SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Karın Bölgesi Yağlanması İçin Karın Düzleştiren Kür

Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanır.

Günümüzde birçok kişi tartıda gördüğü kilosundan rahatsız olmaktadır. Aslında sahip olduğunuz ağırlığın değil, sahip olduğunuz yağ oranının farkında olmalısınız. Kiloluyum diye başvuran birçok kişide gördüm ki sahip olduğu ağırlığın çoğunluğu kastır ve yağ yüzdesi düşüktür. Eğer bu şekilde bir vücuda sahipseniz kesinlikle kendinizi kilolu olarak görmemelisiniz. Kas yoğunluğunuz fazladır dolayısıyla yağ oranınız düşüktür. Ve sağlıklı bir vücuda sahipsinizdir. Birçok kişi bu yanlışa düşmektedir. Ne olursa olsun kilom tartıda düşük olsun diye düşünmek yanlıştır.

Bazı kişilerde de görüyoruz ki kişi sadece göbek bölgesi yağlanması yaşar. Kişinin kilosu normaldir ama göbek bölgesi olması gerekenden çok daha fazla yağ depolar. Bu tip şişmanlık aslında daha tehlikelidir. Çünkü karın bölgesi yağlanması kalp hastalıkları ve metabolik hastalıklara yatkınlık olarak değerlendirilir. Bu bölgedeki sağlıksız yağlar iç organ sağlığını tehdit eder ve karaciğerin çalışmasını zorlaştırır. Karın ve göbek bölgesi yağlı kişilerde insülin direnci(şeker yatkınlığı), kolesterol yüksekliği görülür.



Karın bölgesinden kilo alan kişiler pirinç pilavı, beyaz ekmek, çikolata, tatlı gibi glisemik indeksi yüksek besinler tüketmemelidir. Yoğurt, tahıllı ekmek, bulgur gibi kan şekerini hızlı yükseltmeyen glisemik indeksi düşük besinler tüketmelidir.

Karın Düzleştiren Kür (akşam yemeği olarak tüketilebilir)

Malzemeler

1 kase yarım yağlı yoğurt (light olmamalı),
1 dilim az yağlı, az tuzlu rendelenmiş peynir,
5 yemek kaşığı dolusu rendelenmiş çiğ kereviz veya az haşlama doğranmış kabak,
2 adet kıyılmış ceviz
Az pulbiber

Hazırlanışı

1 kase yarım yağlı yoğurda rendelenmiş peynir, kereviz veya kabak, kıyılmış ceviz eklenerek karıştırılacak üzerine az pulbiber serpilerek akşam yemeği yerine düzenli olarak tüketilecektir.

Peki bugün ne kadar su içtiniz?



Dyt. Ayşe Tuğba Şengel
Cebinizdeki Uzman, Diyetisyen


Sağlıklı beslenme ve diyet konusunda bize soru sorabilirsiniz: ayse@aysetugbasengel.com

Site: http://aysetugbasengel.com/

Facebook

Yazının devamı...

Ofis çalışanı mısın? O zaman kahveye hayır de!

Ofis çalışanları yoğun mesailer, bitmesi gereken işler, toplantılar ve gün boyu masa başı çalışmak zorunda olmak nedenleriyle çok fazla hareketsiz kalıyorlar. Sürekli hareketsiz çalışmak, fiziksel aktiviteyi kısıtlamanın yanında birde iştah açıklığı ortaya çıkarıyor. Uzun saatler bilgisayar başında oturup, bilgisayar ekranına bakıyor olmak tansiyon ve şeker düşüklüğüne sebep olabiliyor. Dolayısıyla ofis çalışanları sık sık şekerli besinler veya kendisini ayık tutacak çay ve kahve tüketimini artırıyor.

Kahve aslında sağlığımıza yararlı bir içecek. Kafein içermesi sebebi ile dikkat artırıcı etkiye sahip. Fakat fazla tüketildiğinde vücuttaki su seviyesini azaltıyor. Diüretik etkisi sebebi ile vücuttan su atıyor. Su azalması ile ortaya çıkan susuzluk fark edilmediği zaman yerini açlık hissine bırakıyor. Ve ofis çalışanları açlık hissi ile abur cubur tarzı besinleri tüketmeye yöneliyor. Yani eğer kahve içiyor ve su tüketiminizi artırmıyorsanız kahveye dur demelisiniz.

Ayrıca kahve tüketimi fazla olursa eğer vücut suyunu azalttığı için selülit oluşumuna da sebep oluyor. Selülit problemi yaşıyor ve sık sık açlık problemi hissediyorsak size bir tüyo mutlaka su için ve 10 dakika bekleyin. Midenizin sakinleştiğini göreceksiniz.

Şekersiz türk kahvesi veya filtre kahve tüketiminizi günlük 2 fincan ile sınırlamalısınız. Kahve miktarına dikkat etmek ve günlük 2 litre su içmek şartı ile sağlığınıza faydasını görebilirsiniz.

Dışarda tüketilen kahveler şurup, krema içerebilir ve bu iki kalorili besinin eklenmesi ile fazladan kalori alınacaktır dikkatli olmakta fayda var. Bunları eklemeyerek kahvenizi taze süt ile tüketebilirsiniz.

Ofis çalışanlarında en sık görülen hastalıklar insülin direnci, kolesterol, obezite hastalığıdır.

Bol bol su için ve masanızın çekmecesinde fındık, badem, kuru meyve veya süt bulundurun. Ara öğünler yapın.

Sağlıcakla kalın.

Dyt. Ayşe Tuğba Şengel
Cebinizdeki Uzman, Diyetisyen


Sağlıklı beslenme ve diyet konusunda bize soru sorabilirsiniz: ayse@aysetugbasengel.com

Site: http://aysetugbasengel.com/

Facebook

Yazının devamı...

Gıda Katkı Maddeleri Ne Kadar Masum?

Gıda katkı maddeleri, itiraf etmeliyim ki ben dâhil hepimizin korkulu rüyası. Teknoloji hayatımıza birçok kolaylık getirdi ama birçok doğallığı da götürdü. Artık daha çok üretiyoruz ve daha çok tüketiyoruz. Üretilen bu ürünlerin bozulmaması ve uzun süreler dayanması, rakip ürünler arasında daha lezzetli olması, görünümünün daha ilgi çekici olması gibi bir sürü neden, katkı maddeli ürünleri ortaya çıkardı. Gıda katkı maddeleri istemesek de her zaman her yerde karşımıza çıkıyor ve yaşadığımız toplum koşulları bunu zorunlu kılıyor.

Yukarıda saydığım nedenlerle tüketime sunulmadan önce bilinçli ve amaçlı olarak ilave edilen maddelere gıda katkı maddeleri denmektedir.

Gıda katkı maddeleri ilk olarak M.Ö. 3000 yıllarında et ürünlerinde tuz kullanılarak ortaya çıkmış ve ortaçağlarda da etlere koruyucu amaçla tuz eklenmiş ve etin rengini değiştirmek amacıyla nitritin eklenmiştir. Günümüzde ise artık raflarda gördüğünüz tüm ürünlerin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Markete girin, raflara göz gezdirin katkı maddesi olmayan ürün göremeyeceksiniz.

8 binin üzerinde gıda katkı maddesi bulunmaktadır. Bunlardan sadece 350-400 tanesi "E" numarasına sahiptir.Gıda katkı maddelerinin üzerinde Avrupa Birliği’ni temsil eden "E” (Europe) harfi yer almaktadır. Güvenilir gıda katkı maddeleri listesinde yer alan tüm katkılar "E" kodunu taşır ve toksikolojik açıdan güvenilir katkı maddeleridir.

En çok dikkati çeken Monosodyum Glutamat olarak bilinen aynı zamanda çin tuzu da denilen katkı maddesidir. E621 olarak veya MSG olarak paketlerin üzerinde belirtilmektedir. Özellikle çorbalarda ve abur cubur tarzı ürünlerde kullanılan bu katkı maddesi lezzet artırıcıdır. Monosodyum glutamat maddesine çok dikkat etmek gerekir çünkü bir besini daha lezzetli bulmanızı sağlar ve bu sebeple daha fazla tüketirsiniz. Sürekli tüketme isteği kişiyi bu besinlere bağımlı hale getirebilir. Bu tür ürünleri sürekli tüketim ile monosodyumu glutamatı normalden fazla almış olursunuz ve vücudunuzda toksik etkisi ortaya çıkabilir. Fazla alınması durumunda yapılan birkaç bilimsel çalışma da astımı ve alerjiyi tetikleyebileceği bulunmuştur. Ayrıca göz retinasına zarar verebileceği bildirilmiştir.

En doğru yaklaşım, besinlerin doğal yapısının bozulduğu, hazır yemek ve fast food tüketim artışı gibi birçok sağlıksız koşulların arttığı şu dünyada kendimizin müdahale edebileceği pakete girmiş hazır ürün tüketimini azaltmaktır. Ayrıca hazır ürün tüketimi kilo alımını da tetiklemekte ve beraberinde birçok hastalık getirmektedir. Son zamanlarda obezite artışına bağlı olarak diyabet yani şeker hastalığı da hızlı bir şekilde artış göstermesi buna örnek gösterilebilir.

Benim sloganım, işlem görmüş, pakete girmiş hazır gıda ürünleri tüketme, ailene ve en değerli varlığın çocuğuna tükettirme.

Sağlıcakla kalın.

Dyt. Ayşe Tuğba Şengel
Cebinizdeki Uzman, Diyetisyen


Sağlıklı beslenme ve diyet konusunda bize soru sorabilirsiniz: ayse@aysetugbasengel.com

Site: http://aysetugbasengel.com/

Facebook

Yazının devamı...

Ekmeğime Dokunma!

Ekmek, temel besin kaynaklarımız arasında yer alıyor, aynı zamanda iyi bir enerji kaynağı. Birçok kişi ekmek yemeden asla yaşayamayacağını söylüyor. Bunun aksine diyet yapan kişiler ise kesinlikle ekmek tüketmekten korkuyor. Uzmanlar ekmek konusunda farklı görüşlere sahip olduğu için, halkın kafası karışmış durumda.

Peki ekmek bizim dostumuz mu? Yoksa düşmanımız mı?

Ekmek, aslında iyi bir karbonhidrat kaynağıdır. İçeriğinde birçok önemli vitamin bulunmaktadır. B1(tiyamin), B2(riboflavin), B3(niyasin),B6(piridoksin), B9(folik asit) vitaminlerini ve çinko, magnezyum ve selenyum içermektedir.

B1,B2,B3,B6,B9 vitaminleri;

*Aldığımız besinleri enerjiye çevirme de büyük rol oynar ve enerji metabolizmasındaki enzimleri çalıştırır. Ekmek tüketilmediği zaman halsiz ve bitkin hissetmenin sebeplerinden biri işte bu enerji mekanizmasına gerekli yakıtı sağlamamaktır.

*Sinir hücreleri, cilt sağlığı ve barsakların sağlığını korur. Ekmek tüketmeyen kişilerde kabızlık problemine sık rastlanır. Kabızlık problemi yaşayan kişiler hızla kilo alırlar.

*Piridoksin ve Folikasit kalp krizi ve alzheimer riskini azaltmaktadır. Folik asit aynı zamanda gebe kadınlarda yeterli alınmıyorsa eğer nöral tüp defekti olan bebeklere sebep olabilir.

Ekmek birçok faydası bilinmesine rağmen diyet yapan kişiler tarafından tüketilmemektedir.

Peki gerçekten kilo alma üzerinde bu kadar etkili midir?

Bilinen en büyük yanlış diyete başlayınca ekmeği hayatınızdan çıkarmaktır. Çünkü ekmek vücutta tokluk sağlayan önemli bir kaynaktır. Diyette ekmek tüketilmiyorsa eğer kişinin sık sık kan şekeri düşecek ve sık sık tatlı krizi atakları yaşayacaktır. Ve kısa zamanda diyet macerası sona erecektir. Asıl diyetten çıkarılması gereken besin ekmek değil, kişiyi uyuşturan, anlık mutluluk veren basit şeker içeren tüm besinlerdir. Çay şekeri, tatlılar, işlenmiş ürünler, bisküvi, çikolata, beyaz ekmek gibi örnekler verilebilir.

Peki ekmeği nasıl ve ne zaman tüketmeliyiz?

Sabah kahvaltısında mutlaka 1-2 dilim esmer ekmek tüketmeliyiz. Çünkü vücudun enerji kaynağı olarak sabah ekmeğe ihtiyacı olacak ve gün içindeki tüm iştahınızı kontrol edecektir. Öğle yemeklerinde yine 1-2 dilim tüketebiliriz. Unutmayın ki ekmeğin fazla tüketilmesidir kilo aldıran.

Esmer ekmeğin çavdarlı, organik, ruşeymli, tam tahıllı veya tam buğdaylı, kepekli, glutensiz olarak birçok çeşidi bulunmaktadır.

-Sık sık gaz problemi yaşıyorsanız ve barsakların şiştiğini hissediyorsanız glutensiz veya ruşeymli ekmek tüketmenizde fayda var.

-Kesinlikle tüketilmemesi gereken beyaz ekmektir.

-Kansızlık problemi yaşıyorsanız tam tahıl veya tam buğdaylı tüketmelisiniz. Kolesterol problemi yaşıyorsak kepekli ekmek tüketmek kolesterole iyi gelecektir.

Dyt. Ayşe Tuğba Şengel
Cebinizdeki Uzman, Diyetisyen




Site: http://aysetugbasengel.com/
Instagram:

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.