat vermek. Bazı hücreler belirli bölgelerle organların liderleridir ve bölgelerindeki hücreleri onlar düzenler. Tıpkı kalbiniz, beyniniz, böbrekleriniz, karaciğeriniz ve akciğerlerinizdekiler gibi. Bir organın lider hücresi o organda çalışan diğer tüm hücreleri yönetir, düzeni sağlar ve böylece organ da mükemmel bir şekilde işler. Devriye hücreler vücudunuzdaki yaklaşık seksen bin kilometrelik kan damarlarını dolaşarak düzeni sağlar. Bir rahatsızlık olduğunda, örneğin cildiniz çizildiğinde, devriye hücreler hemen tehlike işareti verir ve uygun tamir ekibi o bölgeye koşar. Bir çizik için, sahneye önce kanı pıhtılaştıran ekip çıkar ve kan akışını durdurmaya çalışır. Onların işi bittiğinde bu defa doku ve cilt ekipleri bölgede tamir işlemlerine başlar, dokuyu onarır, yarayı kapatır.

Eğer vücudunuza bakteriyel bir iltihap ya da virüs gibi davetsiz bir misafir girerse hafıza hücreleri hemen işgalcinin parmak izini alır. Ya da şipşak fotoğrafını çeker. Bu parmak izi, kayıtlardaki önceki işgalcilerin izleriyle karşılaştırılır. Bir eşleşme bulurlarsa hafıza hücreleri hemen ilgili saldırı ekibini çağırır. Eğer eşleşme bulamazlarsa hafıza hücreleri işgalci için yeni kayıt açar ve işgalciyi yok etmesi için tüm saldırı ekiplerini çağırır. Hangi ekip işgalciyi yok etmekte başarılı olursa hafıza hücreleri onu dosyalarına kaydeder. Eğer işgalci daha sonra geri gelirse hafıza hücreleri kiminle uğraştıklarını ve onunla nasıl başa çıkacaklarını bilir.

Eğer herhangi bir sebeple, vücudunuzdaki bir hücre davranış biçimini değiştirir ve vücudunuzun iyiliği için çalışmayı bırakırsa devriye hücreler o hücreyi tamir etmesi için kurtarma ekibini çağırır. Eğer hücrelerin tamir olmak için belirli bir kimyasala ihtiyacı varsa içinizdeki doğal eczaneden temin edilir. Vücudunuzda tam donanımlı bir eczane var ve bir ecza firmasının üretebileceği tüm iyileştirici kimyasalları üretebilirsiniz.

Tüm hücreler hayatları boyunca sizin sağlığınızı korumak için 7/24, hiç durmaksızın çalışırlar. Yaklaşık yüz trilyon hücre… Tüm bu hücreler sizin kumandanızda ve onları düşünceleriniz, duygularınız ve inançlarınızla kumanda ediyorsunuz.

Vücudunuzla ilgili neye inanıyorsanız hücreleriniz de ona inanıyor. Düşündüklerinizi, hissettiklerinizi ya da inandıklarınızı sorgulamıyorlar. Her düşüncenizi, duygunuzu ve inancınızı duyuyorlar.” (Secret the Power)

Evet, yine aynı farkındalık sorusuna geldik: “Siz neye inanıyorsunuz?” , “siz hangi düşünceler, hangi duygular içindesiniz, farkında mısınız?”

Devam edeceğiz… :)

Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...

Arzu Bıyıklıoğlu

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu

www.arzubiyiklioglu.com

Yazının devamı...

Meyve Kasesi Deyip Geçmeyin

Güzel bir sonbahar günü, yedi yaşındaki kızm ve ben okul alışverişi yaptık, sokağın köşesinde bizi bir an önce eve ulaştıracak bir taksi beklemekteyiz. Benim elimde poşetler, kızımın elinde çikolata soslu meyve kâsesi. Hani abur cuburun en iyisi diyebileceğimiz cinsten. Malum hafta sonu olduğu için vızır vızır geçen taksiler dolu. Kızım geçen taksilere bakıp "bu da dolu, bu da dolu" demeye başladı. Ben de ona "şimdi boş bir tane gelir" dedim. O sırada gözüm elindeki muhteşem meyve kâsesine takıldı. Çok güzel görünüyorlardı. "hadi, annenin ağzına bir tane at bakalım" dedim. Kızımın dudakları biraz bükülüp, çatalı tutan eli titredi. :) Acaba hangisini versem, diye aklından geçirdi. Hafif bir isteksizlik vardı ama vermeden de duramazdı. Durumu fark edince ona "kızım rahat ver, verdikçe daha çok gelir, hayat böyle bir şeydir" dedim. Kızım çatalı batırdı ve en güzellerinden birini alıp ağzıma attı. O anda önümüzde boş bir taksi durdu. Ve kızım sevinç içinde "Anne bak verdim, taksi geldi geldi" diye bağırdı. O kadar mutlu oldu ki kendini sihirbazlık yapmış gibi hissediyordu. Evet, hayat gerçekten de böyle bir şey, farkında olsak da olmasak da sistem işliyor...

Hayat, bize karşı bir şeyler yapmıyor, biz hayata ne veriyorsak o da bize aynısını geri veriyor. Tıpkı yankı gibi geri dönüyor. Çoğumuz bunu biliyor; ama farkında olunması gereken şey kendi yaptıklarımızın ne olduğu. Bilmek yetmez, her an kendimizin farkında olmalıyız. Taksi beklerken homurdanıyor muyuz, beğenmediğimiz insanları sürekli eleştiriyor, yargılıyor muyuz, ondan bundan şikâyet mi ediyoruz? Düşüncelerimiz ne durumda? Gün boyu kafamızdan vızır vızır geçen düşüncelerin çoğu nedir? Tabii ki bütün bunları tam olarak bilemeyiz; ama duygularınızın farkında olursanız çoğunlukla kafanızdan hangi tip düşüncelerin geçtiğini anlarsınız. Her zaman danışanlarıma sorduğum sorulardan birisidir: "Gün içinde en çok hangi duygu durumundasınız?" Çoğunlukla olumsuz duygular içindeyseniz zihninizden çok olumsuz düşünceler dolaşıyor demektir. Yapılacak şey zihnin düşünce şeklini değiştirmektir. Yeni bir zihin programı yükleyebilirsiniz. Bunu herkes yapabilir, sadece buna zaman ayırmanız ve kararlı olmanız yeterlidir. Beyin zaten kendi başına sürekli öğreniyor ve öğrendiklerini tekrar ediyor. Şimdi siz ona ne öğretmek istiyorsanız onu bilinçli olarak öğretecek, tekrar tekrar öğreteceksiniz. Artık kendine yatırım yapma zamanı Gelecek hayatınızın daha kaliteli olmasını, olumlu yönde daha farklı olmasını istiyorsanız, buna zaman ve emek harcayacaksınız.

Siz olumlu bir zihin içindeyseniz, her an, her şey olabilir, tıpkı meyve kâsesinden taksinin çıkması gibi...

Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...

Arzu Bıyıklıoğlu

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu

www.arzubiyiklioglu.com

Yazının devamı...

Pozitif Yaşam İçin Arkadaşınızı Seçin

Evet, bugün yine sizlerle güzel bir çalışma paylaşmak istiyorum. Şu ana kadar yazdıklarımı takip edenlerin elinde pek çok teknik var. Bazılarını sadece okuyup beğendiniz ya da sorguladınız. Bazılarını uygulayıp fayda sağladınız… :) Bu arada fayda sağlayıp değişimlerini paylaşanlara da tekrar teşekkür etmek isterim. :) Bu sizin başarınız, TEBRİKLER… :)

Şimdi, istediğiniz bir çalışmayı seçin, hastalık iyileştirmek, hayır demek, kendini onaylamak ya da gülümseme egzersizi… Hangi çalışmayı istiyorsanız…

Sonra kendinize bir takım arkadaşı bulun, sizinle aynı yolda olan, kendini daha olumlu yönde değiştirmek isteyen bir arkadaşınız olsun. Bir hafta boyunca onunla sık sık bir araya gelerek çalışmanızı tekrar edin, sık sık birbirinizi arayarak geri bildirimler verin. Yaptıklarınızı, farkındalıklarınızı anlatıp birbirinizi besleyin, motive edin.

Bu arada hafta boyunca negatif, sorunlu, olumsuz düşünen ve bu çalışma sistemine kapalı direnç gösteren insanlardan uzak durun, onlarla hiçbir düşüncenizi paylaşmayın. Olumlu olmak, pozitif düşünmek için bir yola girdiyseniz tam olana kadar, yani bunu alışkanlık haline getirene kadar, bazı kişilerden uzak durmanız veya düşüncelerinizi paylaşmamanız daha doğru olacaktır. Siz güçlendikten sonra zaten onlara da yardımcı olacaksınız ama önce kendinizi koruma altına alın.

İşte bu noktada paylaşım yapabileceğiniz bir takım arkadaşınız varsa yolda kalmanız daha kolay olacaktır. Hatta bunu hafta boyunca oyun haline getirin, sadece seçtiğiniz egzersizi tekrar edin ve olumlu konuşun. Birbirinizin olumsuz konuşmalarını uyararak olumluya dönüştürün. Aranızda bir şifre belirleyin mesela “bip bip” hani televizyonda bip’lenen kelimeler gibi siz de birbirinizi bipleyin. :) Hem etrafınızdaki insanlar ne yaptığınızı anlamadan birbirinizi uyarmış olursunuz hem de eğlenirsiniz... Belki de bir hafta sonra egzersiziniz artık alışkanlığınız oluverir… :)

Evet, şimdi yapacağınız tek şey egzersize ve iyi takım arkadaşının kim olacağına karar vermeniz ve tabii ki bir an önce uygulamaya başlamanız...

Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...

Arzu Bıyıklıoğlu

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu

Yazının devamı...

Hayatınızı Hangi Sözcüklerin Kontrol Ettiğine Dikkat!

“Kazasız belasız git.”

“Allah bizi hastalıklardan, belalardan korusun.”

“Allah’ım çocuğumu kazadan, beladan koru.”

“Allah bizi ayırmasın.”

“Allah’ım bu işte bir aksilik çıkmasın.”

“Sorunsuz bir ilişki istiyorum.”

Bu sözleri söylerken kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Lütfen, başa dönün ve her cümleyi birkaç kez içinizden tekrar edin. İyi bir şeyler isterken içinizin nasıl da burkulduğunu, korku kapladığını hissediyorsunuz değil mi?

Çünkü kullanılan kelimelerin “kaza, bela, hastalık, aksilik, ayrılık” olumsuz anlamları ve dolayısıyla olumsuz hisleri var. Zihin de bunları canlandırıyor ve istemeden sorun odaklı oluyorsunuz, istemeden yanlış bir çekim alanına giriyorsunuz.

Şimdi bir de aşağıdaki cümleleri tekrarlayın:

“Hayırla git, hayırla gel.”

“Sağlıkla git, sağlıkla gel.”

“Hayırla gidiyor, hayırla geliyorum.”

“Allah bize sağlık, şifa versin.”

“Şifa ve sağlık içindeyim.”

“Allah’ım çocuğuma sağlık, sıhhat versin.”

“Çocuğum sağlık ve sıhhat içinde…”

“Allah bizi bir arada tutsun.”

“Şükür birlikteyiz.”

“Allah’ım işlerim rasgelsin, her şey yolunda gitsin.”

“İşlerim yolunda gidiyor. Teşekkürler, şükürler olsun…” :)

Şimdi bu cümleleri söylerken kendinizi nasıl hissettiniz? Güzel değil mi? :)

Evet, her zamanki gibi: Fark et, uygula ve değiş. Zihnimizi güzel kelimelerle ne kadar çok doldurursak, o kadar güzel duygular hissederiz ve hissederken evrene yaydığımız rezonans bize benzer bir güzellikle geri döner.

Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...

Arzu Bıyıklıoğlu

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçuww

www.arzubiyiklioglu.com

wwww

Yazının devamı...

Hayatınızı Kontrol Eden Sözler

“Felek kimine kavun, kimine kelek yedirir…” Kimin iyi şeyler, kimin kötü şeyler yaşayacağına dünya karar verir. Senin elinden pek bir şey gelmez, yorma kendini, kabullen, yapacak bir şey yok...

“Can çıkmadıkça huy çıkmaz…” “Huylu huyundan vazgeçmez” , “İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur.” Alışkanlıklar mezara kadar seninle gelir. Değişime kapalıyız, bugün git, mezarda gel.

“İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına…” Sen hep kötü güne hazırlık yap, önlem al, güzel olursa sana bonus olur. Sen hep olumsuzu hayal et, gelecek diye de hazırlık yap, onu çağır, olumsuzluk gelince de hazırlıklı olduğun için fazla üzülmezsin.. :)

“Güvenme dostuna, saman doldur postuna…” En yakın arkadaşına bile güvenme, içinde kalsın her şey, her an, herkes bir kötülük yapma potansiyeline sahiptir.

Tabii ki bu sözlerin doğruluğunu da kanıtlayan insanlar vardır. Bu sizin nereden baktığınıza göre değişir.

Tanıdığım ya da yeni tanıştığım insanlarla sohbet ederken, hatta yakınımda olan konuşmalara kulak misafiri olduğum zamanlarda insanların kullandıkları kelimelere çok dikkat ederim. Daha da ötesi bir olaya, bir duruma ya da bir kişiye yorum yaparlarken kullandıkları atasözü, özlü sözlere çok dikkat ederim. Danışanlarımla çalışmaya başlamadan önce onlara da mutlaka sorarım, inandığınız, sıklıkla kullandığınız atasözleri ve özlü sözler nelerdir, diye...

Daha önceki yazılarımda defalarca inançlarımızın bizi yönettiğini, inançlarımızın gerçeğimiz olduğunu yazmıştım. İşte, yine aynı yerdeyiz. Sıklıkla bu konu üzerinde duruyorum çünkü yaşam kalitemiz tamamıyla inançlarımıza bağlı. Pek çok özlü söz, tek bakış açısıyla değerlendirilirse ve olumsuz bir durum yaratmayı destekliyorsa kişi üzerinde farkında olmadan gerçekten de söz sahibi olmaktadır.

“İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur” veya “can çıkmadıkça huy çıkmaz” sözüne bağlanmışsa, değişime kapalı bir insandır. Evet, alışkanlıkları, davranış kalıplarını değiştirmek bazılarımız için zor olabilir. Ama bu ömür boyu bizimle gelecek anlamına gelmez. Zamanla zaten her şey, herkes değişiyor. Hele bir de farkındalık varsa herkes isteyerek ve olumlu yönde hızla değişebiliyor.

Çoğu özlü söz bize ailemiz tarafından, öğretmenlerimiz tarafından aktarılmıştır. Onların söyledikleri bu sözleri, bu düşünce kalıplarını otomatik olarak devralmışızdır. Şimdi sizden bu hafta en çok kullandığınız ya da aklınıza hemen gelen atasözlerini, özdeyişleri bir kenara not almanızı istiyorum. Bakalım içlerinde kaç tanesi sizi motive edici, harekete geçirici? Kaç tanesi da size kadercilik oynatıyor, kendinizi kötü hissettiriyor, kabullendiriyor?

Benim en çok sevdiğim sözlerden biri “herkes ektiğini biçer”… Ne yapıyorsak, ne düşünüyorsak, ne hissediyorsak geri dönüşümü aynı olacaktır. O zaman güzel şeyler düşünelim, güzel hisler hissedelim, güzel davranışlar yapalım, diye düşünüyor ve yaptıklarıma bakıyorum sonra da motive oluyorum. Bana hayatımın direksiyonunda benim oturduğumu hatırlatıyor. Sorumluluk bende, kimseyle uğraşmama, kızmama gerek yok. Kendimin farkında olmak, kendimi geliştirmek ve değiştirmek her şeyi çözecek ve bana daha güzel günleri getirecek… :)

İstersek inançlarımızı değiştirebiliriz ama bunun için önce hangi olumsuz inançların bizi kontrol ettiğinin farkına varmalıyız. Evet, bu hafta özlü sözler farkındalığı haftası… :)

Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...

Arzu Bıyıklıoğlu

NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu

www.arzubiyiklioglu.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.