SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Ruh Eşini Hayatınıza Davet Etme

Ruh eşi zaman içinde başka bir yerden, varoluş öncesinden tanıdığımız biridir. Ruh eşleri bazen uyumlu olur, bazende olmazlar ama kalbiniz onları içgüdüsel olarak hatırlayacaktır ve onları sevecektir. Ruh eşinin kalbinizi daha hızlı çarptıran ve avuç içlerinizi terleten manyetik bir çekimi vardır. İçlerinde özel bir şey vardır. Onları gördüğünüz için heyecanlanırsınız ve ayrı kaldığınızda da onları tekrar görmeyi iple çekersiniz.

Kendinizi gerçekten sevebilirseniz ruh eşine hazır olursunuz çünkü kendinizle ilgili nasıl hissettiğinize bağlı olarak ruh eşi sizi mutlu edebilir veya mahvedebilir.

Kendinizi sevmeye başlar başlamaz kalp çakranızda ilginç bir enerji açılır. Bu enerji cinsel çakrayı tetikler ve o da ruh eşinizi çağırır. Ruh eşinizi çağırmaya başladığınızda enerjinizden etkilenen diğer insanları da kendinize çektiğinizi göreceksiniz. Size doğru çekim hisseden herkes ruh eşiniz değildir. Hayatta birlikte yürüyeceğiniz doğru kişiyi kendinize çağırmanız önemlidir.

Ruh eşi isterken çok dikkatli olun, tam olarak ne istediğinizi bilin, böylece onları bulduğunuzda tanıyabilirsiniz. Ayrıca Yaradandan ruh eşi isterken uyumlu bir ruh eşi istemeye de dikkat edin. Bazı insanların kafası karışır ve onlar Yaradan'dan ikiz alev isterler. İkiz alev tam olarak size benzeyen biridir ve kendinizden gerçekten hoşlanmıyorsanız bu eşleşmeyi uyumlu bulmazsınız.

Ayrıca bir başka insanın sizi tamamlamayacağını da hatırlayın, öncelikle kendi başınıza tam olmalısınız. Eğer siz kendi başınıza tam bir insan değilseniz ilişkiye getirebileceğiniz bir şey yoktur.

Birbiriniz için uyumlu bir ruh eşi olabilmeniz bu programların diğer insanda da bulunmasını gerektirir. Okuma seanslarında kadınların sürekli olarak "" dediklerini duyuyorum. Bunun sonucu olarak tek buldukları şey berbat adamlar oluyor. Aynı şeyi konuştuğum erkeklerden de duyuyorum. Onlar da " diyor. İnandıkları şey bu olduğu için buldukları şeyde bu oluyor. Bilinçaltını ona ne söylediyseniz onu getirir.

Ruh eşlerinin var olduklarını ve onların da muhtemelen sizi aradıklarını bilmek önemlidir. Hayat yolculuğunuz için mükemmel ruh eşini bulmak mümkündür.

Günümüzde her zamankinden daha fazla ruh eşi vardır. Bir insanın birden fazla uyumlu ruh eşi vardır. Bir kişinin farklı yaşlarda, farklı şekil ve büyüklükte düzinelerce ruh eşi olabilir.

Bir ruh eşini çağırmadan önce kendinizi sevmelisiniz.

İnsanlar olumlu ortak noktaları kadar olumsuz ortak noktaları nedeniyle de birbirine çekilirler. Çekebileceğiniz en iyi insanı kendinize çekebilmek için kendi üstünüzde inanç çalışması yaparak mümkün olduğu kadar çok olumsuz inancı temizlemelisiniz.

İkiz alev tam olarak sizin gibi olan biridir. Tam olarak sizi yansıtırlar, bu iyi bir şey olmayabilir.

Teta tekniği ile veya başka tezahür teknikleriyle bir ruh eşini kendinize çekerken cinsel çakranız açılacağından başka insanları da kendinize çekebileceğinizi de hatırlayın. Emir verme işlemi sırasında "" yerine "" demek önemlidir.

Tercihinize göre aynı cinsten mi yoksa karşı cinsten mi bir ruh eşi istediğinizi de belirtmelisiniz.

Çekmek istediğiniz ruh eşi için kriterlerinizi listeleyin ve listedeki her maddeyi dile getirin.

Uyumlu bir ruh eşi sizinle birlikte akar. Bu kişiyle çok az ayrılığa düşerek ya da hiç düşmeyerek kaynaşırsınız.

Hayat seçimlerinizle ilgilidir. Eğer şu anki ilişkinizi bitirmek istiyorsanız bu sizinle Yaradanla arasındadır. Yaradana ilişkinizin kurtarılıp kurtarılamayacağını (kurtarılıp kurtarılmaması gerektiğini) ve bunun nasıl olacağını sorun ve bunun ardından yeni bir ruh eşini isteme konusunda kararınızı verin.

Mükemmel bir ruh eşi istemeyin çünkü bu insan fazla mükemmel olabilir. Bunun yerine size en uygun olan ruh eşini isteyin.

Eğer cinsel olarak sadık birini tercih ediyorsanız ruh eşinizin monogami geni taşımasını istediğinizi belirtin. (Çünkü herkes bu geni taşımıyor)

En Uyumlu Ruh Eşinizi Çağırma İşlemi

1. Kendinizi kalbinizde merkezleyin ve var olan her şeyin bir parçası olan Toprak anaya indiğinizi gözünüzde canlandırın.

2.Enerjinin ayaklarınızdan girip taç çakranıza doğru yol aldığını ve yukarı çıkarken de tüm çakralarınızın açtığını gözünüzde canlandırın. Güzel bir ışık topu içinde evrenden dışarı çıkın.

3.Evreni geçin, beyaz ışıkları geçin, koyu ışığı geçin, beyaz ışığı geçin, yasalar olan jöle gibi maddeyi geçin, inci parlaklığında beyaz ışıktan girip var oluşun yedinci seviyesine ulaşın.

4.Şunu talep edin: Her şeyi Yaratan bana en uygun olan ruh eşinin gönderilmesi ve bu kişinin şu özellikleri taşımasını talep ediyorum: (Özellikleri sıralayın)

Teşekkür ederim. Oldu. Oldu. Oldu.

5.Size gönderilecek en uygun ruh eşine yaptığınız çağrının gönderildiğine tanıklık edin.

6.Bu işlem biter bitmez durulanın (akan bir suda durulandğınızı hayal edin bu su dere şelale veya hayal ettiğiniz başka bir şey olabilir) ve alanınıza geri dönün. Dünyaya, toprağa gidin, dünya enerjisini tüm çakralarınızdan çıkarın ve enerjiyi kesin. (Makasla yada bıçakla kesme işareti yapın)

Kaynak: Theta Healing / Vianna Stibal

Sevgiler tüüm kalbimden:)

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

https://www.instagram.com/nrlblog/

Yazının devamı...

Her Duygunun Kimyasalı Vardır ve Gideceği Yeri Bilir!

der Freud.

Barbara Hoberman da; " der

Son olarak Mevlanada der ki:

Bu 3 cümleyi toparladığımızda... Özetle.,

BEDENİNİZ SÖYLEDİĞİNİZ HER SÖZE İNANIR!

-Bir duyguyu bastırmakla yok edemezsiniz bilakis dönüştürmediğiniz olumsuz enerjiler birikerek ileride vücudun bir yerinden infilak eder.

-Düşündüğümüz konuştuğumuz her şeyin sağlığımızla ilgisi var.

-Bu yüzden kelimelerin ve düşüncenin gücünü sadece gerçekten söylemek istediğiniz şeyler üzerinde kullanmak gerekir.

Şimdi olaya biraz bilimsel bakalım.

Kaynak: Theta Healing/ Vianna Stıbal' dan alıntılarla ve kendi yorumlarımla..

Beyin gördüğü ve hatırladığı arasındaki farkı bilemez. Çünkü aynı sinir ağları ateşlenir. Birlikte ölen sinir ağları birlikte ateşlenir. Bir şeyi tekrar etmek hücreleri uzun süre bağlar. Eğer her gün sinirlenir, her gün didinir, her gün acı çeker, her gün mağduriyetinize sebep bulursanız bu ağı tamamen birbirine bağlarsınız.

Ağ uzun süreli ilişkidedir ki buna kimlik denir. Bu yüzden stresten uzak durmalıyız. Şunu da biliyoruz ki ateşlenmeyen sinir hücreleri ağdan kopuyor. Kimyasal üretime sebep olan düşünce akışını kesince kimyasal destekte kesiliyor ve bağlı sinir hücreleri uzun ilişkilerinden kopuyor.

Zihinsel prova yaparsak ve bu yetimizi kullanırsak beyin devrelerinin çabamızla geliştiği görülür. Diğer bir deyişle kolaylaşır. Bu fikri kabul edersek ertesi gün kesin bir kabullenişle uygulayabiliriz.

Alın lobu düşncenin yerleştiği tahttır. Ve düşünceyi uzun süre tutmamızı sağlar.

Beynimizde hipotalamus denen bir bölüm var. Burası bazı duygularımıza uygun kimyasallar üretiyor. Bu kimyasallara peptid deniyor.

Peptidler küçük aminoasit zincirlerdir. Hipotalamus peptid denen küçük protein zincirlerini alır ve onları duygusal halimize uyan nöropeptid ya da nörohormonlarla bir araya getirir. Öfkenin kimyasalı vardır. Üzüntünün haksızlığa uğrayışın, şehvetin kimyasalı vardır. Her ruh hali için bir kimyasal vardır. Beden veya beynimizde bir duyguyu yaşadığımız an hipotalamus hemen peptidi oluşturur. Ve kan dolaşımına salar. Peptid kana karışır karışmaz vücudun değişik kısımlarında nereye gideceğini çok iyi bilir. Her hücrenin yüzeyinde alıcıları vardır. Hepsi gideceği yönü çok iyi bilir!

Düşüncelerin ve kelimelerin duygusal ve fizik bedenle sinerjik olarak bağlantılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu gergin duyguların saklanması aşırı ölçüde epinefrin üretir. Bu da bağışıklık sisteminin çökmesine neden olarak hastalıklara davetiye çıkarır. Daha açık bir anlatımla; Yani bu duygular vücudunuzda değişik bölgelerde blokaj oluşturur dolayısıyla enerji rahat akamadığı içinde hastalıklara sebep olur.

Burada anahtar, vücuda gönderilen mesajları değiştirmektir ve bunu yapabilmek içinde inançların değişmesi gerekir.

Kişide 4 inanç seviyesi vardır.

Öz inanç seviyesi: bu hayatta bize öğretilen ve bizim çocukluktan beri kabul ettiğimiz inançlardır. Onlar bizim parçamız haline gelen inançlardır. Beynin ön lobunda enerji olarak tutulurlar.

Genetik seviye: Bu seviyede atalarımızdan gelen veya bu hayatta genlerimize eklenen programlar vardır. Bu inançlar, fiziksel DNAnın çevresindeki morfogenetik alanda enerji olarak tutulur. Bu DNA'nın mekaniklerine ne yapacaklarını söyleyen bilgi alanıdır.

Geçmiş seviye: Bu seviye geçmiş başka hayatlardan kolektif bilinç deneyimleri ile ilgilenir. Bu anılar aura alanımızda bulunur.

Ruhsal seviye: Bu seviye kişinin olduğu her şeydir. Burada programlar kalp çakrasından başlanarak dışarıya doğru bireyin bütünlüğünden çıkarılır.

Bir kişinin hangi inanç programına sahip olduğunun anlaşılması için geliştirilen kas ve enerji testi denilen iki basit metod vardır.

Enerji testinde kişinin karşısına oturulur. Önce göğsünün önünde elinizi aşağı yukarı hareket ettirerek kesme hareketi yapın, bu onların fermuarını çekecek elektromanyetik alanlarını toplayacaktır ve böylece enerji testi doğru sonuç verecektir.

Kişiden başparmağını işaret parmağı ile birleştirerek bir halka yapmasını isteyin. Önce ufak bir doğruluk testi yapın. Cinsiyetlerini doğru söyletmek için soru sorun eğer kadınsa ve kadın olduğunu söylerken parmakları ile yaptığı halkayı açmaya çalışın sıkı bir şekilde açılmıyorsa test doğru sonuç veriyor demektir. Yoksa vücudun suya ihtiyacı olduğu ve kas testine hazır olmadıkları anlamına geliyor. Yeteri kadar su ihtiyacını karşılayarak testi tekrar deneyin.

Doğru cevabı verdiğinize emin olduğunuzda; Şimdi yukarıdaki her inanç seviyesini tek tek sorarak inançlarınızın hangi seviyede olduğunu öğrenebilirsiniz.

Bundan sonra yapacağınız şey korkunuzu, kök inancınızı inandığınız seviyeden iptal edilmesini, çözülmesini sağlamak.

Korku programları genler yoluyla da geçebilir. Gerektiğinde bu enerjileri çekin ve iptal edin.

Kitapta bu kısımda Yaratıcıya seslenerek, emir verilerek blokajın çözülmesi anlatılıyor ve kendi de diyor ki; Bu durumdan rahatsızsanız (yani emretmekten bahsediyor) kendi inancınıza göre buraya hangi hitap şekliyle rahatsanız onu getirebilirsiniz.

Theta Healing uygulamak için mutlaka yaratıcı inancınızın olması lazım. Çünkü şifayı veren Yaratıcı. Siz sadece aracısınız. Bunun dışında hangi dine inandığınızın önemi yok.

İnanclarım gereği bunu ben de yapamam. Yaradana emir veremem. Benim için talep etmek veya bilinçaltıma emir vererek yaradanın ışığıyla arınmak daha uygun.

Ben kendi uyarladığım bir örnek veriyorum siz de formatı çokta bozmadan geliştirebilirsiniz.

Sevgili bilinçaltım; Kendimi sevmeme engel olan geçmiş seviye programımın çözülmesini yerine kendimi seviyorum programının yerleştirilmesi emredilir.

Teşekkür ederim. Oldu. Oldu. Oldu.

Bu esnada yaratıcıdan gelen bir ışıkla yıkanıp temizlendiğini ve yerine yeni inancın yerleştiğini mutlaka hayal edin.

Bu teknikle tüm korku, geçmiş program veya rahatsızlıklarınızı arındırmanız mümkün.

Sevgiler tüüm kalbimden:)

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Çakralar Nedir Nasıl Dengelenir?

İnsanın bedenini çevreleyen elekromanyetik alana aura denir. Çakralar aura üzerinde bulunan ve bir çark gibi dönen enerji girişleridir.

Kuyruk sokumundan tepemize kadar hepimizde 7 ana enerji merkezi vardır. Evrensel enerjiyi bu çakra girişlerinden bedenimize alırız. Çakralar bir huni gibi dönerek evrensel enerjiyi emerek bedenimize alırlar.

Enerji vücudumuzda sürekli akış halindedir. Önünde herhangi bir engel oluşursa -ki biz buna blokaj diyoruz tıkanır ve akamaz. Çakraların bulunduğu bölgelerdeki tıkanıklık o bölgede bulunan organları da kapsar ve organların hastalanmasına neden olabilir.

Eğer sağlam bir auranız varsa dışarıdan gelen etkilerden etkilenmeyiz. Ama eğer auramız zayıflamışsa negatif enerjilere daha açık hale geliriz. Ve hastalıklar önce aura bedende başlar.

Bu yüzden auranın güçlü olması sağlığımız için önemlidir.

Yaşamsal enerjimizi doğru kullanamadığımızda depresyon gibi belirtiler ortaya çıkar.

Eterik beden yeteri kadar enerji ile beslendiyse fazlasını vücuttan dışarı verir. Sağlıklı bir insanda bu 15- 20 cm genişliğindedir.

Bazı insanlar vardır ve onlara doğru çekiliriz. İşte auralarının parlaklığından olur bu.Hastalık ve yorgunluk durumlarında bu mesafe azalır.

Kişinin içinde bulunduğu ruh hali de bu katmanla ilgilidir ve yansır. Negatif insanlarda ise aura koyu renklerde bulunur.

Bir insanın yanında o kişiye dair aldığınız hislerin anlamı da budur (olumlu-olumsuz, huzur- huzursuzluk gibi) Onun enerji bedeninden yayılan frekans bilgi verir.

1. Çakra kök çakrası bacak arasından uzanan toprağa açılan enerji girişi ve rengi kırmızıdır. Dünya enerjisinin bedene girişini sağlar. Hayatta kalma isteğimizdir ve bu çakrayı en fazla korku kapatır. İç dengenin olması için 1. çakra ve tepe çakra uyum içerisinde olması gerekir.

Çakra fazla çalışıyorsa: kişi egoist, maddiyatçı ve öfkeli olur.

Az çalışıyorsa: güvensiz ve yaşama isteği az, intihara meyilli olur.Sürekli bir kızgınlık hali olur.

Dengede ise:Hayat enerjisi yüksek, sevecen ve paylaşmaya açık biri olur.

Etkileyen madde toprak elementidir.

Hissiyatı koklama duyusudur.

Kokusu karanfil ve sedir ağacıdır.

Taşı kırmızı akik.

Ses olarak doğal seslerdir.

2. Çakra göbek deliğimizden bir karış aşağıdadır rengi turuncu. Zevk alma çakramızdır ve bu çakrayı suçluluk duyguları kapatır.

Çakra fazla çalışıyorsa:Hırslı, başkalarına saygısız olur, hayal ile gerçeği ayırt edemez

Çakra az çalışıyorsa:Aşırı utangaç ve çekingenlik.Suçluluk duygusu. Ayrıca bu bölgede ve hormonlardaki rahatsızlıklarda bu çakrada sorun olduğuna işarettir.

Çakra dengede ise:Arkadaş canlısı, başkalarını anlar ve mizah gücü yüksek olur.

Etkileyen madde su elementidir.

Tat alma ile ilişkilidir.

Kokusu sandal ağacı, ıhlamur

Taşı turuncu ay taşı

Ses olarak tabiat ve su sesleri

3. Çakra Göbek deliğinin 4 parmak üstündedir, rengi sarı... Solar pleksus çakrasıda dediğimiz 3. çakra çok önemlidir. Çünkü bizim için en önemli enerjiyi oradan alırız. Güneş enerjisinin karın yoluyla bedene girip sinir ağlarıyla tüm bedene yayılmasını sağlar. Bu çakrayı utanç kapatır.

Hatta dışarıdan negatif enerji almak istemediğimiz durumlarda ellerimizi bu bölge üzerinde bağlamak enerji girişini engeller.

Çakra fazla çalışıyorsa: Mükemmeliyetçi ve kompleksli olur

Çakra az çalışıyorsa:Yalnızlıktan korkar, kıskançlık ve güvensizlik olur

Çakra dengede ise:Neşeli ve kendine güvenli. Kararlı ve iradeli olur.

Etkilyen madde Ateş elementidir.

Görme ile ilgilidir.

Kokusu limon lavanta biberiye

Taşı sarı renkli taşlar

Ses olarak rahatlatıcı müzikler

4. Çakra kalp çakrası göğüslerin ortasına denk gelen bölge rengi yeşil ve pembedir Sevgi çakrasıdır. Bu çakrayı keder ve üzüntü kapatır.

Çakra fazla çalışıyorsa:Panik, depresif ve abartı eğilimi olur.

Çakra az çalışıyorsa:Sürekli bir kendine acıma hali olur, Korku olur. Korku ise bu bölgeyi kapatır.

Çakra dengede ise: Şefkatli ve her şeyin iyi yanını gören

Hava elementidir

Dokunma ile ilgilidir

Kokusu gül

Taşı zümrüt

Ses olarak ilahiler, mistik müzikler

5. Çakra boğaz çakrası boğazın başladığı bölge rengi mavi. Kendinizi ifade ve iletişim gücünüzü temsil eder.

Çakra fazla çalışıyorsa:Kendini beğenmiş ve kibirli olur. Sürekli başkalarını kınar ve arkalarından konuşur.

Çakra az çalışıyorsa:Zayıf karakterli ve iradesiz

Çakra dengede ise:Şimdiki zamanı iyi kullanır anda yaşar. Kendini doğru ifade eder.

İşitme ile alakalıdır

Ses olarak yüksek frekanslı müzikler

Taşı Turkuaz

Kokusu okaliptus ve adaçayı

6. Çakra 3. göz dediğimiz iki kaşımızın arasında kalan bölge rengi lacivert. Seretonin (mutluluk hormonu) sağlayan hipofiz bezinin bulunduğu alandır.

Çakra fazla çalışıyorsa:Egosu yüksek olur ve bu ihtiyacını gidermek içinde sürekli başkalarını etkilemeye çalışır.

Çakra az çalışıyorsa:Başkalarının hissine aşırı duyarlı olur.

Çakra dengede ise:Dünyaya ve maddiyata aşırı bağımlılığı olmaz ve evrensel bilgi akışına açık olur.

Algılama ile alakalıdır.

Taşı safir

Kokusu nane, yasemin

Ses olarak kozmik boyutlu sesler

7. Çakra taç çakrası başımızın üzerinden yukarıya açılan enerji girişi rengi mor

Çakra fazla çalışıyorsa: Depresyon, hayal kırıklıkları

Çakra az çalışıyorsa: Özellikle kanser hastalarında bu çakranın az çalıştığı söylenir. Çünkü sevinç ve neşe kaybolur.

Çakra dengede ise: kendini ve evreni tanır.

Hissetme ile alakalıdır

Taşı Ametis

Kokusu günlük, reyhan

Ses olarak sessizlik

Bu enerji bölgelerin biri bile tıkalı olduğunda dengemiz bozulur. Hastalık ve yaşlılık belirtileri başlar.

Nasıl açabiliriz. Ufak bir yöntem:

Elinizi o bölge üzerine koyarak çakrayla ilişkili renkte bir ışığın oraya aktığını ve temizlediğini düşünerek. O bölgeye uygun renklerden faydalanarak. Bir giysi yada yatağınızda kullandığınız nevresim olabilir mesela. Ya da taşı elinize alarak o bölgede tutarak enerjinin temizlendiğini hayal ederek olabilir.

Dengelemek için ise 7. çakrayı uygulama dışı bırakarak, diğer altı çakrayı birbiri ile şöyle eşleştiriyoruz.

1 ile 6

2 ile 5

3 ile 4

Nasıl yapıyoruz? Çokta bir şey yapmıyoruz aslında. Elimizin birini 1. çakradayken diğer elimizi 6. çakraya koyuyoruz. Hiç bir şey yapmadan bir kaç dakika bu şekilde duruyoruz. Bu sayede enerji birinden diğerine akarak dengeleniyor.

1 ile 6 dengelenirken maddiyatımız ve maneviyatımız dengelenir.

2 ile 5 dengelenirken düşüncelerimiz ve ifade ettiklerimiz dengelenir

3 ile 4 dengelenirken ben biz duyguları dengelenir.

Son olarak aura temizliğini sirkeli su ile duş alarak, bulunduğunuz alanın temizliğini ise ortama konulan bir kase doğal tuz ve doğal taşlarla yapabilirsiniz. (Bu tuzu belirli aralıklarla yenisiyle değiştirmelisiniz)

Aynı zamanda renkleri de kullanabilirsiniz.

Sarı enerjiyi artırır.

Yeşil şifa verir

Mavi huzur

Lavanta ortamı arındırır

Gümüş alan temizliği yapar

Altın rengide alana güç verir

Sevgiler tüüm kalbimden:)

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Hepimiz Birer Şifacıyız Aslında!

Suyun yaşam gücü acılarınızı yıkayıp götürebilir ve en basit faaliyetlerin bir şifa verici etkisi vardır. Ellerinizi yıkarken, duş alırken veya yağmur altında ıslanırken negatif enerjinin sizden uzaklaştığını imgeleyin der Sandra İngerman.

Bu kadar kolay mı? Eveet.

Hepimiz birer şifacı olabiliriz aslında.

Mesela "bu su bana şifa olsun" niyeti ile bir suya kodlama yaptığınızda o su size şifadır. Tüm hücrelerinize de bu enerjiyi taşıyacaktır.

Ya da duş alırken "bu su ile üzerimdeki negatif enerji temizleniyor ve ben arınıyorum" dediğinizde üzerinizde biriken negatif tesirlerden arınırsınız. Ancak bu niyet ettiğinizde gerçekleşir.

Buradan şunu anlamalıyız ki niyet çok önemli!

Diğer türlü sadece o suyu içer ve susuzluk ihtiyacınızı gidermiş olur veya sadece bedeninizi yıkamış olursunuz.

Önce ellerinizi kalbinizin tam öününde karşılıklı getirin. Bir süre böyle bekleyin. Ellerinizin arasındaki enerjiyi hissetmeye çalışın. Avuçlarınızın arasında hayali bir top varmış gibi yuvarlayın. Daha sonra

Elinizi ağrıyan bir yerinize koyup ellerinizden şifa enerjisi aktığını, oraya şifa verdiğinizi imajine ederseniz sonucuna hayret ederseniz. Çünkü kısa bir süre sonra ağrının gittiğini görürsünüz.

Bu esnada şöyle bir olumlamayı niyet olarak sıklıkla tekrar etmenizde fayda var "bu bir enerji bu enerjiyi hızla yumuşatıyorum yumuşasın ve aksın!"

Her şeyin enerji olduğundan daha önce defalarca bahsettik ve dolayısıyla orada sıkışan şeyin de bir enerji blokajı olduğunu düşünün. Bu enerji blokajının çözüldüğünü ve aktığını hayal edin.

Bundan böyle gece uyumadan önce içeceğimiz bir bardak suya "bütün korkularım arınsın, bedenim temizlensin. Huzurla uyuyorum, neşe ve sağlıkla uyanıyorum" deyip suyumuzu içelim.

Niyetinizi yüklediğiniz su layıkıyla görevini yerine getirecektir. Emin olun..

Sevgiler tüüm kalbimden:)

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Jüpiter Akrep Burcunda Şans Getiriyor!

JÜPİTER 11 Ekimden itibaren 10 Kasım 2018'e kadar Akrep burcunda.

Her yıl Güneş sistemindeki en büyük Gezegen olan Jüpiter, bir burçtan diğerine geçerek 12 ay boyunca o burca büyük fırsatlar taşır.

Jüpiter büyüme ve genişleme demektir. Dolayısıyla bu yıl Akrepler için oldukça önemli bir dönem.

Büyük şans gezegeni Jüpiter ile hayatlarında bir çok önemli fırsat yakalama şansları artacak.

Jüpiter içinde bulunduğu her durumu genişletme özelliğine sahip olduğundan dikkatli de olmakta fayda var. Çünkü bulunduğu her durumu ikiye katlar.

Akrep burcu arkadaşlara önerim; Bu döneme ruh halinizi düzgün tutmaya çalışarak olumlu bir şekilde girmeye çalışın. Ve kendinizi hep olumlu vibrasyonda tutmaya çalışın. Başınıza şans kuşunun gelip oturmasını beklemeyin. Karşınıza çıkabilecek tüm fırsatları iyi değerlendirmeye çalışın. Siz doğru adımları attığınızda mükafatını kat be kat alırsınız.

Ayrıca iştahı açacağı için kilo alımına da dikkat.

Bunun dışında diğer burçlar için ise maneviyatın artacağı bir dönem başlayacak. Akrep burcu spirütüel konularla da alakalı olduğu için bu yıl içinde bu konular çok daha fazla gündemde olacaktır.

Herkesin doğum haritasında Akrep burcunun bulunduğu eve bolluk ve şans getirecek.

Mesela Ülkemizin 5. evinde ve 5. ev daha çok çocuklar evi diye geçer ama aynı zamanda Aşk hayatı, zevkler, şansla ilgili konular da demek... Yaratıcılığımızın artacağı bir dönem ayrıca... Bu sene yapılacak resim, sanat ve yazma ile ilgili girişimler kişiye çok büyük şans getirebilir.

Tüm burçlar için karanlıkta kalan ve ilerlememizi engelleyen yanlarımızı anlamak, arınmak ve ilerlemek için de şifa gücü verecektir.

Akrep burcunun gölge yanları: hırs, intikam duygusu ve kıskançlıktır. Dolayısıyla bu yönlerde bir büyüme de söz konusu... Dikkat etmemiz gereken şeylerden biri de bu. Çok fazla hırsa kapılıp kendimizi bloke edebiliriz dikkat!

Sevgiler tüüm kalbimden:)

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Rüyalar Hakkında...

Rüyalar her zaman çok ilgimi çeken konulardan olmuştur.

Bildiğim kadarıyla artık bu konu ciddi anlamda inceleniyor ve üzerinde araştırmalar yapılıyormuş.

Şu an için tam olarak kanıtlanmış bilimsel veriler yok. Ama şöyle bir iddia var. Siz uyuduğunuzda buna paralel evrenlerde diyebileceğimiz başka bir boyutta ve pek çok insanla karşılaşıyorsunuz. Rüya insanoğlunun ruhsal alemle birebir ilişki kurduğu bir boyut. Siz rüya sayesinde başka alemlere geçiş yapabiliyorsunuz. Mesela rüyanızda bir arkadaşınızı görüyorsunuz o kişiyle iletişime geçiyorsunuz aslında. Aynı anda iki kişi birbirini görebiliyor. Bu iki kişi başka bir alemde karşılaşmış oluyor. Yani bir nevi teleportasyon! (Işınlanma, kişinin bir mekandan yok olup başka yerde ortaya çıkmasına inanmak)

Ruhun telapati yoluyla hissedebilme özelliğini yazmıştım daha önce, bu da olabilir neden olmasın:)

Birini düşünürken sizi araması gibi, canınızın çektiği bir şeyi birden komşunuzun size getirmesi gibi, rüyanızda gördüğünüz birini ertesi gün görmeniz ya da ondan haber almanız gibi..

Bir gün bana çok ilginç gelen bir şey yaşamıştım. Bir gece rüyamda uzun zamandır görüşemediğim bir arkadaşımı gördüm, sabah uyandığımda aklım ondaydı. Salona gittim cep telefonumu elime aldığımda o arkadaşımdan iki çağrı gördüm. Benim onu rüyamda gördüğüm saatlerde o da beni arıyormuş. Çok enteresan değil mi? Bunun gibi o kadar çok olay deneyimledim ki telepati konusunda en ufak bir şüphem yok...

Çoğu zamanda rüya kanalıyla sembolik işaretler alıyorsunuz. Amaa o sayfalar dolusu hazırlanan rüya tabirlerini unutun! Bu semboller tamamen kişiye özel oluyor dolayısıyla kişi yalnız kendi yorumlayabilir. Görülen tüm semboller kişiye dikkat etmesi gereken yönde mesajlar taşıyor.

Başkasına rüya yorumlatmak doğru değildir. Ancak gerçekten olumlu yorumlayacağına inandığınız birine anlatılabilir.

Konuyla ilgili şöyle bir hadis söylenir:

Rüya gören onu hiç kimseye söylemediği sürece o bir kuşun ayağına bağlıdır (zuhur etmez), söylediği anda düşer (yani zuhur eder). Tabir edildiği anda hızla gerçekleşir. Bu durumda rüyalarınızı sizi seven, aklı başında, olumlu düşünen insanlardan başkasına anlatmayın.

Eğer rüyalarınızı hatırlayamıyorsanız uyumadan önce; Göreceğim rüyayı hatırlamayı seçiyorum diye ufak bir niyet yapabilirsiniz.

Hoşunuza gitmeyen bir rüya gördüğünüzde kimseye anlatmadan musluğu açıp akar suya anlatabilirsiniz. Rüyamdaki tüm kötülükler suyla akıp girsin diyerek..

Sonrada dua edebilirsiniz. Gördüğüm rüyanın şerrinden sana sığınıyorum Allahım diye....

Tabi bu arada her gördüğümüz rüya bize mesaj niteliği taşımıyor.

Çünkü bazı rüyalar tamamen bilinçaltıyla bağlantılı. Gün içerisinde gördüğünüz şeyler ve olaylar beyin tarafından görselleştirilebiliyor. Örneğin siz gündüz örümcek gördüyseniz rüyanızda örümcek görmeniz çok bir anlam taşımıyor.

Ancak o sıralar hiç örümcekle ilgili bir olay yaşamadığınız halde rüyanızda örümcek görmeniz dikkate alınmalı..

Ya da zihin o esnada dış dünyadaki bir şeyle rüyanızı birleştirebiliyor. Örneğin duyulan bir ses, müzik rüyanızda o şarkıyı dinlediğinizi sanmak gibi. Yine kendimden bir örnek vermek istiyorum:) Bir gece rüyamda arkamdaki birinin başıma sert bir cisimle vurduğunu görerek uyandım. Son derece gerçek gibiydi etkilendim. Sonra geri uyumuşum. Sabah uyandığımda yastığımın yanında karyolanın baş kısmından kopup düşen bir objeyi gördüm. Gece rüyamda başıma vurulduğunu görmeme neden olan sert cisim oymuş meğer! :) Bunun gibi zihin duyduğu, hissettiği hatta kokusunu aldığı her şeyi hemen bir senaryo ile birleştiriyor.

Özellikle de rüya sizi her zamankinden farklı bir şekilde çok etkilediyse ve sürekli tekrar eden rüyalarınız varsa o rüyalarında üzerinde düşünmekte fayda var.

Son olarak; yine tekrar eden karabasan, kabus tarzı rüyalardan kurtulmak için size bir yöntem önermek istiyorum.

Daha önce pek çok kez anlattığım yaz ve yak yöntemi!

Bu tarz rüyaların altında genellikle korkularımız yatar. Ya da hangi konuda büyük endişe duyuyorsanız o konuyla ilgili sizi rahatsız eden rüyalar görürsünüz.

Ve siz bu korkunuzu bir kağıda yazıp, "bu artık benim gerçeğim değil" deyip yakarsanız bilinçaltı buna inanır. Çünkü bilinçaltı gördüğü şeyi gerçek kabul eder.Gerçekle, gerçek olmayanı ayırt edemez!

Buna bir kaç kez devam ettiğinizde gerçekten bu kabuslardan kurtulduğunuzu göreceksiniz.

Nur Demir

Sevgiler tüüm kalbimden:)

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Sözün Canı Vardır!

Mevlevilerde çok ilginç bir uygulama vardır. Namaz kıldıkları seccade, su içtikleri bardak, üstüne çektikleri yorgan... Kullanacakları her şeyi elleri ile dokunup sonra öperler ve buna görüşmek derler. İzin alırlar bir nevi.. Çünkü onlara göre her şeyin bir canı vardır.

Hatta Sözün canı vardır.

Mevlevilerde söz çok önemlidir. Sözler boşlukta dolanırlar ve uygun şartlar oluştuğunda bir gün gerçekleşirler. O yüzden sözlere dikkat etmek gerekir derler.

Bir şey söylendiği zaman vücuda geleceğine inanırlar.

Bu bana şu eski atasözünü hatırlattı.

"Kurdun bahsini andığın zaman sopayı hazırla çünkü kurt geliyor!"

Kimileri buna Hiss-i kablelvuku (önceden sezme) diyor. O da olası.. Ama ben daha çok mesaj yollayarak davet çıkardığımızı düşünüyorum.

Sözün var olan her şey üzerinde en büyük güç olduğuna inanıyorum.

Dr. Masoru Emotonun su kristalleriyle yaptığı deneyi duymuşsunuzdur.

Bu bilimadamı su kristallerinin düşünceyi, duyguları kaydettiğini ve olumlu veya olumsuz telkinlere göre değişip farklılaştığını iddia ederek yaptığı bir deneyle bunu ispatladı.

Masaru Emoto su bidonlarının altına çeşitli yazılar yazmış.

Seni seviyorum

Teşekkürler

Senden nefret ediyorum vs..

Daha sonra suların resimlerini özel bir teknikle fotoğraflamış.

İnanılmaz görüntüler ortaya çıkmış. Sevgi sözcükleri söylenen su kristalleri şahane görünüyorken nefret ve öfke söylemlerine maruz kalan su kararmış ve çok kötü bir görüntü ortaya çıkmış!

Eğer düşünceler bunu suya yapıyorsa yüzde yetmişi su olan vücudumuza neler yapar bir düşünün?

Sözleri özenle seçmek enerjinin doğru yönlendirilmesi demek...

O halde ne yapmak gerekiyor çok açık.

Hayatımızda olumlu anlamda bir değişim başlatmak istiyorsak önce düşüncelerimizden başlayacağız. Sizin hayata bakış şekliniz sizin düşüncelerinizi oluşturur. Siz bu düşüncelerle evrene mesaj yollarsınız.

"Bana bundan gönder"

Sonrasında ne gelmesini bekliyorsunuz ki?

Sevgiler tüüüm kalbimden:)

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

Şansı Kendine Çekmek İstiyorsan?

Niye kıskanır insan?

Kendinde olmadığı için. Dolayısıyla Kıskançlık bir yokluk enerjisidir.

Yokluğa odaklanan kişi kendini daha da kıtlık bilincine sokar. Yaşamına bir düğüm koyar.

Nefret, kıskançlık, öfke gibi duygular düşük titreşimli olduğu gibi bloke edicidir.

Etrafında negatif manyetik bir enerji alanı oluşturur ve daha da olumsuz olayları ve kişileri mıknatıs gibi çekmeye başlarsınız.

Evrene verdiğiniz her şeyin kat be katını siz alırsınız. İyilik gönderirseniz hiç ummadığınız bir anda yaptığınız iyiliğin karşılığını bulursunuz. Para yardım etseniz on katı size geri döner. Refahın sırrı budur!

Ayrıca eğer siz sürekli kendinizi mutsuz hisseden bir insansanız çevrenizi de mutsuz edersiniz.

Doğal olarak bir süre sonra da çevrenizde kimse kalmaz.

Ben ne kadar mutlu, huzurlu ve aydınlıksam çevreme de o enerjiyi yayarım. Ve tıpkı kelebeklerin ışık etrafında buluşması gibi kendi enerjimdeki insanlarla buluşurum. Sizin ışığınız ve çekim gücünüz etrafınızdakileri çeken. Unutmayın öfke nefret ve kıskançlık enerjisiyle dolu olan kimse bütün kötü ve benzer enerjileri kendine çeker. Sonra neden hep beni buluyor demeyin!

Rhonda Byrne Çekim yasası kitabında şöyle der.

Başkalarının şansını başarısını, mutluluğunu, güzelliğini, ilişkisini vs. kıskanmayın.

Onlar adına sizde mutlu olun. Ancak böyle yaptığınız sürece şansı kendinize çekmiş olursunuz.

Sevgiler tüüüm kalbimden,

Nur Demir

http://nrlstyle.blogspot.com.tr/

https://www.facebook.com/NrlStyle/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.