SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Çocuklarda Göz Bozuklukları

Çocuk göz hastalıklarında erken tanı ve tedavi temel olarak iki nedenle önemlidir. Birincisi potansiyel olarak hayatı tehdit edebilecek olan durumların tanınması, ikincisi ise körlüğe yol açabilecek patolojilerin zamanında belirlenebilmesidir.

Çocuklarda göz muayenesi yenidoğan döneminden başlayarak yapılmalıdır. İlk muayene yenidoğan odasında çocuk doktoru tarafından yapılır. Bu muayenede en önemli bulgu göz bebeğinden yansıyan ve ağ tabakaya ait olan kırmızı yansımanın her iki gözde eşit parlaklıkta ve sağlıklı olmasıdır. Daha sonra çocuk doktoru veya aile hekimi tarafından genel göz sağlığı muayenesi yapılmalıdır, şüphe edilen bir bulgu varsa göz doktoruna yönlendirilir. Bu dönem içinde ebeveynler göz kayması, kapak düşüklüğü, sık göz kırpma, gözlerini ovuşturma gibi normal dışı bir bulgu gördüklerinde göz doktoruna başvurmalıdırlar.

Ailede bilinen bir göz hastalığı varsa bunun erken dönemde izleme alınması gerekir. Gözler tamamen normal görünümde olsa bile her çocuk; doğumda, 6 aylıkken ve 3 yaşında mutlaka göz muayenesi yaptırılmalıdır. Genellikle tek gözde ortaya çıkan göz tembellikleri muayene edilmedikçe bulgu vermezler ve saptanamazlar. Daha sonra 5 yaşında ve okula başlarken muayeneler tekrarlanır.

Aile hikayesi
Göz hastalıklarının çoğu genetik geçişli olduğu için ailesinde göz bozukluğu olan çocukların hiçbir şikayetleri yoksa dahi rutin kontrollerinin yapılması erken tanı için çok önemlidir.

Ağrı
Kapakta şalazyon, orbita selüliti, dakriyosistit, yabancı cisim, konjonktivit, keratit, üveit en sık ağrı yapan hastalıklardır.

Kaşıntı, batma
Kaşıntı genellikle alerji belirtisidir. Batma hissi yabancı cisim tarafından oluşturulur, göz yüzeyi ve kapaklar çevrilerek altları incelenmelidir.

Yanma
Gözlerde yanma hissi genelde konjonktivit, blefarit ve nadiren kuru göz durumlarında olur. Bilgisayar oyunlarıyla uzun süre oynayan çocuklarda göz kırpma refleksinin baskılanması nedeniyle kuruma ve yanma şikayetlerine sık rastlanır.

Kısma
Çocuklar özellikle uzağı iyi göremiyorsa gözlerini kısarak bakarlar. Parlak ışıkta bir gözünü kapatan çocuklarda dışa şaşılık mevcut olabilir.

Çift görme
Çift görme çok önemli bir şikayettir, muhakkak göz doktoruna yönlendirilmelidir. İki gözle çift görme şaşılık, tek gözle çift görme optik ortam sorunlarında olur. Ani başlayan çift görme beyindeki hastalıklarda olabilir.

Baş ağrısı
Hipermetrop, astigmat gibi göz bozukluklarında özellikle yakına bakarken, kitap okurken, ders çalışırken baş ağrısı olabilir.

Ders çalışmama
Hipermetrop, astigmatizma gibi göz bozukluklarında çocuk ders çalışırken iyi göremediği için göz ve baş ağrısı olabilir. Ders çalışmak istemeyen çocukların göz muayenelerinin muhakkak yapılması lazımdır.

Sulanma
Yenidoğan döneminde gözde sulanma olması doğumsal göz ile burun arasındaki nazo lakrimal kanal tıkanıklığını akla getirmelidir. Gözde büyüklük, sulanma, ışıktan rahatsız olma doğumsal glokomu düşündürür.

Çapaklanma
Konjonktiva veya gözyaşı kesesi enfeksiyonu bulgusudur.

Korneanın büyüklük ve saydamlığında değişiklikler
Korneanın saydam olması çok önemlidir. Korneada en ufak bulanıklıkta muhakkak göz doktoruna götürülmelidir. Korneanın normalden büyük olması, küçük olması ya da her iki korneada fark olması durumunda akla doğumsal glokom, megalo kornea, mikro kornea gelmelidir.

Op. Dr. Tufan Evciman
Göz Hastalıkları Uzmanı

http://www.tufanevciman.com.tr/

Yazının devamı...

Vitrektomi Ameliyatı Nedir?

Vitreus; gözü dolduran, jel kıvamında şeffaf bir maddedir. Göz hacminin yaklaşık üçte ikisini oluşturur ve gözün retina denen sinir kısmına destek vererek gözün anatomik şeklinin oluşmasına katkıda bulunur.

Gözün lens yani mercek kısmının arkasındaki segmentinin hastalıklarında vitrektomi ameliyatı, yani vitreus jelinin ameliyat ile boşaltılması gerekebilir. Hem hastalıklı vitreus jeli temizlenir hem retinal hastalıklara müdahale edilebilir.

Hangi Durumlarda Vitrektomi Ameliyatı Uygulanır?
Retina dekolmanı (sinir ağı tabakasının yırtılması)
Şeker hastalarında görülen kanama ve retina yırtığı gibi komplikasyonlarda
Göz içi kanamalar
Göz yaralanmaları ve göz içi yabancı cisimler
Sarı nokta delikleri ve çekintili zarları
Göz içi enfeksiyonlar
Göz yaralanmaları

Vitrektomi ameliyatı nasıl yapılır?
Vitrektomi ameliyatında göze birkaç adet mikrocerrahi kesi ile giriş yapılır. Mikrocerrahi mikroskobu ve gözün arka segmentinin görüntülenmesini sağlayan özel lensler yardımı ile vitreus jelinin temizlenir. Beraberinde retina önündeki zarlar ve retina yırtığı çevresi temizlenir. Retina altına girmiş olan sıvı emilir ve retina beslendiği damar yapılarıyla temasa geçirilir. Göz içine sıvı, gaz veya slikon tampon konarak ameliyata son verilir.

Vitrektomi ameliyatında nasıl anestezi yapılır?
Vitrektomi ameliyatında anestezi şeklini belirlemede; hastanın yaşı ve mevcut hastalık çok önemlidir. Genel anlamda hastalarımızın %80 kısmı lokal anestezi ile uyutulmadan ameliyat edilebilmektedir. Lokal anestezi sonrasında hastanede kalış süresi kısaltılmış olmaktadır.

Vitrektomi ameliyatından sonra nelere dikkat etmek gerekir?
Ameliyat sonrası çoğunlukla dikiş kullanılmadığı için birkaç gün yatak istirahati gereklidir.
Göz darbe ve baskılardan korunmalıdır. İlk 5 gün su temasından sakınılmalıdır.

Eğer sadece vitreus jeli hastalığı varsa hastaya yatış pozisyonu verilmez. Beraberinde retinal hastalık varsa göz içine konan tamponadla beraber hastanın 3-5 gün yüzükoyun yatması gerekir.

Ameliyattan sonra 2 hafta boyunca göz damlaları şeklinde ilaç kullanması gerekir ve ilaçlar doğru ve zamanında kullanılmalıdır. Damla yatar pozisyonda göze ve kirpiklere değdirilmeden, alt kapağı aşağı çekerek gözün içine uygulanmalıdır. Kullanılacak birden çok damla varsa, damlalar 10 dakikalık aralarla damlatılmalıdır.

Göz içine vitrektomi ameliyatında gaz verilmişse gözün önünde siyah bir karartı hissedilmesi ve görme seviyesinin az olması normaldir. Göz içi gazın türüne göre 2-8 hafta kadar gözde kalır ve bu süre içinde görmeyi engellemesi normaldir. Gaz verilen hastaların uçakla seyahat etmesi yasaktır! Gaz tamamen çekilinceye kadar diğer seyahat araçları tercih edilmelidir. Herhangi bir nedenle genel anestezi alma gerekirse (acil durumlarda) mutlaka anestezi doktoruna gözde gaz olduğu bilgisi verilmeli ve ona göre uygun anestetik madde seçimi sağlanmalıdır.

Göz içine silikon yağı verilmişse genellikle 3-6 ay süreyle gözde bırakılır ve sonrasında alınması için bir ameliyat daha yapılır. Silikon bir süre sonra bozularak göze zarar verme ihtimali (gözün kızarması, göz tansiyonu artması vb.) olduğundan mutlaka hastanın aralıklarla kontrolü gereklidir. Silikon alınması sonrası retina dekolmanının nüks etme riski olduğu da unutulmamalıdır.

Vitrektomi ameliyatından sonra görme iyileşmesi ne zaman sağlanır?
Ameliyat sonrası görme tahmini yapmanın en zor olduğu ameliyat vitrektomi ameliyatıdır. Retinanın beynin uzantısı olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Vitrektomi ameliyatı ile hasarlı, daha önce lazer, iğneler yapılmış veya travma almış retina dokusu tamir edilmeye çalışılır. Yani anlaşılacağı üzere vitrektomi ameliyatı ile doku değişimi değil, doku tamiri yapılır. İlk amaç ameliyat ile anatomik başarıyı elde etmektir. Fonksiyonel başarıya sinir dokusunun tekrar görme fonksiyonunu yerine getirmesi görmeyi sağlayan hassas yapılarının operasyon öncesinde ne kadar etkilenmiş olduğuna ve vitrektomi ameliyatı gerektiren hastalığa bağlı olarak değişmektedir.

Op. Dr. Tufan Evciman
Göz Hastalıkları Uzmanı

http://www.tufanevciman.com.tr/

Yazının devamı...

Diyabetik Retinopati Nedir?

1- Şeker hastalığı hangi sıklıkta gözü etkilemektedir?

Diyabetik retinopati dediğimiz şeker hastalığının gözü etkilemesi toplumdan topluma farklılık göstersede yaklaşık %30 civarındadır. 20 yılın üzerinde diyabeti olan yaklaşık her 4 hastanın 3’ünde göz bir şekilde etkilenme oluyor.Tip 1 şeker hastalarında tip 2’ye göre daha fazla görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde 20-65 yaş arası en sık körlük nedenidir.

2- Şeker hastalarının hepsinde mi göz etkilenmektedir yoksa bunu etkileyen faktörler var mı?

Burada en önemli faktör olarak diyabetin süresi etkili olmaktadır. Örneğin 30 yaşından önce diyabet tanısı alan hastalarda 10 yıl içerisinde %50, 30 yıl içerisinde %90 gözün etkilendiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra şeker seviyesinin nasıl seyrettiği de önemlidir. Bunların haricinde yüksek tansiyon, eşlik eden böbrek rahatsızlıkları, damar sertliği gibi rahatsızlıklar da diyabetik retinopatiyi hızlandırmaktadır.

3- Şeker hastasının muayenesinde neler yapılıyor?

Diyabeti olan hastalarda öncelikle görme keskinliğine bakılıyor. Görme seviyesi etkilenmenin hangi düzeyde olduğunu ve tedavi sürecinde ne kadar fayda gördüğü konusunda yol gösteriyor. İleri evrelere göz tansiyonu da yükselebildiği için göz tansiyonu ölçümleri yapılıyor. Akabinde göz bebeğini büyüterek katarakt oluşumu var mı, retina tabakasında etkilenme olmuş mu diye bakılıyor. Retina tabakasında diyabete bağlı bulgular göründüyse, etkilenme durumuna göre göz anjiosu (FFA) veya retina tabakasının tomografisi (OCT) çekiliruz. Bunlar hangi tedavinin uygulanacağı konusunda hekime yol gösteriyor.

4- Şeker hastası hangi sıklıkla muayene olmalı?

Diyabet hastalığına bağlı etkilenme tanı konulduktan sonra ilk 10 yıl içerisinde nadiren görülmekle birlikte 5 yıl içerisinde hatta tanı anında bile görülebiliyor. Erken dönemde göz etkilenmesine rağmen görme seviyesinde azalma görülmüyor ve hastalar farkına varmıyor. Bu yüzden diyabet tanısı alan her hasta göz doktoruna başvurmalıdır. Göz etkilenmediyse genellikle 6 ayda bir kontrol yeterli oluyor fakat etkilenme olduysa her ay gördüğümüz hastalar da var.

5- Şeker hastalığında göz nasıl etkileniyor?

Yüksek kan şekeri özellikle gözün arkasındakı retina tabakasını etkiliyor. Hastalığın esas zarar verdiği yer küçük kan damarları oluyor. Hastalık erken dönemlerde küçük kanamalar olarak ortaya çıkıyor. Zamanla görme merkezinde ödeme ve büyük kanamalara ilerliyor. İlerleyen dönemlerde gözün arkasında beslenme bozuluyor ve yeni kırılgan damarlar oluşabiliyor. Bu damarlardan gözün vitre dediğimiz jel tabakasına kanama olabiliyor. Eğer kanama olursa görme aniden azalabiliyor. Tedavi edilmediği takdirde ileri seviyelerde retina tabakası yerinden kalkarak körlüğe kadar gidebiliyor.

6- Etkilenme olduysa tedavi seçenekleri nelerdir?

Öncelikle hastanın kan şekerini düzeltmesi çok önemli. Yapılan tedaviler şeker düzeyi düzelmediği sürece geçici bir çözüm olacaktır. Öncelikle her hastayı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Aynı seviyede hastalığı olan genç bir hastayı yakın bir takiple izleyebilirken, genel durumu kötü olan yaşlı bir hastaya gözün içine enjeksiyon veya lazer tedavileri uygulanabilir. Erken dönemlerde görülen kanama ve ödemi olan hastalarda görme seviyesi etkilenmediyse kan şekeri regülasyonuyla yakın takip edilebilir. Görmesi azalmaya başlayan görme merkezinde ödemi ilerleyen hastalara göz arkasına enjeksiyon tedavisi uygulanır. Bunun yanı sıra beslenme bozukluğu olan veya kırılgan damar oluşumu varsa lazer tedavisi yapılır. Çok ileri seviyede olan veya retina tabakasının yerinden kalktığı hastalarda ise vitrektomi dediğimiz cerrahi ile gözün arkasındakı jel tabasını temizleyerek retina tabakası yatıştırılır.

7- Gözün içine enjeksiyon nasıl uygulanıyor?

Ameliyathane şartlarında steril şartlarda uygulanmalı. Hastanın gözünü damlayla uyuşturarak gözün renkli kısmının yaklaşık 3.5 mm yanından girerek gözün arkasına enjeksiyon yapılır ve hasta aynı gün taburcu edilir. Yaklaşık 1 ay içerisinde hastalar fayda görmeye başlıyor.

12- Lazer tedavisi nedir nasıl uygulanıyor?

Lazer tedavisi poliklinik şartlarında yapılır. Hastanın gözüne damla damlattıktan sonra retina tabakasında gerekli bölgelere lazer atışı yapılır. Tabii lazerden önce retinanın beslenme durumunu öğrenmek için göz anjiosu çekilmeli.

Anjionun sonucuna göre tek seans veya birkaç seans lazer tedavisi uygulanabilir. İşlem yaklaşık 15-20 dakika sürüyor ve hasta evine gidebiliyor. İşlemden sonra herhangi bir ağrı rahatsızlık hissetmiyorlar.

13- Cerrahi olarak ne yapılıyor?

Eğer şeker hastalığı son seviyeye geldiyse vitrektomi dediğimiz cerrahi uygulanıyor. Bu cerrahiyle gözün arkasındaki jel tabaka temizleniyor ve hastanın gözünün durumuna göre ameliyat esnasında lazer tedavisi ve gözün içine silikon koyma gibi ek yöntemlere başvurulabiliyor. Bahsettiğim ameliyat en son seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Erken dönemde lazer veya enjeksiyon tedavileri alan bir hastanın nadiren cerrahiye ihtiyaç duyuyor.

14- Şeker hastası görmesini korumak için ne yapmalıdır?

Eğer diyabet hastasıysanız en azından yılda bir kere detaylı bir göz dibi muayenesi yaptırmalı ve şunları aklınızda tutmalısınız, daha önce belirttiğim gibi gözünüz etkilense bile bunun farkına varamayabilirsiniz. İleri seviyelerde bile görmeniz azalmayabilir veya yavaş yavaş azalığı için anlayamayabilirsiniz. Düzenli göz dibi muayenesinin yanı sıra sıkı bir kan şekeri kontrolu gözünüzü korumak için yeterli olacaktır.

Op. Dr. Tufan Evciman

Göz Hastalıkları Uzmanı

http://www.tufanevciman.com.tr/

Yazının devamı...

Göz Kuruluğu

Kuru Göz Nedir?

Kuru göz, gözyaşının yetersizliği durumudur. Göz çevresindeki gözyaşı bezleri tarafından salgılanan ve göz kapaklarının kırpılması ile göz yüzeyine yayılan gözyaşı, yine göz kırpma ile göz kapaklarındaki küçük kanalcıklar (punktumlar) ve daha sonra nasolakrimal kanal yardımıyla burun içine yönlenerek gözü terk eder.

Gözyaşı tabakası, hemen göz üzerine yayılan bir mukus tabaka, ortada sulu (aköz) tabaka, ve en dışta yağlı (lipid) tabakalardan oluşur. Bu üç tabakadan herhangi birinin eksikliği veya bozukluğu, kuru göz şikayet ve bulgularının ortaya çıkmasına neden olur.

Kuru Göz Hastalarının Şikayetleri Nelerdir?

Kuru göz hastaları gözlerde kuruluk hissi, yanma, batma, yabancı cisim hissi, kızarıklık, rüzgar veya sigara dumanından rahatsızlık, göz çevresinde mukus iplikçiklerin oluşması ve/veya kontakt lens kullanmakta zorluk şikayetleri ile doktora başvururlar. Bu hastalar, zaman zaman kuruluğa bağlı irritasyon ile paradoksik sulanmadan da şikayet edebilir.

Kuru Göz Nedenleri Nelerdir?

Gözyaşı salgısı, erkek ve kadınlarda, ilerleyen yaşla birlikte azalır. Ancak, kuru göz, özellikle menapoz sonrası kadınlarda sık görülür. Bunun dışında, idrar söktürücü, tansiyon düşürücü, anti-allerjik, anti-depresan ilaçlar, uyku ilaçları ve alkol göz kuruluğuna neden olabilir.

Ciddi kuru göz, ağız kuruluğu ile birlikte giden Sjögren Sendromu ile birlikte olabilir. Bu durumda, hastalarda, sıklıkla eklem romatizması olmak üzere, tüm vücut sistemlerini tutan bir immündisfonksiyon veya bağ dokusu hastalığı mevcuttur. Sjögren Sendromu, genellikle 50 yaş civarında kadınlarda görülür.
Yukarıdakilerin dışında kimyasal yanıklar, cerrahiler ve burada detaylandırılmayacak başka birtakım hastalıklarda da kuru göz görülebilir.

Kuru Göz Tanısı Nasıl Konulur?

Göz doktoru tarafından yapılan basit bir göz muayenesi ile kuru göz tanısı kolayca konulabilir. Hastanın öyküsü de tanıya çok yardımcıdır. Bunun dışında, gözyaşının özel boyalarla boyanması veya ‘gözyaşı şeritleri’ ile gözyaşı miktarının tayini de tanıda kullanılabilecek basit testlerdir.

Kuru Göz Nasıl Tedavi Edilir?

Gözü nemli tutabilmek için, gözyaşının yerini tutan birçok yapay gözyaşı damlası ve jeli bulunmaktadır. Yapay gözyaşını günde 4-5 kereden daha sık kullanma ihtiyacını hisseden hastalar için koruyucu madde içermeyen, tek kullanımlık yapay gözyaşı preparatları da bulunmaktadır. Bu tek kullanımlık damla ve jeller, hastalar tarafından, gün boyu, arzu edildikleri sıklıkta kullanılabilmektedirler.

Kuru gözde diğer bir yaklaşım, mevcut gözyaşının korunmasıdır. Gözlük kenarları kapatılabilir veya yüzücü gözlükleri kullanılabilir. Kuru göz hastaları özellikle geceleri uyudukları odanın nemlendirici cihazlarla nemlendirilmesinden de fayda görürler. Yine mevcut gözyaşını korumak amacıyla, gözyaşını gözden uzaklaştıran küçük kanalcıklar, göz doktoru tarafından, basit bir işlemle, geçici veya kalıcı olarak kapatılabilir.

Yukarıdakilerin dışında gözyaşı yapımını arttıran birtakım ilaçlar da mevcuttur. Ancak, aynı zamanda salya yapımını da arttıran ve terleme, bulantı, kalp çarpıntısı gibi yan etkileri olabilen bu ilaçlar ancak doktor denetimi altında kullanılabilirler.

Op. Dr. Tufan Evciman
Göz Hastalıkları Uzmanı

www.tufanevciman.com.tr

Yazının devamı...

Viral Konjonktivit Nedir, Tedavisi Nasıldır?

Konjonktivit Nedir?

Konjonktivita; gözün beyaz kısmı olan sklerayı ince zar gibi bir tabaka ile kaplar. Bu tabaka, göz yüzeyini nemlendirmeye yarayan maddeler salgılar. Konjonktivit hastalığı; konjonktivita tabakasının iltihaplanması veya reaksiyonu sonucu oluşur. Bu iltihaplanma sonucunda konjonktivita tabakasının içinde bulunan ince damarlar belirginleşir ve göz kızarır. Gözde meydana gelen kızarıklıkların en belirgin sebebi konjonktivit olarak bilinmektedir.

Viral Konjonktivit

Özellikle mevsim geçişlerinde ve bahar aylarında daha sık görülen viral konjonktivitler, önemli bir göz sağlığı sorunu olarak tanımlanabilir. Bahar aylarında pek çok kişide göz kızarıklığı, göz iltihabı, göz kaşıntısı ve göz ağrısı daha sık yaşanmaktadır. Çok hızlı yayılan viral konjonktivitler, (gözün “konjonktiva” tabakasının iltihabı) çok bulaşıcı bir göz sağlığı problemidir. Hastalığın bulaşma yolları ve ilk bulguları çok benzerdir ancak seyirleri ve şiddetleri ciddi farklılıklar gösterebilir. Viral konjonktivitlerde bulgular sadece gözlerle sınırlı kalmaz. Hastalığın üst solunum yolu enfeksiyonu, yüksek ateş, sistemik yaygın ağrılar gibi bulguları da olabilir. Konjonktivitklerde hızlıca göz hekimine başvurmak tedaviye başlaması çok önemlidir.

Sıklıkla bulaşıcı olan ve keratit dediğimiz korneanın etkilendiği durumun görüldüğü konjonktivit türüdür. Yaygınlığı dönemsel olarak değişmektedir. Koruyucu faktörlerin önemli olduğu konjonktivit türüdür. Okul, iş vb. yaşam alanları bulaşıcılık açısından risk teşkil eder. Özellikle etkilenen çocukların okul ve evlerinde havlu vb. ortak eşya kullanımından kaçınmaları gerekmektedir. Keratit dediğimiz korneanın etkilenebildiği durumun görüldüğü konjonktivit tipidir. Viral konjonktivit konusunda bilinçlenmek, bu hastalıktan daha etkin şekilde korunmamıza yardımcı olur.

Viral konjonktivitleri bulaştırmamak etkili önlemler;

Sağlıklı bireyler ile yakın temas önlenmeli
Hasta birey hızlıca göz hekimine başvurmalı
El ve göz hijyenine dikkat edilmeli
Hasta bireyler sağlıklı bireyler ile ortak eşya kullanmamalı
Sağlıklı bireyler ile yakın temas önlenmeli
Ortak kullanıma açık spor tesisleri ve havuzlar hastalarca kullanılmamalı
Hastalar okul ve toplu işyerlerine gitmemeli

Viral Konjonktivitin Tedavisi

Gözdeki ve göz kapaklarındaki şişliği ve ağrıyı azaltıcı göz damlaları kullanılır. Soğuk kompres rahatlatıcı olur.


Op. Dr. Tufan Evciman
Göz Hastalıkları Uzmanı

www.tufanevciman.com.tr

Yazının devamı...

Lazer ve Göz İçi Lens

Miyop, hipermetrop ve astigmatın tedavisinde kullanılan ve refraktif cerrahide bütün dünyada uygulanan en yaygın yöntem lazerdir. Lazer ameliyatına uygun olmayan gözler için kişiye özel göz içi lens değişimi ameliyatları uygulanmaktadır. Bu ameliyatlar sayesinde de gözlüklerinizden kurtulabilirsiniz.

Lazer Tedavisi

LASIK yöntemi, korneanın üst yüzeyinde ince bir tabakanın kaldırılarak kapakçık şeklinde açılması ve ortaya çıkan kornea yüzeyinde "excimer lazer" ile göz derecelerinin düzeltilmesi prensibine dayanır. Ameliyatlar, uzmanlık alanı lazer ile göz tedavileri olan doktorlar tarafından gerçekleştirilmektedir.

Lazer ameliyatı olmak isteyen kişilerin sadece %50'sinin gözleri tedaviye uygun bulunmaktadır.

Miyop, hipermetrop ve astigmat gibi kırma kusurlarının Excimer Lazer ile tedavisi; kuralları ve sonuçları belli, güvenilir bir yöntem olarak tıp dünyasındaki yerini almıştır. 1990'lı yılların başından itibaren milyonlarca kişi, bu yöntem ile tedavi olarak sosyal ve mesleki yaşantılarında gözlük ve kontakt lens kullanımının yarattığı kısıtlamalardan kurtulmuştur. Tedavinin kullanılmaya başlandığı yıldan itibaren tüm dünyada 31,4 milyondan fazla kişi bu yöntemle tedavi edilmiştir. Lazer tedavisinin doğru şartlar altında ve uygun hastalara yapıldığında başarı oranı yaklaşık %98’dir.

Kimler Lazer Ameliyatı Olabilir?

• 20 yaşın üzerinde olup, gözlük veya lens kullananlar,

• Göz dereceleri son 6 ay'da 0,50 diyoptriden fazla değişmemiş olanlar,

• -8 diyoptriye kadar miyopisi olanlar,

• -5 diyoptriye kadar astigmatı, +4 diyoptriye kadar hipermetropisi olanlar,

• Kornea dokusu kalınlığı yeterli olanlar,

• Diyabet, romatizma gibi sistematik hastalığı bulunmayanlar,

• Gözlerinde başka herhangi bir hastalık (kornea sivrileşmesi, göz tansiyonu vb.) bulunmayanlar,

• Yapılacak ön muayene ve tetkikler neticesinde, göz yapısı ameliyata uygun bulunan kişiler lazerle tedavi edilebilmektedir.

Lazer Ameliyatı Olacağınız Hastanede Nelere Dikkat Etmelisiniz?

• Kurumun teknolojik ve hijyenik altyapısı

• Hekimin deneyimi ve lazer konusundaki uzmanlığı

• Lazer tedavisi ve tetkikleri için gerekli tüm teknolojik altyapının olup olmadığı

• Ameliyat önlüklerinden enjektörlere ve ameliyatınız sırasında kullanılan özel ilaçlara kadar tüm tıbbi malzemeler sadece size özel ve tek kullanımlık olması

• Gözün tüm branşlarında hizmet verip vermediği

Lazer Hakkında Yanlış Bilinenler

Yanlış: Lazer tedavisi güvenirliği belli olmayan bir tedavidir.
Doğru: Lazer tedavisi FDA onaylı, tamamen güvenli bir teknolojidir.

Yanlış: Lazer tedavisi sonrasındaki 10 yıl içinde kör olunur.
Doğru: Lazer teknolojisi 1990’lı yıllardan itibaren uygulanmaktadır. Körlük riski bulunmamaktadır.

Yanlış: Lazer tedavisi sonrası katarakt ameliyatı olunmaz
Doğru: Lazer ameliyatı, ileride göreceğiniz herhangi biz göz tedavisine (katarakt ameliyatı dahil) engel ya da sebep değildir.

Yanlış: Lazer tedavisi sadece miyop için yapılır. Astigmat ve hipermetrop gözlere lazer yapılmaz.
Doğru: Lazer ameliyatı 1 ile 8 derece arası miyop, 1 ile 5 derece arası hipermetrop ve astigmat rahatsızlığı olan ve lazere uygun bulunan gözlere başarı ile uygulanabiliyor.

Yanlış: Lazer tedavisi sadece bir kere yapılabilir. Gelecekte göz numarası artarsa asla tedavi yapılamaz.
Doğru: Lazer tedavisi, eğer göz yapınız uygunsa, ikinci bir kez uygulanabilir.

Yanlış: Lazer tedavisinde retina tabakası zarar görür.
Doğru: Lazer tedavisi gözün kornea tabakasına uygulanır. Retinanın hasar görmesi söz konusu değildir.

Yanlış: Lazer sonrasında renk körlüğü oluşur.
Doğru: Lazer sonrası renk körlüğü oluşması mümkün değildir.

Yanlış: Lazer tedavisi ağrılı ve kanamalı bir tedavidir.
Doğru: Lazer tedavisi gözün damarsız olan kornea kısma uygulandığı için kanamalı ve açık bir tedavi değildir. Lazer tedavisi sırasında damlalı anestezi uygulandığı için ağrı ve acı hissedilmez

Yanlış: Lazer tedavisi sonrasında ömür boyu göz damlası kullanılması gerekmektedir.
Doğru: Lazer tedavisi sonrasında ilk birkaç ay göz damlası kullanılması gerekmektedir. Ancak ömür boyu göz damlası kullanılmamaktadır.

Op. Dr. Tufan Evciman

Göz Hastalıkları Uzmanı

http://www.tufanevciman.com.tr/

Yazının devamı...

Retina Hastalıkları

Retina, göz küresinin arka duvarını bir duvar kağıdı gibi kaplayan ve görme hücrelerinden oluşan ağ tabakasıdır. Retinada oluşan hastalıklar doğrudan görme duyumuzu tehdit eder.

Retina Hastalıkları

• Şeker ve hipertansiyon hastalığına bağlı kanamalar
• Retina damar tıkanmaları
• Retina dekolmanları / yırtıkları
• Sarı nokta hastalığı
• Doğumsal retina hastalıkları
• Retina altında sıvı birikmesi, retina ödemi
• Göz içine giren yabancı cisimler
• Makula delikleri
• Vitreoretinal yüzey bozuklukları
• Retina tümörleri

Retina Hastalığının Belirtileri

• Ani veya yavaş görme kaybı
• Kırık-eğri görme
• Işık çakmaları
• Göz önünde uçuşan koyu cisimler (uçuşan sinekler)
• Görüşün perdelenmesi
• Gelip geçici ve kısa süreli görme kaybı
• Görüş alanında karanlık bölgeler oluşması

Şeker ve Hipertansiyonun Retinaya Olumsuz Etkileri

Şeker ve hipertansiyon hastalıkları vücudun tüm sistemlerini olumsuz etkilediği gibi retinayı da aynı şekilde olumsuz etkiler. Retinanın etkilenmesi şeker ve tansiyonun yüksekliği ve süresi ile ilgilidir. Erken tanıda hastalık tedavi edilebilirken, gecikmiş hastalarda kalıcı görme kaybı meydana gelebilmektedir.

Retina damar hastalıklarının teşhis yöntemleri

Detaylı göz dibi muayenesi
Fundus Floressein Anjiografi(FFA)
Optik Coherens Tomografi(OCT)
Göz ultrasonografisidir.

Retina hastalıklarının tedavisi

Hastalığın türü ve ilerlemesine bağlı olarak
İlaç tedavisi
Göz içi enjeksiyonları(antivegf tedavi)
Argon LAZER fotokoagülasyondan
Dekolman ameliyatı
Vitrektomi ameliyatı yapılır.

Op. Dr. Tufan Evciman

www.tufanevciman.com.tr

Yazının devamı...

Yakın Görme Problemi

Presbiyopi, 40 yaşın üzerindeki kişilerde yaşa bağlı olarak oluşan yakını görememe sorunudur. Gözlerimizin içindeki mercek şekil değiştirebilen bir yapıya sahiptir. Bu mercek, özel yeteneği sayesinde cisimler yakına geldiğinde şişerek şeklini değiştirebilir ve görme kalitesini arttırır. Yakını görme bu şekilde gerçekleşmektedir. İnsan gözü, 40 yaşından sonra bu yeteneğini yavaş yavaş kaybetmeye başlamaktadır.

Presbiyopi (yakını görememe) sebepleri nelerdir?

•Yaş: En sık sebeptir. Genellikle 40 yaşından sonra başlar.
•Mevcut göz kusuru: Hipermetroplarda daha erken yaşlarda görülürken miyoplarda daha geç yaşta başlar.
•Genetik yatkınlık.
•Çevresel faktörler: Güneş ışınlarına fazla maruz kalanlarda daha erken yaşta görülürken, güneş ışınlarına az maruz kalanlarda daha da geç yaşta görülür.

Presbiyopi (yakını görememe) belirtileri nelerdir?

•Presbiyopinin ilk belirtisi akşamları veya ışığın az olduğu ortamlarda yakın görmede zorlanmadır. Hastalar okuyacakları metinleri göz mesafesinden uzaklaştırarak net görmeye çalışır. İlk başlarda bu yöntem faydalı olsa da bir süre sonra yakını hiçbir şekilde net göremezler.
•Göz ve çevresinde ağrı
•Göz kırpma, göz kısma
•Kızarıklık, sulanma
•Okurken uykunun gelmesi, okumada isteksizlik

Presbiyopi neden oluşur?

Gözümüzün içindeki kaslar bakılan nesnenin uzaklığına göre kasılıp gevşeyerek göz içi lensimizin kırma gücünü artırıp azaltır. Böylece (fotoğraf makinasının zumlaması gibi) değişik uzaklıkdaki cisimleri net görürüz. Yaşa bağlı olarak tıpkı diğer kaslarımız gibi göz içi kaslarımızın güçleri de azalır. Buna bağlı olarak da yakın görmemiz gittikçe azalır. Yakını görememe bir hastalık değil yaşa bağlı gelişen fizyolojik bir sorundur.

Presbiyopinin tedavisi nasıldır?

•En sık kullandığımız tedavi yakın gözlüğüdür. Gözlük numarası 40 yaş civarında +1.0 numara olarak başlar, yaş ilerledikçe her 5 yaşta bir genellikle +0.5 numara olarak ilerler.
•Kontakt lensler: Patik ve rahat değildir.
•Lazerle ameliyat: Sonuçlar çok iyi değildir.
•Akıllı lensler: Uzak görmesi normal, yakını görememekten başka şikayeti olmayan hastalar tavsiye edilmez.Yakını görememenin yanında yüksek hipermetrop, yüksek miyop veya kataraktı olan hastalara tavsiye edilir.

Op. Dr. Tufan Evciman
Göz Hastalıkları Uzmanı

http://www.tufanevciman.com.tr/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.