SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Cinselliğin Gereksinimleri

Nefes almak, beslenmek, uyumak kadar gerekli olan cinselliğin birçok gereksinimi vardır. Bu gereksinimler çoğu kişi tarafından ne yazık ki bilinmez ve karşılanmadığı için de cinsel işlev bozuklukları ortaya çıkar.

Cinsel bilgi, bu gereksinimlerin başında yer alır. Pis, ayıp, yasak, ağrılı gibi birçok cinsel mit sayabilirim size. Bu cinsel mitler birleşmeyi ya olanaksız hale getiriyor ya da sağlıksız bir cinsel ilişkiye sebep oluyor. O yüzden ilk cinsel bilgiyi kimden aldığımız önemli.

Cinsellik kendi içinde bir organizasyon ister. Bu yüzden nerede, ne zaman, kiminle seviştiğin önemlidir. Kendinizi rahatsız hissettiğiniz bir yerde ve zamanda sex yapamazsınız çünkü sex kendisinden başka bir şeye odaklanılmasından hoşlanmaz ve keyif almamanıza sebep olur. Partner seçimi önemli çünkü uyarılma önemli. Yeterli uyaran vermeyen bir partneriniz varsa cinsellikten keyif almanız pek de mümkün değil. O yüzden cinselliğin sağlığı için açık iletişim önemli. Nerelerden keyif aldığınız, hangi pozisyonu sevdiğiniz, neleri sevmediğiniz partnerinize açık bir dil ile anlatılmalı. Partnerinizle cinsellik dışındaki ilişkinizinde sağlıklı olması gerekir çünkü partnerine karşı öfke, kin besleyen birinin cinsellikten keyif almasını bekleyemeyiz. O yüzden önce romantik ilişkinizdeki sorunları çözün ki cinsel ilişkiniz sizin için daha sağlıklı bir hal alsın.

Cinsel istek bize bir ömür eşlik eder tabii bazı durumlarda bastırılır ve istek bozukluğuna yol açar ama bunun dışında çok uzun süre hayatımızda yer alır. Bu yüzden de cinselliği monotonluktan kurtarmak gerekir. Bir ömür deneyimleyeceğiniz bir şeyi sürekli aynı kısır döngünün içinde yaşamanız demek sağlıksız bir cinsel ilişki demek. Fanteziler, seks oyunları cinsel ilişkinin olmazsa olmazları. Cinselliği heyecanlı hale getirmek için üretken olmalısınız.

Partnerimize karşı sexapelitemizi korumamız şart. O yüzden öz bakımınız, giyiminiz, üslubunuz özenli olmalı.

Hedefiniz birleşmek ya da boşalmak değil keyif almak olmalı. Çünkü bu hedefler sizde kaygı yaratabilir, ya da ana odaklanamadığınız için keyif alamamanıza sebep olabilir. Dokunmak ve dokunulmanın keyfine varın.

Sevgiler
Uzm.Klinik Psikolog/Cinsel Terapist
Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr

Yazının devamı...

İlişkilerde Tartışma Becerisi

Hiç şüphesiz ki birçok ilişkinin bitmesine sebep olan bir problemdir tartışma becerisinin olmayışı. Becerinin yokluğunda hem romantik hem sosyal ilişkilerde devamlılık neredeyse olanaksız. Bu yazımda romantik ilişkiye verdiği tahribattan ve becerinin kazanılmasından bahsedeceğim.

İlişkinin birçok gereksinimi var. Sevgi, ilgi, şefkat, sadakat, cinsellik, İLETİŞİM. Saymakla bitiremeyiz fakat bunların karşılanması ve devamlılığı için de iletişime ihtiyacımız var. Peki her iletişim sağlıklı mıdır? HAYIR. Benim ilişki terapilerinde en sık gördüğüm, ilişki kurmaya çalışan partnerlerin haklılık savaşıyla biten kavgaları ve tabi karşılanamayan istekleri.

İlgi istiyoruz ama bunu isterken ya yargılıyoruz ya kıyaslıyoruz ya da ilgiyi betimlemiyoruz. Cinsellikten memnun değiliz ya her seferinde bahane bulup cinsellikten kaçıyoruz ya kavga kıyamet istemiyorum deyip kestirip atıyoruz ve çözüm adına hiç yardımda bulunmuyoruz. Tabi bunun gibi nice örnek yüzünden çözülmeyen problemlerimiz evliliğimizi neredeyse boşanma yoluna götürüyor. Peki iletişimimizi nasıl sağlıklı bir hale getirebiliriz? Tartışmalarımızda nasıl davranabiliriz?

Açık iletişim daimi hedefimiz bi kere. Partnerimiz ilgi göstermedi diye surat asmak, onu mutsuzluğumuzla cezalandırmak ne zamandan beri istediğinize kalıcı çözüm oldu? İstediğimiz şeyleri kalıcı olarak elde etmenin yolu maalesef oradan geçmiyor ve tabii haklı olmaktan da. Peki ilişkinin iyiliği ve tabii kendi iyiliğiniz için tartışmalarınızı nasıl sürdürmelisiniz?

Öncelikle tartışmanızın amacı haklı olmak değil çözüm bulmak olmalı, onu hırpalamak değil ona kendinizi duygularınızı ve isteklerinizi anlatmak olmalı. Dayatmadan uzak, bencil olmayan yargılamayan, yüksek ses olmayan bir üslup olmalı. Önce anlatmalı .. ''Uzun zamandır kendimi değersiz ve sevgisiz hissediyorum belki sende yoğun ve zor bir dönemden geçiyor olabilirsin ama eve gelip saatlerce telefonda oyun oynaman bana kendimin sohbet etmeye değer olmayan biri olduğumu düşündürüyor. Halbuki eve geldiğinde halimi hatrımı sorsan, günümün nasıl geçtiğini merak etsen, sonra birlikte bir film izlesek, bazı zamanlar bana hiç beklemediğim anda beni özlediğini söylesen, beraber romantik yemekler organize etsek ben kendimi daha değerli hissederim.'' Burada duygumuzdan bahsettik, onu yargılamadık, incitmedik ve bir çözüm önerisinde bulunduk.

Her tartışmanızda önce dinleyin, konuşması bittikten sonra onu anladığınızdan emin olun sonra kendinizi anlatın ve en son ortak bir çözüm yolu bulup tartışmayı sonuca kavuşturun. Unutmayın çözüme kavuşmayan sorunlar tekrar tekrar gündeme gelecektir.

Sevgilerle

Uzm.Klinik Psikolog/ İlişki ve Cinsel Terapisti
Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr

Yazının devamı...

Seksüel Performans Anksiyetesi

Cinsellik hepimizin hayatında oldukça önemli bir yere sahip. Hepimiz bunu yaşarken keyif almaktan yanayız. Fakat seksüel performans anksiyeteniz varsa durum maalesef böyle olmuyor. Bu anksiyeteye sahip kişiler keyif almaktan çok nasıl göründüğü ile ilgileniyor. Sürekli bunu düşündükleri için artık seksten kaçar hale bile gelebiliyor. Cinsellik sadece fiziksel bir reaksiyondan ibaret değildir uyarım emosyonlarınıza da bağlıdır. Eğer zihniniz cinselliğe odaklanamayacak kadar stresliyse bedeninizde maalesef heyecanlanmayacaktır.

Seksüel performansınızı etkileyecek bir çok farklı kaygı türü vardır.


Zihnimizin tahrik olmamız üzerindeki etkisi oldukça büyük. Cinsel açıdan oldukça çekici bulduğunuz biriyle bile olsanız partnerinizi memnun edemeyeceğinize dair bir endişeniz varsa bu durum imkansız hale gelebilir. Erkeklerde stres hormonlarının etkilerinden biri de kan damarlarının büzülmesidir. Penise giden az kan ereksiyonu zorlaştırır. Kadınlarda ise vajinal kuruluğa sebep olur, bu da ilişkiye girmeyi zorlaştırır. Anksiyete hem kadının hem erkeğin cinsel arzusunu söndürebilecek kadar etkilidir. Performansınız hakkında endişeleniyorsanız, sevişmeye konsantre olamazsınız bu yüzden uyarım gerçekleşse bile ne yazıkki orgazm olamazsınız. Eğer sizin de seksüel performans anksiyeteniz varsa alanında uzman bir cinsel terapistden destek alınız.

Sevgiler

Uzm.Klinik Psikolog/Cinsel Terapist
Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr

Yazının devamı...

Kendini Gerçekleştiren Kehanet

Kendini gerçekleştiren kehanet kişinin başına gelmesinden korktuğu şeylerin bir şekilde başına gelmesi durumudur. Kişi bunu elbette isteyerek yapmaz ama kişilik özelliği sürekli olarak negatif düşünmeye meyilli biri başına kötü şeylerin geleceğine inanır. Hepimiz bazen ne kadar şanssızım her şey beni buluyor ben resmen uğursuzum, kimse beni sevmiyor gibi sözcükler sarf ederiz ve sonunda sarf ettiğimiz şeyler bizim gerçekliğimiz olur. Artık inandığımız şeyi gerçekleştirmeye yönelik davranmaya başlarız. Kimsenin bizi eğlenceli ve sevecen bulmadığını düşünüyorsak o zaman bunu gerçekleştirmek adına somurtkan asık suratlı ve sevimsiz biri haline dönüşürüz, sürekli problemler yaratırz ve gerçekten bizi inandığımız biri gibi görmelerini sağlarız sonra da işte haklıymışım deyip kendi davranışlarımız konusunda içgörü geliştirmeyiz.

Kendini gerçekleştiren kehanete bir örnek verecek olursak bilim adamları bir araştırma yapıyorlar, araştırma için idam cezası almış bir mahkum buluyorlar. Mahkuma bilim ve insanlık için çok önemli bir araştırma yaptıklarını, ancak bu araştırmada eğer kabul ederse çok ciddi bir beyin operasyonu geçireceğini, operasyondan sonra kanamasının devam edeceğini ve aynı gün öleceğini söylüyorlar. Zaten 3 gün sonra idam edilecek mahkum ölmeden önce bilime bir faydamız olsun diye düşünerek araştırmaya katılmayı kabul ediyor. Ertesi gün mahkum cezaevinden bayılarak çıkartılıyor, fakat kendisine hiçbir müdahalede bulunulmuyor. Mahkuma ayıldığında operasyonun yapıldığı söyleniyor ve tekrar cezaevine geri götürülüyor. Ertesi sabah mahkum ölü olarak bulunuyor ve nedeni de aşırı derecede kan kaybı olarak belirleniyor.

Yani işin özü neye inanırsak başımıza o geliyor bu yüzden başımıza neyin gelmesini istiyorsak ona inanmayı öğrenmemiz gerekir.

Sevgilerimle
Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr

Yazının devamı...

Hayır Diyememek

Birçoğumuz çoğu zaman yapmak istemediğimiz şeylere evet demek zorundaymışız gibi hissediyoruz. Bunun nedeni; karşımızdakini kırmaktan korkmak, sert tepkiler almaktan çekinmek, dışlanacağını ve sevilmeyeceğini düşünmek, kaybetmekten korkmak olabilir. Hayır diyemediğimiz şeyler bizi mutlu etmediği gibi özgüvenimizi ve özsaygımızı zedeliyor.

Peki nasıl HAYIR diyebiliriz?
Eğer sizden istenilen şeyi yapmak için vaktiniz yoksa, bu aralar üzerinde çalıştığınız başka konular olduğunu ve bundan dolayı sizden istenilen şeyi yapamayacağınızı söyleyin. Gerekirse çalıştığınız konu ile ilgili detay verin.

Bir şeye hayır demek illede birini kırmak manasına gelmez. Kibarca, bunu yapmak isterdim ama maalesef bunun için yeterli zamanım yok diyebilirsiniz.

Evet ya da Hayır demeden önce bunu düşünmek için karşınızdakinden biraz zaman isteyebilir, daha sonra kararınızı ona bildirebilirsiniz.

Bu konuda sana yardım edecek doğru kişinin ben olduğumu sanmıyorum. X kişisi bu konuda benden daha bilgili eminim sana benden daha çok fayda sağlayacaktır diyebilirsiniz.


Cesur olun. Hayır demek her zaman korkunç tepkiler almak demek değildir. Doğru kelimelerle kendimizi ifade ettiğimizde, aldığımız tepkinin beklediğimiz tepkinin yarısı kadar bile olmadığını gördüğümüzde hayır diyebilme becerimiz artacaktır.

Sevgilerimle
Uzm.Klinik Psikolog Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr
Instagram: psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...
Yazının devamı...

Sizin Bağlanma Stiliniz Ne?

Bağlanma teorisi, genlerimize işlenmiş yakınlık kurma ihtiyacını ele alır. Evrimsel olarak hayatımızdaki bazı bireyleri seçip ayırmaya ve değerli kılmaya programlıyız. Bir eşe bağlı olacak şekilde yetiştirildik. Bu ihtiyaç rahimde başlar ve ölünce sona erer.

3 farklı bağlanma stili vardır.

1. Güvenli Bağlanma: Bu bağlanma stiline sahip biriyseniz, güvenilir, tutarlı ve güven telkin eden birisiniz demektir. Yakınlıktan kaçınmaz ve şüpheci davranışlar sergilemezsiniz. Bu bağlanma stiline sahip ilişkilerde her şey çok yolundadır, ilişki doyumu oldukça yüksektir. Eğer partnerlerden biri kaygılı ve güvensizse korkmayın, güvenli bağlanma stiline sahip birey onu da doyumu yüksek olan bir ilişkinin içine çekiyor ve sizi güvensizliklerinizden arındırıyor.
Bu kişiler kendilerine ve partnerlerine güveniyor, ilişki içerisinde daima açık iletişimden yana oluyor, kendini ifade etmekten ve sorunları çözmekten kaçınmıyor, ilişki içindeki kararları daima ortak almak istiyor.

2. Kaygılı Bağlanma: Eğer bu bağlanma stiline sahipseniz partnerinize yakınlık kurmayı çok seviyorsunuz ama onun size sizin ona yakın olduğunuz kadar yakın olmayacağından korkuyorsunuz demektir. İlişkiniz duygusal enerjinizin çoğunu tüketiyor ve partnerinizin davranışlarındaki ufak tefek dalgalanmaları fazla kişiselleştiriyorsanız, ilişki içerisinde fazlaca olumsuz duygu hissediyor ve moraliniz hemen bozuluyorsa siz muhtemelen kaygılı bağlanma stiline sahip birisiniz. İlişki içerisinde sıklıkla trip atıyor sonrasında söylediklerinizden ve yaptıklarınızdan pişman oluyorsunuz ama partneriniz size fazlasıyla güven verdiğinde kaygılarınızdan arınıyor ve memnun hissediyorsunuz.

3. Kaçıngan Bağlanma: Bağımsızlığına düşkün olan bu kişiler partneriyle yakın olmak istemesine rağmen fazla yakınlıktan rahatsızlık duyar ve partnerini hep belli bir mesafede tutmak ister. Bu kişiler ilişkilerine çok fazla kafa yormazlar ve reddedilmeyi çok kafaya takmazlar. İlişkideki sınırın aşılmasından çok hoşlanmayan bu kişiler duygusal açıdan da partnerlerine uzaktır.

Sevgilerimle
Uzm.Klinik Psikolog Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr
Mail: bilgi@gulcinkeskin.com.tr
Instagram: psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

İlişkinin Gereksinimleri

İnsan canlısının evlilikten beklentisinin ayarsızlığını, evlenmiş olan herkes bilir. Sevilmek, hem de beğenilmek, onaylanmak, cinsel yönden çekici bulunmak, sözü dinlenmek-önemsenmek, ailelerin sevilmesi yahut sevilmiyorsa fark ettirilmemesi, parasal ortaklık.. Ve asıl bomba bunların hepimiz tarafından koşulsuz ve her zaman istenmesi demiş sevgili Dr. Gülcan Özer kitabında.

İlişkiyi sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmenin elbette ki birçok unsuru var. Aslında birçoğumuzun bildiği fakat uygulama noktasında hayata geçiremediği. Peki bunlar neler?

Saygı: Size saygı duymayan birine olan sevginiz zaman içerisinde azalarak biter dolayısıyla ilişkinin başlamasında ve devamlılığında saygı istisnasız ön koşul.

Sevgi: Sevgi bir ilişkinin yakıtıdır. Hataları tolere edebilmenin, fedakarlık yapabilmenin, iletişebilmenin, sırf onu seviyorsunuz diye sevmediğiniz, istemediğiniz birşeyi o istiyor diye yapabilmenizin olmazsa olmazıdır.

Romantizm: Uzun soluklu bir ilişki hayal ediyorsanız sıradanlıktan uzak kalmak zorundasınız. Romantizm ille de mum ışığında yemek yemek, hergün ellerinde çiçeklerle gelmek demek değildir. Olağanın dışında yaptığınız, ilişkinizi sıradanlıktan kurtaracağınız herhangi bir şey romantizm sayılabilir. Hergün aşkım dediğiniz birine birgün de hayatım demek, hergün mutfakta yemek yemek yerine birgün de salonda yemek yemek gibi.

Doğru cinsellik: Doğru rollerde sevişiyor musunuz? Sosyal kimlikleriniz yatak odanızın dışında kalıyor mu? Kadın da erkek te kendi rolünde sevişmeli. Partnerinize kendinizi anne gibi ya da baba gibi hissettirecek davranımlarda bulunmayın. Partnerinizin bireysel ihtiyaçlarını karşılamayın, bunlar kadını kadın rolünden çıkarıp anne rolüne geçirir bu da sizin kadınsı imajınızı zedeler.

Değer görme: Kendimi değersiz hissediyorum. Bunu eminim ilişkinizin bir evresinde hepiniz söylemişsinizdir. Ama değerli hissetmeniz için partnerinize neler yapması gerektiğini birçoğunuz söylememişsindir. İletişime açık olun, beklentilerinizi dile getirmekten kaçınmayın.

Sadakat: Sadakatsizlik.. Partnerinizin bilgisi dahilinde olmayan, onu üzecek ilişkinize zarar verecek herhangi bir davranış. İlişki içinde mutsuzluğa ve derin problemlere yol açar.

Doğru iletişim: Bütün problemlerin asıl nedeni. İLETİŞİMSİZLİK.. Konuşmak, anlamak, anlatmak, dinlemek, uygulamaya çalışmak, anlamadığında tekrar tekrar sormak. İletişimin önündeki engelleri keşfetmek, ortadan kaldırmaya çalışmak gerekirse bir uzmandan destek almak önemli.

Kaliteli zaman: Aynı anda aynı şeyi yapabilme becerisi. Tabi aynı anda televizyon izlemek telefonla vakit geçirmek buna dahil değil. Ama karşılıklı susmak kaliteli zamana dahil. Bunu yaşam biçimi haline getirebilmelisiniz. Zamanını ve aktivitesini ortak olarak ayarlayabilmelisiniz.

Uygun ideal ortam: Eğer ailenizle aynı apartmanda ya da yakınlarında oturuyorsanız bunun sınırını çok iyi korumalısınız. Aileler ya da üçüncü kişiler ilişkiye müdahil olmamalı. Sorunlar daima iki kişi arasında çözülmeli.

Sevgilerimle
Uzm. Klinik Psikolog Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr
Mail: bilgi@gulcinkeskin.com.tr
Instagram: psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.