SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Kaza geliyorum demez!

Yaz mevsiminin herkesin içerisinde, serinleme, dinlenme, serin sulara girme isteklerini yarattığı bilinen bir gerçek.

Bu mevsimlerde denize ya da havuza yakın lokasyonlarda tatil yapmak ve serinlemek istiyoruz. Fakat iskelelerden atlama ve havuz kenarlarındaki kaygan zeminler, başımıza hiç istemediğimiz kazaları getirebiliyor.

Bu nedenle sizlere bu yazımda “BURUNLARIMIZA DİKKAT EDELİM” uyarısını yapmak istiyor, sizin veya yakınlarınızın yaşayabileceği burun kırılması ile ilgili kazalarda hangi adımları atmanız gerektiği hakkında detaylı bilgiler vermek istiyorum.

Havuz kenarında yürürken, koşarken veya iskeleden denize atlarken var olan kaygan zeminler, düşmenize ve burnunuzun kırılmasına neden olabilir.

Diyelim ki düştünüz ve sert zemine çarpma anında burnunuzda oluşan kırık nedeniyle inanılmaz bir acı hissetmeye başladınız.

Burnunuzun kırıldığını idrak ettiğiniz dakikadan itibaren, elinizle burnunuzu sıkın ve başınızı hareket ettirmeden sabit bir şekilde yukarıya doğru kaldırmadan tutun.

Kırılan bölgeye zaman kaybetmeden, buz ile acil bir soğuk kompres uygulayın.

Kırılmanın ardından kanama yavaş seyrediyorsa, burnunuza soğuk su çekmeniz kanamayı daha da hafifletebilir.

Düşüşünüz sonrası burun cildinizde morarma gözlemlerseniz, burnunuz büyük ihtimalle kırılmış ya da çatlamış olabilir.

Bu anda yapılması gereken en doğru hareket, yakın mesafenizde bulunan bir kulak, burun, boğaz doktoruna başvurmanız olur.

Düşme sırasında, çarpmanın kuvvetiyle, burnunuzun iç kısmındaki duvar kırılabilir ve bu da kanamaları doğurabilir.

Bu durumda, yapılması gereken şey; o kırık parçaların mümkün olan en hızlı şekilde yerine getirilip, yerleştirilmesidir.

Çünkü bu girişim, ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Burnunuza profesyonel dokunuş, bu alanda uzman olan bir kulak, burun, boğaz hekimi tarafından yapılmalıdır.

Bu tarz kazalarda uzman doktor tarafından gerçekleştirilecek olan muayene kazayı yaşayan her hasta için olmazsa olmazdır.

Şunu da belirtmem gerekir ki, düşerek burnu kırılan herkes için tek tedavi yöntemi ameliyat olmayabilir.

Burunda oluşan hasar çok büyükse, yani yanlış kaynama, şekilsel değişikliğe mahal verecekse ameliyat gereklidir.

Aksinin uygulanması durumunda, burnun yanlış kaynaması, bu da devam eden süreçte burunda eğrilik ve nefes problemlerini ortaya çıkarabilir.

Hiç istemeyiz fakat böyle bir kaza sonucu burun kırılması olayında, mevcut durumu görmezden gelerek hafife almayın.

Zaman harcamak yerine bir kulak, burun, boğaz uzmanına başvurun.

Unutmayın ki, siz ve sağlığınız her şeyden kıymetlidir.

Hepinize kazadan uzak, sağlık ve keyif dolu günler dilerim.

Yazının devamı...

Güzel bir cilt için: Dermapen

Merhabalar sevgili okurlar,

Bu yazımda sizlere, cilt güzelliğini sağlayan “dermapen” uygulamasından bahsetmek istiyorum.

Dış Görünüme Önem Verenler İçin…

Dış görünümün büyük önem taşıdığı günümüzde, kadınlar ve erkekler, cilt güzelliğine oldukça önem vermektedir. Güzel bir cilde kavuşmak için de çeşitli yöntemlere başvurmaktadır. İşte bu yöntemlerden biri de, teknolojinin ne kadar ilerlediğini kanıtlayan cihazlardan biriyle yapılan “mikro iğneleme” yani bir diğer ismiyle “dermapen” uygulamasıdır.

Dermapen Nedir?

Dermapen, cildin sıkılaşmasını sağlayan, başarılı uygulamalardan biridir.

Yaş ilerledikçe farklı sebeplerden dolayı genişleyen gözenekler, ince çizgiler, kırışıklıklar, ağız çevresindeki barkod çizgileri gibi istenmeyen görüntülerin ortadan kaldırılması için uygulanan bir yöntemdir.

Bunların yanında cildin gençleştirilmesi, akne ve suçiçeği gibi izlerin ortadan kaldırılması, çatlakların tedavisi için de hastalarımız sıklıkla bu yöntemi tercih ederler.

Dermapen uygulamasında cildin değerli üst tabakası olan epidermise zarar vermiyor ve cildi soymuyoruz. Mikro iğne sistemi ile uyguladığımız bu yöntemi; özellikle yüz, el ve boyun bölgelerine uyguluyoruz.

Dermapen işlemi tüm deri tipleri için uygun bir yöntem ve bu nedenle boyun, kol içleri gibi bölgelere de uygulayabiliyoruz.

Yeni Cilt Dokusu Oluşturuyor…

Hastalarımız gelmeden evvel, dermapen uygulamasının nasıl yapıldığını çok merak ediyorlar. Hatta endişe yaşayanlar bile oluyor.

Bu işlemi çok pratik bir şekilde uyguluyoruz. İlk olarak cildi derinlemesine temizliyor ve ardından dezenfekte ediyoruz.

Devamında ise dermapeni uygulayacağımız bölgeye hyalüronik asit veriyoruz.

Dermapen cihazının, cilde dik bir şekilde hızlıca girip çıkan çok ince iğneleri mevcut. Bu iğneler sayesinde yüzde mikroskobik kanallar açılıyor.

Bu hasarın onarılmasıiçin harekete geçen cilt, yeni cilt dokusunun oluşmasını sağlıyor ve sağlıklı bir cilt yapısı kazanıyoruz. İşlemin sonunda, cilde yatıştırıcı peptid maskesi uyguluyoruz. Dermapen işlemi, yaklaşık 45 dakika içerisinde tamamlanmış oluyor. Bu işlemden sonra cildin sıkılığı ve elastikiyeti sağlanıyor. Cilt kolajen üretmeye başlıyor ve kan dolaşımı hızlanıyor.

Dermapen işleminin ayda 1 kez yani 4 haftalık aralarla, 4 seans uygulanmasını öneriyoruz.

Birçok Avantaj Sağlıyor!

Dermapen uygulaması, uygulanan kişiye birçok avantaj sağlayan bir işlemdir.

Yanık, leke veya iz oluşturma riski yoktur. Tüm deri tipleri için uygun bir işlemdir.

Lazer ile cilt gençleştirme uygulanamayan koyu tenli hastalar için de uygun bir yöntemdir.

Boyun, kol içleri gibi bölgelerde de kolayca uygulanabilir.

Dermapen cihazının tasarım avantajları sayesinde, burun kenarı, göz çevresi, dudak çevresi gibi ulaşılması zor olan bölgelerin de tedavi edilmesi mümkündür.

Herkese kendini çok iyi ve güzel hissedeceği, harika günler dilerim…

KBB Hastalıkları Uzmanı

Yazının devamı...

Liplift (dudak kaldırma) nedir?

Günümüzde birçok kişi, dudaklarının hacimli ve dolgun bir görünümde olmasını istiyor.

Hatta bu görüntüyü yakalamak için makyaj, dolgu gibi farklı yöntemlere başvuruyor.

Ancak dudakları daha kalıcı olarak bu istenilen görünüme kavuşturmak liplift ameliyatı ile mümkün!

Dudak kaldırma ameliyatı herhangi bir sağlık problemi olmayan kişilere lokal anestezi altında uygulanır.

İşlem yapılacak bölge iğneyle uyuşturulur veya “sedasyon” eşliğinde uygulanabilir.

Bu uygulama 45-50 dakikalık kadar sürer.

Hasta ameliyatın ardından 1-2 saat gözlem altında tutulduktan sonra gayet rahat bir şekilde evine dönebilir.

Operasyon anında, burun ile dudağının arasındaki ciltten, burnun alt kısmındaki kıvrımlara denk gelecek şekilde kesiler yapılır.

Alınacak cildin miktarına, hastanın isteğine göre karar verilir.

Minimum iz kalacak şekilde kesinin yeri yeniden dikilir.

Ameliyat sonrasında dudakta 3-4 gün kadar süren hafif bir şişlik ve gerginlik hissedilebilir.

Bu dönemde yumuşak gıdalar ile beslenmek ve bölgeyi gerdirmemek iyileşme sürecine olumlu katkı sağlar.

15 gün süresince gülerken ve konuşurken, bölgede hafif bir rahatsızlık hissedilebilir. Ancak şiddetli bir ağrı sızı duyulmaz.

1 hafta kadar kısa bir sürede dikiş yeri iyileşir.

Yaranın bulunduğu bölgedeki hafif kızarıklık, 1-2 ay kadar sonra tamamen yok olurken, yara belirgin olmayan bir izle düzelir.

Bu yöntemle üst dudağınız daha hacimli, daha dolgun bir görünüm kazanır.

Tercih edilen diğer farklı uygulamalara oranla çok daha doğal bir sonuç elde edilir.

Bu uygulama dudağı yukarıya doğru kaldırmayı amaçlar.

Çoğunluk üst dudak cildinin yani burunla dudak arasındaki bölgenin olması gereken ideal uzunluk 12-15 mm kadardır.

Bu uzunluğu aşmış olan ve üst dudakları ince bir yapıya sahip hastalar bu işlem için uygun adaylardır.

Bahsettiğimiz dudak ve burun arasında kalan bölge bazı kişilerde doğuştan uzunken, bazı kişilerde de burun estetiği sonrası, burun ucu havaya kalktığı için daha uzun görünmeye başlar.

Kimi hastalarda ise yaş ilerledikçe, üst dudakta da sarkmalar oluşabilir.

Bütün bu nedenlerle var olan estetik sorunların giderilmesi için liplift doğru ve kalıcı bir çözümdür.

Dudak kaldırma işlemi yani liplift diğer dudak uygulamaları (dolgu, makyaj hileleri vb...) gibi belirli periyotlarda yinelenmeye ihtiyaç duymaz. Bir kez yapılır ve etkisi ömür boyu sürer.

Bu işlem dudak ve burun arasındaki mesafeye ideal boyutu kazandırırken, aynı zamanda üst dudak cildindeki barkod çizgisi dediğimiz kırışıklıkları da azaltır.

Sağlıklı günler dilerim...

Prof. Dr. Ozan Seymen Sezen

KBB Hastalıkları Uzmanı

Yazının devamı...

Ergenlikte burun estetiği

Bana en çok gelen sorulardan biri;

Tek Amaç Estetikse Beklemeli

Benim kanaatim şu yöndedir: Ciddi bir sağlık sorunu yaşamayan genç hastalara, sadece estetik amaçlı burun ameliyatlarını 18 yaşını doldurmadan yaptırmalarını önermiyorum. Hastanın burun estetiği ameliyatı yaptırması için kemik yapısının oturması ve gelişmesinin tamamlanması önemlidir.

Çünkü ergenlik dönemi, en sancılı süreçlerden biridir. Vücut sürekli gelişmekte ve büyümektedir. Bu duruma burun da dahildir.

Burun, yaşın ilerlemesi ile birlikte gelişim döneminde, her geçen gün büyümeye devam eder. Aslında bu durum yüz yapısının oturmaya başlaması ile orantılı hale gelecektir. Bundan dolayı genç hastaların, burun ameliyatından evvel gelişimlerini tamamlamaları önemlidir.

Kemik gelişimini tamamlandığı tespit edildikten sonra, bir uzman doktor tarafından onay verilen, sağlıklı herkese burun ameliyatı yapılabilir.

Travma, Darbe Söz Konusuysa

Ameliyatın yapılmasının şart olduğu bazı durumlar vardır. Örneğin 18 yaşından daha küçük bir hasta, yaşadığı ciddi bir travma veya darbe durumunda ameliyat için başvuru yaptığı zaman, biz uzman doktorlar gerekli incelemeleri ve muayeneleri yaptıktan sonra hastanın burun ameliyatını planlarız.

Ergenlik döneminde oluşan travmaların ardından ortaya çıkan eğri burunlar; yüzde damakta, dudakta asimetrilere yol açabiliyor. Ayrıca bu problemler nedeniyle geceleri açık ağızla uyumak, diş eti hastalıkları, ağız kokusu, sinüzit gibi sorunlara da yol açıyor. Önemli noktalardan biri de, ergenlik döneminde oksijene ihtiyaç duyan gençlerin, büyüme çağında oksijenden mahrum kalması, ileriye dönük büyük problemlere yol açmasıdır.

Ameliyatı Uzman Bir Cerrah Yapmalı!

Ergenlikte burun estetiği olmaya karar veren kişiler için en önemli adım doktor seçimidir. Ameliyatı gerçekleştirecek olan cerrahın doğru seçilmesi demek; sağlıklı nefes alan bir burun yapısıyla hayat kalitesini artırmak anlamına gelir. Bundan dolayı doktor seçerken eğitimine, deneyimine, vizyonuna ve iletişim kurma yetisine göre seçim yapmanız önemlidir.

Doktora merak ettiğiniz her şeyi sorduğunuzdan emin olmanız gerekmektedir. Doktorun sorularınıza tatmin edici yanıtlar vermesi ve iletişim kurma konusunda da özenli olması tercih sebepleri arasında bulunmalıdır.

Psikolojik Olgunluk Şart!

Bazen kemik ve burun yapısının olgunlaşmasına rağmen, ameliyat olmak isteyen hastanın psikolojik olarak tam olgunluğa erişmediğine şahit oluyoruz. Bu olgunluğa erişmeyen ergen yaştaki kişiler, burunlarının görünümü ile ilgili kesin bir karar alamıyor, tabiri caizse ne istediğini bilemiyorlar. Aldıkları kararların arkasında duramamaları da, genç yaşta oldukları ameliyattan dolayı, ilerleyen dönemlerde pişmanlık duymaları gibi problemlere yol açabiliyor.

İşte bu nedenlerle, ne istediğini bilen, gerçekten kararlı, mantıklı ve kabul edilebilir istekleri olan ergenleri ameliyat etmeyi daha uygun buluyoruz.

Ameliyat öncesinde gerçekleştirdiğimiz muayenelerimizin önemli bir kısmını da, ergenlerin ameliyat psikolojisini değerlendirmek için, onlarla bol bol konuşarak, isteklerini dinleyerek, karşılıklı soru cevaplar ile geçiriyoruz.

Yazının devamı...

Koronavirüs hakkında bilmeniz gerekenler

Herkese Merhabalar,

Sizlerin de bildiği üzere, Covid-19 küresel salgını, dünyanın her yerini etkisi altına aldı. Bu günlerde günlük hayatımızla beraber, dünyadaki ekonomik ve sosyal sistemler de salgına göre şekillenmeye devam ediyor. Koronavirüs, haber kanallarında, yazılı basında ve sosyal medya mecralarında birçok bilginin de yayılmasına yol açtı.

Koronavirüs hakkında son güncel gelişmeleri, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı’nın güvenilir verileri ışığında siz değerli okuyucularım için derledim.

Virüslere Karşı Silahımız Yetersiz

Virüs demek, küçük bir mikrop demektir. Benzeri bakteri de olabilir. Tabii bakteriler, virüslerden farklı olarak vücudumuza girip enfeksiyon oluşturmalarına karşın onlarla savaşacak antibiyotiklere sahibiz.

Ancak virüsler, bakterilere göre biraz daha az bilinen, antiviral dediğimiz ajanların daha yeni yeni gelişmeye başladığı, onlara karşı silahımızın az olduğu bir mikrop ailesidir.

COVID-19, Koronavirüs ailesi içerinde yer alan bir virüstür. Korona, “taç” anlamına gelir, COVID-19 taçlı bir virüstür. COVID-19’un doğal konakçıları; evcil ve yabani hayvanlar, yani yarasa, domuz, kemirgenler, kanatlı hayvanlardır. Ancak insanlarda da enfeksiyona yol açabiliyor.

COVID-19 virüsünün neden olduğu enfeksiyonlar daha çok üst ve alt solunum yollarında etkili oluyor. Dünya, Koronavirüsü ailesi ile daha önce de karşılaştı. 2002'de SARS (Ciddi AKUT Solunum Sendromu), 2011'de MERS (Ortadoğu Solunum Sendromu) gibi salgınlar ortaya çıktı.

COVID-19, Koronavirüs ailesi ile benzerlik gösterse de, birtakım farklılıklar söz konusudur. COVID-19’da kuluçka süresi biraz daha uzun ve hastaneye başvurmayı gerektirecek olgu sayısı da daha düşüktür.

COVID-19 olgularının %80’i bulgusuz ve hafif bulgularla geçiriyor. Ancak geri kalan %20’de ise hastaneye başvurma gereksinimi oluşuyor. Hastaneye başvuran olgular arasında da ileri yaşta eş bir hastalığı olan, şeker hastalığı olan, sigara kullanan, kalp ve böbrek yetmezliği olan bireyler yer alıyor. Bu bireylerde daha yüksek bir ölüm oranı saptanmaktadır.

Bulaştırıcılık ve Dış Ortamda Dayanma Süresi Bilinmiyor

Koronavirüsün genel olarak dış ortamda dayanıklı olmadığı, genellikle cansız yüzeylerde birkaç saat içerisinde aktivitesini kaybettiği kabul ediliyor. Tabii burada virüsün cansız yüzeydeki aktivite suresinin yanı sıra bizim o yüzeye temas etme süremizin de önemli olduğunu vurgulamak gerekiyor.

Koronavirüs’ün bulaştırıcılık süresi ve dış ortamda dayanma süresi net olarak bilinmemektedir. Son zamanlarda bu virüsün kapalı ortamda, havada da bir süre asılı kaldığı gözlemlenmiştir. Bu yüzden eller, 20 saniye kuralı gözetilerek düzenli olarak yıkanmalı ve ellerimizi gözümüzle temas ettirmemeli ve sosyal mesafeyi korumalıyız. Bunun yanında kapalı ortamlarda da çok yakın mesafelerde bulunmamalı ve içerisinde bulunulan kapalı ortamı 2 saatlik aralıklarla düzenli olarak havalandırmalıyız.

Tam İzolasyon Hayati Önem Taşıyor

Öncelikle evden çıkmama uyarısına ciddi bir şekilde riayet etmeliyiz. Eğer tam olarak izolasyonu sağlayabilirsek, pandeminin tamamen kontrol altına alınması daha kısa sürede gerçekleşebilir.

Eğer kısmi bir izolasyon olursa, pandeminin kontrol altına alınması 7-8 haftayı bulabilir ve süre daha da uzayabilir. Bundan dolayı tam izolasyona ciddi anlamda önem vermek gerekir.

Dışarı çıktığımızda maske takmak bir önlem olabilir ancak maskenin nemlenmesi, ıslanması, ya da maskemize elimizle temas etmemiz ve sonrasında elimizi, yüzümüze ve gözümüze sürmemiz, maske kullanımını anlamsız kılacaktır. Ayrıca eldiven kullanırken de elimizi kesinlikle yüzümüzle temasa geçirmemeliyiz.

En Ufak Bulguda Hastaneye Gitmek Risk Oluşturuyor

Sağlık Bakanlığı tarafından, olası vakalar, kesin vakalar, olası ve kesin vakalara yakın temaslı kişiler, havaalanında tespit edilen kişilerle ilgili ayrıntılı algoritmalar mevcuttur ve prosedürler uygulanmaya devam etmektedir.

Eğer hasta olduğunuzu düşünüyor ve bir sağlık kuruluşuna hemen başvuruyorsanız, bu noktada süreci çok iyi analiz etmeniz gerekiyor. En ufak bir bulguda sağlık kuruluşuna başvuruyorsanız, birtakım risklerden bahsetmek mümkündür.

Bunlardan ilki, eğer ki Koronavirüs değilseniz, hastane ziyaretinizde virüsü kapabilirsiniz. Bunun dışında Koronavirüs’e yakalanmış olabilir ve evdeki kişileri de riske sokabilirsiniz. Bunun yanı sıra virüs taşımadığınız halde hastaneleri ziyaret ederek aşırı bir yoğunluğa neden olabilirsiniz. Bu durum aynı zamanda, ciddi anlamda yardıma ihtiyacı olan hastaların destek almasını zora sokmak manasına da geliyor.

Bu gibi aksaklıkların önüne geçebilmek için olası COVID-19 vaka sorgulama kılavuzundan yararlanıyoruz. Evde kendiniz de bu kılavuzlar yardımıyla bulgularınızı tespit edebilirsiniz.

Herkese sağlık dolu günler dilerim.

KBB Hastalıkları Uzmanı

Prof. Dr. Ozan Seymen Sezen

WEB SİTESİ

INSTAGRAM

Yazının devamı...

Cilt yenilemede dermapen

Merhaba değerli okurlarım,

Geçmişte pek çok kişinin tercih ettiği kozmetik uygulamalar gelişen teknoloji sayesinde günümüze kadar geliyor. Bunlardan biri de eski dönemlerde Çinlilerin tercih ettiği akupunktur uygulaması.

Akupunkturun asıl amacı, hayati enerji veya yaşam gücünün akmasına izin vermek için kanallar veya kanallar açmaktı. Günümüzde akupunktur, vücudun işlevlerini iyileştirmek ve doğal iyileştirme sürecini teşvik etmek için kullanılmaktadır.

Mikro iğnelemenin yani diğer bir adıyla dermapenin günümüzde cilt yenileme, tazelemede kullanıldığı görülmektedir.

Bu yazımda son dönemin fenomen uygulamalarından olan dermapenin hangi tedaviler için kullanılabildiğini, nasıl uygulandığını, yan etkilerini ve sonuçlarını sizler için açıkladım.

Cildinizi Yenileyen Dermapen

Dermapen tedavileri; cildi gençleştirmek, daha pürüzsüz ve daha genç görünmesini sağlamak için tasarlanmış popüler, yenilikçi, yaşlanma karşıtı ve yara izi düzeltme prosedürleridir.

Şu anda dünyanın en gelişmiş cilt iğneleme teknolojisi olan, diğer cilt gençleştirme uygulamalarına kıyasla cerrahi işlem gerektirmeyen ve ağrısız olan bu uygulama, sizi muhteşem görünümlü taze bir cilde kavuşturabilir.

Dermapenin Uygulama Alanları?

Dermapen uygulaması pek çok cilt durumlarında kullanılabilir:

Yara izlerinin giderilmesi

Yüz, boyun, el ve vücuttaki kırışıklık ve ince çizgilerin giderilmesi

Gözenek küçültme

Cilt sıkılaştırma

Gül hastalığı tedavisi

Çatlak görünümünün azaltılması

Güneş izleri giderilmesi

Cilt tonu iyileştirmesi

Akne izlerinin tedavisi

Kuru cildin yenilenmesi

Nasıl Uygulanır?

Dermapenin gelişmiş cilt iğneleme teknolojisinde, otomatik titreşimli tek kullanımlık, sterilize edilmiş bireysel mikro iğneleme uçları ile her uçta çoklu paslanmaz çelik mikro iğnelerin olduğu medikal bir alet kullanılmaktadır.

Bu şekilde doğal kolajen üretimi uyarılırken, ciltte % 80'e kadar daha fazla besin taşıyabilen ince kanallar oluşturulur ve bu da altta yatan hücreleri beslemek için cilde derinlemesine yenilik sağlar.

Cihazın uç derinliği, özel ihtiyaçlara ve farklı tedavi alanlarına bağlı olarak ayarlanabilir. Bu durum, yüz hatlarınızda, gözleriniz, burnunuz ve ağzınız gibi bölgeler üzerinde en iyi sonuçları elde etmenize olanak sağlar.

Uygulama öncesinde cilt iyice temizlenerek, dezenfekte edilir. Tedavi gerektiren bölgeye hyaluronik asit, mezoterapi çözeltileri, PRP veya CGF uygulanabilir.

Tedaviden önce uyuşturucu krem kullanılması, herhangi bir ağrıyı tamamen en aza indirmeye veya ortadan kaldırmaya yardımcı olur.

Tedavi Süresi Kişiye Göre Düzenlenir

Mikro iğneleme, istenen sonuçları elde edene kadar her 4-6 haftada bir güvenle tekrarlanabilir. Kolajen artırımı için tedaviler arasında minimum 4 ila 6 hafta ayırma süresi olmalıdır. 3 seans ile başlanılması önerilir. Gerekli tedavi sayısı, her bireyin tedavilere nasıl tepki verdiğine ve başlangıçtaki hasarın derecesine bağlı olacaktır.

Mikro iğneleme, vücudun tüm cilt kısımlarında (boyun, kollar, bacaklar, vb.) kullanılabilir. Çoğu kişi ilk randevudan sonra uygulamanın etkilerini görmeye başlayabilir.

Bu İşlem İçin Uygun Bir Aday mısınız?

Dermapen uygulaması herhangi bir sağlık problemi olmayan herkese uygulanabilir, tabii ki bazı kişiler hariç.

Hamilelik döneminde olanlar, kan sulandırıcı ilaç kullananlar, sedef hastalığı veya egzama gibi bazı cilt hastalıklarına sahip olanlar, açık yaraları olanlar, son zamanlarda radyasyon veya kemoterapi görmüş kişiler, cilt izleri geçmişi olanlar için dermapen uygulaması uygun olmayabilir.

İyileşme Süreci Oldukça Kısa

Mikro iğnelemede iyileşme süresi oldukça kısadır. İşlemi izleyen ilk birkaç gün içinde ciltte tahriş ve kızarıklık görülebilir. Bu durum, iğneler tarafından yapılan küçük “yaralanmalara” doğal bir tepki olarak düşünülebilir. İşlemden sonra rahatsanız, işe veya okula geri dönebilirsiniz. Bazı kişiler kızarıklık azalıncaya kadar, ilk günler kamuflaj makyajı uygular. Bu kişinin tercihine kalmış bir durumdur.

Uygulamanın ardından birçok kişide hafif kızarıklık görülür. Etkiler 24-48 saat kadar sürecektir. Görünür kızarıklığı azaltmak için, işlemden sonra hyaluronik asit kullanımı ve cildin çinko bazlı güneş kremi ile korunması önerilir.

Hepinize sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler dilerim…

KBB Hastalıkları Uzmanı

Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen

Yazının devamı...

Mevsimi geldi, dikkat!

Herkese Selamlar,

Mevsim itibariyle artık kışa girdik. Havalar soğudukça üst solunum yolu enfeksiyonları, gribal enfeksiyonlar arttı. Bununla bağlantılı olarak özellikle çocuklarımızda orta kulak iltihaplarını çok sıklıkla görmeye başladık. Orta kulak iltihapları, genel olarak hem erişkinlerde hem çocuklarda görülebilen, kulak zarının ve orta kulağın iltihaplarıdır. “Akut Orta Kulak İltihapları” ve “Kronik Kulak İltihapları” olmak üzere 2’ye ayrıldığını söyleyebiliriz. Kronik orta kulak iltihapları, daha ziyade erişkinlerde görülebilen, müzminleşmiş iyileşmeyen iltihaplanma türünü anlatmak için kullanılır.

Akut Orta Kulak İltihaplanması Nedir?

Akut orta kulak iltihaplanması, özellikle çocuk yaş grubunda çok fazla görülen ve aileleri endişeye sevk eden bir hastalıktır.

Orta kulak iltihapları, kulak zarını ve orta kulağı ilgilendiren bir iltihap türüdür.

Genelde çocuklarda “çok sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirilmesi” bu problemi tetikler. Üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında ya da takip eden dönemlerde, genzimizde bulunan mikrobik ortam öksürük veya başka yöntemlerle östaki tüpümüzden orta kulağa doğru ilerleyerek, orta kulakta enfeksiyon yaratabilir.

Orta Kulak İltihaplanmasının Bulguları Nelerdir?

Orta kulak iltihaplanması, çok çabuk ve aniden gelişebilen bir enfeksiyon türüdür. Sabah sağlıklı bir şekilde okula gönderdiğiniz çocuğunuz, öğlene doğru kulak ağrısı yaşayabilir ve öğretmeni arayıp sizi durumdan haberdar edebilir. Yani çok kısa saatler içerisinde bulgular gelişebilir.

Hastaların şikayetleri genellikle; Kulak ağrısı, kulakta basınç ve dolgunluk hissi, yüksek ateş, halsizlik ve bitkinlik olabilir.

Bu problem bizim açımızdan önemlidir. Çünkü orta kulak iltihapları ciddi ağrı yapar ve çocuğun gerçekten çok rahatsız olmasına neden olabilir.

Hemen Antibiyotiğe Başvurmuyoruz

Bu hastalığın tedavisi ile ilgili son yıllarda biz doktorlar, artık hemen antibiyotik vermek gibi bir yönteme başvurmuyoruz. Ancak bunun için ailenin bilinçli olması, doktoruna kolayca ulaşabiliyor olması gerekir.

Hasta ağrı kesici ve ateş düşürücülerle 2 gün takip edilmelidir. 2 günden sonra ağrıda ve ateşte azalma olmuyorsa, o zaman antibiyotiğe başlanabilir.

Diyelim ki doktora ulaşma imkanınız, günlük hayat temponuz nedeniyle çok müsait değil. Bu durumda çocukta bu problem görülür görülmez antibiyotiğe başlanabilir. Bu sizin ve doktorunuzun tercihi ile belirlenecek bir durumdur.

Ağrı Geçtikten Sonra, İltihap Gerilemeyebilir

Orta kulak iltihabı ağrı geçtikten sonra hemen gerilemeyebilir. Orta kulakta bir sıvı kalabilir ve bu sıvı belirli bir süre sonra kendiliğinden kaybolabilir.

Ancak bazı çocuklarda bu süre uzayabilir. 3 aya kadar bu sıvılar gerilemeyebilir. Eğer 3 aya kadar bu sıvılar gerilemezse ve daha uzun sürerse çocukta bir işitme azalması yaşanabilir.

Bu işitme azalması sıvıya bağlıdır. Sıvı alındığı ya da kaybolduğu taktirde işitme azalması durumu düzelecektir. Bu gibi durumlarda eğer çok ciddi bir işitme kaybı yoksa veya kulak zarında geriye doğru çökmeler, kulak zarının yapısını bozacak durumlar yoksa 3 aylık bir süre beklenir. Fakat 3 aydan daha uzun bir süre bu sıvılar kaybolmuyorsa, o zaman kulak zarının arkasındaki bu sıvı boşaltılarak, kulağa tüp diye tabir ettiğimiz daha sonra kendiliğinden atılacak, geçici küçük protezler konulabilir.

Ancak bu belirttiğim durum hastalarda çok nadir görülür. Yani her orta kulak iltihabı probleminden sonra kesin yaşanacak diye bir kural yoktur. Orta kulak iltihabı problemlerinin yaklaşık %1’inde görülecek bir durumdur.

Çocukların %90’ında Yaşanıyor

Orta kulak iltihaplanması çocuklarda çok sık görülür. Çocukların neredeyse % 90’ında, 7-8 yaşına gelene kadar çok sıklıkla gözlenebilir.

Risk Faktörleri Nelerdir?

Bu problem;

Çok sık hastalanan bağışıklığı düşük çocuklarda sıkça yaşanabilir.

Bunun dışında çocukların kreşe gitmesi bir risk faktörüdür diyebiliriz.

Sigara dumanına maruz kalmak ve hava kirliliği de risk faktörleri arasındadır.

Alınacak Önlemler Nelerdir?

Çocukların gribe yakalanmasını önleyici ne kadar tedbir varsa, aynıları bu problem için de bir önlem olabilir.

Çocukların yanında sigara içilmemelidir. Yine çocuklar mümkün olduğu kadar doğal ve katkısız gıdalarla beslenmelidir.

Her ne kadar tartışmalı gibi görünse de tıbbi açıdan hala çok büyük önemi olan grip aşıları ve pnömokok aşıları,çok sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda bu mevsimlerde yapılırsa, gripleri önlediği gibi orta kulak enfeksiyonlarını da önleyebilir.

Hepinize sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler dilerim…

KBB Hastalıkları Uzmanı

Prof. Dr. Ozan Seymen Sezen

Yazının devamı...

Bademciğin Görevleri

Selamlar Sevgili Okurlar,

Bu yazımda sizlere, vücudumuzda savunma mekanizması görevini gören "bademcik" konusundan bahsedeceğim.

Görevleri Savaşmak

Bademcikler, kişilerin boğazının iki tarafında bulunan, oval şekilli yumuşak doku kütleleridir. Aynı zamanda lenfatik sistemin bir parçasıdır. Bademcikler, enfeksiyonlardan korunmaya yardımcı olur. Ağız yoluyla vücuda giren virüs ve bakterilerle savaşmak da bademciklerin önemli bir görevidir.

Soğukların gün geçtikçe arttığı bu aylarda, grip ve nezleler ile birlikte en sık görülen rahatsızlıklardan biri “bademcik enfeksiyonları” dır. Bademcik iltihapları sık yaşanan problemlerin başında gelir.

Havasız kapalı ve kalabalık ortama maruz kalmak enfeksiyon risklerini maksimum seviyeye çıkarmaktadır. Bulunulan ortamı arada bir havalandırmak, ortamda hijyeni sağlamak ve elleri bol bol yıkamak alınabilecek önlemler arasındadır.

Çocuk Hastalarda Daha Sık Rastlanıyor

Özellikle çocuk hastalarda bademcik enfeksiyonlarına ve buna bağlı gelişebilen hastalıklara daha sık rastlıyoruz. Toplumda “beta” mikrobu olarak adlandırılan, streptekok cinsi mikroplar bademciğe yerleşir ve bademcik rahatsızlığına yol açar.

Çoğunlukla bademcikler üzerinde beyaz bir görüntü yaratır. Belirtileri arasında boğaz ağrısına eşlik eden ateş, halsizlik, eklem ağrısı vardır.

Bu Belirtiler Var İse Dikkat!

Akut yani geçici bademcik şişmesinde oluşan semptomlar kolaylıkla tedavi edilebilir. Kronik veya çok sık tekrarlayan bademcik iltihabı, şişen bademciklerin geçici bir bölümünü oluşturan ve nadir görülen enfeksiyonlardan farklıdır.

Bu durum genellikle antibiyotik kullanımına olumlu cevap vermez ve hastalık devam eder. Bulguları ise tekrarlayan boğaz ağrısı, boğazda kuruluk ve kaşıntı, yutma güçlüğü, halsizlik, hafif ateş ve kansızlıktır. Bunun dışında geniz eti ile birlikte ise solunum yolunu tıkayabilir ve uyku apnesine yol açabilir.

Cerrahi Yöntemle Alınması Gerekebilir…

Senede 3 seferden fazla tekrarlayan, daima ilaç kullanımına ihtiyaç duyulan kronik enfeksiyonlarda ve çok büyük bademcikler nedeniyle yaşanan nefes alma zorluğu, ağzı açık uyuma, horlama, büyüme-gelişme geriliği gibi durumlarda hekiminiz bademciklerin cerrahi yöntemler ile alınmasına karar verebilir. Bu yönteme “tonsillektomi cerrahi” ismi verilir.

Bademcik ameliyatları Türkiye’de ve dünyada çok sık yapılan ve sonuçları oldukça olumlu olan ameliyatlardır. Hastanın genel anestezi almasına engel olan bir durum olmadığı takdirde, hastanın uyutularak ameliyat edilmesi son derece konforludur. Bu ameliyat genellikle 30 dakika ila 1 saat kadar sürmektedir.

Bademcikler Alınırsa Vücut Nasıl Korunacak?

Birçok kişi, savunma sisteminin önemli bir parçası olan bademciklerinin alınması durumunda vücudunun savunmasız kalıp kalmayacağı konusunda endişe duymaktadır.

Fakat altını önemle çizmek gerekir ki, vücudumuzu savunmakla görevli olan tek organımız kesinlikle bademciklerimiz değildir. Bademciklerin ameliyat ile kişiden alınması durumunda, vücudu koruma görevini dil kökü bademcikleri ve boğazımızın arka duvarındaki yapılar üstlenmektedireceğim.

Hepinize sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler dilerim…

KBB Hastalıkları Uzmanı

Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.