SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Bedende Kaç Tane Diyafram Kası Var?

Geçen yazımda nefes alırken kullandığımız diyafram kasından bahsetmiştim. Nefes alıp verirken kullandığımız diyafram kası dışında bedenimizde iki farklı diyafram kası daha vardır.. Bunlardan biri pelvik diğeri de vokal diyafram kaslarıdır. Tam bir nefesten bahsedeceksek, bu iki diyaframın da, nefese dâhil edilmesi gerekir.

Vokal diyafram kası boğaz, pelvik diyafram kası ise bedenin pelvik bölümündedir. Bu üç diyafram kası, bedende birbirine paralel olarak yatay konumda yerleşmişlerdir. Pelvik diyafram, bedenin aşağı konumundaki organların beden içindeki duruşunu destekleyerek kolayca işlevlerini gerçekleştirmelerini sağlar. Vokal diyafram ise sesin çıkartılmasında rol oynar. Nefes alış veriş derinleştiği ölçüde çıkardığımız seste derinleşip güzelleşecektir. Bu üç diyafram kasını birbirine açılan kapılar olarak düşünebilirsiniz. Bir kapı açıldığında diğer kapılar da hareket etmeye başlar.

Karın kısmı çok sıkı olan kişilerin pelvik diyafram kasının kısa ve büzülmüş bir konumdadır . Böyle bir durumda derin nefes alma söz konusu olamaz. Bu da kişinin yaşamına endişeyi davet etmesi anlamına gelir. Ana diyafram kası, aşağıya doğru olan hareketini tamamlayamayınca vokal diyafram tüm görevi üstlenir ki bu da çatal ile çukur kazmaya benzer. Nefes almak çok yorucu hale gelir. Nefes tamamlanamadığı sürece beden, ihtiyacı olan nefesi alabilmek için nefes verişini tamamlamadan hızla bir sonraki nefese yönelir. İşte o zaman imkânsız olan bir gerçekleştirilmeye çalıştırılır. Doğru olan nefes verişi kısaltıp bir sonraki nefese koşmak yerine ilk nefesi derinleştirmeye odaklanmaktır.

Yanlış yaptığımızı farkında olmadığımız sürece hayatımızı sürekli çabalayan bir nefes alıp verme hali içinde sürdürürüz. Fakat artık siz doğruyu öğrendiniz!! Bundan sonrasında top sizde..

Her Daim Sevgi Işıkla

Nefestr.com

Sibel KAVUNOGLU.

(*) Diyafram kasları ile ilgili teknik bilgi Donna Farhi’nın “ Breathing Book” kitabından alınmıştır

Yazının devamı...

Nefes Alış Şekliniz Ne Kadar Doğru?

Doğru nefes diyaframı kullanılarak yapılan nefes alış şeklidir. Diyaframınızı kullanıp kullanmadığınızı basit bir çalışma ile anlayabilirsiniz.

Sırtüstü yere uzanın ve bacaklarınızı rahatça, ayak parmaklarınız dışarı bakacak şekilde açın. Kollarınızı, avuçlarınız dışa doğru ve parmaklarınız gevşek bir şekilde bedeninizin yanına uzatın. Gözlerinizi hafifçe kapatın. Şimdi bir elinizi göğsünüzün üzerine, diğer elinizi ise diyafram bölgenize (göğüs kafesinin hemen altına) yerleştirin. Her zamanki gibi nefes alırken, dikkatinizi nefesinize verin. Her nefes alışverişte hangi elinizin inip kalktığına dikkat edin. Eğer karnınız nefes alırken dışa, nefes verirken içe doğru hareket ediyorsa, diyaframla nefes alıyorsunuz demektir.

Türkiye’deki bayanların çoğu, diyaframını kullanmaz, göğsüne doğru nefes alır. Adı üstünde, göğse doğru nefes alındığında akciğerlerin sadece üst kısmına hava dolar. Bu durumda diyafram bölgesi ise sabit ve gergin olur. Gergin bir diyafram bilinçli farkındalığımızdan stres ve endişe gibi istenmeyen duyguları engellemenin bir işaretidir. Bu nedenle gerçekten diyaframınızı kullanıp kullanmadığınızı ve diyafram nefesinin daha etkin nefes almanıza nasıl yardımcı olduğunu anlamak önemlidir. Klinik testler diyafram nefesinin yüksek tansiyon ve kronik endişe gibi pek çok fiziksel ve zihinsel rahatsızlığın tedavisinde etkili bir araç olduğunu zaten ortaya koymuştur.

Diyaframın yerini bilmeyenler için yazıyorum. Diyafram, bedenimizde kalp, beyin ve karaciğer, mide, pankreas gibi hayatı organların arasında yer alır. Diyafram, göğüs ve karın boşluğunu birbirinden ayıran fibröz bir kas dokusu tabakasıdır. Diyaframın kas lifleri nefes aldığımızda kasılır ya da sıkılaşır ve diyaframın kubbe biçimini düzleştirir. Nefes verirken dışarıya doğru solumak diyaframı ve destekleyen kasları gevşetmekle olur. Bu kas gevşemesi düzeni havanın serbest bırakılması sırasında içerdeki hava basıncında azalmaya neden olur, tıpkı hava ile dolu bir balonu söndürürken olduğu gibi. Nefes verirken yapılması gereken tek şey, gevşemektir.

Bundan böyle nefes çalışmalarına katıldığınız için şeklinde geyik yapan arkadaşlarınıza diyaframın öneminden bahsedebilirsiniz.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Nefestr.com

Sibel KAVUNOĞLU

Diyafram ile ilgili teknik bilgiler Dr. Judith Kravitz’in özel notlarından alınmıştır.

Yazının devamı...

Oksijen Seviyesi Neden Önemli

Bedensel fonksiyonlarımızda bir şeyler yanlış gittiğinde rahatsızlıklar ortaya çıkar. Bu tür anlarda bakteri, virüs ve parazitler daha kolay bedene girerler. Bakteri, virüs ya da parazitler vücuda girdiğinde enfeksiyon oluşur. Enfeksiyon olduğunda bedenin iş görme yeteneği yavaşlar. Evet, bu bilgileri zaten az çok biliyorsunuz. Bu yazımda tüm bunlar olurken bedeninizdeki oksijen seviyesinin ne kadar önemli olduğundan bahsetmek istiyorum.

Bedendeki oksijen seviyesini artırarak enfeksiyona sebep olan çeşitli bakteri ve onların yol açtığı enfeksiyonlar ile mücadele edebilirsiniz. Danışanlarım, rahatsızlıkları olduğunda nefes seanslarını iptal etmek isterler. Ben de aksine nefes seansına gelmelerini söylerim. Çünkü nefes seansı sırasında bedenlerindeki oksijen oranı artacak ve oksijen onların daha kısa sürede iyileşmelerine yardımcı olacaktır. Bakteriler, hayvan hücrelerinden daha küçük ve daha ilkel olan tek hücreli organizmalardır. Birçok bakteri vücutta doğal olarak bulunur ve nadiren sorun yaratırlar. Yeter ki çoğalmasınlar, yeter ki olmamaları gereken bir yerde bulunmasınlar. Bir diğer tür bakteriler vardır ki, bunlar hastalığa sebep olurlar. Bunlara patolojik bakteriler denir. Bu bakteriler, enerji sağlamak için oksijeni kullanıp kullanmadıklarına bağlı olarak farklı gruba ayrılırlar. Bazıları enerji üretmek için havayı kullanırlar ki bunlara bakteriler denir. Bazıları ise havadan hiç mi hiç hoşlanmaz, onlara da Birçok bakteri oksijenle ya da oksijensiz ortamda bulunabilirler. Bunlar s’lar olarak anılır. Bunlar enerji üretiminde mayalanmayı (fermantasyon) kullanırlar ve söz konusu enzimlerden yoksundurlar. Tam aksine, oksijenle temasa geçtiklerinde ölürler.

İşte Transformal nefes tekniği ile bedeninizdeki oksijen oranını olması gereken seviyelere getirebilir ve bedenin bakteriler karşı yaptığı yavaşta ona destek verebilirsiniz. Şimdi, zihninizde şöyle bir soru geçiyor olabilir. “ Çok doğru; nefes çalışması yapmadan da bedeniniz bu bakterilerle savaşına devam etmekte ve başarılı olabilmektedir. Fakat bakteriler ile savaşırken bedende var olan enerji kullanılmaktadır. Bedeninizdeki mevcut enerjiyi verimli kullanmak için doğru nefesi yaşamınıza almanız güzel bir seçim olabilir.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Nefestr.com

Sibel KAVUNOĞLU

Yazının devamı...

Nefesi Göz Ardı Etmeyin

Siz, siz olun nefesinizi göz ardı etmeyin. Nefes, yaşam, sağlık, uyum ve denge demektir.. Bu yazdıklarım size reklam sloganı gibi görünebilir. Daha önce nefesi denemiş olanlar bu tanımın anlamını çok iyi bilirler. Bu haftaki yazımda, nefesi henüz denemeyenler için bazı bilimsel bilgileri paylaşmak istiyorum.

Enerjimizin çoğunu soluduğumuz hava içindeki oksijen sayesinde kazanırız.. Bedendeki enerji yüksek olduğunda moralimiz sağlam olur. Kendimizi daha iyi hissederiz. Bizi yolumuzdan alıkoyacak hiç bir şey kalmaz. Bedendeki enerjiyi yüksek tutan bedeninizdeki oksijen oranı ile birlikte zihnin rahat olmasıdır. Nefes çalışmaları, bu ikisinin de gerçekleşmesini sağlar.

Kabul edilmiş tıbbi yaklaşımların içine düştüğü yanılsamalardan biri oksijenin zaten mevcut olduğu varsayımıdır. 1980 yılında Dr. West’in ortaya çıkardığı şey ise hücreler kuru olana kadar pompaları çalıştıracak oksijenin olmadığıdır. Hücrelerin etrafındaki alandan su ve kan proteini lenf damarları aracılığı ile uzaklaştırılmadığı takdirde, kişinin de bedeninde hasar olur. Bu bilgi Dr. West tarafından araştırmaları esnasında ortaya konmuş ve ünlü bir lenfolog olan Dr. Arthur C. Guyton tarafından 1961 yılında yazılan adlı kitapta teyit edilmiştir. Dr. Guyton aynı zamanda derin nefesin ölü hücreleri ve suları uzaklaştıran lenf damarlarını aktive ettiğini de kanıtlamıştır ki bu da hücrelerin oksijeni emmesine olanak veren kuru ortama ulaşmasına izin vermektedir.

Dr. West’in sorduğu en önemli soru ise sorusudur. Ve bu sorunun üzerinde çalışırken Mart 2000’de “ keşfetmiştir. West ve dünya genelinde yaklaşık 400 doktor artık şunu beyan etmektedir. “Sürekli sığ nefes almak, intihardır.”

İyisi mi siz, siz olun nefesi göz ardı etmeyin.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Nefestr.com

Sibel KAVUNOĞLU

Yazının devamı...

Nefes Parmak İzi Gibidir

Transformal nefesi diğer nefes tekniklerinden ayıran uygulamalardan biri “nefes analizi sanatı “ dır. Nefes Analizi sanatı sayesinde yaşama karşı takındığınız tavrın nefes modelinizle bağlantılı olduğunu fark edersiniz. Kişinin kontrolcü olup olmadığı, ilerlemekle ilgili sorunlarının olup olmadığı, kendisini sevip sevmediği, diğerleri ile olan ilişkilerinin nasıl olduğu, hayatındaki kadın ya da erkek figürlerine karşı nasıl bir tutum sergilediği vb gibi nefes analizi sanatı sayesinde kolayca anlaşılır. Bu sanat Sevgili hocamız Dr. Judith Kravitz tarafından yıllar önce keşfedilmiştir.

diyenlerdenseniz, bence tamamıyla yanılıyorsunuz. Nefes alış şeklinizi değiştirdiğinizde yaşamınızda değişecektir. Geçmişte kendimi köşeye sıkışmış hissettiğim bir anda transformal nefes karşıma çıktı. Bu tekniği ilk deneyimlediğimde alıyordum.

Bu tarz bir nefes modeline sahipseniz hissettiklerinizle dışarıda olanlar arasında bağlantı kuramaz, bildiğinizi düşündüğünüz şeyleri hissedemediğiniz için sürekli karmaşa içinde kalırsınız. Enerjiniz yüksektir fakat bu enerjiyi verimli kullanamazsınız. Hayatınızdaki insanlar sürekli sizi suiistimal ederler. Yolunuzu kaybetmiş gibi hissedersiniz. Ben de üç transformal nefes seansı sonrasında ters nefes alış modelini doğru nefese çevirdim ve yukarıda yazdıklarım teker teker değişti.. Daha bir çok olumlu gelişme olmaya devam ediyor.

Bu yakınlarda 5-10 Kasım’da yine bir transformal nefes semineri var. Bu seminere sevgili hocamız Dr. Judith Kravitz’de davetli. Katılımcıların her defasında güçlü değişim ve dönüşümler deneyimlediği bu semineri kaçırmayın derim... Bu seminer sırasında nefes analizi yanında daha bir çok güçlü teknikle tanışma fırsatını yakalayabilirsiniz.

Olabilir diyorsanız info @nefestr.com’ a ya da bana yazın.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Nefestr.com

Sibel KAVUNOGLU

Yazının devamı...

Nefes, Değişim Demektir!

Bir süredir ara verdiğim nefesle ilgili yazılarıma tekrar devam etmeye karar verdim. Bildiğiniz gibi uyguladığım nefes tekniğinin ismi “Transformal Nefes ”

Transformal nefes tekniğinde diyafram kasının kullanımı ile solunum sisteminin tamamının kullanılması teşvik edilir. Diyafram, nefes almamız için yaratılmış bir kastır ve nefes aldığımızda işin büyük kısmını bu kas gerçekleştirir. Ancak pek çok insan nefes alırken diyaframını kullanmaz. Bunun yerine sırt ve interkostal kaslarını kullanırlar ki bu kaslar tam bir nefese izin vermezler. Üstelik nefes alırken bu kasların kullanılması sırtta ve solar pleksus (kaburga kemiklerinin birleştiği orta kısmın alt bölümü) bölgelerinde gerginliğe neden olur. Bu tür kısıtlanmış nefes almaya göğüs nefesi denir.

Modern günlük yaşam biçimimiz, yarattığı günlük stresler ile göğüslerinden nefes alan insanların artmasına yol açmaktadır. Oysa Transformal Nefes fiziksel olarak çok daha fazla enerji verebilir, toksinleri sistemden uzaklaştırabilir ve elektromanyetik alanda daha düşük frekanslarda titreşen baskılanmış duyguların ya da zihnin koşullanmalarının sebep olduğu fiziksel semptomları uzaklaştırabilir. Transformal Nefes ile hücresel düzeyde daha düşük titreşimli kalıpların daha yüksek bir frekansa dönüştürülmesi söz konusudur. Transformal Nefes zihinsel olarak eski düşünce biçimlerini ve karmaşalarını silebilir, derin bir huzur ile yepyeni yaratıcılık ve aydınlık düzeyleri yaratabilir.

Nefesi, bir kere deneyimlediğinizde tıpkı bir sihir gibi hayatınıza girebilir. Yaşamınızı değiştirip, dönüştürür.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel KAVUNOGLU

Nefestr.com

Yazının devamı...

Genişleme nefesi

(*) Aşağıdaki yazının içeriği Patrick Flanagan & Gael Crystal Flanagan tarafından hazırlanmıştır. Ben sadece bağlantıları birleştirdim.

(*) “

Sadece bu teknik değil, diğer nefes çalışmaları da kendimizi iyi hissetme duygusunu kazandırır. Kesin olan bir şey var ki, nefes çalışmalarının bilinç üzerinde de derin etkisi bulunmakta; yani enerjiyi arttırmaktadır. Bu da kardeşi kardeşe düşman yapan, kıskançlık ve hırsın güç savaşlarının gereksizliğini fark etmemizi engelleyen bilinç kirliliğini önlemektedir.

Şu an bazılarınız, şeklinde düşünüyor olabilir. Evet, çok haklısınız... Bence buradaki tek sorun sadece ve sadece nefesten medet ummaktan kaynaklanıyor. Diyelim ki son model bir aracınız var. Deposuna benzin koymazsanız, arada bir bakımını yaptırmazsanız, aracınızın evinizin duvarına asmış olduğunuz resimden hiç farkı kalmaz. Nefes çalışmalarını da tıpkı aracınıza koyduğunuz, uyumlu benzin, yaptırmanız gereken bakım olarak kabul edebilirsiniz. Nefes çalışmaları gerçek olanı fark etmeniz için uygun ortamı sağlarlar. Size nasıl bir insan olmanız gerektiğini ya da nereye gitmeniz gerektiğini söylemez. Bu nedenle de nefesi denediği halde huzuru bulamayanların yaşamla ilgili motivasyonlarını kontrol etmek gerekir. Negatif deneyimler yaşayanlar deneyimlerinin ardındaki motivasyona baktıklarında motivasyonlarının negatif olduğunu fark edeceklerdir.

Konuyu toparlayacak olursam, nefes çalışmaları bilinç kirliliğinizi yok etmeniz için uygun zemini hazırlar, diğer her şeyde olduğu gibi hareket edecek olan sizsiniz. Sadece ve sadece kendinizden medet ummalısınız. Zaten, adı üstünde, bizler düşünebilen, fikir yürütebilen, fikirleri kullanarak büyüten varlıklarız yani İnsanız....Yolumuzu aydınlatmak için en uygun tekniği kullanacak, gideceğimiz yolu ve nasıl gideceğimizi kendimiz belirleyeceğiz

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Nefestr.com

Sibel KAVUNOĞLU

Yazının devamı...

Beden ve zihin neden rahatlamaz?

Budist görüşe göre, bir parmak şaklatma süresi boyunca zihinden geçen olay sayısı 65 dir . Bu sayı bir dakika için 11.700, bir saat için 702.000’dir. Beden ve zihnin bir türlü rahatlamaması da bu sebeptendir. Bir parmak şaklatması boyunca zihinde beliren bu 65 zihinsel olayın birine dikkatiniz çekildiğinde, bu olayın temasına uygun duygular yükselir. Duygular yükseldiğinde ise o duyguya uygun hareket etmeye başlarsınız. Zihinden geçen olayın teması pozitif ise pozitif, negatif ise negatif sonuçlanacak hareketler gerçekleşir. Peki, bir sonraki anda takılacağınız zihinsel olayı belirleyen nedir?

Motivasyondur. Yani an ve an sahip olduğunuz niyet, bir sonraki anda takılacağınız zihinsel olayı belirler. Motivasyon negatif ise negatif, pozitif ise pozitif aksiyonlar alırız. Aranızda bu bilginin doğruluğundan şüphe edenler varsa geçmişteki herhangi bir negatif hareketinin gerisine bakabilir. İnsanların aynı olaya farklı tepki vermelerinin sebebi de bu olabilir.

Sonuç olarak bilinç, bir önceki anda yükselene göre şekillenir. Çok iyi bir insan olsanız bile kızgın bir haldeyken sizi görenler o anki halinize göre sizi değerlendireceklerdir. Aralarında negatif bir motivasyona sahip olanlar ise mevcut durumu daha da abartacaklardır.

Bu yüzden de beden ve zihninizin daha da rahatlamasını, insanların sizi doğru tanıması ya da çok sevmesini istiyorsanız sizi ters köşeye yatıracak zihinsel olaylardan uzak kalmalısınız. Bunun için de zihninizdeki zihinsel olayları izlemeli ve negatife sevk edecek olanlara karşı da tetikte olmalısınız . Doğamızda olmayan sonradan edinilen her şey düzeltilebilir. Negatif enerjiler değişebilir, arınabilir.. Çünkü enerji sürekli değişir. Zihin ve bedeni ne kadar çok arındırırsak zihnimizde o kadar çok pozitif zihinsel olay yaratırız. Bu da bir parmak şaklatması süresince pozitif anlara odaklanacağımız anlamına gelir.

Her Daim Sevgi Ve Işıkla

Sibel KAVUNOĞLU

NEFESTR.COM

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.