SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Meme Reddi Ve Öneriler

çeşitli şekillerde olabilir. Hiç emmeme, zayıf emme, emmeye çalışırken ağlama ve meme ile savaşma, kısa süre emme ve sonra memeyi boğulur gibi ya da ağlayarak bırakma, tek memeyi emme, ötekisini istememe şeklinde görülebilir.
ise hastalık, ağrı, anneye doğumda verilen sakinleştiricilerin etkisi, emzirme tekniğinde sorunlar, bebeği üzen değişiklikler ve yalancı red olabilir. Bebekler hasta iken memeyi alır ama güçsüz emer. Anneler de bunu red zannedebilir.
*Ağızda pamukçuk ya da diş çıkarma varsa acıyabilir ve bebek memeyi red edebilir.
*Burnu tıkanıksa red edebilir.
*Anneye doğumda ya da psikolojik tedavi amaçlı verilen bazı ilaçlar da bebeğin memeyi red etmesine sebep olabilir.
*Emzik kullanımı, biberonla beslenme, memeyi kötü pozisyonda tutma, tıkalı meme, bebeğin kötü desteklenmesi, mesela emzirirken başının tutulması, itilmesi, annenin memeyi yanlış tutuşu, emzirmenin kısıtlanması, fazla süt birikimi, doğumdan sonraki annenin acemiliği gibi emzirme tekniğine bağlı nedenler de bebeğin memeyi ret etmesine neden olabilir.
*Bazen bebek sadece bir memeyi red edebilir. Bu genelde yukarıdaki yazdıklarıma bağlı olarak, bu memede fazla olmasıyla ilgilidir.
*Bebeği üzen değişiklikler: Annenin işe başlaması, annenin ayrılması, yeni bir bakıcı, çok sık bakıcı değiştirilmesi, annede hastalık ya da mastit, annenin adet görüyor olması, annenin kokusundaki değişiklikler.
*Bazen yeni doğanlardaki memeyi arama hareketini, 4-8 aylardaki bebeklerin memeyi emerken dikkatlerinin dağılmasını ve aniden başka şeylere bakmalarını anneler red zannedebilir. Buna yalancı red denir. Memeyi tutması için beklenmelidir.
*Bebek hasta ise süt sağıp, verilebilir. Sakin bir ortamda dikkatinin dağılması önlenmelidir.
*Bebeğin acıyan bir yeri varsa o bölgeye dikkat edilmelidir.
*Ağzında pamukçuk varsa tedavi olmalı, diş çıkarıyorsa sabırlı olmalı, burun tıkanıklığı varsa açılıp bebek rahatlatılmalıdır.
*Anne gerekirse işinden bir süre izin almalı, kendisine ait bir giysisini veya göğüs pedini bebeğin yatağına bırakıp, kokusunu bırakmalıdır, bebeğine. Doğru pozisyonda emdirdiğine dikkat etmelidir.
*Yalancı red normaldir, memeyi tutması için beklenmelidir.
*Bebeğin ağzına süt sağılabilir, farklı pozisyonlarda emmesi sağlanmalıdır.
*Bebeğin başı bastırılmamalıdır. Gerekirse sağılarak kısa bir süre süt bardak ya da kadehle verilmelidir.
*Bebek emmeyi tam olarak öğrenene kadar biberon ve yalancı emzik verilmemelidir.
*Anne ile bebek arasında ''ensel Temas'' sağlanmalıdır. Anne bebeği sık sık kucağına alıp, onunla konuşmalı, sarılmalı, bebek her istediğinde emzirilmelidir.
*Tensel temas için yurt dışında da ''kanguru yöntemi'' olarak belirtilen ve Anadolu'da kadınlarımızın zaman zaman kullandığı bir yöntem ile bebek annenin göğsünde bir çarşafla bele bağlanarak tensel temas sağlanabilir ya da anne ile bebek bir süre birlikte yatabilir.
*Annenin yediği bazı besinlerin kokusu ya da aroması süte geçebileceğinden dolayı besin tüketimine dikkat edilmelidir.
*Kola, kahve ve çaydaki kafein vb. maddeler süte geçip bebeği huzursuz edebileceğinden kullanılmamalıdır.
*Bebeğin bulunduğu evde anne ya da evdeki diğer kişiler tarafından sigara içilmemelidir.
DAHA BOL SÜT YAPIMI VE DAHA FAZLA HUZUR İÇİN BEBEĞİNİZLE TEN TENE , CAN CANA OLUNUZ....

Youtube kanalım

Yazının devamı...

Siz anne gruplarından birine üye misiniz?

Havalar ısınmaya başlayınca festivaller, şenlikler artmaya başladı. Biz annelerinde beraber vakit geçirmemiz için fırsat alanları, ayrıca da.

Çoğu semtlerde anneleri toplayan ve çeşitli etkinlikler yapan anne grupları bulunuyor. BU yılın trendi oldu. Bu anneler birbirlerini sosyal medya mecralarından buluyor ve grupları oluşturuyorlar. Bu gruplar tamamen iyi vakit geçirmek için, kar amacı gütmeyen topluluklar. Ortak noktaları sadece anne veya hamile olmaları. Sosyal medya hızla ilerledikçe, anne grupları, annelerin son dönemde en sevdiği topluluklar oldu. Birlikte aynı ihtiyaç ve zevkleri olan anneler bebekleriyle çeşitli sebeplerle toplanıp, hem bilgileniyor, deneyim paylaşıyor, hem de çocuklarına faydalı olmaya çalışıyor. Kendi aralarında çeşitli uzmanları çağırarak toplantılar, seminerler düzenlemenin yanı sıra bebeklerle sinemalara gidiyorlar. Birlikte kahvaltı, piknikler yapıyorlar. Bazı semtlerin belediyeleri de annelerini destekliyor. Onlar için çeşitli etkinlikler hazırlıyor, kahvaltı yapacaklarsa mekan ayarlıyor, şenlikler düzenliyor.

Geçtiğimiz hafta ben de Büyükçekmece Anneleri ve Beylikdüzünün Anneleri ortak olarak katıldığı Beylikdüzü Belediyesi,Medicana Internationaş ve Okyanus Kolejinin işbirliği ile çok güzel bir şenlik düzenlendi. "KÜÇÜK KALPLERE BÜYÜK DESTEK" temalı uçurtma şenliği, eğitmenler eşliğinde düzenlenen özel oyunlar ve Medinaca Saglik Hastanesi Hekimleriyle Anne-Çocuk sağlığı semineri gerçekleştirildi.

Beylikdüzü Belediyesi belli noktalardan servis kaldırdı. Güzel bir alan ve ikramlar hazırlamıştı.

Ben de Medicana Sağlık Hastanesi hekimleriyle Anne çocuk seminerinin moderatörü olarak yer aldım. Çocuk hekimi Dr. Ahmet Ali Bey ve Diyetisyen Yıldız Melek Akdoğan Hanım ile Hamilelikten, bebek sağlığı ve beslenmesi ve lohusalık ile ilgili pek çok konu hakkında sohbet ettik. Annelerin sorularını hekimlerimiz cevapladı.

Özellikle çocuk doktoruna annelerin en çok merak ettiği Anne sütü ve Ek gıdaya geçiş ile ilgili sorular ilettik.’’ Anne sütünü nasıl arttırmalıyız? ‘’ Sorusunu pek çok anne sordu. Hem çocuk hekimi Ahmet Bey hem de diyetisyenimiz açıklayıcı bilgiler paylaştılar. Her ikisi de bol bol emzirmek ve su içmenin esasında yeterli olduğunu ifade ettiler. Ek gıda sürecinde aceleci olmadan ilk 6 ayı tamamlamanın önemi üzerinde durduk. Ayrıca hepimizin en merak ettiği ''bebeğimiz doğunca ne zaman zayıflama diyetine başlamalıyız? '' Sevgili Yıldız Hanım bunun için acele etmemelerini, özellikle yoğun emzirme sürecinde zayıflama diyetlerinin anne sütünü etkilediğini ifade ettiler. Mutlaka diyetisyen kontrolünde olması gerektiğini konuştuk. Ben kilolu hamile kaldığımı ve gebelik sürecim boyunca diyetisyenle devam ettiğimi anlattım. Bu süreçte minimum kilo aldığımı ve oğlumun da gayet iyi kilo ile doğduğunu anlattım. Diyetisyen deneyimimi paylaştım. Ayrıca lohusalık döneminde nasıl beslenilmesi gerektiğini de biz annelerle paylaştı, Yıldız hanım. Benim ve bizleri dinleyen annelerin tüm annelerin sorularını dikkatli dinleyerek, cevapladılar. Bu nedenle de Medicana Sağlık grubuna ve çocuk doktoru Dr. Ahmet Ali beye ve Diyetisyen Yıldız Melek Akdoğan'a çok teşekkür ederiz. Bizler annelerle sohbet ederken Okyanus Koleji de çocuklar için çok eğlenceli alanlar hazırlamıştı. Okyanus kolejinin maskotları Deniz ve Derya ile herkes gibi bende birçok fotoğraf çektirdim. Şişme balondan hazırlanmış oyun alanları çocuklar için muhteşemdi. Hep birlikte eğlenmemizi uçurtmalarımızı uçurarak bitirdik.

Biz hem bilgilendik, hem de çocuklarımızla çok eğlendik. Sizde bulunduğunuz şehrin veya mahallenin anne grubu olup-olmadığını araştırın. Bence hamileyken, bebeklerle içinde olabileceğiniz en faydalı ve en eğlenceli topluluk.

Yazının devamı...

Hamilelikte Erken Belirtiler

1-Adet gecikmesi

Hamileliğin en önemli habercisi adet gecikmesi olsa da bazı erken belirtiler adet gecikmesinden önce bile hamileliğe işaret edebilir. Unutulmaması gereken bu belirtilerin kadından kadına hatta hamilelikten hamileliğe değişiklik gösterdiğidir.

Beklenilen adet kanaması beklenilen tarihte gelmediği zaman gebelikten şüphelene bilinir. Ancak her adet gecikmesi gebelik olduğu anlamını taşımaz. Kullanılan ilaçlar, iklim değişiklikleri, hormonal hastalıklar ve stres de adet gecikmesine neden olabilir.

Hamile olup olmadığınızı anlamanın en kesin yolu elbette hamilelik testi yaptırmaktır. Erken belirtiler, özellikle adet gecikmesi ile birlikte, test yaptırmanız için size ipucu verebilir.

2-Yorgunluk

Hamilelik öncesine kıyasla çoğu kadın kendini daha yorgun hisseder. Bu, bir hamilelik hormonu olan Progesteron’un yükselmesi nedeninden kaynaklanır.

Gebe kaldığınızda vücudunuzun iş yükü artar; metabolizmanız, hem sizi hem de bebeğinizin gelişimini destekleyebilmek için hızlanır. Dolayısıyla kendinizi normalde daha halsiz ve yorgun hissedebilirsiniz.

Ayrıca gebelik döneminde progesteron adı verilen hormon daha fazla salgılanır ve bu hormon yatıştırıcı etkisi nedeniyle yorgunluğu artırır. Bu nedenle halsizlik, yorgunluk ve normalden fazla uyuma ihtiyacı gebeliğin en yaygın erken belirtileri arasındadır.

Sabah yataktan çıkamama, akşam erkenden uyuma, Gün içinde sürekli ve aşırı yorulma gibi belirtiler erken gebelik belirtileri arasındadır. İklime bağlı değişikliklerde ve Depresyon da da bu belirti görülebilir. Eğer hamile olduğunuzdan eminseniz, yorgunluk belirtilerini dikkate alıp bol bol dinlenmeniz gereklidir.

Gebelik kaynaklı olmayan bitkinlik stresten, fiziksel yorgunluktan, depresyondan veya herhangi bir hastalıktan kaynaklanıyor olabilir. Örneğin; Kan şekeri ve tansiyon düşüklüğü veya kan üretiminin artması da aynı hissi verebilir. Eğer yorgunluğunuz gebelikten kaynaklanıyorsa üstüne basa basa sizlere tavsiyemiz bol bol dinlenin ve protein ağırlıklı besinler tüketin.

3-Göğüslerde Ağrı ve Büyüme, Hassasiyet

Gebelik belirtileri içinde ilk görülendir. Bazen daha adet günü geçmeden şikayete sebep olabilmektedir. Şişkinlik, gerginlik ve ağrı görülebilir. Bu bulgular adet öncesi gerginlik sendromunda da ortaya çıkabilecek belirtilerdir. Özellikle gebeliğin erken dönemlerinde görülür. Meme uçlarında koyulaşmanın yanı sıra, göbek çevresi, koltuk altı gibi bölgelerde deri renginde koyulaşma, yüzde lekelerin oluşması.

4- Mide bulantısı, yanması

Bu sorunun nedeni uterisin şişmeye başlayıp mideye baskı yapmasıdır. Aynı zamanda vücudunuzda artan hormon seviyeleri de hazmı yavaşlatabilir. Bu aşamada doktor gözetiminde ek vitaminler almanız gelişmekte olan bebeğiniz için faydalı olabilmektedir. Kısa aralıklara sıklıkla yiyecek yemeniz de bu problemlerin azalmasına katkıda bulunabilir. Bunun yanı sıra; midenizi fazla doldurmamaya özen göstermek, baharatlı ve yağlı yiyeceklerden uzak durmak, yemekten sonra en az bir saat uzanmamak ve yatar konumdayken başınızı ve göğüs kafesinizi mide seviyesinden yukarıda tutmak için ek yastık kullanmaktır.

5- İştahsızlık, Aşerme

Gebelikte iştahın artması genel olarak anne adayının yaşadığı bir diğer erken belirtidir. Sürekli aç olduğunuzu hissedebilir veya bazı yiyecekleri aşerede bilirsiniz. Misalen mevsiminde olmayan bir meyve veya sebzeyi çok canınız çekebilir. Bazı hamileler ise tam tersi bir durum yaşayabilir; önceden sevdiğiniz yiyeceklerden tiksinmeye veya iğrenmeye başlayabilirsiniz.

6- Sık idrar çıkma

Mesanede duyarlılık artışı hamileliğin ilk başlangıcında büyüyen uterus mesaneye baskı yapar duyarlılığı arttırır. Sık idrara çıkılır. Bu belirti gebeliğin 2. trimester döneminde azalır. 3. trimester zamanı fetal baş pelvise inince yeniden başlar.

7- Baş dönmesi

Hamileliğin ilk haftalarında anne adaylarında baş dönmesine çok sık rastlansa da yapılan araştırmaların sonucunda birçok kadın bu belirtiyi hiç yaşamadan hamilelik geçiriyor. Hamilelikte baş dönmesi yaşanmasının sebebi, rahmin yaptığı baskı sonucu yeterli miktarda kan pompalamamasından kaynaklıdır.

8-Ruh halindeki dalgalanmalar

Gebelikte vücudunuzda oluşan hormonal değişimler ruh halinizde ani değişikliklere yol açabilir. Daha kolay sinirlendiğinizi veya daha stresli olduğunuzu hissedebilirsiniz. Bir an çok gülerken hemen ardından ağlamak isteyebilirsiniz. Duygusal dalgalanmalar da oldukça yaygın görülen hamilelik işaretleridir.

9- Kanama

Gebeliğin herhangi bir sürecinde yaşanan vajinal kanama dikkat edilmesi gereken bir husustur. Hamileliğin 4 – 6. haftasında lekelenme ise beklenen bir belirtidir. Lekelenme (çok hafif kanama, reglin son günündeki gibi) yumurtanın yerleşmesi , cinsel birliktelik, düşük, dış gebelik ya da enfeksiyon sebebiyle yaşanabilir. Lekelenmenin birçok farklı sebebi olmasından dolayı lekelenme yaşadığınızda doktorunuza danışın. Hamileliğin 6. – 10.haftasında vajinal kanama yaşamanız durumunda doktorunuz ile irtibata geçmeniz tavsiye edilir. Doktorunuz fizik muayene, ultrason ve kan testi ile kanamanın neden gerçekleştiğini değerlendirecektir.

Lekelenme genelde normal bir belirti olup endişe verici bir durum değildir fakat sonradan üzülmektense, öncesinde doktorunuzla irtibata geçmeniz iyi olacaktır. Hamile kadınların birçoğu 6. haftada kanama ya da lekelenme yaşar. Bunlardan yarısı sonrasında düşük yaşar. Eğer ultrasonda bebeğinizin kalbi normal atıyorsa, gebeliğiniz muhtemelen sağlıklı bir şekilde devam ediyor anlamına gelir. Eğer kanamanız şiddetliyse ve herhangi bir ağrı şikayetiniz varsa fakat doktorunuza ulaşamadıysanız direkt Acil Servis’e gidin.

10- Kasık ağrısı, Sertleşme

Gebelik sürecinde gebe kadınlarda sık sık görülen şikayet kasık ağrıları, hamileliğin ilk haftasında başlayan ve doğuma kadar hiç bitmeyen bu şikayet bazen göz ardı edilebilecek bazen ise mutlaka takip edilmesi şart olan bir durumdur.

Gebe kalmak isteyen kadınlar hamile olup olmadığını hamileliğin ilk belirtilerinden olan kasık, bel ve karın ağrılarından anlayabilirler. Yani daha Hamileliğin en başında meydana gelen bu ağrılar normaldir. Genelde hamile kadında da görülebilir. Gebeliğin ilk haftalarında hissedilen bu ağrılar, fetusun rahme yerleşmesi sırasında kadının vücudunda meydana gelen bu değişikliğe adapte olma sürecidir. Bu süreçte rahmin büyümesiyle rahmi tutan bağ dokular genişleyip uzamaktadır. Gebeliğin başındaki bu tür hafif kasılma ve kramp, şişme gibi ağrılar normaldir. Rahim büyüyen fetusa adapte olmak için kendini yeniliyordur.

11- Vaginal akıntıda değişiklik

Gebelikte vücudunuzda östrojen salgısı önemli ölçüde artar. Bu nedenle daha önceden hiç akıntı şikayetiniz olmasa bile gebelikte koyu kıvamlı ve açık renkli vajinal akıntı ortaya çıkabilir.

Hamilelikte en önemli belirtiler arasında vajinal akıntı ilk sıralardadır.. Bu dönemde yumurtalıkların daha aktif olarak çalışması ve bebeğin rahimde her geçen gün büyümesine bağlı olarak vajinal akıntılar olacaktır. Fakat gebelikte akıntı rengi ve kokusu olası mantar enfeksiyonlarına da işaret verebilir. Gebelik esnasında oluşan akıntı rengi şeffaf ve kokusuz olmalıdır. Kaşıntı veya rahatsız bir kokuyla beraber oluşan akıntılar için mutlaka kadın doğum doktoruna belirtilmeli ve hekim tarafından önerilen ilaçları kullanmalıdır.

Yazının devamı...

Bebeklerin kahvaltısı için Kayısı Marmelatı ve Tam Buğday Ekmeği Tarifim

Bebekler ek gıdaya başladıktan bir süre sonra 7-7,5 ay gibi bebekler kahvaltıya başlayabiliyorlar. Bu süreçte farklı şeyler denemek isteyebiliyoruz. Biliyoruz ki şekerli hiçbir şeyi 1 yaşına kadar veremediğimiz gibi şekersiz marmelatlar bebekler için güzel bir alternatif.

Geçtiğimiz günlerde merkezimde yaptığım Bebeklerle Tadım Atölyemde Kayısı Marmelatı çok sevildi. İçinde şeker olmayan bu marmelat kahvaltıda bebekler için değişik bir alternatif.

Sizlerle de ‘’Esra İle Blw Tarifleri’’ kitabımdaki tarifi paylaşmak istedim.

Kayısı Marmelatı

2-3 kuru kayısı

1 orta boy armut

Az su

Kayısı ve armutu küçük küçük doğrayın. Tencereye koyup, üzerine su ekleyin. Haşlayın.

Sonra blenderdan geçirin. Hazırladığımız marmelatını ev yapımı Tam buğday ekmeğine sürebilerek, ikram edebiliriz.

Bizim tadım atölyemize gelen bebeklere anneler ekmeğin zerine sürmektense püre gibi olduğu için kaşık kaşık yedirdiler. Görmeliydiniz!

Ayrıca bu kahvaltı menümüzde Tam buğday ekmeğimiz vardı. Evinizde fırında rahatça yapabileceğiniz bir ekmek. Bebeklerinize de güvenle verebilirsiniz. Yumuşacık olan Tam buğday ekmeğimizin tarifi de;

Tam Buğday Ekmeği

4,5 bardak Tam buğday unu

1 paket kuru maya

1 çay kaşığı ucuyla şeker ve tuz

3,5 çay bardağı ılık su

Üzeri için;

1-2 yemek kaşığı su

1 yemek kaşığı yulaf ezmesi

Unu bir kaba koyup üzerine mayayı ilave edip karıştırın. Toz şeker, tuz ve ılık suyu ilave edin. İyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 45 dk. bekletin. Sonra yuvarlak bir şekil verin. Fırınınızı 180 dereceye ayarlayın. Fırın tepsisine, pişirme kâğıdını koyup, şekil verdiğiniz ekmeğinizi koyun. Su ile üzerini ıslatıp, 1 yemek kaşığı yulaf ezmesini dağıtın.

Fırında yaklaşık 35-40 dk. Pişirin. Fırından çıkarıp mutfak havlusu ile üzerini kapatın ve soğumaya bırakın.

Sizin de bebeğiniz kahvaltıya başladıktan sonra ev yapımı Tam buğday ekmeği ve kayısı marmelatını deneyebilirsiniz.

Herkese afiyet olsun.

http://www.bebeimgeliyor.com/

Yazının devamı...

Kolik bebeğe Gaz masajı Nasıl Yapılmalı?

Her beş bebekten biri akşamüstüne doğru başlayan ve gece yatma zamanına kadar süren ağlama krizlerine tutuluyor. Doğumdan iki ya da üç hafta sonra başlayan kolik bebeklerin ağlamasının üçüncü ayın sonunda tamamen ortadan kalkması beklenir.

Bütün bebekler zaman zaman ağlarlar, bu çok doğaldır. Fakat yine günde 2 saati geçen ağlamalarda doktorunuza danışmanızda fayda vardır. Bebeğinizin ağlaması günde 2-3 saati geçiyorsa, 18.00-24.00 saatleri arasında akşamları daha da şiddetleniyorsa, huzursuzsa, sıkıntılı bir şekilde bacaklarını çekerek gaz çıkarıyorsa bu belirtiler koliğe işarettir.?Aşırı ağlamanın bebeğinize hiç bir zararı yoktur. İkinci aydan itibaren kolik ağlamaları azalmaya başlar. 3. – 4. aya geldiğinizde kaybolur. Ağlama nöbetlerini tamamen yok etmenin kesin bir yolu yoktur, ama bazı uygulamalarla süresi kısaltılabilir. Uzun vadede bu bebekler diğer bebeklere oranla daha duyarlı olabilirler.

Bebeğinizin ağlamasını dikkate almakla birlikte, koliğin tedavisinin olmadığını da bilmelisiniz. Halk arasında gaz sancısına iyi geldiği düşünülerek bebeklere verilen bitki çayları ise, sadece anneyi psikolojik olarak rahatlatmakta, bilimsel bir temele dayanmamaktadır. Üstelik anne sütü alacağı miktar yerine bebeklerin karınlarının boş yere doldurulması da hoş değildir. En iyisi mi sabırlı ve sakin bir tutum izleyin. Çünkü kolik ağlamaları sonucu kendinizi çileden çıkmış ve çaresiz hissedebilirsiniz.

Koliğe neden olan sebepler tam olarak bilinmemekle birlikte, bebeğinizi rahatlatmanızın en iyi yolu onu kucağınıza alarak, hafif ve yumuşak hareketlerle karnını okşamanızdır. Bazen ılık bir banyo da ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir.

Bebeğe uygulanan bakım yöntemleri koliğe neden olmaz. İçiniz rahat olsun, kendinizi suçlamayın. Bebeğinizin aşırı ağlamasının nedeni çok gazının ya da karın ağrısının olması değildir. Gazını çıkarmak için bebeğinizi hırpalamayın. Ağladığı sırada karnının çok fazla sert olduğunu fark ederseniz, paniklemeyin. Bunun nedeni ağlarken karnını kasmasıdır. Kollarını ve bacaklarını da kendine çekerek kasabilir. Bu durumda bebeğinize sıcak iyi gelecektir. Özellikle kastığında battaniyesini ısıtıp, karnından aşağısını sararak, kucağınızda hafifçe titreterek sallamak ve kulağına White noise dediğimiz sesi çıkardığınızda rahatladığını göreceksiniz. Hafifçe rahatlayınca karnına gaz masajı yapmak da bebeği rahatlatır. Ben eğitimlerimde Benebaby’nin kimyon içeren masaj kremini kullanıyorum. Özellikle gaz durumunda anneler kimyonu yiyeceklerine çaylarına ekleyebilirler. Lokal olarak da bebeğe bu kremle masaj yapmak bebeğinizin rahatlamasına yardımcı olacaktır. Ardından isterseniz yine ısıtılmış battaniyeye sarıp, ten temasına devam edebilirsiniz.

Gaz masajını nasıl yapabilirsiniz;

Karın Masajı

1. Karına uygulanan masaj sadece bebeğin rahatlamasını sağlamakla kalmaz, bebeğin sindirimine, koliğin ve kabızlığın iyileşmesine de yardımcı olur.

2. Eller kum çeker gibi bebeğin karnından bacaklarına doğru hareket ettirilir.

3. Bebeğin bacakları havaya kaldırılır, dizlerden bükerek hafifçe karına doğru bastırılır. Bu hareket bebeğin karın kaslarının gevşemesini sağlayacaktır. Bebeğin bacakları bileklerinden kavranarak sol elle tutulur. Bir önceki hareketler sadece sağ el kullanarak yapılır. Bu mideyi rahatlatacak ve masajın daha derinlere etkili olmasını sağlayacaktır.

4. Karın masajı, parmakların ucunu bebeğin göbeğinde soldan sağa doğru yürüterek tamamlanır. Bu hareket bebeğin gazının çıkartılmasına yardımcı olur.

Bebeğinizin günlük rutininde banyo sonrasında bebeğinize masaj yapmak aranızdaki ilişkiyi güçlendirecektir. Ayrıca ardından beslenme sırasında yine gaz sıkıntısı olacaksa o zaman günlük masaj rutininize gaz masajını eklemek ve bunu yaparken de kimyonlu masaj kremini kullanmak işinize çok yarayacaktır. Bu arada annenin emzirdiği içinde beslenmesinde kimyona bol bol yer vermesi de faydalı olacaktır.

www.bebeimgeliyor.com

Yazının devamı...

Mama sandalyesi Seçimi ve Çocuğum Yemek Seçiyor Kitabı

Bebeklerimiz ek gıdaya başlama zamanı geldiğinde hepimiz acaba hangi ve nasıl bir mama sandalyesi almalıyız? diye düşünmeye ve araştırmalar yapmaya başlarız.

Bizde oğlum ek gıda sürecine başlamaya yakın araştırmalara başlamıştık. Özellikle bizimle birlikte beslemeyi düşündüğüm için oğlumun bizim soframızda olmasını istiyordum. Bir yandan da güvenliği yüksek, çok hafif olmamasını istiyordum. Çünkü biraz büyüdüğünde içinde oturmak yerine ayağa kalkmak istiyor. Ve mama sandalyesinin bu anlamda konforlu olmasını istiyordum. Ve biz uzun dönemde kullanıldığı, farklı apartlarla her yaşa uygun bir hale gelmesinden ve bizim masamıza dayayarak aynı anda yemek yiyebildiğimiz Stokke Tripp Tarpp model mama sandalyelerini tercih etmiştik. Altuğ bebekken, babası yurtdışı seyahatine gitmiş ve bize oradan hediye getirmişti. Altug, 6. aynı tamamladıktan sonra ek gıdaya sebze denemeleriyle başladık. İlk başta sebze çorbası ardında meyveler denemeye başlamıştı. Özellikle kahvaltıya geçtiğinde fark etmeden blw yöntemini keşfettik. İşte o günden sonra Tripp Trapp mama sandalyemiz hayatımızı kurtardı. Masamıza yaklaştırıyorduk ve Altuğ bizle birlikte aynı masada yemek yemeye başladı. Kendi kendine yemesini destekleyen bu mama sandalyesini ailecek çok sevdik.

Son dönemlerde Gün yayıncılıktan ''Çocuğum Yemek Seçiyor'' adlı bir kitap çıktı. Kitap, çocuk doktoru Nimali Fernando ile beslenme terapisti, konuşma ve dil patoloğu Melani Potock birlikte yazdığı bir kitap. Bu kitap, sizlerin yemek konusunda ufkunuzu genişletirken, yemek seçme tuzağından nasıl kaçabileceğinizi, aile sofralarının önemini, blw hakkında ve yemek zamanlarının nasıl eğlenceli olacağını detaylı yazmışlar. Çocuğunuz 5-6 yaşına gelene kadar kullanacağınız bilgilere sahip.

Bu kitapta mama sandalyesi seçimi ile çok güzel paylaşımlar var. Biraz alıntı yaparsam;

Bebeği mama sandalyesine oturturken kalçalarından desteklendiğinden emin olunmalı ki öne doğru kayıp düşmesin. İnce motor becerilerin daima kaba motor sabitliğe bağlı olduğu ve bebeğinizin dayanak noktasının kalçalar olduğu anlamına gelir. Gövdesine bir zemin oluşturması için bebeğin leğen kemiğinin hafifçe öne bükülmüş olmasına dikkat edin. Bebeğin ayaklarını bir yere dayanmasını sağlayın. Bebeğiniz, dizleri sandalyenin kenar kısmından bükülecek kadar büyüdüğünde, küçük ayaklarının dayanak üstünde olması çok önemlidir. Çoğu mama sandalyesinde ayaklarının dayanacak bölümü olsa da bebeklerin ayak parmakları ancak değer ilk başlarda.

İşte burada Stokke tripp trapplarda avantaj var. Hem bebeğinizi güzelce destekleyip, kalçasını da istediğiniz formu verebilir, hem de ayaklarını koyacağı desteği bebeğinizin boyuna göre ayarlayabilirsiniz. Şu örnekle daha iyi anlayabiliriz; Bir bar taburesine ayaklarınızı sarkıtarak oturmak zorunda kalmışlığınız varsa, bunun ne kadar yorucu olabileceğini anlayabilirsiniz! Sabit kalmak için hepimiz ayağımızın altında bir şey olmasına ihtiyaç duyarız ve bebeklerin buna daha da fazla ihtiyacı vardır çünkü onlar, bir yetişkini o bar taburesi üstünde dik pozisyonda tutan gövde kaslarını henüz gelişim aşamasındadır.

Bunları göz önünde bulundurarak bir mama sandalyesi seçmek önemli, diye düşünüyorum.

http://www.bebeimgeliyor.com

Yazının devamı...

Esra ile Blw

Yaklaşık 1-1,5 yıldır uğraştığımız Blw yapan anneler ve benim tariflerimden oluşan 'Esra ile BLW' Blw tariflerinden oluşan kitabımız çıktı.

Blw yani Baby led weaning; bebeklerin kendi kendine beslenmesini destekleyen alyternatif bir yöntem. Yurtdışında annelerin bebeklerini ek gıdaya geçirirken çok sık kullandıkları bir yöntem.

Benim oğlumla 7 aylık gibi tanıştığımız bir yöntemdi. Altuğ öğle ve ara öğünlerini çok güzel yerken kahvaltıda karışım şeklinde yemeyince keşfettiğimiz ve sonra da vazgeçemediğimiz bir yöntem. Temelinde bebeğin ne yiyeceğini annesi ne kadar yiyeceğini de bebeğin karar vermesine inanan, özellikle bebekler için menüler hazırlamadan, evdeki yemekleri bebeğe uygun olarak hazırladığımızda bizimle aynı sofrada aynı yemekleri yemesi prensibine dayanıyor. Ayrıca anne sütü dostu! Hemen ek gıdaya başladığımızda anne sütünü azaltmadan bebeğin oynayarak, dokunarak yemekleri tanımasını sağlıyor. Bu şekilde bebekler başarı hissini erkenden tatmaya başlıyor. Kendi kendilerine yemeğe başladıklarında yemek seçme, iştahsızlık gibi sıkıntıları yaşamıyorsunuz. Bebeğinizin peşinden tabakla koşmuyorsunuz. Çünkü bebeğiniz kendisi için ne ve ne kadar yiyeceğine karar verebiliyor. İlk başta Türk annelerine uymaz diye düşünsem de yeni nesil Türk anneleri ve bebekleri bu yöntemi çok sevdiler.

Ben Blw seminerlerini yaklaşık 5 yıldır veriyorum. Özellikle 2013 yılında Türkçeye yine Gün yayıncılık tarafından çevrilen ‘’O Tabak Bitecek’ adlı kitaptan sonra daha ağırlık verdim. Bu yönteme inanan annelerin Türkçe kaynağının olması önemliydi. Sosyal medyanın büyümesiyle birçok anne toplulukları da oldu. Ve BLW inanan pek çok anne var, artık.

Bizim bu kitabı çıkarma hikayemiz; Türkiye de yaşayan annelere uygun özellikle Blw yapan bebeklere uygun tariflerin ihtiyaç duyulmasıydı. Sosyal medyada anneler birbirleriyle tariflerini paylaşsalar bile hepsinin bir arada olduğu bir Türkçe kaynak yoktu. Biz de bu kaynağı yaratmaya hep birlikte karar verdik.

Gün yayıncılığın Sevgili Deniz ve Orhan, ''O Tabak Bitecek '' kitabından sonra tariflerden oluşan bir kitap daha çıkarmayı istediklerini ve bunu benle yapmak istediklerini söylediklerinde önce şaşırdım:)) Ve heyecanlandım. Hem benim eğitimlerim de kullandığım , oğluma yaptığım tariflerin yanı sıra Blw anlatmaya başladıktan beri benim yanımda olan , bebekleriyle bana inanıp destek veren annelerinde tariflerini toparladık. Blw tarifleriyle bana destek olan annelere ve>Yayınlanacaktı kitabımız, Nutricia da kitabımıza destek oldu. Ben yaklaşık 1 yıldır>Şimdi o bebekler büyüdü, annelerin bir kısmı ikinci bebeklerini doğurdu ve doğurmak üzere. Kitap çıktı dediğimde tek tek>

Kitap çıkmak üzereydi ve kitaba bir fotoğraf koyulacaktı. Esasında yeni fotoğraflar çektirdim. Sonra Sevgili Şahver Koçulu'nun beni yıllar önce çektiği ve bana çok uğurlu gelen fotoğrafın kapakta olmasını istedim. Belki gördü belki de duyunca>Tüm bu eğitim süreçleri sırasında, kitap tarifleri toplanması sırasında ve hayatımın her anında bana desteğini hep veren hep yanımda olan Sevgili eşime de çok teşekkür ederim

Esasında kitabımızın başında bir teşekkür yazım var. Ama şu an elime kitabı aldıktan sonra bir tanede siteme yazmak istedim.
Bana destek olan ve hep yanımda olan herkese sonsuz teşekkürler.

Umarım annelerin sevdiği ve bebeklerine güzel güzel yemekler yapmakta kullandıkları bir kitap olur.

Sevgiler:))

www.bebeimgeliyor.com

Yazının devamı...

Hamilelikte Beslenme

Hamilelik boyunca anne adayının beslenmesinin bebeğin sağlıklı dünyaya gelmesi, metabolizması ev ileriki yaşlarda kronik hastalıklara yakalanma riski üzerinde etkili olduğu artık bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Hamilelik döneminde sağlıklı beslenme, yanlış beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesş sadece bebeğinizin sağlıklı dünyaya gelmesinin değil,tüm hayatı boyunca sağlıklı olmasının da garantisidir.Yani siz yiyorsanız ve nasıl besleniyorsanız bebeğinizde öyle olacaktır.

Anne adayının yeterli ve dengeli beslenmesi neden önemli?

*Bebeğin sağlıklı dünyaya gelmesi

*Bebeğin büyüme ve gelişmesi için ihtiyaç duyduğu enerji ve besin öğelerinin sağlanması

*Anne adayının sağlığının korunması

*Anne besin depolarının korunması

*Anne adayının kilosunun korunması, yüksek tansiyon, gebelik şekeri gibi sağlığını riske edebilecek sorunların en aza indirilmesi için bu dönemde beslenme çok önemlidir.

Kimin için yemek?

Mutlaka şahit olmuşsunuzdur; hamile kadınlar,''iki kişilik yemeliyim!'' gibi bir hisse kapılırlar. Çevrenizdeki insanlar da bu görüşü desteklediği için kendilerini yemek yemek konusunda iyice şımartıp hamilelik süresince ihtiyaçlarından fazla yiyip kilo alırlar.Oysaki yapılan çalışmalar eğer anne adayı dengeli ve yeterli besleniyorsa gebeliğin 20. haftasına kadar ilave bir enerji alımına ihtiyaç yoktur.

Anne adayının dikkat etmesi gereken nokta, yediği besinlerin miktarını değil de kalitesini arttırmaktır. Temel prensiniz bundan böyle zamanlı, kaliteli ve ölçülü beslenmek olmalıdır.

Hamilelikte kadının vücudunda, yeni bir canlının (bebeğin) oluşması ve büyümesi ile bazı değişiklikler izlenir. Oluşan bu değişikliklerle birlikte gebe kadın, hem kendisinin hem de bebeğin gereksinmelerini karşılayabilmek için bu dönemde beslenmesine daha fazla dikkat etmek zorundadır. Bu nedenle kadın gebeliği süresince;

1. Kendi fizyolojik gereksinmelerini (enerji ve besin öğelerini) karşılamak,

2. Vücudundaki depolarını (besin öğeleri yedeğini) dengede tutmak,

3. Anne karnındaki bebeğin sağlıklı büyüme ve gelişmesini sağlamak,

4. Emzirmeye hazırlık için salgılanacak sütün enerji ve besin öğelerini karşılamak için yeterli ve dengeli beslenmek zorundadır.

Anne karnındaki bebeğin bedensel ve zihinsel olarak büyümesi ve gelişmesi annenin gebeliği süresince yeterli ve dengeli beslenmesi ile mümkündür.

Hamilelikten dolayı artan enerji ve besin öğesi ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için gebe kadının normal zamanda yediklerine ek olarak tüketmesi gereken besinler, miktarları ve beslenme ilkeleri şunlardır:

-Bir su bardağı kadar süt veya yoğurt veya 2-3 kibrit kutusu kadar peynir veya 1-2 kaşık çökelek.

-Süt veya yoğurt çorbalar içinde de (sütlü çorba, yoğurtlu çorba) tüketilebilir.

-Bir adet yumurta veya yumurta kadar et, tavuk, balık.

-Bu besinler tüketilemiyorsa kurubaklagil yemekleri, mercimekli veya nohutlu çorbalar tüketilebilir.

-Yemeklerle birlikte C vitamininden zengin sebzeler (maydanoz, kıvırcık, lahana, biber, domates, karnabahar vb.) meyveler (kuşburnu, portakal, mandalina, elma, şeftali vb.) ve taze meyve suları tüketilmelidir. ?

-Sebzelerin ve kuru baklagillerin haşlama sularının dökülmesi vitamin ve mineral kayıplarına neden olacağı için haşlama suları dökülmemelidir.

- Yemeklerde iyotlu tuz kullanılmalıdır. Yüksek tansiyon (hipertansiyon) varsa yemekler tuzsuz veya az tuzlu pişirilmelidir. ?

-Yemekler azar azar ve sık sık tüketilmelidir. ?

-Satın alınırken taze besinler tercih edilmelidir. Konserve, beklemiş besinler ve hazır besinler yerine taze ve doğal besinlerin tüketilmesine özen gösterilmelidir.

-Besin çeşitliliğine önem verilmelidir. Bu şekilde birçok vitamin ve mineralin vücuda alınması mümkün olacaktır.

-Sıvı alımı asla ihmal edilmemeli, günde en az 8-10 bardak su içilmelidir. Özellikle kabızlık şikayeti varsa bol su içerek, kabuğu ile yenen meyveleri tüketerek, her öğünde sebze ile salataya yer vererek ve yürüyüş yaparak bu sorunun önüne geçilebilir.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.