SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Uyuyakalanlar için 3 dakikada giyinme tüyoları

Sabah alarmı duymayıp uyuyakalanlar için hızlıca ne giyeceğine kadar vermek hiç kolay değil. Ama çözümsüz de değil… Gardırobunuzdaki sadece birkaç temel parça yardımıyla 3 dakika içinde giyinip evden çıkmaya hazır olabilirsiniz. Nasıl mı? Aşağıdaki 7 ipucunu takip edererek…

1. Deri pantolonu tişörtle kombine edin

Çalışan pek çok kadınun gardırobunda gerçek deri ya da deri görünümlü bir pantolonu hiç değilse taytı mutlaka vardır. Omuzları açık bir bluz veya beyaz bir tişört kombinasyonuyla trendi bir görünüm yakalamak hiç de zor değil.

2. Blazer ceket her daim kurtarıcı

Üzerinize iyi oturan sade bir blazer ceketle stilinizde neler yaratacağınıza siz bile inanamazsınız. Gardıropların her daim vazgeçilmeziyle sezonun trendi marin etkisini denemeye ne dersiniz? Jean pantolon ve beyaz tişörtün üzerine lacivert bir kruvaze ceketla güne hazırsınız… Not: Jean pantolon yerine dantelli romantik bir mini etek de iyi bir fikir olabilir.

3. Tulumlar geri döndü

En hızlı ve efektif bir son dakika stili için tek parçanın gücüne inanamazsınız. Jean ya da ince kumaştan tulumlar Pratik oluşlarıyla da sezonda gardıropların baş elemanı olmayı hak ediyor. Jean tulumunuzu ofis tarzına çevirmek için minik bir eşarpı boynunuza bağlayabilir ya da iri bir kolye kullanabilirsiniz.

4. Balıkçı yaka ve deri ceket kombinasyonu

Deri ceket, her sezonun olmazsa olmaz parçası. Patronunuz ofiste ‘grunge’ stili her zaman benimsemeyeceği için bir balıkçı yakayla bile ofiste şıklığı yakalayabilirsiniz. 70’lerin stilinde bir deri etek, jean ya da pilili kumaş pantolonu rahatlıkla deri ceketle giymeniz mümkün.

5. Drape elbise şıklığı

Sabah tembelleri için gardırobun en ideal parçalarından biri de drape elbise… Hem giyilmesi oldukça kolay hem de desenleri ya da grafik baskıları itibariyle yaz için kusursuz bir etki yaratıyor. Tüm bunların dışında drape elbise, her türlü ayakkabı ile rahatlıkla uyum sağlıyor. Sneaker, çizme ya da topuklularla bir anda spor, feminen ya da romantik olabilirsiniz.

6. İkili parçalardan vazgeçmeyin

Zaman zaman alt başka, üst başka tarzdan sıkıldığınız oluyor mu? O zaman iki parçanın rahatlığını test etme vakti… Örneğin, klasik pantolon takımınızı dantel örgü bir üstle kombinlemeye ne dersiniz? İsterseniz bu kombinasyonda pantolon yerine etek de kullanabilirsiniz.

7. Jean üzeri beyaz bluz

Şık ya da rahat bir tarz… Rahat bir jean pantolon ve şık bir bluzun birlikteliği her iki stil için de mükemmel bir seçim olacaktır. Ayrıca her iki temel parça da her halükarda gardıropların demirbaşı olduğu için bir araya gelmeleri zor değil. Son dönemin trendi olan yırtık jean’inizle bir erkek gömleğini ya da dantel bluzu bir arada kullanmak oldukça moda, benden söylemesi…

Yazının devamı...

Mayo tasarımcısı Cihan Nacar’dan doğru mayo ve bikini seçimi için 5 kural

Yaz yaklaşırken biz kadınların en büyük kabuslarından biri bikini ve mayo alışverişi… Kendinizi bikini ve mayonuzla kusursuz hissetmenizi sağlayacak ipuçlarını adını taşıyan koleksiyonu ile yeni sezonda Vakko ve Vakkorrama’larda olacak Cihan Nacar anlatıyor.

- Bu yıl moda dünyasında öne çıkan detaylar neler, bunlar sizin tasarımlarınızı nasıl etkiledi?

Her sezon olduğu gibi bu sezon da sürprizlerle dolu. Soft ve sönük renkler yerini canlı ve parlak renklere bıraktı. Minimalist desenlerin yerini maksimalist desenler aldı. Bu yıl moda dünyasında beni en çok etkileyen kumaş kalitelerindeki yenilikler oldu. Artık 2 dakikada kuruyabilen, kadife efektli, içeriğinde doğal lifler bulunan ya da deri görünümlü mayo kumaşları kullanılıyor. Ben de her yıl bu yenilikleri koleksiyonuma adapte ediyorum.

- Yeni sezondaki 'PopCore' koleksiyonundan bahseder misiniz?

‘PopCore’ özgüvenli ve enerjik bir kadını temsil ediyor. Canlı renkler ve bu renklerle oluşturulmuş desenler koleksiyonumda oldukça ön planda. Formlar ise alışılageşmiş mayo/bikini formlarının dışında. Toplam 35 parçadan oluşan ‘PopCore’ kadının en özgür ve özgün halini yansıtan detaylarla dolu.

- Koleksiyonda plaj kıyafeti olarak hangi parçalar var?

Mayo dışında yine plajlarda, plaj partilerinde veya özel yaz etkinliklerinde giyilebilecek kimono, pantolon ve elbieseler de ‘PopCore’ koleksiyonunda mevcut.

- Son olarak vücudumuza en uygun mayo ve bikinileri nasıl bulacağız?

Öncelikle kendine güvenen kadın mayo ve bikiniyi mükemmel taşır. Ancak yine de alışveriş sırasındaki minik kuralları ‘es’ geçmemek gerekiyor.

1. İç çamaşırınız size yol göstersin: Hangi kesimin üzerinize mükemmel oturduğunu, hangi formun vücudunuzun hangi bölgesini desteklediğini bilirseniz, mayo ve bikini seçiminde zorlanmazsınız.

2. Kendi sihrinizi yaratın: Bikini ve mayoyu sadece yüzmek için değil her zaman vücudunuzu kusursuz gösterecek sihirli bir giysi olarak düşünün. Kendizi mayonuzun içinde rahat hissetmiyorsanız, istemediğiniz bölgelerinizi vurgulamanın anlamı olmayacaktır. Bu yüzden illi de seksi görünmeniz için derin bir dekolteye ihtiyacınız yok. Aksine size farklı kesimiyle bile kusursuz gösterecek modeler bulabilirsiniz.

3. Kalitesine dikkat edin: Mayo ve bikinide en önemli kural, taşıdığnız parçayı ne kadar az hissederseniz, o kadar kaliteli demektir. Bu yüzden trend olmasından çok kaliteli materyallerin kullanılmış olduğundan ve mükemmel bir kesime sahip olduğundan emin olun.

4. Soyunma odasında denerken: Sorun yaşamamak için beğendiğiniz modelin iki farklı bedenini deneyin. Hatta önce büyük bedeni denemekte fayda var. Mayo kumaşı suda genleştiği için, mayo ya da bikini denerken öncelikle üzerinize tam oturup oturmadığına dikkat edin.

5. Elinizin altında birkaç model olsun: Bir kadının birden fazla mayo ve bikini olmalı. Bu yüzden bavulunuza en az iki farklı model koyun. Hatta repertuarınızda kesinlikle bir adet siyah olmalı. Siyah, henüz bronzlaşmamış cildi kamufle eder. Cildiniz koyulaştıkça daha parlak ve açık renktekileri kullanabilirsiniz.

Yazının devamı...

Mutfakta çöpe asla atmamaniz gereken 5 malzeme

Çay bardağından çöpe… Pek çok kişi kullandıkları sallama çay poşetini hemen çöpe atmayı tercih ediyor. Aslında bunun büyük bir yanlış olduğun bilmiyorlar tabii. Onun gibi mutfakta çöp olarak nitelendireceğimiz ama aslında işimize yarayabilecek birkaç malzeme daha var. Güzel olmak için pahalı kozmetik ürünlerine ihtiyacı olduğunu düşünenlere duyrulur! İşte, kesinlikle atılmaması gereken mutfaktaki beş malzeme…

1. Kullanılmış çay poşetleri:

Küçük yaralanmalar, güneş yanıkları, böcek sokmaları ve şişliklerde kullandığınız çay poşetinin mucizevi bir etkisi olduğunu biliyor musunuz? Yaranın üzerine ıslattığınız papatya ya da siyah çay poşetini yerleştirin, antibakteriyel, iyileştirici ve yatıştırıcı etkisinden yararlanın. Çay poşeti ayrıca göz altlarındaki şişlikler için de bire bir. İki adet kullanılmış çay poşetini birkaç saat buzdolabında beklettikten sonra göz maskesi olarak kullanabilirsiniz. Böcek ısırıklarına karşı da aynı yöntemi kullanabilirsiniz. Kimyasal böcek spreyleri ve kokulu böceksavar mumlar yerine sinek ve böcek ısırıklıklarının neden olduğu kaşıntılar için ideal.

2. Patates dilimleri:

Sebze ve meyve çeşitleri arasında, kabuğundaki vitamin ve minerallerle besleyici özelliği bulunan patatesi de saymak mümkün. İçeriğindeki B ve C vitaminlerinin yanı sıra saçın yapıtaşı sayılan kolajen saçlarda gerçek bir mucize yaratıyor. Sebumu aktive ediyor ve saç kökleri için gerekli metabolik süreci başlatıyor. Bir adet patatesin kabuğunu suyun yüzeyi hafif renklenene kadar sıcak bir suyun içinde yaklaşık 5 dakika kaynatın. Elde ettiğiniz bu suyu soğumaya bırakın. Süzgeçten geçirdiğiniz suyla saçlarınızı ıslatarak tarayın. Sonrasında 10 dakika etki etmesini bekleyin ve durulayın.

3. Kahve telvesi:

Kadınların neredeyse yüzde 80’inde rastlanan portakal kabuğu görünümünden tamamen kurtulmanın mümkün olmadığını artık hepimiz biliyoruz. Ancak kahve telvesiyle dalgalanmaların belirgin bir şekilde azaldığını söylemek mümkün. Bunun için sıcak ya da ısıtılmış kahve telvesini aliminyum folyo içine koyun. Üst bacaklarınıza sararak en az 10 dakika etki etmesini bekleyin. Kahve telvesiyle yapabileceğiniz bir diğer güzellik malzemesi de cildinizdeki ölü deri hücrelerinden kurtulmanızı sağlayacak peeling. Ayrıca kahve telvesini zeytinyağı ya da jojoba yağıyla karıştırarak mükemmel bir cilt bakım ürünü de elde edebilirsiniz.

4. Muz kabukları:

Muz ve muzun kabuğu içerdiği magnezyum ve kalsiyumla dişler için mükemmel bir beyazlatıcıya dönüşebilir. Kabuğun iç kısmını dişlerinize sürün ve dişleriniz üzerinde kalan macunumsu maddeyi yumuşak bir diş fırçası yardımıyla yüzeye uygulayın. Ardından kokuyu önlemek için kullandığınız diş macunuyla dişleri yeniden fırçalayın. Aynı prosedürü iki-üç haftada bir tekrarlayabilirsiniz.

5. Eski limon:

Limon gerçek bir güzellik silahı… Yumuşadığında diz kapakları ve dirsekler için doğal, renk açıcı bir malzemeye dönöşüyor. Bunun için limonun suyuyla dirsek ve diz kapaklarına 5 dakika boyunca masaj yapın. 20 dakika etki etmesini bekleyin. Duruladıktan sonra aynı bölgeleri kremlemeyi ihmal etmeyin. Haftada bir kez bu uygulamayı yaptığınızda kısa kollu ve mini elbisenizle çekinmeden sokağa çıkabilirsiniz. Limonu bunun dışında meyve asitli peeling olarak da kullanabilirsiniz. Limon suyunu yüzünüze sürün ve gece boyunca etki etmesini bekleyin. Marketten satın aldığını limon da tıpkı pahalı kozmetik ürünleri gibi cildin kendini yenileme sürecini başlatmasına yardım ediyor. Düzenli uygulandığında cilt tonunun dengelenmesine yardımcı oluyor.

Yazının devamı...

Suna Dumankaya’dan ‘güneş koruyucu’ doğal reçeteler

Havalar giderek ısınıyor. Termometrenin ısısı arttıkça cildimiz, saçımız ve vücudumuz için aldığımız önlemleri de artırmak gerekiyor. Güneşin yaz boyunca verdiği hasarları en aza indirebilirsiniz. Bitki Bilim ve Güzellik Uzmanı Suna Dumankaya’nın evde rahatlıkla hazırlayabileceğiniz doğal ve pratik güneş yağı ve krem reçeteleriyle artık güneşten korkmanıza gerek yok... Hazırlayacağınız bu tarifleri güneşe çıkmadan 30 dakika önce sürün ve her ıslandığınız andan sonra tekrar uygulamayı unutmayın.

Havuçlu bronzlaştırıcı güneş yağı:

NOT: Bu işlemi daha hızlı yapmak isterseniz, hazırladığınız karışımı benmari usulü ısıtarak kavanoz içindeki malzemelerin birbirleriyle özdeşleşmesini sağlayabilir, süzerek kullanabilirsiniz. Ürünün koruyu etkisini artırmak istiyorsanız, 1 çay kaşığı pirinç nişastası (ya da 1 tatlı kaşığı bebek pudrası da olabilir) yağın içine koyup yağı kullanabilirsiniz. Bu şekilde 20 faktörlü bir güneş koruyucu elde etmiş olursunuz.

Doğal güneş sütü

Malzemeler: 300 gr süt, 1 tutam aynı sefa, 1 çorba kaşığı aloe vera yağı, 1 tatlı kaşığı fındık yağı, 1 tatlı kaşığı nane yağı…

Hazırlanışı: Sütü kaynatın, aynı sefa çiçeğini koyun, soğuyana kadar bekledikten sonra diğer yağları da ekleyerek karışımı spreyli bir şişeye koyarak kullanın. Buzdolabında en fazla 5 gün muhafaza ederek kullanabilirsiniz.

Cilt peeling’i

Malzemeler: 1 çorba kaşığı mısır unu, 1 çorba kaşığı kil, 1 çorba kaşığı el kremi ve1 çorba kaşığı su

Hazırlanışı: Malzemeleri iyice karıştırın ve cildinize sürüp hafifçe ovarak çıkartın. Ilık suyla durulayın. Peeling uygulaması sonrası sonra direkt güneş ışığına maruz kalmamaya özen gösterin.

Vücut peeling’i

Malzemeler: 1 kase deniz tuzu, 1 çorba kaşığı öğütülmüş lavanta, 1 çorba kaşığı ardıç tohumu, 1 limon kabuğu rendesi, 3 çorba kaşığı çiçek yağı

Hazırlanışı: Tüm malzemeleri karıştırarak vücudunuza sürün ve hafif hafif ovalayarak çıkartın. Ilık suyla duş alın ve uygun bir nemlendirici kullanın.

Kuruyan ve nemsiz kalan saçlara doğal bakım

Malzemeler: 2 çorba kaşığı zeytinyağı, 1 yumurtanın sarısı, 1 silme tatlı kaşığı kahve, 1 yemek kaşığı elma sirkesi, 1 yemek kaşığı bal.

Hazırlanışı: Tüm malzemeleri karıştırıp saçlarınıza sürün. Üzerini streç sararak 2 saat bekletin ve saçlarınızı defne ya da zeytinyağlı bir sabunla yıkayın.

Saçları besleyici doğal tonik

Malzemeler: 1 lt su, 1 tutam adaçayı, 1 tutam lavanta, 1 tutam kekik

Hazırlanışı: Tüm otları ağzı kapalı bir tencerede kaynatın ve çay gibi 15 dakika demleyin. Süzdükten sonra saç diplerinize masaj yaparak uygulayın.

Yazının devamı...

Mevsimin en şekerli meyveleri hangileri?

Baharın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz zengin meyve çeşitliliği... Hem gözümüzü hem de damaklarımızı şenlendiriyorlar. Ama dikkat! Pek çoğunun içerdiği şeker oranı, vücudumuzda yağ olarak depolanıyor. Tam da yaza girmeye hazırlanırken, bunu istemeyiz değil mi? O zaman hangi meyvelerden mümkünse uzak durmamız ve hangilerini tercih etmemiz gerektiğini öğrenme zamanı...

Yüksek şeker içeren meyveler

Üzüm: Kırmızı ya da beyaz... Üzüm yaz mevsiminin en çok sevilen meyveleri arasında. Bu meyveyi buzdolabından çıkarıp taze taze yemenin tadı bir başka oluyor. Ama dikkat! Fazla üzüm tüketmeyi önermiyor uzmanlar. Çünkü 100 gr üzümün içerdiği şeker oranı 16 gr, benden söylemesi...

İncir: İncir içerdiği kalsiyum, fosfor ve demir ile en sağlıklı meyvelerden biri. Üstelik kalorisi az. Ama yine de bu leziz meyvenin 100 gr’ı 16 gr şeker ihtiva ediyor. Bu yüzden incir yerken ölçülü olmakta fayda var.

Mango: İşte bir yaz meyvesi daha... Ancak barındırdığı şeker miktarı o kadar çok ki... Olgun bir mango yaklaşık 25 gr şeker içeriyor. Bu da yenilen her 100 gr meyvede ortalama 12 gr şeker demek.

Kiraz: Onlara şekerleme gibi davranmamız boyuna değil. Çünkü 100 gr tatlı kiraz, 14 gr şeker demek... Vişnede buna karşın yaklaşık 5 gr daha az şeker bulunuyor.

Düşük şeker içeren meyveler

Ahududu: İyi haber, tadını çok sevdiğimiz ahududuyu yerken üzülmemize gerek yok. Çünkü 100 gr ahududu sadece 4,4 gr şeker var.

Böğürtlen: Hafif ekşi bu meyveyi tadan herkes içinde fazla şeker olmadığını anlayabilir. 100 gr böğürtlende 7 gr şeker bulunuyor.

Avokado: Çok tahıllı ekmeğin üzerinde hafif tuzlayarak ya da salatanın içinde domatesle birlikte... Avokadoyu nasıl yemek isterseniz yiyin, süper sağlıklı ve lezzetli bir meyve olduğu konusunda uzmanlarla hemfikiriz. 100 gr avokadoda sadece 0.7gr şeker bulunuyor.

Çilek: Çilek de kendimizi frenlemeden yiyebileceğimiz yaz meyvelerinden. Çünkü 100 gr çilekte sadece 5 gr şeker var.

Yazının devamı...

Dünya karanlığa değil ışığa yürüyor

Can Aydoğmuş, çocuk yaşında mistisizme olan ilgisinden dolayı ailesinin de desteğiyle psikoloji ve sosyoloji eğitimi aldı. 7 yaşındayken ilk meditasyonunu yaptı, 9 yaşında insanlara rehberlik etmeye başladı. Spiritüel ve kişisel gelişim alanlarında uzmanlaştı. Ailesini kaybettiğinde bu alanda kazandığı deneyimler hayata tutunmasına yardımcı oldu. ‘Aşka Yürü, Evliyalar ve Yücelerle Yaşamak’ kitabının yazarı Can Aydoğmuş’un öğretmen grup liderliği yaptığı 30 Mayıs’ta Brezilya’ya düzenlenen dünyaca ünlü transmedyum ‘John of God’ organizasyonu öncesinde konuştuk.

Enerjisel, spiritüel konular ve meditasyonu içeren bir kişisel gelişim alanında ilgileniyorum. 6-7 yaşımdan bu yana meditasyon yapıyorum. Çocukluğumda çok değişik deneyimler yaşadım. İngiltere’de okudum, buradayken meraklı olmam ve yaşadığım ciddi deneyimler sonrasında ailemin de desteğiyle feng shui ve meditasyon eğitimleri aldım. Annemin ve bir süre sonra babamın vefat etmesi, benim hayatımda ciddi açılımlara neden oldu. Yaşadığım acıları meditasyona ve aydınlanmaya tutunarak hafiflettim. Bugüne dek pek çok eğitim aldım, evim sertifikalarla dolu ama bildiğim tek bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğim... Aldığım eğitimlerle her gün bunu daha fazla öğreniyorum. Ve şunun farkındayım, evren, sonsuzluk ya da uzay olarak bildiğimiz boşluk her an büyüyor ve gelişiyor. Sonsuzluk büyüyor ve gelişiyorken, siz ‘ben biliyorum’ derseniz, yok oluşa doğru yol alıyorsunuz demektir. Çünkü bir meyve büyür ve olgunlaştığı zaman çürür. O yüzden her an gelişim içinde olmak önemli.

Yıllarca ilgilendiğim konularla alakalı olarak hocalarımdan eğitimler aldım, organizasyonlarda çalıştım. Dünya çapındaki bir sürü önemli ismin Türkiye’ye gelmesine aracılık ettim. ‘Aşka Yürü Evliyalar ve Yücelerle Yaşamak’ kitabımı yazdım. Dergilerde köşe yazıları yazdım, etkinlik düzenledim. Kişilere ya da kurumlara meditasyon eğitimi veriyorum ve organizasyonlar yapıyorum. Ayrıca feng shui danışmanlığı veriyorum. Haziran ayında ikinci kitabım, Aralık’ta da üçüncü kitabım çıkacak. İnsanlarla paylaşımda olmayı çok seviyorum ve yüksek bilince inanıyorum. Dünyada da bu bilinç düzeyinin artıyor olması benim heyecanlandırıyor.

2012’de herkes ne olacak diye merak ediyordu. Yüksek bilince geçiş yaptık. Artık herkes meditasyon, kişisel gelişim vb konularıyla çok daha ilgili artık. Ama bilinç düzeyi çok daha gelişecek. Sonsuzlukta ışığın en yüksek olduğu ve en karanlık olduğu nokta var. Bizim yıldız sistemimiz bu iki döngünün arasında hareket ediyor. Bu binlerce yıldır devam ediyor. Biz bundan 3.000 yıl önce ışığın en karanlık noktasındaydık, yani bilincin en düşük olduğu, teknolojinin olmadığı bir dönem yaşadık. Giderek ışığa daha yaklaştık, insanlık gelişmeye başladı, teknoloji giderek arttı. Aslında bu dünyanın değil galaksinin yaşadığı bir döngü. Biz karanlıktan henüz çıktık ve ışığa ulaşmamız için daha binlerce yıl var. Gideceğimiz noktayı düşünürsek, aslında hiçbir şey bilmiyoruz. Amerikalı bilim adamı Dr. Lipton bir hücrenin içine dünyadaki tarih boyunca toplanmış bütün bilgilerin yüklenebileceğini ve hücrenin içinde bütün organları yeniden oluşturabilecek bilginin olduğunu anlatıyor. Bu yüzden ben diyorum ki, kimse korkmasın. Çünkü günden güne ışığa gidiyoruz.

Hayır hiçbir şey kötüye gitmiyor. Bir insanın yıllarca karanlıkta yaşadığını düşünün. Sonra yavaş yavaş ışığı görmeye başlıyor. Işıkla birlikte etrafını keşfediyor. Çevresindeki dağınıklığı görüyor, yapması gereken şeyleri fark ediyor ve giderek farklı bir bilinç düzlemine doğru ilerliyor. Şu an bizim ışığımız gittikçe yükseliyor. O yüzden görmeye başladık.

Benim de hayatım tozpembe, doğduğum günden beri bir elim yağda bir elim balda yaşamıyorum. Annemi ve babamı kaybettim, ablam vefat etti. Çocuk yaşımda sahipsiz kaldım. Ama inancım, eğitime ve kendimi geliştirmeye verdiğim önem ve Allaha olan inancım ve teslimiyetimle pek çok mucize yaşadım. Hala da yaşıyorum. Kendi hayat deneyimlerimi insanlarla paylaşmak istiyorum.

Psikolojinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Hastanelerde izin verilirse meditasyon çalışmaları yapmak istiyorum. Hastalar tabii ki tedavilerine devam edecekler ama bir ek destek olarak meditasyon almaları gerektiğini düşünüyorum. Dünyanın kabul ettiği bir şey artık.

Bir transmedyum olan John of God’u 7-8 senedir biliyorum. Yaptığım işle ilgili olarak asistanıyla bağlantıya geçtim. Bir arkadaş grubuyla birlikte Brezilya’daki merkezine gittim. Sonrasında Atlantik Tur’la birlikte seyahat organizasyonları yapmaya başladım. Oraya giden gruba öğretmen grup liderliği yapıyorum. Her gittiğimde hayatımda değişik açılımlar gerçekleşti. Merak edenler, bugüne dek merkeze gidenlerin de tanık olduğu mucizeleri www.johnofgodturkiye.com adresinde okuyabilirler. 30 Mayıs 2016 tarihinde yeniden bir tur düzenliyoruz. İlgilenenler, turun detayları www.canaydogmus.com.tr de bulabilirler.

Yazının devamı...

Hollywood yıldızlarının diyet sırları

Onlar her zaman formdalar... Hayranlıkla izlediğimiz Hollywood kadınları yaz/kış kusursuz vücutlarıyla kıskandırıyor. Tabii ki mükemmel görünmek adına hayatlarının ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. Peki, Cameron Diaz’dan Keira Knightley’a, Jennifer Aniston’a kadar bu güzel kadınların nelerden vazgeçtiklerini ve hangi alışkanlıklarını azalttıklarını bilmek ister misiniz?

Atıştırmalık olarak bademi seçin:

Badem Hollywood kadınlarının en önemli atıştırmalıklarından biri. Tabii ki, sınırlı sayıda. Uzmanlar badem tüketiminin günde bir avucu geçmemesi gerektiğini belirtiyor. Jennifer Aniston ara öğünde bademle birlikte elma yemeyi tercih ederken, Kate Hudson yanına pirinç krakeri ekliyor. Sonuçta badem içeriğindeki lifler, vitaminler ve doymamış yağ asitleriyle spor sonrası hızlı enerji gereksinimini karşılıyor.

Kendinizi bitter çikolatayla şımartın: Pek çok diyette haftanın bir günü istediğinizi yemeyi serbest bırakıyor. Bazıları da bu ‘serbest günü’ haftanın her gününe yaymayı uygun görüyor. Örneğin, çikolatanın gerçek bir süper besin olduğunu söyleyen Cameron Diaz, her gün küçük bir parça çikolata yemeden duramayanlardan ama bir farkla, onun tercihi yüzde 60’ kakaodan oluşan bitter... Üstelik güzel yıldız bitter çikolatanın güzelleştirdiğinin ve kırışıklıklarla savaştığınnı da bilincinde.

Alkolde seçici davranın: Pek çok kadın gibi Jennifer Aniston, Kate Hudson ve Gwyneth Palthrow da Meksika’nın kült içeceği Tequila ailesinden Margarita’yı tercih ediyor. Hatta Paltrow içeciğine şeker içermeyen salatalık atmayı da ihmal etmiyor.

Sigaradan uzak durun: Sağlık tutkunu Hollywood yıldızlarından bunu beklemezdik. Öyle ki, kafayı sağlıklı yaşama takmış Gwyneth Paltrow’un haftada bir kez de olsa, sigaradan vazgeçemediğini biliyoruz. Bayan Hudson da şimdilik sigarayı bırakmayı düşünmüyor. Kısa bir süre önce sigarayı bırakan Cameron Diaz günde en az 20 sigara içiyordu. Fitness Jennifer Aniston’ın da yıllarca sigara kullandığı biliniyor.

Suyu bol bol için: Cameron Diaz sabah uyandığı andan itibaren bir büyük şişe suyu bitirdiğini söylemişti bir röportajında. Suyun önemini biz yıllardır yazıyoruz, uzmanlar da söylemeye devam ediyor. Günde en az iki litre su içmek hem oldukça sağlıklı hem de yağları erittiği kanıtlanmış bir gerçek.

Yazının devamı...

Şehre yaz geldi, güneşe dikkat!

Yaz tatilleri henüz tam kapasite başlamamış olsa da güneş şehirde kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Sıcaklarla başa çıkmaya çalışırken bir yandan da cildimizi güneşin zararlarından korumamız gerektiğini bir kez daha hazırlatmakta fayda var. Peki, gün içinde güneşe karşı nasıl önlem alacağız? İşe giderken ya da café’de otururken güneş kremi sürmeli miyiz? İşte, uzmanların bu konudaki uyarıları…

İster işe giderken yolda, isterseniz hafta sonu şehirde… Yaz artık şehirde. Güneş koruması da uzun zamandır sadece yaz tatiliyle birlikte anılmıyor. Çünkü cildimiz plajda güneşlenirken ya da şehirde tur atarken güneşin zararlı ışınları altında. Bu yüzden vücudumuzun güneşe maruz kalan her bölgesini korumamız gerekiyor. Uzmanlar, “Saat 07.00’de yola çıkmış olsanız bile, akşamüstü saat 18.00’e kadar size güneşten koruyacak olan en az 30 SPF’li güneş koruyucunuzu sürmüş olmanız gerekiyor” diyor.

Dışarı çıkarken güneş ürünü sürün

Peki, sadece sabah bir kez kullandığımız güneş koruyucunun etkisi tüm gün sürüyor mu? Tabii ki, hayır. Eğer öğle paydosunu dışarıda geçiriyorsanız, mutlaka kreminizi yenilemelisiniz. Çünkü cilt ürünü emiyor ya da kıyafetlerinize sürtünüyor, ellerinizle yüzünüze dokunduğunuzda ise etkisi azalıyor.

Eğer güneşin altında fazla kalmayacaksanız, kullandığınız bakım kreminin SPF’li olması yeterli. Ancak yüzünüz dışında vücudunuzun diğer bölgeleri de güneşe maruz kalacaksa dışarı çıkarken gerçek güneş koruyucu sürmelisiniz. Ayrıca gün içinde de kreminizi yenilemeniz şart. Pek çok günlük bakım kremi SPF 15 koruyucu içeriyor. Ancak uzmanlar, kullandığınız ürünün koruma faktörünün mümkün olduğunca yüksek olmasından yana. Çünkü zaman içinde cildimiz güneşin zararlarından ciddi şekilde etkilenebiliyor. Dünya üzerinde pek çok kişi cildiyle ilgili güneşin neden olduğu ciddi sorunlar yaşıyor. Bu yüzden hayat boyu güneşten korunmak önemli.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.