SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Nefes Farkındalığı Egzersizi- IV- Sevginin Pratiği

Sıra nefes farkındalığı tekniğinin son dört egzersizine geldi. Önceki on iki nefes farkındalığı egzersizi her gün sürekli olarak yapabildiyseniz bu son dört egzersiz ile birlikte aşağıdaki kavramlara aşina olmanız daha kolay olacaktır.

“.” Onları, nefesle bakıp anlayarak dönüştürebiliriz.

Saatinizi yirmi dakikaya kurun ve önce geçen haftalarda bahsedilen nefes farkındalığı egzersizleri yapın, sonrasında ise bu haftaki dörtlü egzersize geçin.

- . - Hiçbir şey bizden ayrı değildir. Her şey zihin ise gördüklerimiz de bize aittir.

- Bu egzersiz ile arzuların altında yatan gerçeğin fark edilmesi hedeflenmektedir.

- . Bu egzersizi neşeye ulaşmayı hedefler. Teslimiyet ile neşe ortaya çıkacaktır. Neşenin fark edilimesi, ” anlamına gelir.

- Bu egzersiz, cahillikten, bilgisizlikten, açgözlülüğü bırakmak ile ilgilidir. Bu bırakmanın doğal donucu aydınlanmak olacaktır.

“Nefes Farkındalığı” sevginin pratiğidir. Her nefes ile birlikte bedeninizi fark ettiğinizde onunla ilgilenmiş olursunuz. Bedeninizle bir olduğunuzda onu fark etmeye başlarsınız. Bunu yapmakta kendinizi ne kadar geliştirirseniz bedeniniz de o kadar rahatlayacaktır. Bunu yaparken şefkatle yapmak önemlidir. Sabırsızca ya da görev olarak yapılmamalıdır. Keyif alarak güç harcamadan yapılmalıdır. Hatta beden farkındalığı yaparken bedeninize gülümseyebilirsiniz. Sonra bu pratiği bedeninizin diğer parçalarını da dahil edebilirsiniz.

-

Bu biraz saçma gelebilir ama ilerleyen zamanlarda yaşam şeklinizi etkileyecektir. Anlayış ve şefkat dışarıdan alınacak ya da gurudan öğrenilecek şeyler değildir. Bunlar içimizden çıkaracağımız şeylerdir. Bunlar içeridedir. Kapı kapı dolaşıp anlayış ve şefkat satın alamazsınız ya da size sevgi verilmesini bekleyemezsiniz. İçinizdeki sevgi, şefkat ve anlayışı bulmalıyız.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

Kaynak: Budist hoca “Thich Nhat Hanh ‘ın “ Kalbin Uyanışı “ isimli kitabı

Yazının devamı...

Nefes Farkındalığı Egzersizi III - Derinden Net Bir İzleme

-

Bugün üçüncü dörtlü nefes farkındalığı egzersizine başlıyoruz. Önceki günlerde yaptığınız gibi 20 dakika boyunca tek başınıza kalabileceğiniz bir alan ve zaman dilimi belirleyin. İlk iki dörtlü nefes egzersizini yaptıktan sonra üçüncü dörtlü egzersize geçin;

- ya da

- - Zihin huzurda olduğunda, üzgün ve endişeli olduğu hale göre daha kolay odaklanacaktır. Bu yüzden de anda kalmaktan daha önemli bir şey yoktur. Anda kaldığımızda sadece korku, endişelerimize değil içimizdeki iyi olana, şefkate, sükûnete, bağımsız olana da dokunuruz. Onların tohumları bilinçaltının derinlerinde gömülüdür. İhtiyacımız olan onlara dokunmak ve sulamaktır. Bu da ancak bilinçli nefes ile olabilir.

- -Bu egzersiz sizi derin odaklanmaya getirecektir. Zihin nefestir. Hedef aydınlanma ise zihin de aydınlanma yolunun öznesidir.

-

Nefes farkındalığı egzersizleri çok basit gibi gözükse de ölçülemeyecek kadar etkilidirler. Deneyiminizin durumuna göre daha derinlere inebilir ya da yüzeyde kalabilirsiniz. Buddha, yeni teoriler yaratarak aklımızı karıştırmayı hedeflememiştir. Buradaki meditasyonun ( nefes farkındalığının) kilit noktası bedeni bedenin içindeyken, duyguları duyguların içindeyken, zihni zihnin içindeyken, zihnin nesnesini zihnin nesnesi içindeyken izlemektir. İzleme meditasyonunda, nesne, özne ile amaç birbirinden ayrı değildir: Bu yüzden de nefes farkındalığı çalışması yaparken kendinizi bedeninizden ayrı düşünemezsiniz. Beden ve zihin birdir. Konu ve özne aynıdır. Aralarında hiçbir fark yoktur. İzleme meditasyonunda amaç, bedeni hisler zihin ve çevreyi tek bir bütün olarak izleyebilmektir. Bu şekilde tüm bağımlılıklar daha anlaşılır hale gelir. Yaşam var olan her şeydir. Var olan her şeye sımsıkı sarılmak, ret etmek, direnç göstermek bu aydınlanmış zihnin eksik olmasından kaynaklanmaktadır. Unutmayın bu teknikte başarılı olduğumuzda tüm nefret ve bağımlılıklarda ortadan kalkacaktır. Çünkü bu daha önce milyonlarca kez denenmiştir.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

Kaynak: Budist hoca “Thich Nhat Hanh ‘ın “ Kalbin Uyanışı “ isimli kitabı

Yazının devamı...

Nefes Farkındalığı Egzersizi II- Hisleri Tanımak

İkinci nefes farkındalığı egzersizi çok önemlidir. Hisler, algılar, düşünce, hayaller gibi psikolojik olan her şeyin neler olduğunu belirlenir. Hisler algılar, düşünce ve hayallerin hepsi gün içinde zihnin içinde akıp gider ve bu akışın, yükseliş ve düşüşlerini fark edebilme ikinci dört egzersizle kazanılır. Hisleri tanımaya başladığımızda bunların sağlığımız için faydalı olup olmadıklarını anlarız. Örneğin; bağımlılık, nefret, cahillik, gurur, kuşku, sağlıklı olmayan hislerdir. Acıya sebep olurlar. Bu da huzur ve neşeyi iten bir şeydir. Örneğin, Gurur büyük bir engelleyicidir. Herkesten daha iyi olduğumuzu düşünürüz, bu da bizi “G” uzaklaştırır. Duygular bize aittir. Onlar biziz. Bizden başka kim onlarla ilgilenebilir ki? Dostlarımız, hocalarımız bir aşamaya kadar bize yardımcı olabilirler.

Çoğu zaman bedenimiz, duygularımız zihinsel oluşumlarımız yani algılarımızla ilgilenmeyiz. Ailemiz, arkadaşlarımız ve sosyal toplumdan uzak kalmamızın sebebi kendi içimizde verdiğimiz savaş yüzünden olabilir. Buddha, “ eve geri dönmeye benzetir. Eve dönüp içerisini düzene sokmaya yani huzuru ve dengeyi bulmaya davet eder. Eve geri dönmekten çok korkarız. Çünkü içeridekilerle başa çıkabilecek araçlara sahip değiliz. Ancak düzenli yapılan nefes farkındalığı ile bunu başarmak mümkündür. Şimdi ilk dört egzersizde yapmış olduğunuz gibi saatinizin alarmını 20 dakikaya kurun. Nefesinizin nerede olduğunu fark etmeye dikkatinizi verin.

- olabilir) Bu egzersizle iyi, kötü ve doğan hislere dokunulur. Bilinçli nefes ve rahat bir bedenle neşe ve daha iyi duygular yükselecektir. Çünkü nefesimize yüzde yüz odaklandığımızda endişelerden uzaklaşırız.

- Bu egzersiz ile neşe, huzur ve mutluluğa dönüşecektir. Neşe pozitif psikolojik ve fizyolojik bir durumdur. Bedendeki kanın olması gerektiği gibi akmasına yardımcı olur. Neşeyi hissettiğimizde odaklanma kolaylaşır. Mutluluk, neşenin daha ötesidir. Neşede heyecan vardır. Heyecan olduğunda zihnimiz rahat değildir. Bu yüzden önce neşe ile odaklanmayı garantilenir, sonrasında ise mutluluğa erişilir.

- Bu ve sonraki egzersizle zihin ve beden tarafından yaratılan tüm duygulara dikkatinizi verebilecek konuma gelirsiniz. Zihin, işlevini duygular ve algılarla yürütür. Bedenin nasıl işlediğini anladığımızda zihin ve duyguların da nasıl işlev gördüğü anlaşılır. Bedenimizde hissettiğimiz kötü hisleri kollarımızda tutmalıyız onları sarmalamalıyız.

- Örneğin hiddet hissini deneyimliyorsak hiddet içinde hiddeti hissetme pratiğini yapmalıyız. “ya da” Bu şekilde hiddet hissine iyi ve kötü olarak yargılamadan derinden bakmış oluruz. Her duygunun bir enerji alanı vardır. İyi hisler besler. Kötü hisler ise yıkar. Hiddet yıkan bir histir. Ancak farkındalıkla ona baktığımızda enerji alanı bizi besleyen bir enerjiye dönüşebilir.

-

Bu çalışma; ne tür bir zihinsel oluşum oluşursa oluşsun bizim için faydalı olmayan zihinsel oluşumların birbirinden ayırt edilmesini sağlar. Zihinsel oluşumlar bizim sorumluluğumuzdadır. Ve onlar bilinçaltının derinlerinde gömülüdürler. Bize ait olanı araştırdıkça bizi engelleten, yolunuzu kesen, kızgınlık, umutsuzluk, şüphe, gurur ve diğer zihinsel durumlarımızla buluşur, yanlışı doğrudan ayırmayı, şiddetten uzaklaşma, cahilliğin, (bilgisizliğin) üstesinden gelme, öğrenme, anlama ve onları arındırmayı öğreniriz. Bunu öğrenmeyi kim istemez ki!

Her Daim Sevgi Işıkla

www.nefestr.com

Kaynak: Budist hoca “ ‘ın “ “ isimli kitabı

Yazının devamı...

Nefes Farkındalığı Egzersizi I- Nefesle Bir Olma, Teslimiyet

Nefes farkındalığı tekniği iki ana öğeden oluşur. Bunlardan biri sakinleşmek, diğeri ise derinliğine izlemektir. Sakinleşme aşamasında, zorlanabilir hatta dirençle karşılaşabilirsiniz. Uygulamaya devam ettikçe evrendeki diğer her şey gibi bu durum da değişecektir. Direnci kırmanın en iyi yolu bir önceki yazımda bahsetmiş olduğum gibi güçlü bir niyetin olmasıdır. Bu tekniği ilk uygulamaya başladığımda maalesef güçlü bir niyetim yoktu. Uygulaması çok basit olduğu için etkili olabileceği konusunda şüphelerim vardı. Bu yüzden de sürekli uygulama konusunda tembellik yapıyordum. 2010 yılında bir gün, ne oldu bilmiyorum “” tekniğini sürekli olarak uygulamaya başladım. “ tekniği için kısaca şunları söyleyebilirim ki; Şimdi gelelim “” tekniğinin ilk dört egzersizine;

İlk 4 egzersiz nefesle bir olmayı, düşünceleri, hayal ve fikirlerin bırakılmasını yani teslim olmayı sağlayacaktır. Kendinize yirmi dakika boyunca sakin ve sessizce oturabileceğiniz bir yer belirleyin. Saatinizi 20 dakikaya ayarladıktan sonra burnunuzdan nefes alıp vermeye başlayın. Nefesinizin bedeninizde nerede olduğuna bakın. Nefesinizi bedeninizde fark etmeye başladığınızda şimdiki zamana adım atmış olursunuz. Bakın bakalım nefesiniz nerede? Karnınıza doğru mu hareket ediyor? Yoksa burnunuzun içine doğru giren serin havayı mı fark ediyorsunuz. Nefesinizin kısa mı, uzun mu? Sığ mı, derin mi? Nefesinizin nasıl olduğunu fark ettikten sonra; içinizden

- Nefes alırken; Nefes verirkenNefes alırkenNefes Verirkendiyerek nefes alıp vermeye devam edin Sonra ikinci egzersize geçin.

- Nefes alırkenNefes verirkenNefes AlırkenNefes verirkeniyerek nefesinizi takip edin.

Nefesiniz dışında farklı bir düşüncede olduğunuzu fark ettiğinizde başlangıçta yapmış olduğunuz gibi dikkatinizi nefesinizin kısa ya da uzun olup olmadığına verin. Nefes alışınız kısa ise onu illa uzun yapmaya gerek yoktur. Bırakın kısa olsun. Sadece kısa ya da uzun olup olmadığını fark etmek önemlidir. Nefes fiziksel bir oluşumdur. Yüzde yüz nefese odaklandığınızda düşünceler de yok olacaktır. Düşünceler olmaksızın kendimizle baş başa kaldığımızda huzur, rahatlama da orada olacaktır. Hatta bu çalışmayı günlük aktivitelerinize de dahil edebilirsiniz. Örneğin, elinizde su dolu bir bardak var diyelim.

ya da

Bu uygulama başlangıçta size komik ya da saçma gelebilir. Zihin, bu egzersizi yapmanızı engelleyecek bir düşünceyi, fikri ortaya koyacak ve de tabii ki bedeniniz direnç gösterecektir. Bunun sebebi geçmişte geçirdiğiniz üzüntü ve travmaların, bedeninizde negatif enerji olarak var olmasıdır. Ve bu enerji sizi farklı bir şey yapmaktan alıkoymak için elinden geleni yapacaktır. İlk iki egzersizi tamamladıktan sonra 3 ve 4.ncü egzersizi de aynı şekilde yapın.

-

-

Bu son iki egzersizle nefes farkındalığı ile birlikte beden farkındalığı da gelecektir. Beden farkındalığı, bedenin rahatlaması ile başlar. Bedenin rahatlaması, zihnin rahatlaması anlamına gelir. Ve böylece zihin, beden birliği gerçekleşmiş olur. Nefesin, zihin ve bedeni nasıl etkilediğini fark etmek önemlidir. Zihin ve nefes pratik yaptıkça bir olurlar. Nefes farkındalığını günlük hayatımıza aldığımızda bizi sıkıntıya sokan, rahatsız eden düşünceler akıntısından kurtulmuş oluruz. Bu yüzden nefes farkındalığını günlük yaşantımıza alacağımız en güzel şeydir. Nefes almak; uyanmak, doğal olanı mutlak gerçeğe daha derin ve uzun bakma, görme halidir. Yürürken bile farkındalık çalışabilirsiniz. Adım atarken nefes alır diğer adımınızda ise nefesinizi verebilirsiniz. Bu şekilde zihniniz bedeniniz bir olmuş olur. Nasıl, bu ilk dört egzersizi bir hafta boyunca sürekli yapabilecek gibi misiniz?

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Şeker Bayramınız Kutlu Olsun

Anlayışın mutluluğun ve sevginin konuşulduğu bir bayram olsun

sibel.kavunoglu@gmail.com

www.nefestr.com

Kaynak: Budist hoca “ ‘ın “ “ isimli kitabı

Yazının devamı...

Diren! “Gerçeğim”

Ne olduğunu bilmediğimiz her şey bizi korkutur. Korktuğumuz her an, şimdiki zamandan uzaklaşırız. Hâlbuki gerçeğe ulaşmak için şimdiki zamanda kalmaya, olanı fark etmeye ihtiyacımız var. Çünkü ne kadar kötü de olsa gerçek olanda netlik var. Çünkü netlik var ise endişe olmaz, endişe olmayınca da mutluluk var olacaktır. Bende yaşamımın belli bir döneminde hiç kimseyi, hiçbir şeyi anlayamadığım yani gerçeğimi kaybettiğim bir anda “ ” yaşamıma girdi. Adım adım gerçeğin farkına vardım. Daha gideceğim bir sürü yol olsa da gerçeğe her yaklaştığımda bu teknikleri uygulama konusundaki isteğim daha da arttı. Artık çok iyi biliyorum ki Geçmişte bu konudaki gerçeğim ne miydi? “ ”, “ şeklindeki mekanizmalarla çevremle kendimi ikiye bölüyordum. Sonra da “” deyip duruyordum. Artık bu tür durumlarda yapılacak en doğru şeyin, kendime baş başa kalarak, gerçeğe adım adım ulaşmak olduğunu biliyorum. Ve bu direnişine ömür boyu devam etmeye ve gerçeği daha da çok bulmaya kararlıyım. Sizde bu direnişe katılmak isterseniz bu ve bundan sonraki 4 yazımda bahsedeceğim “” tekniğini yaşamınıza alın.

“ tekniği çok basittir. Buddha tarafından bulunan bu “ tekniği on altı ayrı egzersizden oluşur. İlk 4 egzersizle, düşünce, hayal ve fikirlerin bırakılması, nefesle bir olma, ikinci dört egzersizle duygular, algılar, düşünce ve hayaller gibi psikolojik olanı fark etme, üçüncü dört egzersizle sadece kötü hisler değil, şefkat, inanç, iyi niyet, anlayışı tolerans ve sükûnete dokunma, dördüncü dört egzersizle net bir izleme hali kazanılır. Bu şekilde zihnimizi körleştirenlerin neler olduğu bilinecek ve zihnin huzurlu ve bağımsız halinin lafta kalan bir şey olmadığı açığa çıkacaktır. Zihin sakin, huzurda olduğunda konsantrasyon da kolaylaşacaktır.

“ tekniğini uygulamak için ihtiyacınız olan ilk şey güçlü bir niyettir. Yani bu tekniğin size sağlayacakları konusunda ikna olmalısınız. Güçlü bir niyetiniz olmaz ise uygulamada süreklilik konusunda başarılı olmayabilirsiniz.

İkinci önemli konu ise, 20 dakika boyunca sessiz, sakin ve tek başınıza olabileceğiniz bir yere sahip olmaktır. Uygulama sırasında sandalyeye, koltuğa ya da yere oturabilirsiniz. İdeal olan oturma şekli lotus pozisyonudur. Ama başlangıç için sırtınızın dik olacağı başka bir pozisyonu da seçebilirsiniz. İsterseniz sırtınızı bir yastıkla da destekleyebilirsiniz. Ama bedeninizin uykuya dalacak kadar rahat olmaması önemlidir. Sırtın dik olmasının sebebi enerjinin bedende daha kolay yol alabilmesi içindir. Bir sonraki yazımda on altı egzersizin ilk dördünden bahsedeceğim. Böylece bir aylık bir zaman içinde tekniğinin tamamı hakkında bilgi sahibi olabileceksiniz.

Bence “ direnişine kulak verin ve “ çalışmasına başlayın. “ diyorsanız bir sonraki yazıya kadar kendinize güçlü bir niyet bulun.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Neden Acı Çekiyoruz?

Acı ve üzüntüyü deneyimlememizin en önemli sebeplerinden biri; “”. Nedense değişimin sürekliliğini göz ardı edip geçmişte her ne oldu ise tekrarlanacağına inanıyoruz. Bu inancın sebebi, belki de geçmişin, şimdiye göre daha tanıdık olması. Geçmişi o kadar iyi biliyoruz ki neler olabileceğini tahmin etmek çok kolay. Ve bu da bizim kendimizi güvende hissetmemize sebep oluyor. Ama yine de şimdinin sunduğu fırsatları, yabana atmamakta fayda var. Bir kere; şu an, geçmişe göre daha yeni, kesinlikle farklı ve içerisinde enerjisel olarak geçmişin derslerini barındırıyor. Tüm bunlar şimdinin geçmişe göre daha fazla umut vadeden olduğunu ispatlamaya yeterli.

Oyumuzu geçmişten yana kullanıyoruz. Ve böylece ne uzuyor ne de kısalıyoruz. Aslında geçmişi seçmek, umut vadeden şimdiyi seçmekten daha zor? Çünkü geçmişi seçtiğimizde gerçekte olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek zorunda kalıyoruz. Bu da büyük bir enerji gerektiriyor.

Acı ve üzüntülerin diğer bir nedeni ise “ Ailemizden, arkadaşlarımızdan, sokakta yürüyen insanlardan herkesten bir beklentimiz var. Çok basit; Korkularımızın üzerini kapatıyor. Ancak korkuların üzerleri kapandığında öylece duramıyorlar, her an ortaya çıkmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Durum böyle olunca da keyif alanımızı korumak adına sürekli endişeleri bertaraf etme projelerini başlatıyoruz. Sadece olan değil, olma ihtimali olabilecek her şeyin üzerinde çalışmaya başlıyoruz. Sürekli endişe içinde olmak mı? Yoksa korkularımızla yüzleşmek mi daha iyi? Bu sorunun yanıtını size bırakıyorum.

Başka bir neden ise,” dır. Kısaca geçmiş neyse şimdide yaşanan da o olacaktır. Eğer avatar falan değilsek acı tohumu ektiysek ürünlerimizde acılı olacaktır. İyi şeyleri ne kadar çok keşfedersek karmadan kaynaklanan acılara dayanma gücümüz de o oranda kuvvetlenecektir.

Mutluluk, huzur, şefkat, sevgi… Bunların hepsi doğduğumuzda beraberimizde getirdiğimiz enerjilerdir. Bu enerjilerden uzaklaşmaya başladığımızda ise ki bu özümüzden uzaklaştığımız anlamına gelir,” başlarız. Acıdan kurtulabilmek için önce acı çektiğimizi kabul etmeli sonra da zihnimiz üzerine çalışmaya başlamalıyız. Acı çektiğimizi kabul etmediğimiz sürece, üzerinde çalışacak, çözüm üretilecek, kurtarılacak bir şey de olmayacaktır. Acının varlığını kabul edip, zihnimiz üzerinde çalışmaya başladıkça acının kaynağına ineriz. Kaynağa yaklaştıkça orijinal olanla “ karşılarız. Özümüz doğduğumuz andaki halimiz, bolca mutluluk, huzur, sevgi, şefkatin olduğu anlardır.

Bir sonraki yazımda zihin üzerinde çalışma yapmanız için yeterli alt yapıyı oluşturacak bir teknikten bahsedeceğim. Bu teknik Buddhanın öğretilerinden “ Nefes Farkındalığı” tekniği. Denenmiş, tescillenmiş bir çalışma. Uygularsanız özünüze yani gerçeğinize adım adım yaklaşırsınız.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Bir Türlü Kabul Edemediğimiz Gerçek

Bugün Afrikalı dostum Daniel’den güzel bir rehberlik aldım. Rehberliğin içeriğine geçmeden önce biraz Daniel’den bahsetmek istiyorum. Daniel, Afrika’daki HIV ve AIDS li çocukların kalan yaşamlarını daha kaliteli geçirmeleri için onları nefesle tanıştırıyor. Nefesin bu çocuklar üzerindeki etkisini Daniel şöyle anlatıyor. “

Evet, Daniel dünyanın öbür ucunda, arkadaşları ile birlikte güzel şeyler yapıyor. Ve de Daniel’in bu güzel şeyler yapma enerjisi bana da dokundu. Nasıl mı? Kısaca anlatayım;

Daniel, Milliyette yazı yazdığımı öğrenince Aralık ayında Nairobi’de düzenleyecekleri büyük çaplı yardım semineri hakkında yazı yazıp yazamayacağımı sordu. Daniel’e, yazılarımdan birinde bu konudan memnuniyetle bahsedeceğimi ancak beklentisini karşılayacak derecede tanınmış bir yazar olmadığımı söyledim. Daniel’in yanıtı benimkisinin tersine daha ilham doluydu. “”

Evet, ben de birçok kez “ cümlesinidanışanlarım için kullanmış ve sanırım bunu yaparken de “” kuralını da ihlal etmiştim. Evrende boş durmamış, benimle aynı davranış kalıbında olan yani kendi değerini aşağıya çeken danışanları yaşamıma göndererek bana zekice yanıt vermişti. Kendimi bildim bileli, kendimi geliştirme arzusu içindeyimdir. Yeni şeyler öğrenmek, yeni yerleri keşfetmek her zaman tek önceliğim olmuştur. Daniel’inki de dâhil olmak üzere son 6 aydır “” şeklinde gelen rehberlikleri dikkate almayarak büyük bir hata yapmıştım. Evet, tam ve bütündüm, ben de eksik bir şey yoktu. Ama bu rehberlik, benim yeni şeyleri keşfetme ve öğrenme projemin artık bittiği anlamına gelmiyordu. Bu sadece içimde tam ve bütün olan, öz varlığı görme vaktimin geldiğini gösteriyordu. Bu yüzden de bundan sonra “ ” yaşamamı sürdürmeliydim. Aslında daha güzel, daha bilgili, daha başarılı diye bir şey yoktu. Zaten daha sağlıklı, zaten daha bilgili zaten, daha güzeldim. Yapılması gereken tek şey; bu görüşe uygun hareket etmekti. Bu durumu, severek satın aldığınız elbiseyi daha dikilmiş yapmak için tekrar tekrar dikmeye benzetebiliriz. Gerek olmadığı halde elbiseyi ikinci ya da üçüncü hatta daha fazla dikersiniz. Elbise daralır ve siz onun içine giremez hale gelirsiniz. Ya da zaten tadı güzel olan bir çorbaya, tadı daha muhteşem olsun diye biraz daha tuz ekleyerek kimsenin içemeyeceği bir çorba haline getirmeye benzetebiliriz. İşte bu basit örnekler zaten tam ve bütün olan kendimize neler yaptığımız konusunda bize fikir verecektir.

Bazılarınız bu durumu fark etmiş olabilir, öyle ise bu çok güzel, bravo. Farkında olmayanlar için ise bir önerim olacak. Aşağıdaki cümleyi okuduktan sonra “ “ Sorusu üzerine birkaç dakika meditasyon yapın.

Yazının devamı...

Fırsatları Değerlendirmede Gelinebilecek Son Nokta!

Zaman zaman karanlık ve aydınlık taraf birbiri ile karışır. Mesela, çok sevdiğiniz halde, karşılığını alamadığınızda öfkelenirsiniz ya da o kadar çok alçak gönüllü olursunuz ki kendi değerinizi hissedemez hale gelirsiniz. Hayatınızda bu ve buna benzer durumlar olduğunda karanlık tarafta ikamet ediyorsunuz demektir. Peki, karanlık tarafa geçişi engellemek mümkün müdür?

Maalesef ”. Aksine bu durumu, fırsata çevirmek mümkündür. Mesela, öfke ve kızgınlık yükselmeye başladığında bu yükselişi karanlık tarafın sunduğu fırsatlar olarak değerlendirip “” diyebilirsiniz. Ya da karanlık tarafın kuvvetlerinden destek alıp biraz bencil olun. Hatta öyle çok bencil olun ki öfke ve kızgınlık, yüzünüzdeki nuru alamasın, hormonlarınızın salgıladığı adrenalin enerjinizi tüketemesin.

Tabii bir de öfke ve kızgınlığa, bilgece yaklaşamadığınız anlar vardır. Bu tür anlardan geri dönüş zordur. Yani “ ” tir. Yapılacak tek şey; ortalık iyice sakinleştikten sonra ileride aynı fırsat gündeme geldiğinde onu nasıl verimli hale dönüştürebileceğinize kafa yormaktır. Hadi, şu an birkaç dakika boş vaktiniz var ise bu fırsatı kaçırmayın ve geçmişte ışık ve karanlığın birbiri ile karıştığı anlarınızın olup olmadığına bakın. Şimdiye kadar hangi fırsatları değerlendirebildiğinizi, hangilerini değerlendiremediğinizi tespit edin. Değerlendiremediklerinizi verimli hale dönüştürmenin yollarını arayın.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.