SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Yargılarımızdan Özgürleşmek!

Yargılarımızdan Özgürleşmek

Yargılayarak düşünme, negatif bir düşünce tarzıdır, negatif duygulara sebep olur. Onları bastırarak kontrol altına almaya çalışırız. nefesimizi etkiler, kısıtlı nefes almaya başlarız. Kısıtlı nefeste zaman içinde olaylara daha kısıtlı bakma halini getirecektir.

Bugün, negatif düşünceleri negatif duygulara dönüşmeden fark edebileceğiniz nefes kadar güçlü bir teknikten, Bryon Katie’nin “The work” (Çalışma:“ komşunu eleştir”) isimli çalışmasından bahsetmek istiyorum. “bulup aydınlanmak isteyenlere özel bir çalışmadır. Bryon Katie, bu çalışmayı keşfetmeden önce yargılarının yarattığı bir dünyada yaşıyormuş. Kendisini o kadar değersiz hissediyormuş ki geceleri uyurken yatakta yatmak yerine yerde yatmayı tercih ediyormuş. Bir gün bir mucize olmuş ve bir çeşit aydınlanma hali yaşamış. Ondan sonra da ailesinin yanına giderek hem ailesiyle birlikte mutlu bir yaşam sürmüş hem de bu güçlü tekniği bizlerle paylaşmaya başlamış.

Bu çalışma gücünü, 4 akıllı sorudan alır. 4 akıllı soru negatif düşüncelerin, negatif duyguya dönüşmeden fark edilmesini sağlar. Thework, haklı olmak yerine yargılarından özgürleşip koşulsuz sevgiyi deneyimlemek isteyenler için vazgeçilmez bir uygulamadır. Sizin de bildiğiniz gibi “ “demekle koşulsuz sevgi deneyimlenmiyor. Çünkü koşullu sevgi ile koşulsuz sevgi arasında fark bayağı fazla. The work çalışması, yaşamınızda koşulsuz sevginin olmadığı alanları su yüzüne çıkaracaktır

Bu konu ilginizi çektiyse Bryon Katie’nin “Var olanı sevmek” isimli kitabını okuyabilir ya da www.Thework.com sitesinden Türkiye’deki eğitmenlerinin bilgisine ulaşabilirsiniz. Ya da bizlerin düzenlediği Transformal nefes seminerlerinden birine katılıp The Work çalışmasının gücünü nefesin gücü ile birleştirerek voltranı oluşturabilirsiniz.

Unutmayın, zihninizden özgürleşmedikçe düşünce ve duygularınız neyse gerçeğinizi de onlar oluşturacaktır. Aydınlanmak için zihniniz üzerinde çalışmak atacağınız en doğru adım olacaktır.

Her daim ışık ve sevgiyle

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Bizi Bizden Uzaklaştıranlar

Bazen enteresan bir şey olur. Çevremizdeki güzellikleri fark etmeye başlarız. Bir anda korkusuzca konuşur, korkusuzca şakalaşır, korkusuzca neşeleniriz. Hata yapmak hiç önemli değildir. Sokaktaki insanları tanımasak dahi onlara gülümsemek isteriz. Bu tür anlarda “ Var oluşumuzun belki de yegâne sebebi bu tür anlardır.

Bu halin bir de tam tersi yani “” vardır. Aslında en derinden bize iyi gelmediklerini biliriz ama yine de onlardan hizmet almaya devam ederiz. Mesela, “Hayır” dememek adına “ şeklinde öfke pozları takınarak çevremizdekileri kendimizden uzak tutarız. Bunda başarılı da oluruz. Ancak öfke öyle geldiği gibi durmaz. Yavaş yavaş içimize sızar ve gittikçe sınırlarını genişletir. Öyle ki insanlar sadece sabahları değil tüm zamanlarda da bizden uzak kalmayı seçerler. Ve bir gün, “ sorusunu sorarken kendimizi buluruz. Ancak yapacak bir şey yoktur. Kısaca “”. Çaresiz, çevrenizdekilerin ne kadar anlayışsız olduğu türküsünü söylemeye başlarız.

Tabii bir de “Bizi bize yaklaştıranlar” vardır. Aslında en hakiki dost onlardır. Bir kere taraf tutmazlar. Birliğe, kardeşliğe, bütünün hayrına inanırlar. Bizi bize yaklaştırırlar. Onlarlayken hayat daha kolaydır. Çaba olmaz, yorgunluk olmaz. Her an güzeldir. Her an keyiflidir. Biz onlarlayken ”Bizi bizden uzaklaştıranlar” mümkünse yanımıza yaklaşmazlar. Onlar kim midir? sevgidir, mutluluktur, neşedir, huzurdur.

İşte ben de geçmişte sevgi adı altında birçok kez kendimi suistimal ederek, bütçemi dibe vurduracak şekilde ihtiyacım olmayan alış verişleri yaparak, sabahları aksi bir surat ifadesi ile hiç kimseyi yanıma yaklaştırmayarak, en iyisini kendimin bildiğini savunarak bir müddet! “ ” ile dost kalmıştım. Başta her şey çok güzeldi. Ama bir gün, hem kendime hem de insanlara zarar verdiğimi fark ettim. Düştüğüm dipsiz kuyudan nasıl çıkacağımı bilemiyordum. Debelenip biraz yol alsam yine geriye aynı yere düşüyordum. Neyse ki Allah yardım etti ve aklıma güzel bir fikir geldi. Neler olduğunu dikkatle izlersem eksik halkayı bulabilirim diye düşündüm. Bir süre nefes ve derin düşünce ( meditasyon) yaparak eksik halkayı bulmaya niyet ettim. Ve sonunda “” fark etmeye başlamıştım. Biliyorum daha gidecek bir sürü yolum var ama şundan çok eminim ki şimdilerde ben çok iyiyim. Her gün, güne yeniden başlıyorum. “ ile karşılaşmamak adına “ sorusunu” ” şeklinde yanıtlıyorum ve geçmişte “ seçmiş olan büyüklerimi örnek alıyorum. Ya siz?

Her Daim ışık ve Sevgiyle

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Gelecekteki Potansiyelinizin Farkında Mısınız?

Geçtiğimiz ay boyunca zamanınızın %70’ini neler oluşturdu? En çok neleri düşündünüz? En çok hangi duyguları hissettiniz? Beş on dakika kadar bu sorulara zaman ayırmanızı rica ediyorum. Neden mi? Çünkü bugünlerde yaptıklarınız, düşündükleriniz, hissettikleriniz geleceğinizi oluşturur. Örneğin; sürekli içki, sigaraya zaman ayırdıysanız, fiziksel olarak karaciğer bozukluğu, ruhsal olarak kendimizden uzaklaşma ve yaşamınızda olanları kontrol etme, zihinsel olarak ise uyuşma potansiyelini yapılandırırsınız. Ya da son zamanlarda çoğunlukla öfkelenmeyi seçtiyseniz geleceğinizde öfke potansiyelini yapılandırdınız demektir. Öfke öyle kötü bir potansiyeldir ki bir kere bu potansiyele takıldınız mı? Ondan kurtulmak zordur ama imkânsız değildir. Sevmediğiniz ya da beğenmediğiniz bir ürünü nasıl hiç kimse size satın aldıramaz ise istemediğinizde de öfke potansiyelinizi kullanmayabilirsiniz. Yok, dayanamayıp sürekli öfkeleniyorsanız bunun tek bir anlamı vardır. O da öfke, size hizmet ediyordur. Mesela; öfkeyi insanların size yaklaşmasını engellemek için seçmiş olabilirsiniz. Çünkü huysuz ve öfkeli olduğunuzda hiç kimse yanınıza yaklaşmaz. Bazen insanlardan uzak kalmak iyidir ama bunu sağlamak için öfkeyi seçmek doğru değildir. Çünkü öfke,güvensizlik hissini getirir ve altında korku vardır. Korku olduğunda ise bir şeylerin bizi tehdit ettiğini düşünürüz. Bir şeyler bizi tehdit ettiğinde ise kendimizi güvende hissetmeyiz. Kendimizi güvende hissetmediğimizde ise öfkeleniriz. Israrla öfkeyi seçeriz ama onun zihnimize, ruhumuza, duygularımıza yaptıklarını göz ardı ederiz. Hayat amaçlarınız arasında mutluluk var ise bugünlerde öfke potansiyelini aktive edecek her ne yapıyorsanız onu bırakmalısınız. Adı üstünde potansiyel, illa olacak anlamına gelmez. Ya da öfke potansiyelinden kurtulabilmek için onun tersi olan şefkat potansiyelini çağırmalısınız. Bunun için de bugünlerde zamanınızı şefkatle geçirmelisiniz. Unutmayın, şefkat olduğunda zihnimiz daha iyi çalışır, bedenimiz daha sağlıklı olur. Öfke olduğunda ise beyin fonksiyonları zayıflar, doğru karar veremeyiz, beden hormonların sürekli adrenalin salgılamasına destek olduğundan bağışıklık sisteminin güçlenmesine zaman ayıramaz ve sonunda hastalanıveririz.

Gelecekte güzel olan potansiyelleri kullanabilmek iyi şeyler yapmayı gerektirir. Bir taraftan iyi şeyler istiyorum derken öfkelenmeyi seçmek tutarsızlıktır. Tutarlı olmak bize mutlu olmayı getirecektir. Bugünlerde ne kadar tutarlı olursak gelecekteki tutarlı olma potansiyelini o kadar çok garantilemiş oluruz.

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Kanunlar ve Masumiyet Dair

Bazen aldığımız kararlar ya da attığımız adımlar bizi rahatsız eder. Böyle durumlarda yapılması gereken başımıza gelenleri şöyle bir gözden geçirip yolumuza devam etmektir. Bunu yapmadığımızda ise basit bir kanunu gözden kaçırırız. Bu basit kanun, var oluştaki her şeyin pozitif ve negatif tarafı olduğundan bahseder. Örneğin; elektriği ele alalım. Pozitif ve negatif uçlar bir araya gelir ve ışık yani elektrik yaratılır. Hiçbir zaman elektriğe ” ” demeyiz. Elektrik için konuşturduğumuz bilgeliği keşke attığımız adım ve almış olduğumuz kararlar için de uygulayabilsek. Onun yerine kurban olmaya ya da diğerlerini suçlamayı seçeriz.

Kurban olmayı seçtiğimizde bizi biz yapan pozitif yanlarımızı bir kenara bırakırız. Diğerlerini suçlamayı seçtiğimizde ise sadece pozitif yanlarımız olduğu fikrine kapılırız. Her ikisi de illüzyondur. Işığa gidiş negatif ve pozitifin tarafın dengelenmesi ile olacaktır. Bu da masum olduğumuzu kabul etmekten geçer. Şimdi isterseniz sevimli bir bebeği gözünüzün önüne getirin. Bebekler, çok iyi bildiğiniz gibi haber vermeden altını ıslatan, ağzından salyalar akan sürekli bakıma ihtiyacı olan bir varlıklardır. Ancak aranızda herhangi bir kan bağı olmasa da pasparlak gözleri, pembe yanakları ile garip bir dilden konuşsa da hemen gönlünüzü fethederler. Hatta sevimli bir bebeğin karşısına azılı bir katil çıksa, azılı katil gerçek niyetini unutup hemen yumuşayıverir. Çünkü masumiyetin eritici gücü kötülüğü hemen yok edecektir. Ben derim ki bebeklerin bu gücünü hep hatırlayın. Unutmayın ki eskiden siz de bir bebektiniz. Belki de sırf bu yüzden masumiyetin gücünü hatırlamak çok zor olamayacaktır.

Masumiyet olmaz ise ne olur? Onun zıt kardeşi suçluluk, hayatınıza giriverir. Suçluluk kötü gün dostudur, mümkünse sizi harekete geçirmez. En kötüsü de gerçeğin üzerini örter. Kendinizi her suçladığınızda ise masumiyetinizi de ret etmiş olursunuz. Bu da kendinize yapacağınız en büyük haksızlıktır. Bu durumda evrenin başka bir kanunu gündeme gelir. Bu kanun, “ kanunudur. Haksızlık tohumu ektiğinizde deneyimleriniz hep haksızlıkla sonuçlanacaktır. Bundan sonrasında ise çekim yasası kendini gösterecek, neye sahipseniz, ne düşünüyorsanız, neyi deneyimliyorsanız onu çoğaltacaktır.

İyisi mi? Şu masum prensin hikâyesi var ya hani ismi “ olan, işte bu hikâyeyi bir an evvel benimseyin. Bildiğiniz gibi bu hikâyede güzel prenses, kurbağa prensteki masumiyeti, sihri hissetti ve her şeye rağmen kurbağa prensi öperek gerçeği yani karanlık içindeki ışığı görünür hale getirdi. Sizin de masumiyetiniz çok yakınınızda sadece korkmadan onu öpmenizi ve ortaya çıkarmanızı bekliyor.


Sevgiler

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Sevgi İçin Yer Açmanın Yolu

Bu aralar enerjiniz mi düşük? Durup dururken ağlama krizine mi yakalanıyorsunuz? Kendinizi bir dönüm noktasına gelmiş gibi mi hissediyorsunuz? Biraz rahatlamak adına masaj, refleksoloji gibi alternatif rahatlama tekniklerine mi yöneldiniz?

Yaşamınızda bu ve bunun benzeri şeyler oluyor ise “ olma ihtimaliniz yüksek demektir. Böyle bir süreç içerisindeyken; eski alışkanlıklarınızı devam ettirmek istemezsiniz. Çevreniz daha farklı görünür. Geçmişte “” diyemediğiniz konulara ““ demeye niyetlenirsiniz. Çünkü geçmişte bir ara kuantum sıçraması olmuş ve farkındalığınız değişivermiştir. Görülmeyen görülür hale gelmiştir.

İşte bu tür anlarda içiniz acır, daha fazla içinize yönelmek istersiniz. Bu içine dönme isteği bir müddet sonra yalnızlık hissini getirecektir. Aslında yalnızlık hissine sebep olan illüzyona meyilli düşünce tarzıdır. İllüzyona meyilli düşünce (İMD) tarzı, değişimi sevmediğinden “” masalı ile sizi kandırmaya çalışır. Bu tarzın bir de lehinize çalıştığı anlar vardır ki bu anlar isteklerinizin hızla gerçekleşmesini istediğiniz anlardır. Mesela, üyesi olduğunuz bir topluluğu değiştirip farklı bir gruba katılmak istersiniz. İMD tarzı bir an evvel yeni gruba bağlanabilmeniz için eskiden ait olduğunuz grubu karalamanız için sizi yüreklendirir. Artık eski “tütü kaka” yeni ise “” olur. Ancak gözden kaçan bir şey vardır. Eski grup ret edildiğinde geçmişteki var oluş şekliniz de ret edilmiş olur. Yani bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz, ancak vurulan kuşlardan birinin kendiniz olduğunu fark eder misiniz? İşte bundan pek emin değilim. Vurulan kuşlardan biri olmamak için; önce XX ve XXX’in seçiminin güzel olduğunu ve şimdilerde XXX’ i seçmeye karar verdiğinizi kabul etmeli, sonra da bu seçimden sadece ve sadece kendinizin sorumluluğunu kabul etme cesaretini göstermelisiniz. Kısaca değişim sürecindeyken bir yetişkin gibi davranmalısınız.

Seçimlerinize bu bakış açısıyla baktığınızda içinizde sevgi için daha fazla yer açılmış olur. Bence bu tarz düşünce tarzı bizi bütüne daha çabuk yaklaştırır.

Ne dersiniz? Sizce bu yapılabilir bir şey midir? Unutmayın, yapılamayacak bir şey yoktur, yapmak istemediğimiz şeyler vardır

Her Daim Sevgi ve Işıkla

www. Nefestr.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Rahatlamayı Seçebilir Misin?

Hayal kurma yeteneğimiz bazen var olmayanı varmış gibi gösterebilir. Hayal kurmanın bu özelliğinden faydalanabilmeniz için “” derler. Arzuların gerçekleşmesine yönelik hayal kurmak güzeldir. Ama bazen gerçekte var olmayanı var saymak sihirbazların yaptığı illüzyona benzeyebilir. Bu tür illüzyonlar, sinir sistemimizi dahi kandırabilir. Öyle ki, sinir sistemi şu an var olmayanı var gibi kabul edip gerekli hormonların salgılanması için salgı bezlerine emir gönderir. Bu emre istinaden hormonlar salgılandığında, kendimizi stresin merkezinde buluveririz.

Hayal kurma yeteneğimizin, yeni bir senaryonun üzerinde çalışmak yerine geçmişteki anıları bugüne yansıtarak hayatımızda istediği gibi at koşturmasına izin verdiğimizde rahatlamayı da unuturuz. Geçmişte yaşamak bizim yarattığımız bir illüzyondur, hâlbuki geçmiş hiçbir zaman tekrarlanmaz. Her şey bir şekilde zaman içinde hep değişir ve değişmeye de devam edecektir. İllüzyonun tarafını seçtiğimiz sürece güvenlik alanımızı oluşturmak adına yaşamımızı da kurgularız. Bu kurgulara tutundukça da zor yaşamdaki yerimiz daha da sağlamlaşır. Bu kurguları bırakmaya karar verdiğimizde ise rahatlar, stresten uzaklaşırız. En önemlisi, daha kolay bir yaşamımız olur. Unutmayın, sinir sisteminin davranış şekillerine bağımlı olma programı yoktur. O özgürdür. Derin nefes alıp rahatlamaya başladığınızda hemen bu duruma uygun aksiyonlar alacak yani bizi rahatlatan hormonların salgılanması yönünde emir verecektir. Burada önemli olan tek şey, sizin rahatlamayı seçmenizdir.

Rahatlamayı sağlayacak tek yöntem ise transformal nefes, yoga, meditasyon yani içerisinde nefes olan her şeydir. Bunları seçtiğinizde ise stres istediği gibi titreşemeyeceğinden yok olup gidecektir.

Hadi ne duruyorsunuz hemen şu rahatlamayı seçin!

Her Daim Sevgi ve ışıkla

www.nefestr.com

Yazının devamı...

Nefes ve Meditasyonun İş Hayatına Katkıları

Geçenlerde tam günlük nefes çalışmalarımdan birine eskiden tanıdığım bir dostum katıldı. Genelde tam günlük çalışmanın sabahki bölümünde katılımcıların nefes analizini yaparım. Nefes analizi çalışması, kişinin o an yaşamında neleri deneyimlediğine dair bilgi verir. O gün çalışmaya katılan dostumun nefes analizini yaparken diyaframını az kullandığını ve göğüs nefesi aldığını fark ettim. Bedeninin alt kısmında ise nefesin hareketini göremiyordum. Bu da bana zaman zaman çevresindeki kişilerin onu suistimal ettiği haberini veriyordu. Öğleden sonraki nefes seansımıza başlamadan önce sevgili dostum, biraz da çekinerek ” deyiverdi. Söyledikleri çok doğruydu. Ancak onun düşündüğü gibi bu durum gelecekte değil, şu anda yaşanıyordu. Kısaca korktuğu başına gelmişti. Mevcut nefesine devam ettiği sürece işine odaklanmakta hep zorlanacaktı. Kalbi o kadar açık ve ruhsal açıdan o kadar çok güçlüydü ki girdiği ortamlarda olup biteni hemen hissediyor ve hissettiklerinin ise kendisine ait olduğunu zannediyordu. Bu durum onda konsantrasyon sorunu olarak kendini gösteriyordu. Düşündüğünün aksine nefese devam ettiği sürece önce bedenine sonra dünyaya topraklanacak ve sonrasında üzerinde çalıştığı konulara daha kolay odaklanabilecekti.

Kısaca, bundan sonra “ diyenlere pek inanmayın derim. Maalesef onlar yanılıyorlar. Örneğin rahmetli Steve Jops ( apple’in kurucusu) ileri seviyede meditasyoncuymuş ve hepinizin bildiği gibi harika tasarımları vardı. Sonuç olarak iş hayatınıza daha çok spiritüellik kattığınızda bir şeyler uçuşmaz aksine başarıya giden yol daha da netleşir. Keşke iş hayatındayken bana da böyle bir tavsiyede bulunulsaydı da işin içinden çıkamadığım o zorlu anlarımın oradayken üstesinden kolayca gelebilseydim. Yapılan araştırmalar şefkat ve sevgi üzerine yapılan meditasyonların beynin ön lobunun gelişmesine yardımcı olarak kişinin " nde gelişme sağlandığını göstermektedir. Söyleyeyim;

Beynin ön lobu zihinsel süreçlerimizden sorumludur.Hedef odaklı davranışlara yönelmemizi sağlar. Hedef odaklı aktiviteler ise; “”dir. Beynin ön lobu ayrıca bedenin üçüncü çakranın sorumluluğuna giren parçalarıile integrasyonu sağlayarak duyguları, korkuları düzenler ve kendini daha iyi anlama hali kazandırır. Belki de en önemlisi bizi tepkisellikten uzaklaştırır.

Bence şu spiritüellik denilen şeyin gerçek anlamını keşfedin ve ona zaman ayırın ki, yaşamınızın kalitesini artsın, yaşamınız daha ahenkli olsun.

Her daim sevgi ve ışıkla

www.nefestr.com

Meditasyon konusundaki yazılarıma göz atmak isteyenler için meditasyon konusundaki yazılarıma göz atabilirsiniz.

Neden meditasyon yapmalısınız 3.12.2012

Zihnin doğası üzerine meditasyon 12-12.2012

Mutlu olmak için meditasyon -27.12.2012

Meditasyon nasıl yapılır. 27.12.2012

Şu farkındalık denilen şey 24.1.2012

Yazının devamı...

Var Oluş Şeklinizden Emin misiniz?

Değişim kaçınılmazdır. Ancak bazen değişimi yanlış yorumlamış olabiliriz. Mesela, çalıştığımız işin eskisi gibi olmadığını ya da birlikte olduğumuz insanın son zamanlarda değişmiş olduğunu düşünürüz. Bu değişimle başa çıkamadığımızda ise çalıştığımız işten ya da birlikte olduğumuz kişiden ayrılmaya karar veririz.

Aslında işimizin tanımı bellidir. Vizyon, misyonunda bize neler sunacağı açıkça belirtilmiştir. Ve bu durum uzun bir süre değişmeyecektir. Olsun biz yine de çalıştığımız işin bize mutluluk getirmesini isteriz. Başta her şey iyi gider. Arzularımız gerçekleşmeyince öz değerlerimizi bir kenara bırakma pahasına da olsa var oluş şeklimizi değiştirmeye başlarız. Bu da ileride bir şekilde bize mutsuzluğu getirir. İşin içinden çıkamadığımız bir anda ise özgeçmişimizi revize edip yeni bir iş arayışına gireriz. Şansımız yaver gitmiş ve hemen iş değişikliği yapmış olabiliriz. Ama en önemli şeyi yani işten ayrılma sebebimizin orada var oluş şeklimiz olduğunu bir kenara bırakıveririz.

Aynı durum, birlikte olduğumuz kişiden ayrılmak istediğimizde de geçerlidir. İyisi mi, bir şeylerden sıkıldığınızda ya da oradan ayrılmak istediğinizde diğerlerini ya da şartları suçlamak yerine var oluş şeklinizin öz değerlerinizle ya da bu dünyadaki gerçek var oluş şekliniz ile uyumlu olup olmadığını kolaçan edin.

Sevgiler

www.nefestr.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.