SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Göğüs Nefesi Mi Alıyorum?

Bu sorulara “” yanıtı verdiyseniz büyük bir ihtimalle göğüs nefesi alıyorsunuz demektir. Göğüs nefesi alanlar nefes alırken diyafram kası yerine sırt, boyun, çene gibi kaslarını kullanır. Bedenin üst kısmı sürekli kasılma halindedir. Karın kısmındaki kaslar ise gergindir. Erkekler stresle baş edebilmek, kadınlar ise ideal kiloya ulaşmak adına göğüs nefesine yönelirler.

Göğüs nefesi modeli olanların çoğunlukla yaşamları şöyledir;

Tam ve derin nefes almakta zorlanırlar. Yapmayı planladıkları işler için yeterli zamanları olmadığından şikâyet ederler. Bedenlerinin aşağı kısımlarında dolaşım rahat olmadığından sindirim fonksiyonları sekteye uğramış olabilir. Oksijen azlığı görülebilir. İleri dönemlerde “Hipervantilasyon ” semptomları görülebilir. Benzer semptomlar, nefese başlamadan önce bende de vardı. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi iki transformal nefes seansı sonrasında ters nefes almayı düzeltmiştim. Ancak hala göğüs nefesi almaya devam ediyordum. Hızla nefes veriyor ve hemen yeni bir nefes almaya geçiyordum. Bu şekilde nefes almak bedenimdeki karbondioksit oranında değişime sebep oluyordu. Karbondioksit oranındaki değişim bedenimdeki alkalin oranını etkilemiş ve böbreğimde taş oluşmuştu. Sürekli olarak yapmış olduğun nefes çalışmaları sayesinde böbreğimdeki taş bir yıl içinde kendiliğinden yok oluverdi. Yıllık doktor kontrolüne gittiğimde doktorum, böbreğimde taşın yok olduğunu söylediğinde kendimle nasıl gurur duyduğumu size anlatamam.

Öncelikle dar kıyafetlerinize veda edin. Karnınızı germek yerine rahat ve gevşek bırakın. İlla düz bir karına sahip olmak istiyorsanız spor yapın. Diyaframınızı verimli kullanmanın yolunu bulun. Ve bir an evvel nefes uzmanına başvurun.

Sevgiler

www.yourwishisyourreality.com

Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

Doğru mu? Yoksa Ters Nefes mi? Alıyorsunuz

Doğru nefes alındığında karın diyafram kasının hareketi ile dışarıya doğru, nefes verildiğinde ise içeriye doğru hareket eder. Karın kısmının bunun tam tersi olacak şekilde hareket etmesi durumunda ise “Ters Nefes” alınıyor demektir. Ters nefes alıp almadığınızı kontrol etmek isterseniz; önce rahat bir yere oturun. Elinizi tam göğüs kafesinin orta kısmına koyarak nefes alın. Nefes alırken karnınız geriye çekilme eğiliminde ise ters nefes alıyorsunuz demektir.

Transformal Nefese başlamadan önce ben de ters nefes alıyordum. Yaşamımda ters nefesime uyum sağlamıştı. Yani bayağı yorucuydu. Zihnimde sürekli zıplayan düşünceler olurdu. Tek bir şeye odaklanmakta zorluk çekerdim. İlla aynı anda birkaç işi birden yapmalıydım. Geçmişte iyi bir şeyler yapmış olmalıyım ki evren karşıma transformal nefesi çıkardı. Ve transformal nefes ile doğru nefes almayı keşfettikçe hayatımda dönüştü, değişti.

Aranızda ters nefes alan var ise bakın bakalım aşağıda yazdıklarım size yakın gelecek mi?

Ters nefes alındığında bedenin üst kısmı sürekli kasılma halindedir. Özellikle boynun etrafı, üst omuz, sırt ve çene kısmı gergindir. Mide yanması, sindirim problemleri görülebilir. Koordinasyonsuzluk, yönünü bulamama ya da hareket etmeye yönelik işlevlerde zorluk yaşanabilir. Ters nefes alan bir kişi masaj yaptırdı diyelim. Masaj sırasında bedeni rahatlamış olsa da masaj sonrası beden hızla eski gergin haline dönüş yapar. Ve böylece ters nefes alan kişi masajın faydasını tam olarak hissedemez. Hatta masaj yapanın iyi olmadığını iddia edebilir. Hissettiklerin ne olduğunu anlayamaz, bildiklerimi ise hissedemez.

Doğru nefese yöneldiğinizde tüm bu etkiler zamanla kendiliğinde yok olacak, yaşam daha keyifli hale gelecektir.

Sevgiler

www.yourwishisyourreality.com

Yazının devamı...

Theta Şifası Hakkında Ne Biliyorsunuz?

ThetaŞifası kuantum mekaniğine dayanır. İmgeleme sanatı; birlikte yaratmayı mümkün kıldığından ThetaŞifası’ndaki “sahit olma” işlemi çok önemlidir. Şifacı iyileştirmenin olduğuna şahit olduğunda, şifa da gerçekliğe de taşınmış olur.Theta şifası ile kaynak ile bağlantıya geçme, onunla birlikte yaratımın nasıl olduğuna dair fikir edinebilir, yaratıcı gücün varlığı daha yoğun hissedilir.

Theta Şifasının kurucusu Vianna Stibaldir. Vianna, bacağındaki kanserin ani bir şekilde kendiliğinden iyileştiğine tanık olmuştur. Bacağı iyileştikten sonra, birçok yılını, bu tekniği mükemmelleştirme ve diğer kişilerin kendini tedavi etmesine yardımcı olmaya adamıştır. Bu basit fakat etkili teknik binlerce kişinin hayatını değiştirmiştir. Vianna’nın deyimiyle; “Bilim adamları özellikle Alfa ve Theta aralığındaki beyin frekanslarının şu özelliklerini keşfetmişlerdir;

Theta Healing tekniği özellikle de sezgilerin geliştirilmesinde çok etkilidir. Gökkuşağı Çocuğu çalışması içeriğinde sezgilerinin geliştirilmesi üzerine bir sürü uygulama yapılmaktadır. Sezgisel beceriler geliştirildiğinde, kişi yaşamı boyunca kendisine ait olmayan depresyon ve kızgınlığı da rahatça bırakabilmektedir. Örneğin; markete gittiğinizi ve son derece mutlu olduğunuzu düşünün. Ödeme için kasaya gittiğinizde kasiyerin huysuz biri olduğunu fark ediyorsunuz. Uzaklaşırken aniden kızgınlık hissediyorsunuz. “, ” Büyük bir olasılıkla fark etmeden kasiyerin duygularını aldınız. Sürekli alıştırma yaparak sezgisel yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz. Çünkü sezgisel yetenekler herhangi bir kasınız gibidir. Alıştırma yapılarak geliştirilir. Ve içgüdüsel becerileriniz o kadar fazladır ki çoğu zaman onların farkında olmayız.

Theta Healing uygulamaları, neşe ve çoşku ile oyun oynayarak sahip olduğunuz gizemli yeteneklerle sizi buluşturur. Yaşamınızda mutlu anlar yaratabilmek adına geçmiş mutlu anlardan özgürleşme gibi diğer tekniklerde olmayan enteresan bakış açıları ile donanmıştır.

Theta Healing tekniğinin çalışma mekanizmasını biraz daha detaylı keşfetmek isterseniz “ bizi Kısıtlayan İnançları Kısıtlayabilmek” isimli yazımı okuyabilirsiniz. Yazıya ulaşabileceğiniz link: http://saglik.milliyet.com.tr/bizi-kisitlayan-inanclari-kisitlayabilmek-/nefes-ve-yasam-kocu-sibel-kavunoglu/saglik/yazardetay/14.02.2012/1502367/default.htm

Sevgiler

www.yourwishisyourreality.com

Yazının devamı...

Doğru Nefes Neden Şifalandırır?-II

Lenf damarlarının başlıca görevi zehirleri ( duygusal ve fiziksel zehir), ölü hücreleri ve aşırı suyu uzaklaştırarak hücreleri kuru tutmak ve hücrelere oksijen gitmesini sağlamaktır.

Ünlü bir lenfolog olan Dr. Arthur C. Guyton Tıbbi Fizyoloji Ders Kitabında derin nefes almanın, kan damarları boyunca olduğu kadar kan ve lenfatik sistemi ayıran hücrelerin arasından ve içinden de geçen lenf damarlarını aktive ettiğinden bahsetmektedir.

Nefes almak, ışık, şifalı otlar, uygulamalar ve chi makineleri lenf damarlarını harekete geçirebilir. Hücreler oksijen alınca elektrik üreten pompaları çalıştırır. Elektriksel iyileşme süreci ani olabilir. Bu da bir hastanedeki elektroşok aletinin kalbi durmuş insanları neden yeniden hayata döndürebildiğini açıklar. Aynı şekilde Dünya Kan Proteini Araştırma Derneği kurucusu Dr. West de, Transformal Nefes Çalışmalarında uygulanan tam diyafram nefesi lenfatik sistemin etkin çalışmasını uyarıcı başlıca araç olduğundan bahsetmektedir. Bu da nefes seansına katılan insanların pek çoğunun hissettiği yoğun enerji ve karıncalanmayı açıklamaktadır. Aşırı suyu çeken ve hücrelerin bizim Transformal Nefes içinde genellikle “Yaşam Gücü” olarak adlandırdığımız gücü almalarına izin veren sodyum-potasyum pompalarının aktivasyonunu göstermektedir.

2005 yılından beri hastalıkların ve sakatlıklara neden olan fiziksel koşulların nefes aracılığı ile gerçekten ortadan kaldırıldığı şaşırtıcı vakalara şahit oldum.. Artık elimizde bedenlimizi, bütünlük ve esenlik içinde işlev görmesini sağlayacak bir kendi kendini iyileştirme konumuna getiren bir anlayış ve Tanrı vergisi bir teknoloji var. Bu teknolojiden ne kadar faydalanmak istediğiniz tamamen size bağlıdır. Ben 2005 yılından beri bu teknolojiyi kullanıyorum. Hayatımda iyi yönde gelişmeler oldu ve halen de devam etmektedir. Bir kere daha çok keyifliyim, daha çok kendimi tanıyorum, daha kolay teslim oluyorum, daha çok şükrediyorum, daha kolay affediyorum, daha kolay seviyorum, daha kolay yaşam enerjimi aktive ediyorum, kısaca daha kolayım ve tabii daha sağlıklıyım.

Sevgiler

www.yourwishisyourreality.com

Kaynak : Bu ve aynı başlığı taşıyan bir önceki yazımda yer alan teknik bilgiler Dr. Judith Kravitz’in ders notlarından alınmıştır.

Yazının devamı...

Doğru Nefes Neden Şifalandırır?-I

Utah eyaleti Orem’de bulunan Dünya Kan Proteini Araştırma Derneği kurucusu Dr. West, Dr. Samuel West D.N, N.D, “aylarca besinsiz, günlerce susuz kalabildiğimiz halde oksijen olmadığında neden birkaç dakika içinde ölürüz? Sorusuna yanıt bulmaya çalışırken çok daha önemli bir şeyi keşfetmiştir. Dr. West'in bu keşfi Transformal nefesi deneyimleyenlerde meydana gelen şifalanmanın nedenini çok iyi anlatmaktadır. Şõyle ki;

Kan proteinleri, zehirler ve su kan akımından hücreler içine geçtiğinde, hücrenin oksijen alımını engellemektedir. Çünkü kan proteini kan kapillerini ( kılcal damarları) genişleterek kan proteinini ve suyun kan akımının dışına ve hücrelerin içine itilmesine sebep olmaktadır. Durum böyle olunca da hücrelerin kuru ortamında değişim gözlenmektedir. Oysa ki ünlü bir lenfolog Dr. Arthur C. Guyton tarafından 1961 yılında yazılan Tıbbi Fizyoloji Ders Kitabında yazdığı gibi vücudumuzdaki hücrelerin kandan oksijeni alabilmesi için kuru bir durumda olmaları gerekmektedir. İşte bu kuru ortamı yaratmak için kıstırılmış kan proteinleri, su ve zehirler uzaklaştırılmalıdır. Dr. Guyton derin nefesin lenf damarlarını aktive ederek ölü hücreleri ve suları hücrelerden uzaklaştırdığını tespit etmiştir ki bu da hücrelerin oksijeni emmesine olanak veren kuru ortamın ulaşmasına izin vermektedir.

Bu bilgiden sonra 1980 yılında Dr. West hücrelerdeki bu kuru ortamı yaratmanın formülünü geliştirmiştir. Şöyle ki; Her organizma işlevlerini doğru yerine getirebilmek için elektrik enerjisine gereksinim duyar. Çünkü bu elektrik enerjisi gözlerimize görme gücünü, beynimize bir bilgisayardan daha hızlı çalışma yeteneğini, kalbimize atma yeteneğini, kaslarımıza yürüme ve koşma yeteneğini, pankreasımıza ensülin üretme yeteneğini ve alyuvarlarımıza kanserleri ve virüslerle savaşma yeteneğini kazandıran enerjidir. Bu elektrik enerjisinin üretilmesi için her hücrede bulunan sodyum-potasyum pompalarının çalıştırılması gerekir. Bu pompaların yakıtı ise ATP dir. ATP’yi (adenozin trifosfat) elde etmek için glikoz ve oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sodyum-potasyum pompalarını çalıştırarak her bir organa ve vücudumuzun her bir parçasına düzgün çalışması için gerekli “gücü” veren elektrik enerjisini sağlar. Oksijenin yokluğu bu sistemlerin işlev görme yeteneğini durdurur. Bu durumda gözler kör olur, beyinler çöker, kalp atmaktan vazgeçer vs.

Tüm yazdıklarımı tek bir cümleyle toparlarsak West ve dünya genelinde yaklaşık 400 doktor artık şunu beyan etmektedir; “

Sevgiler

www.yourwishisyourreality.com

Yazının devamı...

2013 Yılı Listeniz Hazır Mı?

Ha şimdi dünyanın sonu geldi ha şimdi kıyamet kopacak derken 2012 yılının sonuna geldik. Artık şimdi 2012 yılını değerlendirme, 2013 yılı hedeflerini belirme zamanı. Ben bu belirleme işini 2006 yılından beri büyük bir şevkle yaparım. Çünkü bu uygulama başta yapmak istediklerim olmak üzere birçok şeyde netleşmeme sebep oldu. Bugün bu uygulamayı yaşamına almak isteyen ya da hali hazırda uygulayanların 2013 yılı listesi için bir öneride bulunmak istiyorum ve 2013 yılı hedeflerinizden biri mutlaka " " olsun diyorum. Bu soruya yanıt vermeden önce size bir soru yöneltmek istiyorum.

Olmadı değil mi? Her birimiz sonu gelmeyecek şeylerin peşinde koşuyoruz. Sürekli bir şeylerin peşindeyiz. Ve bunu yapmak hiç de kolay değil. Ben sonu gelmeyecek bir şeyin peşinde koşmak yerine doğal halimize dönerek yani kendimizi olduğu gibi kabul ederek gerçek huzura ulaşabileceğimize inanıyorum. Bir an için çocukları getirin gözünüzün önüne; Ne kadar mutlu, ne kadar keyifli, ne kadar özgür ve ne kadar sevgi dolular değil mi? Saçtıkları sevgi ve neşe ile bizleri şifalandırıyorlar. Onlarla birlikteyken depresyonda olmak imkânsız gibi. O zaman şu doğal halde kalabilme işini biraz öncelik verelim. Valla ben bu maddeyi 2013 yılı listeme ekledim. Büyük bir ihtimalle ileriki senelerde gerçekleşecek olabilir. Ama olsun artık sonu olmayan bir yolda ilerlemek istemiyorum.

Bunun için de "Evren içimizdekini bize yansıtır” mekanizmasından faydalanacağız.

Örneğin Son zamanlarda;

İşte bu ve benzer anların varlığı söz konusu ise çalışmaya devam. Çocukları, doğayı referans alacağız.

Unutmayın mucizeler şimdiye kadar yapmadığınız şeylerde saklıdır. 2013 yılı Unutamayacağınız Güzelliklerin Yaşandığı Bir Yıl Olsun.

Sevgiler

Sibel.kavunoglu@gmail.com

www.yourwishisyourreality.com

Yazının devamı...

İş Hayatında Spiritüellik Olabilir mi?-II

Aynı başlığı taşıyan bir önceki yazımda iş hayatındaki belli başlı spiritüel yaklaşımlardan bahsetmiştim. Şimdikinde iş hayatında uygulanabilecek bazı basit spiritüel uygulamalardan bahsetmek istiyorum.Aşağıda yazılı uygulamalardan birçoğunu zaten biliyorsunuz. Belki de onların spirituelliği temsil ettiğinin farkında olmayabilirsiniz.

1-Etrafınızda Spiritüel Objeler Bulundurmak: İş yerinizde aile fotoğrafı, çocuğunuzun fotoğrafı bir kristal v.b gibi sizin için kutsal sayılabilecek spiritüel objeler bulundurabilirsiniz. Örneğin; Ailenizin fotoğrafını spiritüel obje olarak seçtiyseniz; fotoğrafa her baktığınızda çalışma sebebinizin ailenize daha iyi bir hayat sağlamak olduğunu hatırlarsınız. Hatta şimdi şu an bu senaryoyu düşündükten sonra sizde yarattığı duyguları hissetmeye çalışın. Nasıl kendiniz daha iyi hissettiniz değil mi?

Bazen de buobjelere baktığınızda size gelen güzel duygular yok olabilir ki bu normaldir. O zaman farklı bir obje belirleyebilirsiniz.

2-Belirsizlik ve Eksiklikle Yaşamak: Daha iyisini yapabilmeyi istemek güzeldir. Ancak kendine zarar verecek şekilde takıntılı olmak tercih edilen bir durum değildir. Daha da iyisini yapabilmek ve sahip olmayı istemek kişide alışkanlık haline gelmesi demek kişinin hiçbir zaman yaptığı şeyi beğenmeyeceğini gösterir. Aslında mükemmel olmak yerine yapabileceğinizin en iyisi yapmaya odaklanmalı ve çıkan sonucu kabul etmeyi öğrenmelisiniz. Bunun içinde mükemmeliyetçi olmamak yani kusurlu ve eksik olmak için en iyi sebeplerini listeleyin. Ve bu listeyi görebileceğiniz yere asın veya koyun. Arada bir listeyi gözden geçirip aklınıza gelen yeni bir sebebi ekleyin. Bu listede yazdıklarınızdan herhangi biri gerçekleştiğinde önce bir durun. Ve ne hissettiğinizi bakın. Sonra bir arkadaşınızla paylaşın. Onun kusurlu ve eksik olmasına izin verdiği durumları, olayları öğrenin.

3-Kaliteyi Sağlamak: İşinizin size kazandırdıklarını listeleyin. Bu listedekiler, işinize verdiğiniz emeğin hayatınızda yarattığı kaliteyi gösterecektir. Kendi kendinize işinizdeki hataları nasıl azaltabileceğinizi bulmaya çalışın. Bir ay boyunca bu konuyu analiz edip, sonuçlarını izleyip, düzenlemeler yapın. Bir sonraki ay tekrar deneyin. Sonuçlarını yazın.

4-Teşekkür ve Tebrik Etme: İşinizde birlikte çalıştığınız kişilere teşekkür ve tebrik edebileceğiniz 5 ayrı yolun listesini yapın. İşte uzun zamandır takdir ve teşekkür almayan bir kişiyi fark etmeye çalışın. Önce ona alışılmadık ve beklenmeyen bir şekil ve zamanda nasıl takdir edeceğinizi tasarlayın ve ona teşekkür edin ya da tebrik edin. Sonra benzerini yapabileceğiniz bir sonraki tarihi ajandanıza işaretleyin. Aylık ve/veya 3 ayda bir bunu adet edinin. Yaptıktan sonra sizde ve iş ortamında oluşan enerjinin farkına varın.

-Her gün işe başlamadan veya işten sonra veya gün içinde sahip olduğunuz iş ile diğerlerin sahip oldukları iş için şükredin. Bunu günlük ritueliniz haline getirin. Takdir ve şükür, sizi pozitif frekansta tutacaktır.

5-Desteğin İnşa Edilmesi: Her hafta işte yeni bir kişi ile sohbet edin. Sonra aynı davranışı mevcutta sizin için çalışan veya sizinle çalışanlar için yapın. Seçtiğiniz bu kişi özellikle kendini gruptan ayrı hisseden ve incinmiş biri olsun.

6-Sizi Davranılmasını İstediğiniz Gibi Başkasına Davranma: Çevrenizdeki insanlara nasıl davrandığınızı dikkate alarak bir sonraki gün diğer insanlara nasıl davranacağınızı belirleyin. Her gün birkaç dakika aşağıdaki konular üzerinden gidin.

“Başkalarına Yaptıklarım,”

“Başkalarının Bana Yaptıkları”

Özellikle liste içinde başkalarının size davranması istediğiniz gibi davrandığınız durumlar ile başkalarının size arzu ettiğiniz gibi davrandığı durumlara dikkatinizi verin. Hangi listenin daha uzun olduğunu farkına varın.

7-Neyin Yeterli Olduğuna Karar verme ve Karara Bağlılık: Bir kâğıda yaşamak için ne kadar paraya ihtiyacınız olduğunu yazın. Gelir bilginizi de ekleyin. Sonra sene içinde harcamalarınız ile harcayacağınızı düşündüğünüz gideri karşılaştırın. Harcamayı düşündüğünüz tutar ile gelirinizin arasındaki farka bakın.

8-İş, Kişisel Hayat ile Aile Hayatınız ve Sosyal Hayatınızdaki Sorumlulukların Dengelenmesi: Her sabah 10 defa aynanın karşısına geçip “Hayır” deyin. Gün içinde “hayır” deme olasılığınızın olabileceği alternatif durumları kollayın

9-Sistemin Çalışır Hale Gelmesi İçin Çalışmak: İçinde olduğunuz ve/veya çalıştığınız kurumda değiştirmeyi düşündüğünüz şeylerin listesini yapın. Aynı listenin karşısına ise sizin vereceğiniz destek ile bu kurumların daha iyi işlemesini sağlayacak konuları yazın. Bu listeye “Dünya Mükemmel Olsaydı“ ismini verin. Üzerinde çalıştığınız konularda iyi ve/veya kötüyü fark ettiğinizde bu durumu ilk listenize ekleyin.

10-Kişisel ve Meslek Gelişim Konuları ile Meşgul Olma: Her gün 20 dakika egzersiz yapın. Her ay konusu iş ile ilgisi olmayan bir kitap okuyun.

Son olarak her gün meditasyon için beş dakika zaman ayırın.

Sevgiler

www.yourwishisyourreality.com

Yazının devamı...

Is Hayatinda Spirituellik Olabilir mi

Ekonominin durumu ne olursa olsun insanın potansiyeli tükenmez. “ Dünya” ortak bilincin yansımasıdır. Sorunlarımızın tek çözümü yine ortak bilincimizde yatar. Mahatma Gandhi “ Dünyayı değiştirmenin tek yolu önce kendinizi değiştirmekten geçer” demiştir. Buna göre hem iş ve hem özel hayatımızda barışı hissetmek istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız. Dünyayı değiştiremeyebiliriz ancak dünyayı nasıl gördüğümüzü, dünya ile ilgili algımızı değiştirebiliriz.
Eski bir Budist hikâyesine göre aydınlanmış bir kadına “Farklı olan Nedir?” şeklinde bir soru yöneltmişler. Kadın bu soruyu şöyle yanıtlanmış. “Aydınlanmadan önce odun kırar, su taşırdım”, “Aydınlandıktan sonra odun kırıp su taşıyorum” Aynı şekilde spiritüelliği iş hayatınızda denemeye başladığınızda ve sonrasında değişen bir şey olmayacaktır. İşimizde olabilecek tek değişiklik bağlantılarımızda olacaktır. Spiritüelitellik iş hayatında hatalar yapmanızı önlemez. Sizi göz ardı ettiğiniz durumlara yönelmenize ve yapmaktan kaçındığınız, uzak durduğunuz şeyleri yapmanız konusunda sizi cesaretlendirir. Bencil olmaktan kurtarıp, kendinizi sevmeye yönlendirir. Peki, iş hayatında nerelerde spiritüellik soz konusu olabilir?
- Bazıları sosyal statü için çalışır. Bazıları aile şirketinde çalışmayı seçer. Bazıları ise kendilerine kariyer oluşturma arzusu ile çalışma hayatına başlar. Örneğin; Call center çalışanları gibi kişiler hizmet etmeyi sevdikleri için bu iş kolunu seçmiştir. Bazıları işini sever, bazıları nefret eder. Tüm bunlar, insanların iş hayatında ne bulduklarının gösteren işaretlerdir. Ve bu işaretler spiritüel hayat dendiğinde neyi anladığımızı gösterir.
- Aslında iş hayatında hiçbir zaman yalnız olmadık. Hepimizin patronu, iş arkadaşları, danışmanı, müşterileri, çalışanları, tedarikçileri ve rakipleri var. Bunlarla nasıl ilişkide bulunduğumuz spiritüel hayatımız hakkında ipucu verir.
- Bazıları iş hayatında illegal iş yapmaktan kaçınır. Bazıları doğruluk ve dürüstlüğün iş hayatında daha derin olması gerektiğini düşünür ve sadık olmanın öneminden bahsederler. İşte tüm bu tür konularda seçeceğimiz değerler ve iş hayatında ne kadar spiritüel olduğumuzu gösterir.
- Bazı kişiler parayı güç ve itibar olarak görürler ve yaşamlarının çoğu zamanını işte geçirirler. Bir de bakarlar ki iş kolik olmuşlardır. Bazıları seçimlerini yaparken yaratıcılığı, sevgi ve dengeyi göz önünde bulundururlar. Bu önceliklere uygun konulara yönelirler. Güç ve para kazanmak için iş değil, değişik insanlar tanımak ve ruhumuza iyi gelecek hobilerle de ilgilenmek isteyebilirsiniz. Birbirinden farklı konularla ilgilenme hissiniz sizin iş hayatında ne kadar spiritüel olduğunuzu gösterir.
- İş hayatında doğru ve yanlış birbirinden ayırt etmek, işteki etik kurallara bağlıdır. Genelde etik kurallara aykırı olan şeyler yapılmaz ret edilir. Ancak bazı konular vardır ki gri alanda kalırlar. Örneğin müşteri her zaman haklı mıdır? Nereye kadar çalışmalıyız? Bu soruların yanıtı önceliklerimize ve kişisel değerlerimiz ne olduğuna bağlıdır ki bu da spiritüellikle bağlantılıdır.
- İş hayatında yanlış ve doğru sahip olduğumuz güçle bağlantılıdır. Düşük pozisyonlardaysanız doğru ve yanlışın anlamı değişir. Güç sahibi olmak isteyen bazı üst düzey yöneticiler, etik kurallar uygulanamaz hale getirebilir. Her ne pozisyonda olursak olalım, yanlış ve doğruyu belirlerken etik çıkmazları spiritüelliğimizle aşabiliriz.


İşte tüm bunlar iş hayatındaki belli başlı spiritüel yaklaşımları göstermektedir. Peki, iş hayatında ne tür spirituel uygulamalar yapabiliriz? Bu konuya da bir sonraki yazımda değineceğim.

Sevgiler
www.yourwishisyourreality.com
Sibel.kavunoglu@gmail.com

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.