SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Theta Healing Mucizesi

Kişisel gelişim yolculuğunda içten dışa değişim için neler yapılması gerektiğini, AnLine olduğunuzda hayatınızın nasıl değişeceği ile ilgili bilgileri sizinle paylaşmıştım. Bu yazımda ise son zamanlarda çevremizde sıklıkla duyduğumuz Theta Heailing ile ilgili merak edilenleri uygulayıcısı olarak size anlatacağım.

Bizi bebekliğimizden, hatta anne rahminden itibaren çevreden, aileden, atalardan bilinçaltımıza yerleşen inançlar yönetir. Bu inançların bize uygun olup olmadığını çoğu zaman fark etmeyiz. Çünkü bilinçaltı olumlu ve olumsuzu ayıramaz ve uyku esnasında dahi aktiftir, her zaman kayıtlara devam eder.

Birçok kişide olduğu gibi benim de farkında olmadığım, olumsuz etkilendiğim inançlar, iletişimimde, mutluluğumda sorunlar yaratıyordu. Örneğin alıngan biriydim ve bunu onurlu ve gururlu olmanın bir sonucu olarak değerlendiriyordum. Ve ben buyum, beni ben yapan özellik bu deyip alıngan kimliğimi kabul etmiştim. Tam bu sırada tanıştığım eğitimini alarak uygulayıcısı olduğum Theta Healing ile tüm hayatım değişti diyebilirim. Aldığım eğitimlerde bunun bir kök inançtan oluştuğunu, alıngan biri olmamanın, kişisel algılama olmadan da yaşamanın nasıl bir his olduğunu öğrendim. Theta Healing’de başlangıç, ileri seviye, derin kazma, game of life, kilo ve ritim, ilişkiler modüllerini tamamladım. Öğrendim, deneyimledim ve şimdide uygulamasını yapıyorum.

Theta Healing yönteminin kurucusu Vianna Stibal adında bir şifacı. Vianna Stibal kendisine konulan kanser teşhisi ile aydınlanma yaşamış ve bu yöntemi hayata geçirmiştir. Theta kavramı; beyin dalgalarının ismidir. Ve bu meditasyon yöntemi adını beyin dalgalarından esinlenerek almıştır. Kök inançlar, Theta Healing’in bir parçası olan derin kazma yöntemi ile ortaya çıkarılır. Kök inançları, duygu kalıplarını değiştirdiğimizde “biz” olma halini yaşayabiliriz. Bu yöntemle his yüklemesi, şifa uygulamaları yapmak, vizyon yaratmak, ilişkilerdeki sorunların kaynağını bulmak mümkündür.

Örneğin “Zengin insanlar parayı gayrimeşru yollardan kazanmıştır.” inancına sahip bir kişi para kazanmak istemez, bu inanç onu paradan uzaklaştırır. Derin kazmada özel soru tekniğiyle kök inanç bulunur ve “para kazanmak kolaydır” inancı yüklenir. Böylece kişinin paraya bakış açısı değiştirilir. Şifa uygulamasında derin kazma soruları ile hastalığın nedenini bulmak çok önemli. Örneğin, bir danışanımın dizlerinde ağrının sürekli olmasının nedeninin kök inancında esnek olmamasından kaynaklandığını bulduk.

Bazen evimizde, işyerimizde birden enerji değişikliği fark ederiz. Theta Healing ile enerji temizliği yapabilir, evimize yuva hissi yükleyebiliriz. Hatta satın aldığımız her eşyayı kullanmadan enerji temizliği yapmamızda yarar var. Vizyon yaratma, hedef belirleme konusunda ise bu yöntemle mucizeler yaratmak mümkün.

Theta Healing ile tanışmanızı, mucizelerini yaşamanızı, bunu deneyimleyen, Theta Healing ile yaşamanın farkını gören bir kişi olarak herkese öneririm.

Yazının devamı...

AnLine Olmak...

Online hayatlar yaşıyoruz. Bilgisayarlarımız yetmedi cep telefonlarımız akıllandı, televizyonlarımız bile akıllı oldu. Ama akıllı cihazların çalışması için ilk kural online olması. Artık online bir hayatın AnLine olamayan insanlarıyız.

“AnLine” olmak dışarıdan hiçbir etki olmadan sadece içinde olduğumuz anı yaşamak, bir saat sonra ne yapacağınızı düşünmeden dünün etkisi olmadan o anda olan her şeyi hissederek orada olmaktır. Düşüncelerle bedenin farklı olmasını fark edip, otomatik pilottan çıkıp, kendinizin efendisi olmakla AnLine olmayı başarabiliriz.

Yemek yerken anda olmazsanız aynı anda TV seyreder, bir yandan da cep telefonunuzdaki gönderilerle ilgilenirseniz anda olamazsınız. Bilinçsiz halde yemek yediğimizde lezzeti algılayamaz, yemeğin doyum verici lezzetini alamayız ve besleyiciliğinden yararlanamayız. Yemeği yavaş yavaş yersek, sadece yemek yersek yediklerimiz bize kilo aldırmaz, bizi besler. Burada önemli olan sadece bir avuç yiyecekle doyabilecekken yemek esnasında “AnLine” değil, online olduğumuz için doyduğumuzun farkında bile olamıyoruz.

Bir arkadaşım işinde mutlu olmadığını söyledi. Nedenini sorduğumda işini sevdiğini ancak iş arkadaşları ile farklı olduğunu söyledi. Sadece anda olduğumuzda sadece işimizi yapmanın mutluluğunu yaşadığımızda diğer etkenler bizi ilgilendirmez, etkilemez. Ben iş hayatım boyunca işimi kendi işim olarak gördüm, masamın bulunduğu alan benim işyerimdi. Her sabah masamın olduğu alana gelirken işyerimin kapısını açıyor gibi hissetim. Ve sadece işimi yaptığımda mutluydum.

Anda olmanın sırrı her şeyi, ama her şeyi aşkla, yürekten isteyerek yapmak. Yemek yaptığınızda yemeği sadece görev olarak yapar içine sevginizi de koymazsanız, yemeğin lezzetli olmasını bekleyemezsiniz. Her şey sizin enerjinizle oluşuyor. O anda hissettiğiniz olumsuz duygular yemeğinizin lezzetini doğal olarak olumsuz yönde etkiler. Çok güzel bir manzaranın karşısındayken aklınız işle ilgili yaşadığınız bir probleme takıldıysa o güzel anı kaçırmış olursunuz.

Geçtiğimiz günlerde 20 kişilik bir grupla yaptığım seyahatte Halfeti’de tekne gezisinde anda olmayı yaşadım. Teknede kaç kişi olduğunu, teknede bir ses var mıydı bilmiyorum, hiçbir şey görmedim ve duymadım. Sadece doğayı yaşadım, sadece oradaydım.

Ikigai’nin (Japonların uzun ve mutlu yaşamasının sırrı) 10 kuralından biri – Anı yaşayın. Geçmişten pişmanlık duymayı ve gelecekten korkmayı bırakın. Sahip olduğunuz tek şey bugün. Tadını çıkarın ve hatırlamaya değer kılın. Yarının endişe dolu yoğun etkisinden, dünün üzerimizdeki olumsuz etkisinden kurtulmak bugünü yaşamanın sırrı.

Heyecan duymadığımız, istemeden, kendimiz olmadan, memnuniyetsiz ve zorunlu yaptıklarımızda “AnLine” olmak mümkün değil. AnLine olamadığınız ilişkiniz, işiniz, arkadaşınız varsa değiştirmek gerekiyor.

Mutluluğun sırrı yaptığınız her şeyi şölen haline getirmekse o halde zorunlulukları ortadan kaldıralım. Zorunluluklarda memnuniyet yaratan ayrıntıları görelim. Yaşamak çok özel… Online değil AnLine kalın…

Yazının devamı...

İçten Dışa Değişim

Herkesin değiştirmek istediği bir şey vardır. Kimi sadece değişmek istiyorum der ve hayatını öyle geçirir kimi de değişmek için adım atar. Kendini olduğun gibi kabul ettikten sonra içten dışa bir değişimle başlar her şey. Konfor alanından çıkmak kendinle ilgili bazı konularla yüzleşmek için ise cesaret şarttır. İçten dışa yapacağın zorlu yolculukta doğru adımlar atarsan istediğin değişimi yakalarsın. Unutma kendini nasıl hissediyorsan öyle yaşarsın, senin gerçeğin o olur. Değişmek için bekleme.

Hedef “yeni bir sen” ise hayata doğru konumlandırmanı yapmalısın. Kendini olduğun halinle kabul ettikten sonra değişmek için adımlar atmaya başlaman gerekiyor. En önemlisi değişime içten başlaman. Yoksa yine başa döner değişmediğini fark edersin.

Değişim sürecine ilk olarak swot analizini yaparak başlamak gerekir. Güçlü yönlerimizi değerlendirmek bizi mutlu eder, zayıf yönlerimizle karşı karşıya kalmak bizi korkutmuyorsa yeterince cesuruz demektir. Cesareti olmayan ise içindeki zayıflıklarla yüzleşemez ve değişemez.Analizde çıkan sonuçlara göre değişim süreci planlaması yapılır. İçten değişim sürecini başlattıktan ve istediğin yolda önemli adımlar attıktan sonra dıştan değişme zamanı da gelmiş demektir. Vücut tipine ve doğru renklerini bulduktan sonra kendine uygun tarzı belirleyip hayata geçir. Çünkü stilinle “Ben buyum” dersin. Hiç kuşkusuz her alanda olduğu gibi renklerin değişimde de büyük etkisi var. Cilt rengine göre sana uygun olan renk tonlarını kullanmak hem seni daha iyi gösterecektir hem de mutlu edecektir. Enerjini yükseltmek için rengini keşfetmeyi unutma.

İçinizdeki mucizeyi keşfettikten sonra sözcüklerin gücünü, kişinin rengini keşfetmenin nasıl mucizeler yarattığını, doğru stilin ve beden dilinin hayatınızı ne kadar etkilediğini öğrenerek değişime giden yolu tamamlamış olursun. Değişen dünyada değişmeyen olmak senin durman demektir. Çünkü mucizeyi beklemek değil içindeki mucizeyi keşfetmen gerekiyor.

Yazının devamı...

Değiştim mi?

Mutlu olmak için hepimiz değişmek istiyoruz. Kendimizde yapacağımız değişikliklerle mutlu olmanın yollarını arıyoruz. Bunun için önemli adımlar atıyoruz. Değişim için çabalasak hatta değiştiğimize inansak da bir an geliyor ve aslında hala mutsuz olduğumuzu fark ediyoruz. Bir türlü istediğimiz mutluluğa sahip olamıyoruz. İşte o an kendinize şu soruyu sorun: Değiştim mi gerçekten?

Her an her şey değişimdeyken biz neden kendimizi değiştiremiyoruz. Mutsuzum, her şey beni buluyor, kendimi makine gibi hissediyorum, işimi sevmiyorum ama mecburum gibi söylenmeler hayatımızın merkezinde yer alıyor. Karşımıza çıkan fırsatları beğenmediğimiz, değerlendiremediğimiz hatta karşımıza hiç fırsat çıkmadığını sandığımız bu an değişim isteğinin oluştuğu andır.

Saçımızın rengini değiştiriyoruz, tarzımızı değiştiriyoruz kendimizde değişiklikler yapıyoruz. Ama bu, gerçek değişim midir? Bu sizi nereye kadar mutlu eder?

Dönüşüm yolcuğu farkında olmakla başlar. Değişimi yürekten istemek gerek, yapabileceğinize, başaracağınıza inanmak, ama en önemlisi eyleme geçmek gerek. Evren eylemi sever, düşünceler yeterli değildir.

O halde değişime içten başlamalıyız. İçten değişim “kabul” ile başlar; önce kendimizi iyi ve kötü yönlerimizle olduğumuz gibi kabul edelim.

Değişmek için mucizeyi beklemeyin kendi mucizenizi keşfedin. İçinizdeki mucizeyi dışarıya çıkararak hayatınıza yeni bir yön verebilir gerçek bir değişim sağlayabilirsiniz. Hayata doğru konumlanmak için değişimi içten dışa yapılması gerekiyor. Bir sonraki yazımda içten dışa değişime giden yolu sizinle paylaşacağım.

Yaşamın şifresini çözme hazzını hissettiğinizde değiştiğinizi fark edeceksiniz. Ancak ruhun sonsuz olduğu bir evrende ben tamamım diyemeyiz. Yol bitmiyor, süreklilik önemli…

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.