SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Uyuyarak Zayıflamak Mümkün mü?

Bence bu cümleyi okuyunca hemen heyecanlandınız. Öyle ya yiyecek ve içeceklerden kısmadan, spor bile yapmadan hem de rahat rahat uyurken kilo vermek kulağa mucizenin ta kendisi gibi geliyor. Hemen söyleyeyim, sandığınız gibi değil, durum biraz daha karmaşık ve dikkat gerektiriyor.

Elbette her şeyin bir bedeli var. Özellikle de fazla kilolardan kurtulmanın ya da sağlıklı kiloyu korumanın. Yani öyle hiçbir çaba göstermeden yattığınız yerden kilo vereceğinizi düşünmeyin. Ama bir yandan da sağlığınızı kaybetmeden fazla kilolardan kurtulmanın, ideal kiloda kalmanın da düzenli uykuyla çok yakın bir ilgisi var. Bir başka deyişle tıpkı yiyip içtiklerinize dikkat edip egzersizlerinizi aksatmamanız gerektiği gibi uykuya da özel bir önem vermelisiniz. Böylece kilo vermeniz de kolaylaşır. Nasıl mı? Haydi gelin anlatayım.

Öncelikle şu ayrıntının üzerinde duralım. Eğer sağlıklı ve düzenli uyku alışkanlıklarınız yoksa, fazla kilolarınızdan kolaylıkla kurtulmayı unutun. Çünkü yetersiz uyku, açlık ve tokluk hislerini kontrol eden hormonları olumsuz etkiliyor. ABD'de gönüllü deneklerle yapılan bir araştırma sonucunda sadece bir hafta süreyle yetersiz ve düzensiz uyku uyuyan kişilerin bu yedi gün içinde 1 kilo aldığı ortaya çıktı.

Peki uyku alışkanlıkları hangi hormonları nasıl etkiliyor?

Melatonin bedeni yeniler

Melatonin hormonu, hem genel sağlık hem de kilo açısından büyük önem taşıyor. Bu hormonun üretimi ışıktan etkilenir. Hava karardıktan sonra uykunuzun gelmesini sağlayan melatonin hormonu, çok güçlü bir antioksidan aynı zamanda. Karanlıkta, uyku sırasında salgılanan bu hormon, bedeninizin toksinlerden arınmasına yardımcı olur. Yani bir başka deyişle siz mışıl mışıl uyurken bu hormon sayesinde vücudunuz kendini yeniler. Peki bu kadar faydası olan bu hormonun en çok hangi saatler arasında salgılandığını biliyor musunuz? Gece 23:00 ile sabah 04:00 arasında melatonin üretimi en yüksek noktaya ulaşır. Sonra gün ışımaya başladığında da yeniden düşer. Melatonin hormonunun yeteri kadar salgılanması sadece kilo dengenizi korumanıza yardımcı olmaz aynı zamanda yaşlanma etkilerine direncinizi de artırır.


Kortizol yüksekliği yağlanmaya yol açar

Eğer düzenli uyku alışkanlıkları geliştirmezseniz vücudunudaki kortizol hormonu seviyesi de sabit kalmaz. Yeterince uyumamak, kortizol seviyesini yükseltir ve bu da vücudunuzun yağ depolamasına yol açar. Bir de şöyle bir ayrıntı var. Bazı insanlar aşırı strese kapıldıklarında dengesiz bir şekilde yiyecek tüketmeye yönelir. Bunun nedeni de stres nedeniyle artan kortizol hormonudur. Bu hormonu dengede tutabilmek için sağlıklı uyku alışkanlıkları geliştirmeniz gerekiyor.

Uyanık kalırsanız durmadan yersiniz

Geceleri belli bir saatte yatıp en az 6 ya a 7 saat uyumadığınızda kilo vermenizi ya da sağlıklı kiloda kalmanızı olumsuz etkileyen bir başka hormon da leptin. Bu hormon artık doyduğunuz, tok olduğunuz sinyalini beyne gönderir. Eğer geceleri sağlıklı bir uyku uyumazsanız leptin hormonu azalır,> Serotonin azalınca şekerli gıdaların tüketimi artar

Geceleri yeteri kadar uykusuz kalmanızdan etkilenen bir başka hormon ise serotonin yani halk arasında bilinen adıyla mutluluk hormonu. Bu hormon, sizin ruhsal olarak iyi hissetmenizi sağlar. Gündüz saatlerinde yeteri yüksek miktarda salgılanan serotonin, gece saatlerinde ise azalır. Bu hormonun azaldığı gece saatlerinde eğer düzenli uyku alışkanlıklarınız yoksa mutlu hissetmek için özellikle şekerli besinlere yönelirsiniz. Yani gecenin bir vakti en zararlı abur cuburları tüketirsiniz. Durum böyle olunca da fazla kilolardan kurtulmak bir hayal olarak kalabilir.

İşte bu yüzden gece düzenli ve disiplinli bir uyku rutini oluşturmak gerekir. Bu, hem kilo vermek hem de ertesi güne dinç ve enerjik başlamak için son derece önemli.

Buraya kadar gece düzensiz uyursak neden kilo alacağımızı ya da kilo vermekte zorlanacağımızı anlattım.

Peki ne yapacağız geceleri deliksiz bir uyku çekebilmek için.> Gece mışıl mışıl uyumak için

1- Mavi ışıktan uzak durun! Modern çağın bir gereği olarak bağımlısı haline geldiğimiz cep telefonlarına ve TV ekranına gece erken saatte veda etmek anlamına geliyor bu. Söz konusu cihazların yaydığı mavi ışık beyninizi yanıltıyor, yani gece uyku zamanı olduğu halde "artık uyan" mesajı gönderiyor. TV karşısında ya da elinizde cep telefonuyla yatağa girdiğinizde bir türlü uykunuzun gelmemesinin nedeni bu mavi ışık. O yüzden yatak odanıza TV'yi de cep telefonu da asla ve asla sokmayın.

2- Sadece mavi ışık değil söz konusu olan. Yatak odanızda mutlak bir karanlık hakim olmalı. Hem karanlık hem de sessiz bir ortamda yatmazsanız uykuya dalmanız zorlaşır. Unutmayın, melatonin hormonu en çok karanlıkla salgılanır.

3- Eğer yatak odanız çok sıcaksa uykuya dalmanız zorlaşabilir. Bu yüzden yatak odanızın ısısının belli bir düzeyde kalmasına dikkat edin. Bu işin püf noktası ise yatak odanızın, evinizin salonundan biraz daha serin olması. Bu şekilde bedeniniz kendini yavaşlatır ve uykuya hazırlanır.

4- Akşam yemeğinde aşırı yağlı ya da ağır yiyecekler tüketmek uykuya dalmanızı zorlaştırır. Bu yüzden akşam yemeğini erken bir saatte yiyin. Hafif ve sağlıklı yiyecekler tüketin.

5- Gün boyunca çok fazla çay ya da kahve içmek gece uykuya dalmanızı zorlaştırır. Özellikle de akşam yemeklerinden sonra bu tür uyarıcı içeceklerden uzak durun.

6- Kilo vermek ya da sağlıklı kiloda kalabilmek için egzersiz yapmanız gerekli elbette. Ama bunu gece saatlerine bırakmayın. Geç saatlerde yapacağınız egzersiz uykunuzun kaçmasına neden olabilir.

7- Ilık bir banyo ve bir fincan bitki çayı gece uykuya dalmanızı kolaylaştırabilir.

BERSU EKİNCİ

Yazının devamı...

Karnınızdaki Şişlik Bir Türlü İnmiyorsa O Sakızı Hemen Ağzınızdan Çıkarın

O kadar uğraşıyorsunuz, yiyeceklerinize özen gösterip egzersiz programınızı da aksatmıyorsunuz. Üstelik kilo da veriyorsunuz. Ama karnınız hala şiş! Bu durum özellikle de beklenmedik anlarda sizi rahatsız ediyor. Yani özetle bağırsak gazlarıyla başınız dertte. Bu durum sadece görünüşünüzü değil istediğiniz gibi hareket etmenizi de olumsuz etkiliyor. Ama size bir sır vereyim: Hem görüntünüzü hem de psikolojinizi bozan bağırsak gazları kaderiniz değil. Gerekli önlemleri alırsanız, bu soruna kalıcı çözüm bulabilirsiniz.

Gelin şimdi size ne yapmanız gerektiğini anlatayım. Okuduğunuz zaman göreceğiniz gibi bağırsak gazlarıyla başa çıkmak o kadar da zor değil. Biraz özen göstermeniz yeterli.

İşte bağırsak gazlarından kurtulmanın yolları.

1- Su içerken dikkatli olun

Evet, tamam… Metabolizmayı hızlandırmak, bedenimizin içerden sağlıklı olmasını sağlamak, ışıl ışıl parlayan bir cilde sahip olmak için bol bol su içmemiz gerekir. Ama bu kadar faydalı olan su da doğru içilmezse sorun yaratabilir. Siz siz olun, yemek sofrasına oturmadan önce midenizi suyla doldurmayın. Su dışındaki içeceklere gelince font-size:="" style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: "> 2- Lokmalarınızı iyice çiğneyin

Aslında yiyecekleri ağır ağır çiğnemenin bir çok faydası var. Eğer yiyeceklerinizi hızlı hızlı tüketirseniz beyninizin bedeninize "tokluk" sinyali göndermesi uzun zaman alır. Bu şekilde gereksiz yere fazla yiyecek tüketirsiniz. Lokmalarınızı iyice çiğnemeniz bağırsaklarınızda gaz oluşmasını da engeller. Bu konuda şunu söyleyebilirim: Sindirim; lokmalar ağzınıza girdiği anda yani ağzınızda başlar. Eğer lokmalarınızı iyice çiğnerseniz, sindirim sırasında mide ve bağırsaklarınız daha az yorulur.

3- Yağlardan uzak durun

Bağırsak gazlarının bir nedeni de fazla yağlı yiyecekler. Çünkü zaten sağlıksız olan ve kilo alımına yol açan yağlı yiyeceklerin sindirilmesi de zor. Elbette size yağı ağzınıza sokmamanızı söylemiyorum ama sağlıklı yağlara yönelin. Hangileri mi bu sağlıklı yağ kaynağı besinler? Gelin hatırlayalım. Avokado, badem, kabak çekirdeği gibi kuru yemişler, ton balığı, somon balığı gibi besinler. Bunlar hem vücudunuza sağlıklı yağlar almanızı sağlar, hem de bağırsaklarınızda gaz oluşumunu engeller. Ama elbette durum böyle diye düşünüp bu besinleri de abartılı şekilde tüketmeyin.

4- Sakız deyip geçmeyin

Bağırsak gazlarının oluşmasının bir başka sebebi de sakız! Evet, yanlış okumadınız sakız. Özellikle de fruktoz, laktoz ve sorbitol içeren sakızlar. Bunlar bağırsaklarınızda fazladan hava birikmesine neden olur. O yüzden eğer sakız çiğnemeyi çok seviyorsanız, en azından içeriğinde bu maddeler bulunmayanları tercih edin.

5- Bakliyatlara dikkat

İşte en çok bilinen gaz nedeni... Bakliyatların sindirimi zor olduğu için mide ve bağırsakları zorlar. Bana sorarsanız bakliyat tüketeceğiniz zaman konserve olanlarına değil de tazesine yönelin. Pişirmeden bir gece önce ıslatın. Eğer bu da gaz sorununuza çözüm olmazsa bakliyatları püre haline getirip tüketebilirsiniz. Böylece sindirim sisteminize fazladan yük bindirmemiş olursunuz.

6- Çiğ sebzelere dikkat

Elbette sağlık için sebze tüketmeniz gerekir. Ama eğer bağırsaklarınızda gaz sorunu varsa çiğ sebzeleri tercih etmemenizi öneririm. Bunun yerine taze sebzeleri buharda pişirebilirsiniz. Böylece sindirim sisteminizin font-size:="" style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: "> 7- Gazlı içeceklere yönelmeyin

Gazlı içeceklerin sayılmayacak kadar zararı var aslında. Özellikle de piyasada kutulanmış olarak satılan, şeker içerenlerin. Bunlar öncelikle sağlığınızı olumsuz etkiler. Kan şekeri dengesini bozar, vücudunuza şeker yükler, kilo almanıza yol açar. Ama bu içeceklerin tek zararı bu kadar da değil. Gazlı içecekler de tıpkı sakız gibi bağırsaklarınızda fazladan gaz birikmesine neden olur. Bu yüzden bu tür içeceklerden de uzak durun.

Bağırsak gazını önleyen besinler ve çaylar

Bağırsak gazlarının neden oluştuğunu böylece özetledim. Peki bunu önlemek için yapılabilecek hiçbir şey yok mu? Var elbette! Gelin font-size:="" style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: "> Öncelikle zencefilin bu konuda birebir olduğunu söyleyebilirim. Sindirimi kolaylaştıran enzimler içeren zencefil, bağırsaklarınızda biriken gaz sorununu çözmenize de yardımcı olur. Yeri gelmişken size bir de çay tarifi vereyim. Zencefil kökünü, suda yarım saat kadar kaynatın. Elde ettiğiniz karışımı, içine tarçın, kimyon ve zerdeçal ekleyip çay gibi tüketebilirsiniz. Ya da bu karışımı sağlıklı smoothie'lerinize ekleyip bağırsaklarınızda biriken gazla mücadele edebilirsiniz.

Sindirimi kolaylaştıran enzimler içeren ananas ve papaya gibi meyveleri tüketebilirsiniz. Ama bunları yerken de miktarını abartmayın ve tazelerini tercih edin. Çünkü kurutulmuş meyveler tazeleriyle aynı etkiyi sağlamaz.

Bağırsak gazlarından kurtulmak için bol bol hareket etmeniz gerektiğini unutmayın. Dilerseniz yürüyüş yapın, imkanınız varsa yüzün. Hiçbirini yapamıyorsanız en azından birkaç kat merdiven inip çıkın.

Hem görüntünüzü hem de yaşam kalitenizi bozan bağırsak gazı sorununuza yol açan yiyecekleri ve bunları önlemenin yollarını kısaca bu şekilde anlattım. Ama değinmem gereken bir başka konu daha var.

Eğer bütün dikkatinize rağmen sorununuz hala devam ediyorsa, bu konuda uzman bir doktora başvurmanız gerektiğini hatırlatırım. Belki de bağırsak gazlarınız bir sağlık sorunundan kaynaklanıyordur ve bunun çaresini de bu işin uzmanı bulabilir.


BERSU EKİNCİ

Yazının devamı...

Kırmızı ruj sürün fazla kilolarınızdan daha çabuk kurtulun

Aslında şu cümleyi biliyorsunuz: Sadece güzelliğinize güzellik katmakla kalmaz aynı zamanda o hiç istemediğiniz fazla kilolarınızdan kurtulmanıza da yardımcı olur! Biliyorum bunun nasıl olduğunu merak ediyorsunuz. Elbette anlatacağım. Ama şöyle özetleyeyim: Dudağınıza süreceğiniz kırmızı ruj elbette bir mucize yaratıp sizin zayıflamanızı sağlamaz. Önemli olan işin inceliklerini bilmeniz.

Bugün size fazla kilolarınızdan kolayca kurtulmanızı sağlayacak bazı önemli ipuçları vereceğim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, beslenme danışmanınızın önerilerini harfi harfine yerine getirmeniz gerekiyor. Bunun yanı sıra egzersiz programı da aksamamalı. Bütün bunlara gereken dikkati gösterdikten sonra sıra geliyor daha küçük ama çok önemli ayrıntılara. Yani fazla ve gereksiz besin tüketmenizi önleyecek ipuçlarına.

Neler mi bunlar?

İlk bakışta sizi gülümsetecek "" dedirtecek ama sonuçta işe yarar ayrıntılar. Bence en iyisi madde madde saymak.

İşte kolay ve hızlı zayıflamanın incelikleri:

1- Lokmalarınızı uzun süre çiğneyin. Bunu söylememin önemli bir sebebi var. Eğer lokmaları gerektiği kadar çiğnemeden yutarsanız, öncelikle mideniz ve sindirim sisteminiz rahatsız olur. Daha da önemlisi beyninize "ben artık aç değilim" sinyali gidinceye kadar o kadar fazla yemiş olursunuz ki! Ailenizle birlikte yemek yerken lokmaları ağzınıza attıktan sonra çatal ve bıçağınızı tabağın yanına bırakın. Usul usul, keyfini çıkararak lokmalarınızı çiğneyin. Hatta arada ailenizle sohbet edin. Böylece gereksiz miktarda yiyecek tüketmemiş olursunuz.

2- Öğünlerde kullandığınız tabakları küçültün. Küçük tabakta yiyecekler daha fazla görünür. Hem de gerektiğinden daha fazla yiyecek tüketmemiş olursunuz. Küçük tabaklarda yemenin bir başka önemli yanı da "gözünüzün de doymasını" sağlaması.

3- Bazı danışanlarımla yaptığım görüşmeler sırasında en çok dikkatimi çeken kilo alma nedenlerinden birinin de ana ve ara öğünler dışında gereksiz miktarda yiyecek tüketmek olduğunu görüyorum. Yani bazen insan aslında aç olmadığı halde sırf canı bir şeyler istediği için ya da psikolojik sebeplerle yiyeceklere yöneliyor. İşte bunu önlemek için yapılabilecek çok basit bir şey var: Diş fırçalamak! Söz gelimi bir anda canınız bir şeyler tüketmek istediğinde önce yiyeceklere yönelmek yerine banyoya doğru yürüyün ve dişlerinizi fırçalayın. Yapılan bilimsel araştırmalara göre diş fırçalamak gereksiz yere yiyecek tüketme isteğini yok ediyor. Böylece gerçekten aç olup olmadığınızı test etme imkanı da bulursunuz.

4- Alışverişe giderken elinizde kesinlikle bir liste olsun. Bu listeye gerçekten ihtiyaç duyduğunuz yiyecekleri madde madde yazın. Böylece market arabanızı gereksiz yiyeceklerle doldurmamış olursunuz. Ayrıca ekonomik olarak da tasarruf edersiniz.

5- Ekonomi deyince aklıma bir başka önemli ayrıntı daha geldi. Diyelim ki arkadaşlarınızla birlikte dışarı yemeğe gidiyorsunuz. Ödemenizi kredi kartıyla değil de elinizdeki nakit parayla yapın. Bunu söylemem boşuna değil. Yapılan araştırmalara göre dışarıda yenilen yemekler sırasında nakit parayla hesabını ödeyenler, daha sağlıklı yiyeceklere yöneliyor ve gereksiz miktarda yemek yemiyor. Bunun en önemli nedeni ise fazla masraftan kaçınma. Ama kredi kartı kullanırsanız sanki o parayı günü geldiğinde siz ödemeyecekmişsiniz gibi hissedip fazla fazla yiyebilirsiniz.

6- Gün içinde hele de akşam saatlerinde TV karşısında oturup kalmayın. Eğer mutlaka izlemek istediğiniz bir program varsa elbette izleyin. Ama gözünüz televizyondayken bir yandan da fiziksel aktivite yapabilirsiniz. Örneğin, sevdiğiniz diziyi izlerken karın ve bacak kaslarını güçlendirecek, kilo verip sıkılaşmanıza yardımcı olacak basit hareketler yapabilirsiniz. Ya da yeriniz uygunsa koşu bandınzı TV'nin karşısında kullanabilirsiniz.

7- Yemek masasına oturduğunuzda çok mu yiyorsunuz? Üstelik sadece dışarıda değil kendi evinizde de! Eğer öyleyse mutfağınızın ya da yemek odanızın duvarlarını maviye boyayın. Neden böyle söylediğime gelince: Mavi renk, iştahı köreltir. Kırmızı ise daha çok yeme isteği uyandırır. Zaten dikkat etmişsinizdir, restoranlarda kırmızı renk ağırlıklı olur her zaman. Bu şekilde restorana gidenler daha fazla yiyecek tüketme eğilimi gösterir. Mavi ise bunun tam tersi, iştahı törpüler.

8- Şimdi gelelim başlıktaki ilginç konuya. Kırmızı ruj konusuna yani! Bu, kadınların işine yarayacak bir ayrıntı. İnsan dışarıda arkadaşlarıyla yemeğe gittiği zaman bazen ipin ucunu kaçırıveriyor. Tatlı sohbetler eşliğinde neyi ne kadar tükettiğini umarsamıyor bile. Ama dudaklarınıza süreceğiniz kırmızı ruj, bir yandan dostlarınızla olmanın keyfini çıkarırken bir yandan da fazlaca yiyecek tüketmenizi engeller. Neden mi? Çünkü kimse dudaklarına sürdüğü kırmızı rujun bir anda ortadan kaybolmasını, dağılmasını istemez. Bu iddialı renk sayesinde sağlıklı yiyecekleri de uzun uzun çiğneyerek tüketebilirsiniz.

Yazının devamı...

Tatlı Krizine mi Girdiniz? O Zaman Yapın Bir Sade Türk Kahvesi

Kilo vermeye çalışırken tam da canınızı dişinize takıp çaba harcadığınız dönemde önlenemez bir tatlı krizine mi giriyorsunuz?

Ya da siz kilonuzu korumak için elinizden geleni yaparken aniden içinizden "" diye baştan çıkaran bir ses mi yükseliyor? Bence siz siz olun içinizden yükselen ve sizi baştan çıkaran tüm o seslere kulaklarınızı tıkayın. Kendinizi böylesine çaresiz hissettiğiniz bir anda yapabileceğiniz bir şey var. Yanında bir kocaman bardak su ile birlikte nefis, köpüklü bir sade Türk kahvesi içmek.

"" demeyin. Belki henüz bilmiyorsunuz ama Türk kahvesinin tatlı krizlerini önlemek gibi çok faydalı bir özelliği var.

Sadece tatlı krizlerini önlemek değil aynı zamanda tokluk hissi yaratıp gereksiz yiyecek tüketiminin önüne geçerek kilo vermeye ya da formda kalmaya çalışanlara da kelimenin tam anlamıyla "" uzatıyor Türk kahvesi.

Evet! Buraya kadar okuduklarınızı doğru yorumladınız. Türk kahvesi hem fazla kilolardan kurtulmaya hem de sağlıklı kiloda kalmaya yardımcı oluyor. Ama kuralına uygun tüketilirse.

Bu "" kısmı önemli. Öncelikle "" düşüncesiyle ve bir anda hızla kilo verme hayaliyle litrelerce kahve tüketmeyi aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Hele hele "" diyerek yanında şeker, çikolata gibi yiyecekler de tüketmeyin. Bütün bunları yaparsanız kilo vermek şöyle dursun, tam tersine kilo alabilir, yetersiz beslendiğiniz için sağlığınızı kaybedebilirsiniz.

Yani "Türk kahvesini kuralına uygun tüketin" demem boşuna değil.

Bu önemli ayrıntıların altını bu şekilde çizdikten sonra gelelim Türk kahvesinin kilo vermeye nasıl yardımcı olduğuna.

İlk faydası şu: Bazen aslında aç olmadığınız halde sırf can sıkıntısından bir şeyler atıştırmak istersiniz. Böyle durumlarda genellikle de size hiçbir faydası olmayan yiyeceklere yönelirsiniz. İşte sade Türk kahvesi sizi bu tehlikeden korur. Yani durup dururken bedeninize zararlı besinler yüklemenizi engeller.

Daha da önemlisi sade Türk kahvesini bir ara öğün olarak tüketebilirsiniz. Biraz önce de belirttiğim gibi midenizde bir tokluk hissi yaratır. Yanında içtiğiniz su da bu hissi daha da artırır.

Eğer çok canınız çekiyorsa ara öğün olarak tükettiğiniz sade Türk kahvesinin yanında bir avucu geçmeyecek kadar çig badem, üç tane ceviz ya da bir tane hurma yiyebilirsiniz. Bu da hem kahveden alacağınız keyfi artırır hem de vücudunuzun tatlı yeme ihtiyacını sağlıklı bir şekilde karşılamış olursunuz. Ama buraya dikkat!

Bütün bu yiyeceklerin hepsini aynı anda tüketmeyin. Aralarından herhangi birini seçin. Hepsini birden yemeniz kilo verme ya da koruma yerine kilo almanıza neden olur.

Türk kahvesinin bir başka özelliği de metabolizmayı hızlandırıp yağ yakımına yardımcı olması. Bunlara ek olarak sindirim sisteminizin daha düzenli çalışmasına yardımcı olur.

Peki madem bu kadar yararlı sade Türk kahvesi her aklınıza geldiğinde ya da her açlık hissettiğinizde yani sınırsız şekilde tüketmek sağlıklı mı? Elbette hayır!

Biraz önce Türk kahvesini "kuralına uygun" şekilde tüketmekten söz etmiştim. Haydi gelin şimdi de size kısaca Türk kahvesini nasıl ve ne kadar tüketmeniz gerektiğini anlatayım.

Öncelikle bir gün içinde en fazla iki fincan Türk kahvesi tüketebileceğinizi hatırlatayım. Elbette şekersiz olması gerekiyor. Kahvenin yanında mutlaka su içmeniz gerekiyor. Bir büyük su bardağı diye suyun miktarını da somut hale getirebilirim.

Ara öğün olarak tüketeceğiniz kahvenizi en geç saat 15:00 gibi için ki gece uyku düzeniniz bozulmasın.

Diyelim ki Türk kahvesini şekersiz içmek midenizi rahatsız ediyor ya da damak zevkinize uymuyor. O zaman bunun da bir çaresi var. Eğer sade Türk kahvesi içemiyorsanız pişirirken içine bir miktar tarçın ekleyin.

Sözün burasında bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Sade Türk kahvesi, tatlı isteğini bastırır, açlık krizlerini ortadan kaldırır, tokluk hissi sağlayan çok iyi bir ara öğündür. Aynı zamanda metabolizmayı hızlandırıp sindirim sisteminin düzenli çalışmasına da yardımcı olur. Ama bütün bunlara güvenerek sağlıklı beslenme programından vazgeçip litrelerce kahveye yüklenmeyin çünkü sağlığınız bozulur. Unutmayın sade Türk kahvesi dengeli beslenme programınız içinde yer alabilecek keyifli bir ara öğün.

Bunun yanı sıra kahve tüketimini abartırsanız tansiyon dengenizin bozulabileceğini ve bununda yaşam kalitenizi olumsuz etkileyeceğini vurgulamak isterim.

Yazının devamı...

Bu Belirtiler Varsa Dikkat! Bedeninizi Temizlemeniz Gerekiyor

Sağlıklı beslenmek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Kötü alışkanlıklarınız yok. Geceleri erken uyuyup sabah erken kalkıyorsunuz. Hem sağlıklı ana öğünleri hem de ara öğünleri atlamıyorsunuz. Spor deseniz hiç aksatmadan yapıyorsunuz. Ama bir türlü olmuyor... Hala sabahları yataktan sürünerek kalkıyorsunuz, gün içinde enerjiniz bir türlü yükselmiyor. Hep uyumak istiyorsunuz, ama ne kadar uyursanız uyuyun hala kendinizi bitkin hissediyorsunuz.

Peki neler oluyor? Tüm bunlar ne anlama geliyor? Daha da önemlisi bu durumdan nasıl kurtulacağız?

Bütün bunlar bedeninizin size verdiği bazı işaretler. Muhteşem bir makine olan bedeniniz size çok önemli bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Ne mi?

Öncelikle bütün bu sorunların tedavi edilmesi gereken fiziksel ya da ruhsal hastalıklardan kaynaklanabileceğini hatırlatmak isterim. Yani bu belirtilerden birini ya da birkaçını fark ederseniz hemen bir uzman hekime görünün. Eğer bir sağlık sorunu değilse vücudunuz bu belirtilerle size toksinlerin biriktiğini anlatmak istiyor. Bunun çaresi çok da zor değil aslında.

Bütün bu bitkinlik, yataktan kalkamama, yataktan kalksanız bile gün boyu enerjisiz hissetme, bedeninizin bir detoksa ihtiyaç duyduğunun göstergesi.

Bu işaretlleri dikkate alın

Yani bedeniniz bu işaretlerle size "" demek istiyor. Zaman içinde biriken tüm o zararlı maddelerden kurtulma zamanının geldiğini anlatmak istiyor.


Yani size iyi bir detoks gerekiyor!

Şimdi size bedeninizin bir detoksa ihtiyaç duyduğu zaman vereceği belirtileri saymak istiyorum.

1- Sebepsiz yere ortaya çıkan ağrılar. Üstelik bu ağrıların hemen hemen her gün tekrar etmesi.

2- Cildiniz giderek kuruyorsa... Ya da cildinizde aniden sivilce ve akneler ortaya çıkmışsa, artış göstermişse.

3- Kilo vermenizde gözle görülür bir değişim olduysa. Eskisi gibi kilo veremiyorsanız ya da kilonuzu korumakta daha fazla zorlanmaya başladıysanız.

4- Geceleri bir türlü uykuya dalamıyorsanız... Ya da tam tersine gün içinde, nerede olursanız olur sürekli uyumak istiyorsanız.

5- Sindirim sisteminizde açıklaması güç değişiklikler oluyorsa. Kabızlık çekmeye başladıysanız, ya da bazı hazım sorunlarınız varsa.

6- Kendinizde depresif belirtiler hissediyorsanız. Bir konuya odaklanmakta güçlük çekiyorsanız, dikkatiniz hemen dağılıyorsa.

Toksinlerden kurtulmak isterken kendinize zarar vermeyin

Bütün bunlar bedeninizde bir şeylerin yolunda gitmediğinin işareti. Biraz önce de söylediğim gibi ilk yapmanız gereken bir doktora başvurup sağlık sorunlarını elemek. Sonra da asıl soruna odaklanmak.

Bütün bu belirtiler bedeninizde toksinlerin biriktiğini ve artık bunların temizlenmesinin zamanı geldiğini gösterir. Yani detoks zilleni çalıyor demektir sizin için.


Peki nasıl detoks yapacağız?

Öncelikle acele etmeyin. Yapacağınız detoksun etkilerini öyle bir anda değil zaman içinde göreceksiniz. Bu birinci madde. İkincisi ise detoks yapmak kendinizi açlığa mahkum etmek değil, bunu da aklınızın bir köşesine not edin.

Bedeniniz için yeni bir sayfa açılacak

Detoks sırasında neler yapmanız gerektiğini ise şimdi kısaca özetleyip geniş açıklamayı bir başka yazıya bırakayım.

Detoks sürecine başlarken öncelikle işlenmiş gıdalardan, şekerli, unlu yiyeceklerden, yumurta, süt ve süt ürünlerinden uzak durmanız gerekiyor. Bir de bol bol su içip daha çok taze sebze ve meyvelere yönelmeniz.

Herhangi bir sağlık kontrolünden geçmeden ve bu konuda yetkin bir uzmana başvurmadan kafanıza göre detoks programına başlamayın. Bedeninizi toksinlerden temizlemeye çalışırken zarar vermemek için bu ayrıntıya özen gösterin lütfen.

Detoks nelere mi iyi gelir?

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: "> Ama bir kez daha söylemek istiyorum, gerekli sağlık taramalarını yaptırmadan ve bir uzmana danışmadan detoks yapmak size yarar yerine zarar getirir.


Sağlıklı günler...

Yazının devamı...

Bir Türlü Kilo Veremeyenlerin Bilmediği 5 Gerçek

Bazen sanki saat tersine doğru işlemeye başlar. Harcadığınız style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: ">

İşte bu sorunun ilk anda akla gelmeyen hiç hesaba katılmayan nedenlerini anlatacağım şimdi. "Neden kilo veremiyorum?" ya da "Neden hiçbir değişiklik yapmadığım halde kilo almaya başladım?" diyenlerin muhtemel sorunları.

Uykusuzluk kilo aldırır

Büyük olasılıkla bu ayrıntı ilk anda kimsenin aklına gelmez. Ama eğer sağlıklı ve düzenli uyku alışkanlıklarınız yoksa bu sizin kilo vermenizi engelleyebilir. Bazı durumlarda kilo almanıza bile neden olur.

Bu durumun nedeni bedenimizin işleyişinde gizli. Gece sağlıklı bir uyku çektiğinizde bedeniniz leptin hormonu salgılar. Peki bu hormonun kiloyla ne ilgisi var? Hem de çok yakından ilgisi var.

Leptin hormonunun en önemli işlevlerinden biri tokluk hissi yaratmasıdır. Bedeniniz yeteri kadar leptin hormonu salgılayamazsa kendinizi aç hisseder ve sürekli bir şeyler yeme ihtiyacı duyarsınız.

Kilonuz stres yüzünden olabilir

Stresin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri bilinen bir gerçek. Birçok fiziksel ya da psikolojik soruna yol açtığı gibi kiloyu da etkiliyor. Yani bir başka deyişle "stres kilo yapar." Bunun nedeni de stresin, bedenimizin salgıladığı kortizol hormonu seviyesini etkilemesi. Yani stresli olduğumuz dönemlerde bedenimiz aşırı şekilde kortizol salgılamaya başlar. Bu aslında metabolizmanın bir tür savunma mekanizması. Ama salgılanan fazladan kortizol kilo alımına, özellikle de göbek bölgesinde yağlanmaya neden olur. Stresten kurtulmak çok kolay olmasa da hayata bakışımızı değiştirip stresle başa çıkmayı öğrenerek bu sorunun önüne geçebiliriz.

Bazı hastalıklar ve kullanılan ilaçlar

Bazen uygulanan bütün beslenme ve egzersiz programlarına rağmen yaşanan kilo artışının nedeni henüz teşhis edilmemiş bir sağlık sorunu olabilir. Hipertiroidi, Cushing sendromu, polikistik over sendromu gibi hastalıklar, tedavi edilmediği sürece engellenemeyen bir kilo artışına neren olabilir. Bu yüzden eğer vücut ağırlığınızda şüpheli bir artış dikkatinizi çekerse öncelikle bir doktora başvurup gerekli kontrolleri yaptırmanızı önereceğim.

Bazı hastalıkların yanı sıra tedavi için kullanılan bazı ilaçlar da kilo vermenizi engelleyebilir ya da kilo alımına yol açabilir. Böyle bir durumda da doktorunuzla konuşup yeni bir tedavi ya da beslenme programı uygulamanız gerektiğini hatırlatmak isterim.

Hayatın dönüm noktası menopoz

Menopoz da kilo verememenin ya da kilo almanın bir nedeni olabilir. Hem ilerleyen yaş hem de hormonal değişimler yüzünden vücudunuzda yağlanmalar artabilir. Menopoz sonrası östrojen hormonu azalır ve fazla kilolar göbek bölgesinde toplanabilir. Yaşın ilerlemesinden kaynaklanan kilo artışı ya da kilo verememe, erkeklerin de sorunu. Geçip giden yıllarla birlikte metabolizma yavaşladağı için kiloyu dengede tutmak biraz daha zorlaşabilir. Ama aslına bakılırsa bu çözülemeyecek bir sorun değil. Daha dikkatli bir beslenme ve yaşa uygun egzersiz programı yardımıyla, yaş alınca kilo almak kader olmaktan çıkabilir.

Evlenmek şişmanlatır!

En azından bazılarını... Nikah defterine imza attıktan birkaç ay sonra fiziksel görünümleri dikkat çekecek kadar değişenlerin sayısı hiç de az değil. Bu durumu kadın ve erkek açısından ayrı ayrı ele almakta fayda var. Evlendiği güne kadar dış görünüşüne dikkat eden kadınlar, özellikle çocuk sahibi olduktan sonra kendilerine eskisi kadar vakit ayıramadıkları için kilo almaya başlayabilir. Bir yandan işleri bir yandan da evleriyle ilgili yüklendikleri sorumluluklar, kadınları aşırı strese sokabilir ve bu da yiyeceklere yönelmelerine e yol açabilir.

Ama kadınların evlendikten sonra kilo almasının tek nedeni bu değil. Bazen kadınlar artık hayatının aşkını bulduklarını ve style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: ">

Evlenmenin erkekler üzerindeki etkisi ise biraz daha farklı. Yapılan araştırmalara göre, erkekler arasında da evlendikten sonra kilo artışı görülse de kadınlarla kıyaslandığında biraz daha az. Bunun nedeni erkeklerin evlilikle birlikte daha yerleşik ve düzenli bir hayata başlamaları ve daha düzenli beslenmeleri. Bu da style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: ">

Yazının devamı...

7 Adımda Tatil Kilolarından Hızlıca Kurtulun

Nasıl, tatiliniz iyi geçti mi?

Tam da sonbahara birkaç adım kala uzatılan Kurban Bayramı tatili, yaz mevsimine güzel bir veda oldu.

Ama büyük olasılıkla tatil dönüşü sizi bekleyen "küçük, tatsız bir durum" var.

Belki tatilinizi geçirdiğiniz sahil kasabasında belki de geniş aile sofrasında, yiyeceklerle ilişkinizi biraz gevşek tuttunuz. Ya da gittiğiniz o uzak ülkenin mutfağını biraz daha yakından tanımak istediniz. Sonuç?

Birkaç kilo fazlalığınız var artık. Şimdi bir yandan günlük hayat temponuza uyum sağlamaya çalışırken bir yandan da tatilde aldığınız o birkaç kiloya veda etmeniz gerekiyor. Bana sorarsanız "" diye düşünmeyin ve durumun kontrolünü hiç vakit kaybetmeden tekrar elinize alın. Aksi halde o birkaç tatil kilosu kısa zamanda bir kartopu gibi büyüyüp canınızı daha çok sıkabilir.

Peki ne yapacağız? Tatil kilolarını nasıl vereceğiz? Hemen umutsuzluğa kapılmayın. Çünkü o kilolardan kurtulmak sandığınız kadar zor bir süreç gerektirmiyor. Sadece konuya biraz odaklanmanız ve hayatınızı tekrar eski düzenine sokmanız gerekiyor. Bir dahaki tatile kadar!

Gelin şimdi 7 adımda tatil kilolarından hızlıca kurtulmanın püf noktalarına bir bakalım. Hemen korkuya kapılmayın. Çünkü atacağınız adımlar sizi öyle çok da fazla yormayacak. Haydi başlayalım.

Adım 1: Suçluluk duygusuna yenilmeyin

Tamam... Uzun tatilde canınız neyi ne kadar istiyorsa oturup o kadar yediniz. Egzersiz programını da bir kenara bıraktınız. Bunun sonucu olarak da birkaç kilo aldınız.

Bu sağlık açısından pek hoş bir durum değil, buna da tamam. Ama lütfen kendinizi suçlamayı, vicdan azabı içinde kıvranmayı bırakın. En önemlisi de "Madem ipin ucunu bu kadar kaçırdım, artık yapacak bir şey yok" diye düşünüp tatildeki yeme alışkanlıklarınızı sürdürmeyin. Bu olumsuz duyguları bir yana bırakıp tatil öncesi beslenme ve egzersiz programınıza yönelin. Günlük rutininize bir an önce dönmeye bakın.

Adım 2: Yemeğe devam!

"Şaka herhalde" dediğinizi duyar gibiyim. Kesinlikle şaka değil. Aldığınız o birkaç kilodan kurtulmak için kendinizi açlığa mahkum etmeyi aklınızdan bile geçirmeyin.

Bu, yapacağınız en büyük hata olur çünkü. Ana öğünleri ya da ara öğünleri atlamanız, sizi fazla kilolardan kurtarmaz tam tersine sağlıksız bir yola sokar. Onun yerine tıpkı tatil öncesi olduğu gibi sağlıklı ve düzenli beslenme programınıza geri dönün. Sabah kahvaltısı başta olmak üzere hem ana öğünlerin hem de ara öğünlerin hiçbirini atlamayın. Burada önemli ayrıntı şu: Doğru yiyecekleri tüketmek.

Adım 3: Ne duruyorsunuz, hareket edin!

Madem birkaç kilo fazlanız var ve eski kilonuza dönmeye çalışıyorsunuz o zaman hiç durmayın harekete geçin. Tatil öncesi egzersiz programınızı uygulamaya başlayın.

Hatta daha da iyisi o birkaç kiloyu verene kadar hareket etmek için karşınıza çıkan en küçük bir fırsatı bile değerlendirin. Daha çok yürüyün, daha çok merdiven çıkın.

Bir süreliğine iş yerinizdeki ya da evinizdeki asansör bozulmuş gibi davranmanın size bir zararı olmaz.

Adım 4: Buzdolabınızdaki bayram da bitti

Bu şu demek: Diyelim ki uzun bayram tatilinde evinizde konuklarınızı ağırladınız. Her gün kelimenin tam anlamıyla ziyafet sofraları kurdunuz. İşte o uzun ve keyifli yemeklerden artan bol kalorili, pek de sağlıklı olmayan yiyeceklerden artanlar hala buzdolabınızda duruyor olabilir. İşte onlardan bir an önçe kurtulun. Çünkü orada durdukları sürece o yiyecekleri tüketme arzusu duyabilirsiniz. Bu yüzden onları evinizden uzaklaştırın.

Adım 5: Bol bol su için

Su içmek, sağlıklı kilo verme ve kilo korumanın yanı sıra tıkır tıkır işleyen bir bedene sahip olmak için de hayati önem taşır. Kalori değeri olmayan su, sizi gereksiz açlık krizlerinden korur, metabolizmanızı hızlandırır. Bunların yanı sıra daha sağlıklı ve genç bir cilde sahip olursunuz. Bu yüzden su için!


Adım 6: Mutfak, "yasak bölge"

Uzun tatil günlerinde ve gecelerinde canınız ne zaman isterse o zaman istediğinizi yediniz. Şimdi yapmanız gereken ise gece en geç saat 20:00'den sonra mutfağı "yasak bölge" ilan etmek. Yani eğer aklınıza buzdolabının kapağını açıp atıştıracak bir şeyler aramak gelirse sakın bunu yapmayın. Erken yediğiniz akşam yemeğinden sonra kendinize sadece su almak için mutfağa gitme izni verin.

Adım 7: Erkenden yatın

Tatilde aldığınız birkaç kilodan hızlıca kurtulabilmek için bir an önce eski yaşam ritminize dönmeniz gerekir. Bunun için yapmanız gerekenlerden biri de uyku saatlerini tekrar düzenlemek. Bir anlamda tatilde uyguladığınız gece geç saatte yatıp ertesi günün yarısını yatakta geçirmeyi bir dahaki tatile kadar unutun. Gece en geç 22:30 gibi yatağınıza gidin. TV'nizi kapatın, akıllı telefonunuzu salonda bırakın. Sadece kitabınızı alıp yatağa uzanın. Belki birkaç satır okuduktan sonra da kendinizi uykunun sağlıklı kollarına bırakın. En az 8 ya da 9 saat uyuyun. Unutmayın, sağlıklı bir uyku sağlıklı yaşamanın da sağlıklı kiloda kalmanın da altın anahtarlarından biri.

Gördünüz işte, tatil rehavetiyle aldığınız o birkaç kilodan hızla kurtulmak, sandığınız kadar zor bir iş değil. Peki bu süreçte sabah, öğle ve akşam yemeklerinde nasıl beslenmek gerekir. Bu konuda da fikir vermesi açısından bazı önerilerde bulunmak istiyorum.

Sabah kahvaltısı: Protein ağırlıklı bir kahvaltı güne iyi bir başlangıçtır. Bunun için haşlanmış bir yumurta ile bir avokadonun dörtte birini tüketebilirsiniz. Ya da yulaf ezmesi, keten tohumu ve yaban mersininden oluşan bir kahvaltı size hem enerji verir hem de lif açısından zengin olduğu için sindirim sisteminin düzenlenmesine yardımcı olur.

Öğle yemeği: Artık bol kalorili yiyeceklere veda ettiğinize göre öğle yemeğinde kendinize sağlıklı bir salata hazırlayabilirsiniz. Ama salata deyip geçmeyin. Bu hem sizi tok tutacak hem de enerjinizi yükseltecek bir öğün. Rengarenk sebzelerle hazırlayacağınız salatanızı haşlanmış kinoa ya da siyah pirinç ile tatlandırabilirsiniz.

Akşam yemeği: Sağlıklı koşullarda pişirilmiş bir parça somon balığı ve yanında bol yeşil salata akşam yemeği için iyi bir seçenek. Ama unutmayın günün bu son öğününü en geç 19:30'da tüketmelisiniz.

Ara öğün keyfi: Tatil kilolarından kurtulurken hem ara öğünleri atlamamak hem de biraz keyif yapmak için Türk kahvesi tercih edebilirsiniz. Ama dikkat, kahveniz şekersiz olacak. Yanında 5 ya da 6 tane çiğ badem ya da bir tane hurma tüketebilirsiniz. Elbette bol suyla birlikte.

İşte bu kadar basit! Tatilde alınan o birkaç kilodan kurtulmanın çok da zor olmadığını söylemiştim. Önemli olan sabırlı davranmak, hedefe odaklanmak ve uygulamaya geçmek. Hepsi bu! Hem önünüzde sizi bekleyen öyle güzel tatiller var ki daha!

Yazının devamı...

O Göbek ya Eriyecek ya da Eriyecek!

"Kilo verirken en çok zorlandığınız dönemeç hangisi?" diye sorsam birçok kişiden aynı cevabı alırım: "Göbeğim bir türlü erimiyor." Gerçekten de kilo vermenin en uğraştırıcı kısımlarından biri göbek eritmek.

Ama bunun zor olması, imkansız olduğu anlamına gelmiyor. id="m_6542110164724759606yui_3_16_0_ym19_1_1533907127020_4165" style="font-family: ">

O zaman hep birlikte şunu söyleyebiliriz: "!" Üstelik istediğiniz gibi giyinmenizi engelleyen göbek yağlarını hızlıca eritmenin yöntemleri de var. Biraz id="m_6542110164724759606yui_3_16_0_ym19_1_1533907127020_4168" style="font-family: ">

istiyorum bugün. Birazdan sıralayacağım ayrıntılara dikkat ederseniz ve bu ilkeleri bir yaşam biçimi haline getirirseniz göbek yağlarını eritmek de o dümdüz karnınızı yıllar boyunca korumak da hayal değil gerçeğin ta kendisi olur!

BİR KEREDEN ÇOK ŞEY OLUR

Düz bir karna sahip olmanın ilk adımı, şekeri hayatınızdan çıkarmak. Hem de tamamen ve sonsuza kadar! Öyle küçük kaçamaklar "bu kadardan bir şey olmaz" demeler yok. Ama dikkat! Sadece çayınızı şekersiz içmekten söz etmiyorum. Gizli şeker barındıran meyve sularından, gazlı içeceklerden, mikrodalga fırında birkaç dakikada tüketilebilecek hale gelen, ambalajlı hazır yiyeceklerden de uzak durmanız gerekiyor.

Size geçici bir mutluluk sağlayan şekerin zararları, ayrı ve uzun bir yazı konusu. Ama kısaca şunu söyleyebilirim ki, şeker tüketimi karaciğer yağlanmasının da insülin direnci oluşmasının da en önemli sorumlusu. Bu yüzden göbek yağlarından kurtulmak için şekerin yanına bile yaklaşmamak gerekiyor.


ELVEDA KAKAOLU KEK, PEYNİRLİ BÖREK

Ofise yetişmeye çalışırken kahvaltı hazırlamaya vaktiniz yoksa hemen pastaneye koşup bir poğaça alıyor musunuz? Ya da arkadaş buluşmalarında, hafta sonu kahvaltılarında mesai saatlerinin gerginliğini börekler ve keklerle mi atmaya çalışıyorsunuz? Eğer bu sorulara cevaplarınız "evet" ise göbek yağlarından kurtulmayı da dümdüz bir karna sahip olmayı da unutun. Çünkü bu tür karbonhidratlar sizi bir kısır döngüye sokar. Bunları tükettikçe acıkır, acıktıkça tüketirsiniz. Sonuç: Kilolu bir beden. Ne kadar az karbonhidrat tüketirseniz kilo vermenin o kadar kolaylaştığını, göbek yağlarından kurtulma konusunda o kadar başarıya ulaştığınızı göreceksiniz. Uzun sözün kısası:

KARBONHİDRATLARIN YARARLISI DA VAR

Kilo almaya neden olduğu için şeker ve karbonhidratları hayatımızdan çıkaracağız. Buraya kadar tamam, peki ne tüketeceğiz? Konu madem buraya geldi, yararlı karbonhidratlar ne güne duruyor! Tatlı patates, yulaf, mercimek, nohut, kuru fasulye gibi yararlı karbonhidrat içeren besinleri tüketebilirsiniz.

Yeteri kadar protein tüketmek, sadece kilo vermek için değil verilen kiloları bir daha geri almamak için çok önemli. Elbette göbek yağlarından kurtulmak için de. O yüzden günlük beslenme programını oluştururken, protein içeren yiyeceklere yeteri kadar yer verdiğinizden emin olun.

NEDEN PROTEİN TÜKETMELİYİZ?

Peki neden protein tüketmemiz gerekiyor? id="m_6542110164724759606yui_3_16_0_ym19_1_1533907127020_4226" style="font-family: ">

Kısaca toparlamam gerekirse: Günlük beslenme programınızın yüzde 30 kadarının proteinlerden oluşmasına dikkat edin. Balık, yumurta, deniz ürünleri kolayca bulup tüketebileceğiniz protein kaynakları.

YAPIŞKAN LİFLER GÖBEK YAĞLARIYLA SAVAŞIR

Sağlıklı bir yaşam sürebilmek için her besin grubuna soframızda yer vermemiz gerektiğini artık biliyorsunuz. Bu kural göbek yağlarından kurtulmaya çalışırken de geçerli. Düz bir karna, yağsız göbek bölgesine sahip olmak için lifli gıdalara da yeteri kadar yer verin. Lifli gıdalar, uzun süre tokluk hissi sağladığı gibi aynı zamanda sindirim sisteminizin de düzenli çalışmasına yardımcı olur. Ama burada önemli olan hangi tür lifleri tüketmeniz gerektiği. Şöyle sıralamak gerekirse baklagiller, yulaf, keten tohumu, portakal, brüksel lahanası gibi yiyecekleri önerebilirim. Bunların ortak özelliği yapışkan lifler içermesi.

Yapılan bilimsel araştırmalara göre bu yapışkan lifler özellikle karın bölgesindeki yağların eritilmesine büyük oranda yardımcı oluyor.

Beslenme programınıza yeşil sebzeleri katmak en hızlı göbek eritme yöntemleri arasında. Öncelikle bu tür sebzeler bedeninizin ihtiyacı olan antioksidanları sağlar. Bol bol lif içerirler, hem tokluk hissini artırır hem de sindirim sistemini düzenli olarak çalıştırırlar. Bunların yanı sıra çok sayıda vitamin içerirler ama kalori düzeyleri aynı oranda düşüktür. Bu yüzden amacınız hızlı biçimde göbek eritme ise günlük beslenme programınızda yeşil sebzelere bol bol yer vermenizi öneririm.

Buraya kadar inatçı göbek yağlarından kurtulmak için beslenme konusunda ipuçları vermeye çalıştım. Ama iş bu kadarla bitmiyor. Amacınız göbek yağlarından kurtulmak ise hareket de etmeniz gerektiğini unutmayın. Düzenli beslenip bir yandan da hareketli bir yaşam sürerseniz göbek yağlarından kurtulma konusunda çok hızlı adım atabilirsiniz.

Gün içinde en azından 45 dakika kadar tempolu yürümek, belki bisiklete binmek göbek eritme konusunda size yardımcı olur. Ayrıca lütfen bedeninizi susuz bırakmayın. Hayatın temel kaynağı olan su aynı zamanda metabolizmanızı hızlandırıp kilo vermenizi kolaylaştırır. Ayrıca tokluk hissi de sağlar.

Uzun sözün kısası: Aynaya her baktığınızda sizi rahatsız eden o göbek yağları kesinlikle kader değil. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersizle bu sorunu temelinden çözmek mümkün.


Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.