SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Erkekler mi Anlamıyor, Biz mi Anlatamıyoruz?

Kadının evlilikteki rolünü düşününce hızlandırılmış bir çizgi film geliyor gözümün önüne. İnanılmaz Aile'yi izlediyseniz kolları bacakları uzayan bir anne figürü olduğunu hatırlarsınız. Aynı anda ev, eş, çocuklar, yapılacaklar, alınacaklar, pişirilecekler, yıkanacaklar, ütülenecekler gibi detayları düşünürken kendi iç dünyasındakileri yerli yerine de koyması gerekir ki çocuklarını ve kocasını hayata motive edebilsin.

Ay ne kadar basit ve eğlenceli değil mi?

Onlarca rolü olan ve yuvayı yapmakla mükellef olan dişi kuşun çökmesi demek sistemin çökmesi demek farkında mıyız? Dışarıdan yemek getiren erkek kuş bir gün bir gelir yuva yok, yerinde yeller esiyor.

-E ne oldu? Sabah buradaydı??

-Sabah buradaydı da, geçtiğimiz son bahardan beri çatırdıyordu, sen farkında değildin.

Nasıl farkında olsun kızlar, biraz mantıklı olalım lütfen. Fark etmeleri için erkeklere yardımcı oluyor muyuz?

Erkek mekanizması nasıl çalışıyor?

-Hayatım senin bir şeyin mi var?

-Yooo, hayr yok.

-Emin misin, suratın asık.

-Hayır iyiyim.

Bu dialog hangimizin hayatından onlarca defa geçmedi?

Kadınlar hemcinsleri ile konuşurken yaşadıkları benzer dialog sonunda mutlaka dökülürler. Sorun ettikleri şeyleri bir bir anlatırlar ve birbirlerine terapi yaparlar.

Ancak aynı soruyu bir erkek sorduğunda cevap çıkmaz. Çünkü kadınlar birbirlerine doğru soruları sormak konusunda da eğitimliler.

Erkeğin bir kadının sorduğu soruları sormasını, mimiklere bürünmesini beklemek zaman kaybıdır. Sağlıklı bir ilişki yaşamanın ilk şartı anlamak. Onu anlamak, onun tarafından hayatı anlamak, onun bakış açısını anlamak.

Anlattıkların karşındakinin anladığı kadar

Aynı dili konuşmadığın birine yol tarifi verebilir misin? Veremezsin. 'Bir şeyim yok' dediğimizde erkekler görevin yerine getirildiğini ve konunun kapandığını düşünüyor.

Yalnızca uzun süren ilişkilerde bir sorun olduğunu fark edip, nokta atışı dokunuş yapabiliyorlar. (o da her zaman değil)

Bir sorun varsa, önlem alınması gereken bir durum, bir hoşnutsuzluk varsa mutlaka konuşulmalı, açık açık. Sakin, hisleri anlatan, durumu gözünde canlandırması sağlanan bir dille anlatılmalı.

Aklımızda tutmamız gereken önemli bir detay daha var. Bir erkeğe sorunumuzu, endişenizi anlattığımızda bir kadından gelmesi muhtemel cevap gelmeyebilir. Yalnızca şunları diyebilir; 'Boşver takma kafana düzelir' veya 'Evham yapıyorsun' veya 'Saçmalama'.

Anlatın, neden böyle hissettiğinizi, uzatmadan ama doğru ifade ederek. Ve anlatırken şunu ifade etmeyi unutmayın 'Seninle bunu konuşuyorum çünkü bunu çözmemde yardımına ihtiyacım var, senin bana bu konuda yardım edebileceğine inanıyorum.'

Erkekler görev ve sorumluluk almayı seviyor. Bundan mutluluk duyuyorlar. Ona aileniz için ne kadar önemli olduğunu hatırlatın, bu görevi üstlenmek ona da çok iyi gelecek.

Günün Sorusu:

En çok hangi konularda susuyoruz?

Papatya Somer

instagram.com/papsmood

Yazının devamı...

Neyin günah olduğunun farkında mısınız?

Babasının hayal ettiği mesleği yapmak için hayallerinden vazgeçen bir çocuk, müdürü tarafından yükselmesi engellenen bir çalışan, kocasının kıskançlıkları sonucunda asla iş hayatına atılamayan bir kadın, karısının para hırsı ile asıl istediği şeyleri asla yapamayan bir baba... bu örneklerin hepsi birer günah.

Sokakta yürürken önümüze çıkan bir evsize kötü kötü bakmak, komşu kavga ederken televizyonun sesini kısmak, gelinine karşı oğlunu doldurmak, eşimizin ilk evliliğinden olan çocuğuna iğneleyici laflar söylemek, köpeğimiz bizi görünce sevinçten işediğinde tekme atmak, ekip arkadaşımızın fikrini kendi fikrimiz gibi ballandıra ballandıra anlatmak... bu örneklerin hepsi birer günah.

Günah nedir?

Günah, yazıktır. Yazık etmektir. Ziyan etmektir günah.

Gece yastığa başımızı her koyduğumuzda, gün içinde aynaya baktığımızda, tuvalette otururken boş boş ayaklarımızı seyrettiğimizde, birinden bir cümle duyduğumuzda aklımıza gelen, yanlış olduğunu derinlerde bildiğimiz, ancak işimize gelmeyen zaafımızdır günah.

Kimi buna şeytan diyor, kimisi kötü niyet, ahlaksızlık, suç. Günahlarımız, vicdanımızı boks eldivenleri ile yumrukladığımız bağımlılıklarımız.

Hepimiz günah işliyoruz. Belki gün içinde birden fazla defa. İnsan olmanın en büyük sınavlarından biri zaaflar. Zaaflarımız bizi bencillik derecesine götürebilcek, sebeplerini bulup çözmediğimizde hem kendimize hem de çevremize zarar vermemize sebep olabilecek bir şeydir. Zaaflarımız günah işlememize, yazık etmemize, ziyan etmemize sebep olurlar.

Günah işlememenin yolu var mı?

Kendimizi ermiş, ruhsal olarak en yüksekteki oldunluğa erişmiş, dünyevi zevklerin geçiciliğini içselleştirmiş biri olarak görmüyorsak hayır yok. İstemeden bile olsa yazık ediyoruz. Bunu minimumda başarmanın yolu sanırım sakinlik, içe dönüş, uyaranların neden uyaranlar olduğunu fark etmek, büyük fotoğrafı görmek ve sevgi ile bakmak.

Meditasyonu ısrarla tavsiye ediyorum biliyorsunuz. İçe dönemin etkili yollarından biri. Siz içinize dönmeyi hangi ritüel ile uygun görüyorsanız onunla yapın. Kendinizle, iç dünyanızla ve düş dünyayı analiz etmekle geçireceğimiz rutinlerimizin olması bizi ayık tutar. Hayata karşı, duygularımıza ve uyaranlara karşı uyanık tutar. Bu uyanıklık bizi günahtan, yazıktan ve ziyandan korur şekerler.

Günahlarımızı fark ettiğimiz, yazık etmediğimiz ve ziyandan uzak durduğumuz günlerimiz olsun.

Günün Sorusu:

İşlediğinizi düşündüğünüz en büyük günahtan nasıl arındınız?

Papatya Somer

instagram.com/papsmood

Yazının devamı...

Her başarılı erkeğin ardında sakin bir kadın vardır

Kadının ruh halindeki değişimlerin etrafındakilere etkisini görmezden gelmek ahmaklık olur. Özel hayatında çalkantılar yaşayan bir kadın yönetici ekibine karşı sert, anlayışsız ve kuralcı bir yaklaşım sergiler. Aynı şey ev yaşantısı için de geçerlidir. Duygusal olarak tatmin olmayan bir kadın hırçınlaşır, ev halkına karşı dengesiz davranışlar sergiler.

Kadının toplumdaki yeri ve etkisi, erkek egemen yaklaşımda etkisiz hale getirilmeye, ötekileştirilmeye, ezilmeye ve yok edilmeye kalkışılsa dahi, bunu başarmanın imkansız olduğunu hayatında güçlü bir kadın figürü olan herkes bilir. Bilmiyorsa zamanla öğrenir.

Kadın; insan yetiştirmek konusunda doğuştan sahip olduğu yetenek ile birebir ilişkide olduğu insanların hayatlarında büyük bir etkiye sahiptir. Kadınları hafife almak cehaletten başka bir şey değildir.

Bir kadının kendi potansiyellerini fark etmesi, çevresel ve toplumsal uyaranlardan arınarak kendi benliğini ortaya koyması ortalama 30 yaş civarı başlar.

Duygusal, fiziksel, cinsel ve ruhsal farkındalıklarının artışı ile en verimli yaşlarına ulaşan 30 yaş ve üzeri kadınların çocuk yetiştirmek konusundaki yaklaşımları, iş yaşantılarında kurdukları stratejiler ve ilişkilerine bakış açıları çok daha gerçekçidir.

Artık ne istediğinin, ne istemediğinin, güçlü ve zayıf yönlerinin, potansiyellerinin farkındadır. İhtiyacı olan tek şey onu ruhsal olarak besleyen, varlığı ile dik durabildiğini hissettiği, zihinsel olarak besleyebileceği ve beslenebileceği bir erkektir. Bulduğuna inandığında sonsuz kaynaklarını açar.



Ne istediğini bilen, ruhsal açlıklarını ve ihtiyaçlarını kendi kaynağından beslemeyi öğrenmiş, hayatın olumlu ve olumsuz yönlerine sakinlikle yaklaşmak konusunda kendini eğitmiş olan bir kadın hayatındaki erkeğin potansiyellerini yükseltir. Hem iş hayatında hem de sosyal yaşamda başarılı olmuş her erkeğin ardında sakin, olgun, donanımlı bir kadın vardır.

Papatya Somer

instagram.com/papsmood

Yazının devamı...

Travmalarımızdan Besleniyoruz

Hangimizin derdi yok?
Geçmişinde küskün olduğu biri, hayatının bir dönemini kabusa çeviren biri, 'o günden sonra her şey değişti' dediği bir gün hangimizin hayatında yok ?

Hepimizin acıları, unutmak istedikleri, hatırlayıp hatırlayıp ağladıkları, hepimizin travmaları var. Bazılarımız terapiler, meditasyon, spor gibi şeylere başvurarak travmalarımız ile başa çıkmak için kolları sıvarken, bazılarımız travmalarımız ile yaşamaya devam ediyoruz.

Ciddiye alınan travmalar genellikle çocuklukta ve ergenlikte yaşadığımız, ailemiz veya ailemizin tutumu ile ilgili olanlar.
Oysa yetişkinlik döneminde sistemimizi bozacak kadar sert şeyler yaşamaya devam ediyoruz. İhanet, yalan, riya, taciz, mobbing, dedikodu gibi maruz kaldığımız şeyler de ufak bile olsa birer travma değil mi?

Travmalardan kurtulmak elini taşın altına sokmak gibi biraz. İster terapiye gidin, ister meditasyon yapın, ister içinizdeki yangını farklı şeylerle söndürmeye çalışın travma temizliği kanlı bir girişimdir. Düşünmeyi, hatırlamayı, göz yaşını, yüzleşmeyi, affetmeyi gerektiren acılı bir yol.

Meşhur pandoranın kutusu bir defa açıldı mı, devamı gelir ve bir daha kapatmak zor olabilir. Bu yüzden çoğunlukla, travmaları temizlemek yerine, bunları bir savunma mekanizmasına dönüştürüp beslenmeyi seçiyoruz.

Bir çoğumuzun dilinde ile başlayan cümle var. Annemizin bizi dövmüş olması iş hayatımızdaki herhangi bir olumsuzluğun alt sebebi, babamızın alkol sorunu sevgilimize olan yaklaşımımızın haklı sebebi, öğretmenimizin cetvelli eğitimi müdürümüz ile barışmayan yıldızımızın asıl nedeni...

Travmalardan beslenmek en kolay gibi görünen ancak hayatı daha da zorlaştıran bir yöntemdir. Travmalar önüne geçemediğimiz, bizi derinden yaralayan ve bilinç altımıza yerleşen olaylarsa eğer, bunlardan kurtulmak ve olması gerektiği yerlere yerleştirmek yerine üzerine yenilerini katıp pekiştirmek niye?

Ana hatları ile hayatınızı yazmayı deneyin. Hatırladığınızda canınızı sıkan olaylar varsa, üzerine eğilin, çözün, bitirin.

Üzerine çamur damlayan, en sevdiğiniz gömleği yıkıyor musunuz, yoksa bir avuç çamur da başka birinin atmasını mı talep ediyorsunuz şekerler?

Günün Sorusu:

Travmalarınızın neler olduğunu biliyor musunuz?

Papatya Somer

instagram.com/papsmood

Yazının devamı...

Erkek Kadına Neden Vurur?

Bu yazı; bu güne kadar bir defa bile olsa bir kadına el kaldıran, kaldırmakla kalmayıp o eli bir kadının yanağına doğru hızlıca indiren, bir kadının gözüne yumruk atan, bir kadının boğazına sarılan tüm erkeklere.

Size küfredeceğimi, hakaret yağdıracağımı veya kadınların bu durumda neler hissettiğini anlatacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bunların hepsinin gülüp geçtiğiniz, umrunuzda bile olmayan, bir çoğunun ne demek olduğunu bile anlamadığınız şeyler olduğunu biliyorum, öğrendim.

İletişim kurmanın en doğru yollarından birinin karşındakinin anlayacağı dilde konuşmak olduğunu biliyoruz. Ancak bazı dilleri konuşmak o kadar zor ki, tam olarak anlaşamıyoruz.

Dünyanın hangi ülkesinde kadına şiddet yok?

Eğitim düzeyi, yetiştirilme tarzı, dini inancı, ekonomik geliri fark etmeksizin erkek kadına vuruyor. Kimi bunu 'bardağı taşıran son damla' olarak görüyor, kimi hakkı kabul ediyor. Bahaneler sonuçların üzerine çıkıyor ve unutulup gidiyor.

Bir şeyi çözmek için altında yatan sebebi bulmaya çalışırken kendi öğrenmişliklerimizde ve çoğunluk reaksiyonlarında kaybolup gidiyor, eylemi yapana 'Neden' diye sormayı unutabiliyoruz.

Neden, neden bir kadına vurmak istiyorsun?

O an ne hissediyorsun da bir kadına tokat atman gerektiği komutunu veriyor beynin sana?


Şiddet eğilimi bir savunma mekanizması mıdır?

Donanımıyla yönetemediği durumu, refleksleşmiş kaba kuvvetle ele geçirmeye çalışmak öğrenilmiş bir çaresizlik değil de nedir?

İstediğinin olmaması, söylediğine karşı çıkılması durumunda kaba kuvvete başvurmayı istemek kontrol altına alınamayan bir tanrı kompleksi değildir de nedir?

Bu güne kadar hayatında bir defa bile olsa bir kadına vuran, elini kaldıran, şiddet uygulayan tüm erkeklere soruyorum.

Neden? Ne oldu da bunu yapmanız gerektiğini hissettiniz?
Yazın...öğrenelim.

Papatya Somer
papatya.somer@milliyet.com.tr
instagram.com/papsmood

Yazının devamı...

Kadınlar Ne İster? Acaba?

Yıl olmuş 2018… hala bu soruyu soruyor ve altına uzun uzun cümleler kuruyoruz.

Önce şunu söyleyeyim ki, kadınlar ‘ Kadınlar ne ister?’ diye düşünen ve soran erkekleri istemez, istemiyor, istemiyoruz.

Kocaman adam olmuşsun, bilmem kaç yaşına gelmişsin, bilmem kaç kadınla birlikte olmuşsun, hala soruyor musun; ‘Kadınlar ne ister diye????’ bravo sana.

Oturdum bi liste yaptım.
Hem kendime hem etrafımdaki kadınlara bakarak.

İlgi, Sevgi, Gezme, Mücevher, Sürpriz, Şefkat, Sohbet, Seks, Güç, Para, Lüks, Dürüstlük, Sadakat, Çocuk, Bakımlılık, Temizlik, Ev, Araba….Uzatırım aslında daha da, fazla özele de girmek istemiyorum.

Acaba yukarıda saydıklarımı sadece kadınlar mı istiyor?

Pardon ama bunlardan hangisi için bir erkek ‘yok aman ben istemem pis olsan da olur, bakımsız da takılabilirsin yanımda, hatta seks yapmasak bile sorun yok’ der?

Kadınlar ne ister? Erkekler ne isterse onu ister

Lütfen bizi karışık kafalı psikopatlar-mış gibi göstermekten vazgeçin ve neyseniz o olun.

Zaten bir kadının hayatına girmeyi başarabildiysen demek ki o kadın sende ne varsa -mevcut durumda- onu istiyor demektir.

Düşünüp taşınıp durumu daha da karmaşık hale sokma bi zahmet erkek zat!

Bir de ‘Kadınlar ne ister?’ sorusunun şöyle bi boyutu var tabii… Erkeklerden mi ne ister, Hayattan mı?

Durum burada karmaşıklaşıyor zaten.

Bir kadına hayattan istediği şeyleri vermeye kalkışan erkek külliyen çuvalladı demektir! Süpermen misin sen kadına her istediğini vermeye çalışıyorsun? Sen sana düşen payı becer, biz ona da razıyız…

Söz kadınlardan açılmışken, kendim de bir kadın olarak, 2 dakika düşündüm; 'Ben bir kadın olarak ne istiyorum acaba’ diye.

Sonuç şu;

‘Oldukça keyifliydi, bana ayrılan sürenin sonuna geldim, müspet yada menfi emeği geçen herkese teşekkürler’ diyebilmek.

Onunlayken de kendim gibi olabildiğimi, varlığı ile beni beslediğini hissetmek.

Halen ‘Kadınlar ne ister?’ diye düşünen erkekler varsa aranızda, iki adım öne çıksın… bişiii deneyeceğiz!

Günün Sorusu:

Hayatınızdaki kadının ihtiyaçlarının farkında mısınız?

Papatya Somer

instagram.com/papsmood

Yazının devamı...

Birbirimizi Değiştirme Hastalığından Nasıl Kurtuluruz?

Kadın erkek ilişkilerinin temel sorunu ne biliyor muyuz? Biliyoruz. Biliyor ve bile bile bu sorunu tetikliyoruz. Neden?

Kadın ve erkek tanıştıklarında birbirinin belli özelliklerine aşık olurlar.

Örnek; ‘Ne kadar özgür ruhlu bir kadınsın, hayranım sana!’

Örnek; ‘Hep beni sahiplenen bir adam olsun istemiştim hayatımda, seni seviyorum!’

… aradan geçen aylar, yıllar ile bu cümleler yerini...

‘Evli bir kadın olduğunun farkında mısın? Kız arkadaşlarla dışarı çıkmak ne demek!’

‘Kıskançlığından ve korumacılığından bıktım, beni biraz rahat bırak!’ haykırışlarına bırakır.

Peki neden, gerçekten neden? Ne değişiyor da bayıldığımız özellikler yerini katlanamadığımız kabuslara bırakıyor?

Kadınlar ve erkekler birbirinden ne istiyor?

Sahiplenmek ve hayatlarımızı birbirimize entegre etmek bize ister istemez ‘benim gibi olsun’ dedirtiyor galiba.

Karşımızdaki insanın hayatını kontrol altına alıp, onu istediğimiz forma sokmak ve dış görünüşünden konuşmasına, insan ilişkilerinden yaptığı işe kadar her şeyi hakkında fikir beyan etmek istiyoruz. Sizce bu biraz hastalıklı değil mi?

Elbette ortak hayatı paylaşan insanlar birbirine göre ve birbiri ile evrilir, evrilir de.. devrilmez.

İlişkiyi bir güç savaşına dönüştürmek, ‘benim dediğim olsun’ diye kendini parçalamak ne kadar yorucu bir düşünsenize. Hayatımıza giren insanın girdiği gibi çıkabileceğini, eğer yaşam şekli, hayata bakışı, hayalleri, alışkanlıkları ve ideolojileri bize uygun değilse yollarımızın ayrılabileceğini unutuyorsak, unutmayalım.

Kendimizi değiştirmek için bile ne kadar fazla çaba sarf ediyoruz. Başka birini değiştirmeye çalışmanın boş bir çabadan, zaman kaybından ve adaletsiz bir yaklaşımdan ibaret olduğunu fark edelim şekerler.

Güzelim ilişkilerimizi ‘dediğim olsun’ hırçınlığı ile heba etmeyelim ;)

Günün Sorusu:Hayatınızdaki insanı değiştirmek isteme sebebiniz nedir?

Papatya Somer

instagram.com/papsmood

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.