SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Nefes Almak Zararlı Olabilir mi?

Geçenlerde nefesin zararlı olabileceğine dair 2 soru geldi. Benzer konuda sorusu olanlar için bu sorulara verdiğim yanıtı sizlerle paylaşmak istiyorum. Sorular Şöyleydi;

Soru 1:

Soru 2:

Bilim adamları oksidasyona serbest radikallerin neden olduğunu söylemektedir. Serbest radikaller, sağlam moleküllerden elektron çalarak, onların yapısını bozan, normal moleküllere zarar veren maddelerdir. Bağışıklık sistemimiz bazen vücudumuza giren virüs ve bakterileri yok etmek için serbest radikalleri oluşturur. Bu süreç tamamen bedeni toksinlerden arındırmak içindir. Yani bedenin faydalı olmayan serbest radikalleri bertaraf edecek doğal mekanizması vardır. Serbest radikaller sadece içsel faktörler ile değil dışsal faktörlerle de meydana gelir. Örneğin; çevre kirliliği, radyasyon, sigara dumanı ve tarım ilaçları v.b. gibi. Nefes alıp verdiğinizde bedenimize giren oksijen sebebiyle serbest radikaller artmaz. Aksine doğru nefes ile bedene giren oksijen ve karbondioksiti optimal seviyelere ulaşır. Zararlı olan saf oksijendir. Soluduğumuz hava içerisinde %20 oranında oksijen bulunduğundan oksijenin zararlarına maruz kalmamız mümkün değildir.

Bilim adamları hayatımız boyunca aldığımız nefes sayısının kişinin ömrü ile ilişkisi olduğunu söyledikleri halde “Yaşlanmamak için nefes almayın “ demezler. Çünkü yaşamımızı sürdürebilmemiz için oksijenin gerekli olduğunu bilirler. Yaşlanmak doğal bir süreçtir. Yaşlanmayacağız diye nefes almayı bırakamayız. Çünkü yaşamak için oksijene ihtiyacımız var.

Bir diğer önemli konu ise sinirli, endişeli ve depresyonda olan insanlar kısıtlı nefes aldıklarından normal insanlara göre daha sık nefes almak zorunda kalırlar. İdeal nefes alıp verme adeti dakikada ortalama 13-15 dür. Doğru nefes almayı öğrenerek ideal nefes alma seviyelerine ulaşırız. Ayrıca stres, öfke olduğunda beden sürekli adrenalin vb gibi hormonları salgılandığı için beden bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine daha az zaman harcar. Bu da hastalıkların bedene davet edilmesi anlamına gelir. Doğru nefes ile stres, öfke v.b gibi bizi depresyona iten sebepler dönüştürülür ve işte o zaman beden, bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine daha fazla zaman ayıracaktır. Bağışıklık sistemimiz kuvvetlendiğinde ise oksidasyonun etkisi de kolayca bertaraf edilmiş olur.

Oksidasyondan korunmak, serbest radikallerin etkisini bertaraf etmek için dengeli bir yaşam, antioksidanların ağırlıklı olduğu dengeli bir beslenmeye yönelmek yapılacak en doğru şeydir. En önemlisi de bir an evvel doğru nefes almaya başlamaktır.

Son olarak oksijen yetersizliğinin sebep olduğu bazı durumları bizlerle paylaşan doktorların görüşlerine yer vermek istiyorum:

Dr. Otto Warburg, Nobel Laureate, Winner of the Nobel Prize in Medicine (for Cancer Research)

“ Kanser vucutta oksijen seviyesinin cok düşük olduğu bir durumdur öyle ki hücreler fizyolojik kontrolülün ötesinde dejenere olmuştur. Benzer olarak, alerjinin gerçek sebebi vucutdaki oksidasyon sürecinin düşük seviyelerde gerçekleşmesidir bu da vucut’a giren yabancı maddelere karşı kişinin hassaslaşmasına sebep olmaktadır. Sadece oksidasyon mekanizmasının orijinal düzeye gelmesi ile hassasiyet giderilebilir.”

Heart Disease, Ed McCabe/ Oxygen Therapies, A New Way Of Approaching Disease (1988)

“Koroner kalp hastalığı, kalbe yeterli oksijenin gitmemesi sebebiyle oluşur.”

Lymphatic System, Dr. Richard Lippman, Renowned Researcher

“Santa Barbara, CA dan lymphologist ( lenfatik) Dr. Jack Shield nefesin lenfatik sisteme etkileri üzerine bir araştırma yapmıştır. Vücudun içerisinde kameralar kullanarak derin diyafram nefesinin kan dolaşımında vakum etkisi yaparak lenfatik sistemin temizlenmesini uyardığını gözlemlemiştir. Bu artan oranda ki toksik azalma normal hıza göre 15 kat daha fazladır.”

J. Shields, MD,Lymph, Lymph Glands And Homeostasis, Vol. 25 No. 4, Kasım 92, sayfa.147-153

“Yetersiz nefes, hastalığın en bilinen sebebidir.”

Dr. Andrew Weil

“Tüm kronik ağrı, sıkıntı ve hastalıklar hücre seviyesinde ki oksijen yetersizliğin oluşmaktadır.”

Sevgiler

Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

BirKaç Güçlü Nefes Tekniği

Zihninizin rahatlamasına ve enerjinizin artmasına yardımcı olacak birkaç güçlü nefes tekniğinden bahsetmek istiyorum.

Meditasyon yaparken kendinizi sık sık düşüncedeyken yakalıyorsanız nefes alıp verirken burun deliklerinizden kolayca hava alıp almadığınızı kontrol edin. Eğer herhangi bir burun deliğinizin kapalı olduğunu fark ederseniz denge nefesini yapabilirsiniz.

Meditasyon yaparken odaklanmanıza sağlayacak olan başka bir nefes egzersizi ise “Hong Sah” Nefesidir. “” “ anlamına gelmektedir.

Şimdide kendinizi daha neşeli ve enerjik hissetmenizi sağlayacak olan . Bu nefes sindirimi de kolaylaştırmaktadır.

Son nefes egzersizi enerjinizi arttıracak olan “ dir. Daha önce nefes çalışması yapmadıysanız yani nefesiniz açılmadı ise bu egzersizi denemenizi tavsiye etmiyorum. Çünkü “” güçlü bir nefes egzersizidir, yaparken dengeniz bozulabilir ya da başınız dönebilir. (

Ellerinizin ve dizlerinizin üzerinde durun ve göğsünüzü yere indirirken hızlı bir şekilde nefes verin. Yukarı kalkarken kollarınız gerin ve hızlı bir şekilde nefes alın. Otuz kez tekrarlayın (çufçuf yapan bir tren gibi). Otuzuncu nefeste, dizleriniz üzerinde doğrulun ve nefesinizi tutun, kollarınızı başınızın üzerine kaldırın ve geriye doğru yaslanın. Kollarınızı öne ve aşağı doğru hareket ettirirken yavaşça nefesinizi bırakın. Arzu ettiğiniz kadar tekrarlayın.

Sevgiler

Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Mutluluğu Seçme Haline Bürünmek

Bayram geldiğinde sanki mutlu olmaya programlanmışız gibi kendimizi mutlu hissederiz. Bu durum istediğimiz her an kolayca mutlu olabileceğimizin kanıtıdır. Aslında çoğumuz en derinlerde bu gerçeği biliriz ama yine de arzuladığımız sonuçları elde edemediğimizde bize iyi gelmeyen titreşimdeki seçimlere yöneliriz. Ne yazık ki bu seçimler bizi daha da mutsuz eder. Aslında mutlu olmak için illa bir şeyler yapmaya gerek yoktur. Çünkü mutluluk bir haldir ve istersek bu hali her zaman seçebiliriz. Küçük Veli’nin ” isimli hikâyesini Kurban bayramı hediyem olarak kabul etmenizi istiyorum. “

Veli ve ailesi, Sivas’ın güzel bir köyünde yaşarlarmış. Halı dokuyarak geçimlerini sağlarlarmış. Küçük Veli, okuldan arta kalan zamanında çobanlık yaparmış. Veli, doğada olmaktan çok hoşlanır, doğadan aldığı ilhamla her zaman yanında taşıdığı resim defterine güzel desenler çizermiş. Akşamüstü eve geldiğinde çizdiği güzel desenleri halı dokumasında kullanması için annesine teslim edermiş. Zamanla Veli’nin tasarladığı desenlerin kullanıldığı halılar pazar yerinin en popüler ürünü haline gelmiş. Alıcılar, pazar yeri daha kurulmadan Veli’yi bekler olmuşlar. Bir gün pazara yeni bir alıcı gelmiş. Bu yeni alıcı, halı dokuma işine şehirde devam etmeleri karşılığında dokudukları halılara 2 kat daha fazla ücret ödemeyi taahhüt etmiş. Ayrıca şehre yerleşmeleri durumunda yeni bir ev ve atölye ayarlayacağı sözünü de vermiş. Büyük şehre yerleşme fikri Veli’nin babasının hoşuna gitmiş. Çünkü bu sayede Veli’nin daha iyi imkânlarla okuyabilecekmiş. Bir ay içinde ailece büyük şehre yerleşmişler. Şehirdeki yeni evleri eskisine göre daha büyükmüş. Dokuma atölyeleri de çok güzelmiş.

Veli yeni okulunu, arkadaşlarını ve öğretmenini çok sevmiş. Şehre geldiklerinden beri halı desenleri Veli’nin rüyasında belirmeye başlamış. Veli her sabah uyanır uyanmaz başucunda duran deftere yeni halı desenlerini çiziyormuş. İlerleyen günlerde halıları satın alan adam Veli’nin çizdiği halı desenlerine müdahale etmeye başlamış. Artık aynı desenli halılar dokunmaya başlanmış. Kendi desenlerinin tercih edilmemesine Veli, o kadar çok üzmüş ki artık rüyasında halı desenleri görmemeğe başlamış. Buna rağmen halı satışları açısından güzel bir kış geçirmişler. Ancak Veli’nin mutsuzluğu halen devam ediyormuş.

Bir akşam, Veli uyumaya hazırlanırken garip bir ses duymuş. Etrafına bakınmış, bir şey göremeyince uyumaya devam etmiş. Ertesi akşam Veli, aynı sesi tekrar duymuş. Odanın ışığını yakmış, etrafına bakınmış. Tam o sırada yatağının karşısındaki dolabın üstünde parlak bir ışık belirmiş. Sanki biraz önceki ses bu ışıktan geliyormuş. Sonra ışıktan gelen ses bu sefer “?“ diye sormuş. Veli rüya görüp görmediğinden emin olamıyormuş. Dolabın üzerindeki ışık halen yanmaya devam ediyormuş. Veli bir şekilde rüyada olmadığına ikna olmuş. Sonra ışığa doğru bakarak;

“Ben s“ demiş.

Işıktan “” şeklinde ses gelmiş.

“ “demiş Veli

“” şeklinde yanıt almış.

“ ” demiş Veli

“ demiş İlham Perisi

“” demiş Veli.

“.” demiş, ilham perisi

“” diye sormuş Veli.

“ “ demiş.

“” demiş Veli

“” demiş ilham Perisi

“” diye yanıtlamış Veli

“” demiş ilham perisi

diye sormuş Veli.

“” demiş ilham perisi ve birden yok olmuş.

Veli sabah uyandığında bundan sonraki yaşamında ilham perisinin söylediklerini uygulamaya niyet etmiş. Sabah okula gittiğinde eski arkadaşları ile tekrar konuşmuş, onlarla en çok sevdiği oyunları oynamış. Okuldan eve geldiğinde ise ailesi ile sohbet etmeye her zamankinden daha fazla zaman ayırmış. O kış mevsimi Veli için çok keyifli geçmiş. Yaz geldiğinde ise Veli’nin annesi yazı köyde geçirecekleri müjdesini vermiş. Veli bu duruma çok sevinmiş. “ “diye düşünmüş. Artık hiç üzülmeyeceğine ve dertlenmeyeceğine dair kendi kendine söz vermiş.

Veli’nin ilham perisi ile yaptığı konuşmanın üzerinden tam altı ay geçmiş. Hala yeni halı desenleri yaratamıyor olsa da çok mutluymuş. Bir gün okula giderken uçan bir kuş dikkatini çekmiş. Kuşun mavi, beyaz ve gri tonlarında parlak tüyleri varmış. Ne kadar güzel renkler diye düşünmüş. O an birden kafasında değişik desenler belirmeye başlamış. Hemen defterindeki boş sayfaya bu desenleri çizmiş. Desenleri çizmeyi tamamladığında başının sağ tarafında bir ışık belirip hemen kaybolmuş. Veli kendi kendine gülümseyerek bu ışığın ilham perisi olabileceğini düşünmüş. İçinden ona teşekkür ederek hayatın güzel ve macera dolu olduğunu bir daha hiç unutmayacağına dair kendi kendine söz vermiş. ......

Evet, Siz de Veli gibi “M” ni deneyip ilham periniz ile karşılaşmak isterseniz Veli’nin hikâyesine tekrar göz atın.

Sevgiler

Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Olaylara Kartal Bakışı ile Bakmak

Yaşamınızda neler olduğuna inanamadığınız bir türlü işin içinden çıkamadığınız anlar olmuştur. İşte bu tür anlarda olayların içine girmeden şöyle bir uzaktan “ ile bakabilseydik ne kadar güzel olurdu değil mi? Bugünkü yazımda işin içinden çıkamadığımızda olaylara “Kartal Bakışı” ile bakmanızı sağlayacak “Aile Dizimi” isimli güçlü bir spiritüel teknikten bahsetmek istiyorum. Aile Dizimi, alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından geliştirilmiş.

Aile Diziminin nefes, meditasyon, kuantum tekniklerindeki gibi inanç, duygu ve düşüncelerin dönüştürülmesi gibi bir amacı yoktur. Diğer ruhsal gelişim teknikleriyle çözemediklerinize “Kartal Bakışı” ile bakma imkânını sunar. Ancak bu bakış sihirli bir bakıştır. Bu bakışla sizi etkileyen davranışlarınızın kökeninde yatanlar kolayca görünür hale gelir.

İşte bende şu meşhur “Kartal Bakışı” nı deneyimlemek adına geçen hafta Sevgili dostum Hülya Özel’in organize ettiği Ralph Wilman’ın rehberliğindeki aile dizilimi çalışmasına katıldım. Ancak hangi konu üzerinde çalışma yapmak istediğime karar verememiştim. Çalışma başladıktan sonra aslında bunun çokta önemli olmadığını anladım. Çünkü çalışmaya katılanlar olarak birbirimizi ilk defa görmüş olsak ta sanki önceden sözleşmişiz gibi hepimizin çalışmak istediği konu“ lerimiz olduğu ortaya çıktı. Evet, gerçekten de annemle olan ilişkimde ne yaparsam yapayım hep eksik bir parça kalıyordu. O gün ne olduysa oldu ve Ralp’in ustaca yönetimi sayesinde annemle aramdaki ilişkideki eksik parçanın ne olduğunu farkına vardım. Sonraki günlerde Ralp’ın çalışma sırasında bahsettiği gibi

tanımı hayata geçti ve yaşamımda bir takım ayarlamalar oldu. Sanırım o gün orada olduğum için çok şanslıydım.

Biraz da Aile dizilimi nasıl çalışıyor? konusundan bahsedecek olursam; Her ailede saklanması gereken “utanç verici” olaylar olabilir. Cinayet, tecavüz, intihar, akıl hastalıkları, miras kavgaları, ağız dalaşları, küslükler vb gibi. Atalarınızdan biri, örneğin anneanneniz bir utanç yaşar ve bu utanç örtbas edilir Ancak hiçbir sır saklı kalmaz. Anneannenizin yaşadığı utanç ve suçluluk duygusu genetik hafızayla sonraki nesle geçer. Nasıl fiziksel özellikler genetik şifreyle aktarılıyorsa, aile içinde yaşanan travmalar, sırlar, değerler de kolektif bilinçaltıyla aktarılır.

Gustav Jung, bunu “kolektif bilinçaltı” kavramıyla açıklamakta, bazı kavramların kolektif bilinçaltı yoluyla kuşaktan kuşağa geçtiğini söylemektedir. Freud ise kolektif bilinç kavramını sunmaktadır. Psikodramanın kurucusu Moreno ise grupları içine alan kolektif bilinç ve kolektif bilinçaltından söz etmekte ve burada bir kişinin bilinçaltının diğerinin bilinçaltıyla bağlantıya geçtiğini savunmaktadır. Kısaca aile içindeki sırlar, üstü örtülenler bir şekilde kuşaktan kuşağa geçiyor. Torun yani siz ise, nedenini bilmediğiniz korkular ve suçluluk duygularıyla kıvranıyorsunuz.

Yaşamınızda sıkışıp kaldığınız, ilerleyemediğiniz konu var ise ve o konuya şöyle bir atmak isterseniz mutlaka böyle bir çalışmaya katılın derin. (*)

Sevgiler

Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

( *) Ralp Wilman’ın Türkiye’deki çalışmaları takip etmek isterseniz Sevgili Hülya ile hulyaol@gmail.com ile irtibata geçebilirsiniz.

Yazının devamı...

Güne Neşeli Başlamanın Yolu

Bir dakika içerisinde ortalama 15-20 nefes alırız. 5 dakika sürekli nefes aldığımızda ise bu sayı 100 nefese çıkar. Hiç durmadan beş dakika sürekli nefes almak zor gelebilir. Bunun için 100 nefesten önce “Kundalini Nefesi” yapmak nefes almayı kolaylaştıracaktır. Hindu öğretileri “Kundalini”yi her canlıda potansiyel olarak bulunan aydınlanma enerjisi olarak tanımlarlar. Bir kez enerji harekete geçtiğinde, omurgadan yukarıya doğru çıkar ve çakra sisteminizi aktive eder. Enerjiniz artıkça neşe hissi daha yoğun hissedilecektir. Şimdi güne daha neşeli başlamamıza yardımcı olacak olan Kundalini ve 100 nefesinin nasıl yapılacağından bahsedeceğim.

Önce Kundalini nefesi; Ayağa kalkıp ağzınızdan nefes alıp vermeye başlayın. Nefes alırken kollarınızı yukarı kaldırın, nefes verirken kollarınızı omuz hizasına gelinceye kadar aşağıya indirin. Ritmi tutturduktan sonra ayaklarınızı da dans eder gibi hareket ettirmeye başlayın. Bu şekilde iki ya da üç dakika nefes alıp vermeye devam edin. İsterseniz bu çalışmayı sevdiğiniz bir müzik eşliğinde de yapabilirsiniz. Kundalini nefesini bitirdikten sonra rahat edeceğiniz bir sandalye ya da koltuğa oturup ağzınızdan nefes alıp vermeye başlayın.

Nefes alıp verirken dikkat etmeniz gerekenler ise şöyledir; .

Kundalini ve 100 Neşe nefesini günde bir kez ya da daha fazla yapabilirsiniz. Bu yazının sonunda Kundalini ve 100 Neşe nefesi ritüelini yönlendirmeli olarak yapmak isteyenler için bir link ekledim. Linki tıkladığınızda kaydın başında nefesin anlatıldığı bir bölüm var. Bu bölümde kundalini nefesini yapabilir sonrasında ise yukarıda yazdıklarımı da dikkate alarak kaydın sizi yönlendirdiği şekilde nefes alıp vermeye başlayabilirsiniz. Aynı kaydın içerisinde 100 nefesten sonra bir de “” yer alıyor. İsterseniz niyet meditasyonunu da deneyerek niyetinizi güçlendirebilirsiniz.

Sevgiler

Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Hangi Öğreti Bana Uygun?

O kadar çok spirituel çalışma var ki! Bazen “ ya da “sorusuna cevap bulmakta zorlanabiliriz. Aslında sipirütuel çalışmaların hepsi güzeldir. En güzeli de ruhumuza ait olanı bulmaktır. Peki, ruhumuza ait olan öğreti nasıl bulunur?

Eski kadım bilgeler; hava elementini temsil eden nefesin, bilinçaltını süpürerek zihni arındıracağına ve sonrasında ise içimizdeki bilgeliğin aktive olacağına inanırlardı. Nefes tek başına bir öğreti olmayabilir ama bilgelerin söylediği gibi ruhumuza ait olan öğretinin yaşamımıza girmesi için gerekli zemini hazırlar. Öncelikle bağısıklık sistemimizi kuvvetlendirir, fiziksel olarak sağlığımızı düzene sokar, enerjimizi yükseltir. Ve bu şekilde sağlığımızla ilgili endişeler azalır. Sağlığımızla ilgili endişelerin yok olması zihinsel ve duygusal enerji alanımızda bir miktar boşluk oluşturur. Bu boşluk ile yeni fikir ve farkındalıklar için yer açılmış olur. Şimdide olan daha net görülür. İşte o zaman size uyan öğreti her ne ise karşınıza çıkıverecektir.

Bundan sonrasında yapılacak tek şey bilgeliğinizin size sunduğu öğretiyi uygulamaktır. Bazılarımız bu aşamada zorlanabilir. Nefes bu aşamada da “ imdadınıza yetişecek ve seçtiğiniz yolda ilerlemenizi sağlayacak gücü size sağlayacaktır. Tabii Seçerseniz!!

Sevgiler

Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Nefesin Bedensel Harekete Katkısı

Vücudunuzdaki her şey ya hareket etmeye gereksinim duyar ya da içinde hareket eden bir şey barındırır. Bu ihtiyaç, hücrelerinizin hem içindeki hem de dışındaki sıvı akışı tarafından gerçekleştirilir. Her bir hücrenizin gereksindiği besini ve oksijeni alması ve hasarları onarması, enfeksiyonları yok etmesi ve atıklardan kurtulması için ihtiyaç duyduğu kimyasallara ulaşmasını sağlamanız ancak yeterli miktarda sıvı almanız ve hareket etmenizle mümkün olabilir. Mutfak lavabonuzu düşünün. Eğer su onun içinden akamazsa, içinde yapışkan bir sıvı birikir. Ve yapış yapış bir sıvı rahatsız edicidir. Lavabonun içindeki suyun hareketini artırırsanız, yapışkan sıvı atılır. Rahatsızlık da ortadan kalkar.

Oksijen ve diğer besin maddeleri bedeninizin hücrelerine kanınızın içinde atardamarlar tarafından taşınır. Bu leziz şeyler atardamarlardan hücreleri saran sıvıya boşaltılır. Oksijen ve besinler bu sıvının içindeyken hücrelerin üzerinde yüzerler. Hücreleriniz buradan ve atıklarını bu sıvıya bırakır. Böylece toplardamarlarınız ve lenf kanallarınız atıkları dışarı gönderir. Bu sürecin herhangi bir aşaması aksadığında ya hücreleriniz yeterince beslenemez ya da atıklarından gerektiği şekilde kurtulamaz. Bu, bazen hücreler açlıktan kırılıyorlar, bazen kendi pisliklerinde yüzüyorlar anlamına gelir. Kimi zaman her ikisi birden gerçekleşir. Bedeninizin içindeki sıvı hareketi, vücudunuzun hayatta kalması için bir öneme sahiptir.

Şimdi diyeceksiniz ki “ “

Çok ilgisi var. Havayı akciğerlerinizin içine aldığımızda diyafram kasımızı da çalıştırmaya başlarız. Diyaframın hareketi ile adaleleriniz kasılır, kaburgalarınızı yukarı çekilir ve omurganız düzleşir. Diyaframın tamamını kullanarak yapılan tam nefes bütün vücudunuzu hareket ettirir. Diyafram kasınızı kullanarak aldığımız tam nefes ile sağlıklı bir beden için gerekli hareket ve dolaşım, aynı zamanda oksijenleme sağlanmış olur. Bedensel hareketliliğin artırılması, dolaşımın hızlandırılması ve oksijen miktarının yükseltilmesi bağışıklık sisteminizin kuvvetlenmesi, kanser vb. gibi birçok hastalıklara iyi gelir. Biz transformal nefeste ağırlıklı olarak diyafram kasının çalışmasına odaklanırız. Çünkü ancak diyafram nefesi ile bu hedeflerin tümüne kolayca ulaşabilirsiniz.

Sevgiler

Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

(*)Bilimsel açıklamalar Dr. Dr. Scott Kwiatkowski, D.O’dan alınmıştır.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.