SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Hamilelik Döneminde Görülen Kanser Türleri Nelerdir?

Hamilelik dömemi içerisinde, anne adayında en fazla rastlanan kanserler sırası ile;

Hamilelik Döneminde Rahim Ağzı Kanseri

Anne adaylarında en sık rastlanan kanser çeşididir. Anne adaylarının yaklaşık 2000 tanesinden birinde görülür.

Hamileliğin, rahim ağzı kanserleri açısından olumsuz etkileri de bulunur. Ancak rahim ağzı kanserleri, genellikle HPV enfeksiyonları ile alakalı olarak meydana geldiği düşünülmektedir. Bu sebepten dolayı, HPV taşıyıcılığı olan anne adaylarının, düzenli olarak PAP smear testlerini yaptırmaları oldukça önemlidir.

Bununla beraber rahim ağzı kanserlerinin görülme sebepleri arasında,

sık partner değiştirmek,

ilk cinsel ilişkinin çok erken yaşlarda yaşanması,

sigara kullanımı,

doğum kontrol hap kullanımı,

fazla sayıda çocuk doğurmak

immün sistemin zayıflaması

bulunmaktadır. Hamilelik döneminin ilk 3 ayı içerisinde anne adayına yapılan PAP smear tarama testinin bebek açısından hiçbir zararı bulunmaz. Aynı zamanda olası bir kanser öncüsü lezyonun saptanması açısından da oldukça önemli olarak görülür.

Hamilelik Döneminde Yumurtalık Kanseri

dönemi içerisinde anne adaylarında rastlanan yumurtalık kanseri, yaklaşık 5000 anne adayında bir görülen bir kanser türüdür

Hamilelik döneminde meme kanseri

Hamilelik dönemi içerisinde, anne adayında en sık rastlanan bir diğer kanser çeşididir. Yaklaşık olarak 3000 hamilelikte bir görülmektedir. Fazla doğum yapan ve emzirme dönemi uzun olan annelerde, meme kanserine rastlama olasılığı daha azdır.

Her kadın hayatının belli başlı dönemlerinde, dışarıdan (ekzojen) ve içeriden (endojen) değişik hormonal etkilerin içerisine girmektedir. Alınan hormonların meme dokusu üzerine çok sayıda etki edebilir. Anne adaylarının hamilelik ve emzirme dönemi içerisinde meydana gelen hormonal değişimler de, meme dokusu üzerinde değişik etkilere sahiptir.

Hamilelik Döneminde Kanser Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hamilelik döneminde anne adaylarında tespit edilen kanserlerin tedavileri, kanserin saptanmış olduğu hamilelik haftası, annenin hamileliğinin devamını isteyip istememesi, kanserin hangi evrede bulunduğu gibi pek çok etkene göre ve kişiden kişiye farklı olarak planlanmaktadır.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

Yazının devamı...

Sezaryen Doğum Dikişler ve Bakımı

Sezaryen ameliyatında çeşitli katmalara dikiş atılır ve ameliyat tamamlanır. Cildin kapatılması için atılan dikişler kozmetik açı bir yana, enfeksiyonlara karşı koruma sağlamada, herhangi bir komplikasyon gelişmemesi açısından oldukça önemlidir. Sezaryen operasyonunda rutin olan cilt kesisi uygulanır. Bu kesi karın alt bölümüne yatay olarak uygulanır. Kimi zaman ender durumlarda göbekten aşağı dik uzanan bir kesi de gerekebilir. Dikişin doğru yöntemle atılması hem daha az ağrıya hem de kozmetik açıdan daha az kaygıya yol açar.

Sezaryen operasyonunda cilt nasıl dikilir?

Ciltin altına dışarıdan görünmeyecek şekilde atılan dikiş:

Bu dikişlere subkutikuler sütur adı verilemektedir. Çoğunlukla kendi kendine eriyen dikişler kullanılmaktadır. Dikişler tek tek atılmaz, devamlı olarak atılır. Toplum arasında bu dikişe ‘’estetik dikiş’’ de denilmektedir. Dikiş dışarıdan gözükmez ve daha az iz kalır.

Cilt üzerine staple (tel zımba) ile atılan tek tek dikiş yöntemi:

Bu dikiş yönteminde tıpkı tel zımba gibi tek tek uygulanan ilmekler ve yara kenarları birbirine yakınlaştırılır. Operasyondan bir hafta sonra ise bu zımba telleri oldukça pratik bir şekilde alınmaktadır.

Cilt üzerine tek tek iplik ile atılan dikiş yöntemleri:

Bu dikiş yönteminde çoğunlukla kendiliğinden erimeyen dikişler kullanılmaktadır. Bu sebeple de ameliyattan sonraki 1. Haftada dikişlerin alınması gerekir.

Yapıştırıcı bant yöntemi (strip):

Strip adı verilen ince bir bant yaraya uygulanır. Bu sayede yara kenarları birleştirilir. Pratik bir yöntemdir ancak büyük yaralara uygulanmaz.

Bu yöntemler arasında en yaygın kullanılan estetik dikiş yöntemidir.

Sezaryen dikişleri ne zaman iyileşir?

İyileşme, 24-48 saat içinde gerçekleşir. Bu sayede hasta sezaryenden 3 gün sonra banyo yapabilir. Yaranın iyileşmesi ve kapanması ise bir haftayı bulur.

Dikişler ne zaman alınmaktadır?

Çoğunlukla sezaryen için kendiliğinden eriyen dikişler tercih edilmektedir. Bu dikişler bir hafta içinde kaybolurlar. Ancak normal olarak dikiş atılmış ise çoğunlukla ameliyattan 1 hafta sonra alınırlar.

Dikiş yerlerinde sertlik ve şişlik olur mu?

Dikişin atıldığı ilk zamanlarda dikiş sebebiyle ödem oluşabilir. Bu sebeple de dikiş atılan bölgede sertlik ve şişlik olması normal kabul edilir. Ancak aşırı şişlik var ise mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Dikiş açılır ise ne olur?

Dikişlerin açılması toplum arasında dikişin patlaması olarak adlandırılır. Oldukça nadir gerçekleşen bir durumdur. Bu gibi sorunlarda hastanın yaraya ne kadar doğru baktığı ve hijyeni sağlayıp sağlayamaması önemli faktörlerdendir. Dikişler patlar ise, pansuman yapılır ve yaranın kapanması beklenir. Şayet dikişler çok fazla açılmış ise yeniden dikiş atmak gerekebilir. Dikişlerin altından sarı doku ortaya çıkıyor ise, sıvı geliyor ise açılma olduğu görülebilir.

Dikiş bölgesinde ağrı, yanma, kaşıntı olur mu?

Sezaryen operasyondan sonraki günlerde hafif ağrı ve yanma normal kabul edilir. Ağrı özellikle dikişin uç bölümlerinde daha fazla hissedilir. Cilt kesinin etrafındaki hissizlik ve uyuşukluk ise dikişlerin iyileşmesinden sonra da bir süre daha kalabilir. Çeşitli durumlarda yara yerleri kaşınabilir. Şayet aşırı ağrı söz konusu ise mutlaka bir doktora başvurmak gerekir.

Dikiş yerinde kızarıklık, sıcaklık, kötü kokulu akıntı normal midir?

Dikiş yapılan yer sıcak ise ve kızarıklık var ise, kokulu sarı ve yeşil akıntı da buna eşlik ediyor ise enfeksiyon söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda mutlaka doktora başvurmak gerekir. Şayet sıcaklık yoksa ve akıntı renksiz ve kokusuz ise enfeksiyon olmadığı anlamına gelir. Şayet iltihap, enfeksiyon söz konusu ise antibiyotik tedavisine başlanır ve yara yerinin bakımını yapılarak iyileşme sürecine girilir.

Dikiş yerinde kanama olması normal midir?

Operasyonun yapıldığı günlerde dikiş yerlerinde kanama görülebilir. Kanama fazla ise uygulanan ağırlıklar ile kanama kısa sürede durdurulur. Fakat hasta evine gittikten sonra da kanama oluyor ise mutlaka doktora başvurmak gerekir.

Yazının devamı...

Aşılamada Anne Adayıının Görevleri

1 ) Aşılama yapılmadan önce anne adayının görevleri nelerdir?

2 ) Aşılama yapıldıktan sonra anne adayının görevleri nelerdir?

3 ) Anne adayında aşılama tedavisinden önce kısırlığın sebebini teşhis etmek amacı ile yapılan testler nelerdir?

Aşılama tedavisi yapılmadan önce, anne adayının kısırlık sorunu tespit edilir. Bu sorunun durumuna göre tedavi yollarına başvurulacağından dolayı, testlerin yapılmasına ihtiyaç duyulur.

Aşılama yönteminde kadının yaşı ciddi önem taşır. 40 yaşından büyük olan kadınlar için, aşılama yöntemi pek tavsiye edilmemektedir. Yaşı aşılama tedavisi için uygun olan kişiler, tedavi yapılmadan önce yumurtalıklarını uyarmak amacı ile ilaç kullanır.

İlaç kullanmadan da aşılama tedavisi yapılabilir. Ancak başarı şansının ciddi anlamda düşük olduğunun bilincinde olmakta yarar var. İlaçsız tüp bebek tedavisinde, başarı oranı yaklaşık olarak %5 civarındadır. Daha çok anne adayının yumurtalarının uyarılması amacı ile ” letrazol” ve “klomifen sitrat “hapları veya “gonadotropin” iğneleri uygulanır.

Aşılama tedavisi yapılmadan önce, anne adaylarının yumurtalıklarının doğru bir şekilde uyarılmasına ihtiyaç duyulur. İğne ile yumurtaların uyarılması, haplara göre daha fazladır. İğne ile yumurtaların uyarılması esnasında, anne adayının hamile olma şansı daha fazladır. Ancak iğne ile yumurta uyarımı biraz daha maliyetlidir.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

Yazının devamı...

Sgk ve Tüp Bebek Şartları

Çiftler evli ise, soy bağı olan çocukları yok ise, genel sağlık sigortası mevcut ise, kadının 35 yaşından küçük olması durumunda, SGK tüp bebek masraflarının bir bölümünü karşılamaktadır.

Ancak bunun için bazı şartlar gerekmektedir. SGK’nın belirlediği şartlar ise aşağıdaki gibidir:

sgk tup bebek sartları 2 Sgk ve Tüp Bebek Şartları

Yardımcı üreme yöntemi katılım payları

Yardımcı üreme yöntemi tedavilerinde birinci tedavide; %30, ikinci tedavide % 25 oranında olmak üzere katılım payı alınır.

Tüp bebek sağlık kurulu raporu düzenlemek gerekenler:

sgk tup bebek sartları 3 Sgk ve Tüp Bebek Şartları

Tüp bebek sağlık kurulu raporu şartları:

En az 3 senedir resmi evli olmak,

Kadının 23 yaşından gün almış olması, 40 yaşından gün almamış olmak,

Anne ya da baba adayının 2. evlilikleri ise 1. evlilikten üzerine kayıtlı çocuk olmaması,

SSK, Bağ-Kur veya Emekli Sandığına giriş yapılan 5 senelik sürede 900 gün prim olması,

Minimum 5 yıl önce Bağ-Kur, SSK veya Emekli Sandığına giriş yapmış olmak

Son 90 gün aktif çalışıyor olmak.

Tüp bebek tedavisi ücretlerinin ne kadarı karşılanıyor?

Tüp bebek tedavisinde şayet koşullar yerine getirilir ise, hastalar yalnıca 400 liralık bir masraf yapmaktadır. Bu noktada ilaç masrafları söz konusudur. İlaçlar için ise rapor alınması durumunda ilaç masraflarının %80’i de devlet tarafından karşılanmaktadır. Sgk sorgulama ise yapılabilir.

Yazının devamı...

Hamilelikte Saç Mezoterapisi Ve Benzeri İşlemler Uygulanabilir mi?

Saç mezoterapisi ile saçın ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral gibi gerekli faktörler, saçlı derinin içerisine enjekte edilir. Saç Mezoterapisi ile kıl köklerinin beslenmesine yardım eden vitaminlerin, antioksidanların ve kan dolaşımını sağlayan ilaçların direkt olarak kıl köklerine transfer edilmesidir.

Mezoterapi ile saç dökülme sorunu kontrol altına alınarak durdurulur. işleminin sonuçları kalıcı olmaktadır.

Saçın ihtiyaçlarına ve kişisel özelliklere göre seans sayısı kişiden kişiye değişkenlik gösterebilmektedir. 6-10 seans arasında saç dökülme sorunu kalıcı olarak çözülmektedir.

Saçların gelişimi için gereksinim duyulan eksiklerin karşılanması ile daha dolgun, daha sağlıklı, daha hacimli ve daha parlak saçlara sahip olmak mümkün olmaktadır. Saç mezoterapisinin herhangi bir kalıcı yan etkisi yoktur.

Bu tedavi yöntemi kadınlara ve erkeklerde aynı başarı oranlarında uygulanmaktadır. Saç dökülme yöntemlerine göre saç mezoterapisinin üstünlüğü ise ilaçların daha küçük dozlarla bölgesel olarak uygulanmasıdır.

Hamilelik döneminde mezoterapi uygulanabilir mi?

Gebelikte saç kayıpları, gebelik ile ilgili belirtiler arasındadır. Saç dökülmeleri meydana gelen hormonal değişimler sebebiyle normal kabul edilen ancak anne adaylarını rahatsız eden bir sorundur. Bu sebeple de hamile olan anne adaylarının bir kısmı gebelik sırasında saç mezoterapisi yaptırmak isteyebilir.

Ancak gebelik süreci boyunca mezoterapi uygulanması sakıncalıdır. Bu sebeple saç dökülmeleri doğumdan sonra da devam ederse, o zaman yaptırılması düşünülmelidir.

Gebelik sırasında prp yöntemine başvurulabilir. Ancak bu yönteme başvurmak için de mutlaka kadın doğum uzmanından izin almak gereklidir. Saç dökülmesi çok ciddi boyutlarda değil ise, prp işlemi de doğum sonrasına ertelenmelidir.

Saç Mezoterapisinin Uygulanamayacağı Diğer Durumlar:

Yazının devamı...

Kısırlık tedavileri ve süreçte çiftleri bekleyen 5 tehlike

Çocuk sahibi olmayı istemek evrensel bir istektir ve kısırlık sorunu kadın hastalıkları içinde kanserden sonra kadın için en önemlisidir. Çocuk sahibi olma arzusu insanlık tarihi kadar eskidir ve her zaman farklı anlamları olsa da her zaman çok önemli olmuştur. Ailesel olarak ailenin büyümesi ve soyun devam etmesini sağlaması, köklenme duygusunun pekiştirmesi, duygusal olarak paha biçilmez bir mutluluk kaynağı olarak görülmektedir. Çocuk sahibi olmak isteyip bu konuda sonuç alamayan çiftlerde yaşanan ve dikkat edilmesi gereken sorunlar duygusal özgüven kaybının çifti çok etkilediği, eşler arasında tedavi sürecinde yıpranmalar yaşandığı, kadınların tedavi sonrası gerçekten hastalanabildiği, maddi manevi kaybın gelecek korkusuna neden olduğunu gözlemleniyor.

1.Duygusal tehlike ; Kısırlık tedavileri çiftlerde Özgüven Kaybına neden olmaktadır.

Kısırlık konusu gündeme geldiğinde çiftin yaşadığı kayıplar nedeni ile yaşadığı psikolojik çöküntü ve verdiği duygusal tepki şiddetli olabilir. Hayatının kontrolünün elinden kaydığı düşüncesi ile yaşadığı kayıplar arasında başta özgüven , ilişkiler, sağlık ve maddi kayıpları sayabiliriz.

Çift defalarca bebek sahibi olmak için çaba gösteriyor ve bunun karşılığını alamıyorsa yüksek ölçüde özgüven kaybı psikolojik aşınma yaşanmaya başlamaktadır. Özellikle bireysel olarak yaşamlarının bir çok alanında çok başarılı olmuş kişilerde bu durumla başa çıkmak daha da güçleşmektedir.

2.İlişkilerde tehlike ;Kısırlık tedavileri eşler arasında soğukluk yaratabiliyor.

Kısırlık tedavileri sırasında ikinci ve gerçek korkulan kayıp ilişkilerde yaşanabilir. Bu aile içinde, evlilik ilişkisinde ve arkadaşlık ilişkilerini içerebilir.?Bu süreç zarfında yaşanan stres ve gerginlik eşlerden birinin diğerini sorunlu olan eşi bırakma korkusu yaşamasına neden olabilir. Bu süreçte yaşanan acı deneyimler sonucunda çiftler ayrı ayrı ve birlikte en çok desteğe ihtiyacı olan dönemde birbirlerinden alamayabilirler. Nasıl ve ne şekilde yapacaklarını bilemeyebilirler. Erkekte kadında kendi içine çekilip kendini bu konuda izole edebilir.

Tedavilerin evliliğe getirmiş olduğu fazladan gerilim çiftin cinsel yaşam değişiklikler yaratabilir. Bir çok araştırmacı kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin ilişkilerinde de sıkıntılar yaşadıklarını belirtti. 1992 yılında Fertil Steril dergisinde Domar A Broome Zuttermeister P. ve arkadaşlarının yayınladığı “Infertil kadınlarda depresyon görülme sıklığı ve öngürülebilirliği “ makalede “ cinsel ilişkinin çiftlerde çocuk sahibi olamama başarısızlığını hatırlatma” nedeni ile eskisi gibi başarılı olamayabileceğini , tedavilerde kısırlık merkezlerinde ekibin önerisi ile yapılan zamanlanmış ilişki , sık sık yapılan ilişki ve sınırlandırılmış ilişki ile çiftlerin cinsel hayatlarına yapılan müdahale ile artık bu işi angarya gibi hissetmelerine neden olmakta ilişkide duygusallık ve samimiyet duygusu kaybolduğundan bazen evliliklerin kopabildiğine işaret etmektedir.

3.Çevresel Tehlike ;Kısırlık sorunu yaşayan çiftler çevrelerinden uzaklaşıyorlar

Kısırlık tedavisi gören çiftlerde yaşanan bir diğer zorluk aile ve arkadaşlar arasında yaşanmaktadır.

Rahatlıkla çocuk sahibi olabilen bir insanın bunu defalarca denemiş ve başarılı olamamış bir kişinin gerçek duygularını tam olarak hissedemediğinden kendi hayatlarındaki gelişmeler konusunda da paylaşımları bir müddet sonra azalmaya başlar sonra tamamen kesilebilir.?Hamile kalınan akrabalar ve arkadaşlar bu haberi saklamaya başlarlar . Bir araya gelindiğinde akrabalar ve arkadaşlar çocuklarını getirme konusunda tereddüte düşerler. Rahatsız olabilecekleri düşüncesi ile bu tür ortamlara çağırmamaya yada aynı ortamda olmamaya başlarlar. Anneler günü, babalar günü, yeni bebek haberinin kutlaması gibi günlerde nasıl davranacaklarını bilemedikleri için çiftin olmamasını yeğleyebilirler ve davet etmeyebilirler. Dini bayram ve aile kutlamalarında aileye yeni katılmış bebekler ve hamile akrabalar olduğunda ve konular bunun üzerine yapıldığında çift kendini daha çok izole edilmiş değersiz hissedebilir. Bir müddet sonra çift bu tür toplantılarda ve gruplardan kendini çeker ve uzaklaşır . Yalnızlık da başarısızlık kadar kötü bir duygudur.

4.Fiziksel Tehlike ; Kısırlık sorunu kadına sağlığını gerçekten kaybettirebilir.

Kısırlık ile ilgili gözlemlenen üçüncü kayıp sağlık kaybıdır. Hanımlar kısırlık tetkikleri ve tedaviler ile ilgili hastanelerin yardımcı üreme teknikleri bölümlerinde ,tüp bebek merkezlerinde büyük zaman harcamaktadırlar. Gerçekten hasta olmamalarına rağmen ,tahliller ve tedaviler sırasında hasta olarak tanımlanmak kendilerini fiziksel olarak da iyi hissetmemelerine neden olmaktadır. Bunun üstüne ilave olarak da üreme verimliliğini artırmak için almış oldukları haplar ve kullanılan hormonal ilaçların bazı yan etkileri hastalık duygusunu yoğun olarak yaşamalarına neden olabilir.

5.Maddi tehlike ; Kısırlık sorununda maddi kayıplar hastada gelecek konusunda büyük kaygı yaratmaktadır.Kısırlık tedavisi görürken en önemli kayıplardan biri de geleceğe duyulan güven kaybıdır. Kısırlık ve tüp bebek tedavileri her defasında başarıyla sonuçlanan tedaviler değildir.?Her tedavi devlet güvencesinde değildir. Bazı yan tedavilerde olması gerektiğinden son derece pahalı olabilen tedavilerdir.?İşlerini kaybetme korkusu nedeniyle bir çok kadın tüp bebek tedavisi yaparken işyerine tedavilerini bildirememektedirler. Patrona göre hamile kalabilecek bir personel verimli bir personel değildir, hamilelik izni, emzirme izni yerine personelin daha ucuzu ve yenisi gelmelidir. Bu kadında hem tedavi hem de iş geleceği açısından ve üstüne üstlük gelecekte çocuksuz ve yapayalnız olabileceği korkusu ile 3 defa kaygı yaratan bir durumdur.?7 ila 10.000 Tl arasında tutan tüp bebek tedavileri de maddi olarak aileleri tabi ki çok sarsmaktadır. Olumsuz tedavi sonunda bir daha o parayı tekrar denkleştirememe ve yeniden tedavi olamayacağı korkusu da hali hazırda yapılan tedavinin riske atılmasına neden olmaktadır. Bu ilk ve son şansım diyerek tedaviye başladığından kadın zaten tedaviye 1-0 yenik başlamaktadır. Aşırı stresin hormonal dengesizlikler yarattığı tedavilerde hamilelik başarısını etkilediği 1980 yılından bu yana yapılan bir çok araştırmada belgelenmiştir.

Yazının devamı...

Tüp bebek Tedavisinde Doğru Bilinen Yanlışlar

1 ) Yanlış: Tüp bebek zor ve ağrılı bir tedavi yöntemidir

Doğru: Tüp bebek tedavisi son zamanlarda çok kolaylaşmış, “hasta dostu” bir tedavi şekline gelmiştir. Tedavi dönemi, yeni kullanılan ilaçlar ile beraber, 45 günden 15 güne kadar indirilmiş, hastalara yapılan iğne miktarı da 60’lardan 20’lere düşmüştür. Bunun yanı sıra, günümüzde sadece hap formunda ilaçlar kullanılarak da gerçekleştirilen “doğal” tüp bebek tedavileri başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.

Az miktarda ilaç kullanılarak gerçekleştirilen yumuşak protokoller, hem kontrol amacı ile merkeze gidip gelme aralığını minimuma indirmiş, hem de şişkinlik, ağrı gibi yan etkileri en az seviyeye indirmiştir. Bugün için tüp bebek, 15 gün içerisinde başlayan ve biten ve neredeyse hiç yan etkisi bulunmayan çok kolay bir tedavi yöntemidir.

2 ) Yanlış: Fazla embriyoların dondurulması başarılı olmadığından dolayı gereksizdir.

Doğru: Embriyo dondurulması çok uzun zamandır uygulanan ve hastalara ekstra hamilelik şansı veren bir uygulamadır. Ancak daha önce ki yıllarda dondurulan embriyoların yaklaşık yarısının sağlıklı bir şekilde geri kazanılması, bu tedavinin çok da başarılı olmadığını düşündürmekteydi. Son 3 yıl içerisinde uygulayabildiğimiz yeni bir dondurma yöntemi ile artık nereyse dondurulan bütün embriyoların sağlıklı bir şekilde geri kazanıldığını göstermiştir. Bu sayede, taze tüp bebek tedavisi ile donmuş tüp bebek tedavisi arasında olan başarı farkı, günümüzde kapanmış hatta bir takım tüp bebek merkezlerinde donmuş embriyo tedavileri sayesinde daha başarılı sonuçlar alınmaya başlanmıştır.

Embriyo dondurma yöntemi, özellikle Türkiye gibi transfer edilen embriyo miktarı sınırlı olan ülkelerde hastalara sunulması gereken çok önemli bir avantaj olarak görülmektedir.

3 ) Yanlış: Tüp bebekte başkalarının spermi veya yumurtası kullanılabilir veya karışabilir.

Doğru: Tüp bebek merkezleri hiç hata yapmadan çalışmak zorundadırlar. Kendi sistemlerini bu kurala neticesinde belirlerler. Uygulanan işlemler hiçbir zaman tek bir kişinin elinde olmaz. Mutlaka her basamak, en az 2 kişi tarafından denetim altına alınır. Embriyoloji laboratuvarları, yüksek güvenlik sistemlerine sahip olan yerlerdir. Giriş çıkış belli miktarda yetkili kişi ile sınırlandırılarak, 7 / 24 saat kapalı devre kamera ile sistem sayesinde, sürekli denetim altında tutulması sağlanır.

4 ) Yanlış: Tüp bebekte ikinci denemelerde daha çok başarı sağlanır.

Doğru: Tüp bebek tedavisinde ilk 4 tedavi aşağı yukarı eşit başarı değerlerine sahiptir. Daha sonra uygulanan tedavilerde başarı oranları bir öncekine göre, biraz daha azalır. Bütün tüp bebek merkezlerinin en önemli hedefi, ilk denemede eşleri hayalini kurdukları bebeklerine kavuşturmaktır.

5 ) Yanlış: Her yaşta tüp bebek yapılabilir.

Doğru: Kadının üreme kapasitesi yaş ile beraber değişiklik gösterir. 30 yaşına dek en fazla olan üreme şansı 30 yaş ile 35 yaşları arası azalmaya başlar. 40 yaşının üstüne olan adaylarda, artık üreme çağının don dönemlerine gelinir. 30 yaşından küçük olan hastalarında başarı şansı %50 ye kadar artarken, bu oran 40 yaş üzerinde ise %15 civarındadır. 44 yaşın üzerinde ise, başarı %1 den azdır. Günümüzde, genellikle kadın ilk önceliğini eğitim ve kariyerine ayırıp, daha sonrasında aile hayatı ve çocuğuna yer vermektedir. Çocuk isteyen kadınların 25 yaş ile 34 yaş aralığında en sağlıklı şekilde anne olabileceklerini akıllarından çıkarmamaları gerekmektedir.

6 ) Yanlış: Tüp bebekte başarı %100 dür.

Doğru: Tüp bebek tedavisi son 30 yıl içerisinde büyük ilerlemeler sağlanmış olsa dahi, en iyi olasılıkla bile, başarı %50 civarındadır. İnsan, üreme kapasitesi sınırlı olan bir canlıdır. Anne adayının yaşının ilerlemesi ile beraber, hamilelik olasılığının azaldığı da kaçınılmaz bir gerçektir. Anne ve baba adaylarına, her zaman için doğru başarı olasılıkları belirtilmelidir.

7 ) Yanlış: Hiç sperm hücresi olmayan erkekler baba olamaz.

Doğru: Bugünün koşullarında ilerleyen teknoloji ile beraber, artık mikroskop altında sperm arama operasyonları sayesinde, testlerde hiç spermi bulunmayan erkeklerin de baba olma şansı bulunuyor. Mikro TESE olarak tabir edilen operasyon sayesinde, erkeğin yumurtalığında (testis) oluşumu sağlanan ancak vücut dışına atılamayan döl hücreleri bulunarak donduruluyor ve kadına yapılan tüp bebek tedavisi ile beraber çiftin bebek sahibi olması sağlanıyor. bknz:

8 ) Yanlış: Tüp bebek tedavisi sonucunda genelde ikiz, üçüz gebelik olur.

Doğru: Tüp bebek tedavilerinde çoğul hamilelikler ile fazla karşılaşıldığı doğrudur. Buna önlem olarak 2010 yılında yönetmelikte yapılan değişiklik ile 35 yaşından küçük olan hastalarda ilk 2 deneme için tek embriyo, diğer tüm hastalarda da en fazla 2 embriyo transferine izin verilmiştir. Bu sayede Türkiye’de uygulanan sınırsız embriyo transferi bir nebze olsun kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Çoğul gebelikler, eşitli hastalar tarafından özellikle istense dahi, hem anne sağlığı, hem de bebeklerin sağlığı açısından büyük risk taşımaktadır.

9 ) Yanlış: Tüp bebek tedavisi sonrası uzun süre yatmak gerekir.

Doğru: Tüp bebek tedavisi tamamlanıp transfer yapıldıktan sonra yatmanın hamilelik şansını yükselttiği ile ilgili hiçbir bilimsel ispat bulunmamaktadır. Anne rahmine yerleştirilen embriyo, yer çekiminin etkisi ile düşmeyeceği gibi, yerleşme işlemi de transferden ortalama 3 gün sonra gerçekleşmektedir.

10 ) Yanlış: Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar, kadında ileri yaşlarda kansere sebep olabilir.

Doğru: Tüp bebek tedavilerinde yumurta miktarını arttırmak ve büyütmek için kullanılan hormonal ilaçlar, hemen hemen 40 yıldır uygulanmaktadır. Yapılan araştırmalarda infertilite tedavisi görmüş olan kadınlarda, tedavi görmemişlere göre artmış bir kanser riskinin bulunmadığını göstermiştir. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta, bir takım infertilite tedavisi görmüş olan kadınlarda kullanılan ilaçlardan değil, genetik olarak kanser gelişme tehlikesi bulunmaktadır.

Yazının devamı...

Erkek Kısırlığı ve Tüp Bebek

1 ) Erkeklerin muayenesi

Çocuk sahibi olmayı isteyen eşler için, muayeneye ilk olarak erkekten yapılmaya başlanır. İlk olarak baba adayından alınan spermlerin detaylı bir şekilde incelenmesi sağlanır. Erkekte kısırlık ile alakalı bir problemin bulunması halinde, ya vücut dışına hiç sperm çıkmaz, veya bir miktar sperm çıkar. Böyle bir durumun meydana gelmesi, kısırlık tedavisinin nasıl yapılacağını belirler. İlk olarak bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir.

Aksi durumda anne baba olmak zaten son derece zorlaşır. Ancak meniden sperm çıkması halinde, kadın ile alakalı testlerin yapılması gerekmektedir. Kadında, yumurtlamanın var olup olmadığını tespit edebilmek amacı ile kan analizine başvurulur. Aynı zamanda yapılacak olan ultrason testleri de, bu problemi teşhis etme noktasında önem taşımaktadır.

2 ) Erkekte çocuk sahibi olamamaya sebep olan problemler nelerdir?

Erkek kısırlığı çok fazla etken ile alakalı olarak meydana gelmektedir. Hem çevresel faktörler, hem de yaşam tarzı, erkek kısırlığının meydana gelmesinde büyük rol oynamaktadır.

Çocukluk dönemi içerisinde geçirilen mesane ile alakalı ameliyatlar,

3 ) Kısır olan erkekse, kadın hiç ilaç kullanmadan tüp bebek yapabilir mi?

Normal adet gören ve normal yumurtalık özellikleri bulunan kadınlar, eşleri ile alakalı olan sebeplerden dolayı tüp bebek yapmaya ihtiyaç duydukları zaman, ilaçsız tüp bebek tedavisini deneyebilirler. Bugüne dek, kısırlık eşlerinden kaynaklanmış olsa bile, kadınların tüp bebek uygulamasında yumurta gelişmesi amacı ile ilaç almaları gerekiyordu. Ancak öne sürülmüş olan yeni tedavi yaklaşımında ise, bu zorunluluk bulunmamaktadır.

Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.