SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Fetişizm Nedir?

Fetişizm, cinsel heyecan veren herhangi bir nesneyi, bir kişiyi değil kişinin bir parçasını veya kişiyle ilgili bir nesneyi temsil eder. Yani kişi bir bütün halinde kadını kabul etmiyor, kadını parçalara ayırarak kadının bir parçasına odaklanıyor. Daha çok erkeklerde görülen bu bozukluk cinsel sapkınlıklar arasında yer alıyor.

Fetişlerin cinsel haz ya da cinsel doyum amacıyla kullanılışları farklıdır. Fetişi koklama, öpme onunla masturbasyon yapma şeklinde olabilir.

Genellikle birçok insan için vücudun belirli bölümleri cinsel açıdan uyarıcıdır. Ancak fetişlerde durum böyle değildir. Onlarda cinsel uyarılmaya yol açan şey vücudun tek bir bölümü (ayak gibi) ya da cinsel haz uyandıran herhangi bir nesne olabilir. Fetişler için eldivenler, ince topuklu ayakkabılar, çoraplar, iç çamaşırları cinsel uyarılmaya neden olabilir.

Elbette ki her insan bunlardan etkilenebilir. Fakat fetişlerde durum böyle değildir. Onlar bu nesneler olmadan hiçbir cinsel uyarılma hissetmemektedir. Fetişler bu uyaranlara karşı olan saplantılarını sapık olarak adlandırılacaklarından korktukları için çoğu zaman dile getiremediklerinden mastürbasyonu tercih etmektedir.

Ne zaman tedavi gereklidir?
Tedaviden kastım bu durumu tamamen ortadan kaldırmak değil, fetişizme yeni bir düzenleme getirmektir.
1- Eğer bu nesnelere saplanıp kaldıysanız ve onlar olmadan başka bir uyarandan zevk almıyorsanız.
2- Kullanılmış eldiven, çorap ayakkabı çalma eğilimindeyseniz.
3- İlişkiniz ve yaşam kaliteniz bozulduysa.
Mutlaka bir uzmandan destek alınız.

Sevgilerle
Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr
bilgi@gulcinkeskin.com.tr
Instagram: psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

Ayrılık Acısıyla Baş Etmenin Yolları

Bir daha hiçkimseyi sevemeyeceğinizi düşündüğünüz o acı evresi ayrılığın genelde olmazsa olmazıdır. Elbette ki diğer bütün duygular gibi biten bir ilişkinin ardından ağlamak üzülmekte gayet sağlıklıdır. Fakat bu süreç gereğinden fazla uzadıysa ve yaşam kalitenizi oldukça kötü etkiliyorsa bir uzmandan destek almakta fayda var.

Ayrılık Acısıyla Baş Etme Listesi

1- Ayrılığı kabullenin: Onunla kurmuş olduğunuz bütün hayallerin yarım kaldığını biliyorum fakat o hayalleri tekrar tekrar düşünmenin, acaba tekrar barışır mıyız diye hayaller kurmanın size bir faydası olmayacak. O yüzden öncelikle onun numarasını rehberinizden silmekle başlayın. Böylece pişman olacağınız bir konuşma yapmamış olursunuz. Hem de sürekli online mı acaba, kiminle konuşuyor, yoksa bir başkası mı var kaygılarından kurtulmuş olursunuz.

2- Kendinize zaman ayırın: Belki de sevgilinizle beraberken yapamadığınız birçok şey vardı. Şimdi onları eyleme geçirmenin tam sırası. Yeni hobiler edinin, doğa yürüyüşlerine çıkın. Evde battaniyenin altına gizlenip sürekli uyumak depresif bir ruh haline girmenize sebep olacak.

3- Onunla gittiğiniz her yere yeni anılar atfedin: Eminim yürüdüğünüz yol bile size onu hatırlatıyordur. Şimdi o yollarda sevdiğiniz arkadaşlarınızla yürümeli ve o yollara farklı anılar kaydetmelisiniz. Aksi halde gittiğiniz kafeler, şehirler, parklar, bahçeler size hep onu hatırlatacak.

4- Acınızı sevdiğiniz insanlarla paylaşın: Sevdiğiniz insanlara üzüntünüzden bahsetmek sizi biraz olsun rahatlatacaktır. Ama bunu yaparken dikkatli olmalısınız, her dakika ondan bahsetmek anılarınızı canlı tutacak ve acı çekme sürecinizi uzatacaktır.

5- Sosyal medyadan bir süre uzak durun: Acaba nereye gitmiş, kiminle gitmiş, kimi eklemiş, bensiz mutlu mu diye sürekli stalk halinde olmanızın size hiçbir faydası olmayacak. O yüzden ya sosyal medya hesabınızı bir süre dondurun ya da onun profilinden bir süre uzak durun.

İlişkilerin başlaması kadar bitmesi de normaldir aslında. Evet, kimse ilişkisi bitsin diye başlamaz ama ilişkinin içinde yaşanılan o süreçte kişiler birbirlerini yakından tanır, uyum içinde olmak için çaba sarfeder. O uyum süreci kişiler için oldukça kritiktir. Çünkü her iki tarafında beklentileri, istek ve arzuları birbirinden farklıdır. Eğer ilişki içerisinde kişilerin gereksinimleri sağlanmıyorsa, doğru iletişim kurulamıyorsa ve kişiler artık mutsuzluğa sürüklenip hergün kavga etmeye başlıyorsa bazen bitirmek daha sağlıklıdır.

Sevgilerle

Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin
www.gulcinkeskin.com.tr
Instragram: psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

Porno Bağımlısı mısınız?

Bağımlılık nedir?

Bir kişiye ya da bir nesneye duyulan karşı konulamaz istek, bir nevi onsuz olamama hali olarak bilinir. Eğer durum kişinin kontrolünden çıkıyorsa ve artık kişi iradesi dışı davranmaya başlıyorsa bir bağımlılıktan söz edebiliriz.

Her porno izleyen porno bağımlısı mı? Hayır. Ama aşırı pornografik yayın izlemek beynin sinirsel yollarını yeniden oluşturarak, daha önce uyarı veren sahnelerin ve davranışların zamanla uyarı veremez bir hale gelmesine yol açabiliyor. Yani daha önce cinsel birleşmeden ve farklı uyaranlardan etkilenen kişi artık her fırsatta porno izliyor ve mastürbasyon yoluyla orgazm olmayı tercih ediyor dolayısıyla partnerinden uzaklaşıyor.

Porno Bağımlılığı Kriterleri Nelerdir?

1 Bu kişiler tüm vaktini internet başında pornografik yayınlar izleyerek geçirir.
2 Tek başına kalmayı tercih eder ve odasından çıkmaz hale gelir.
3 Partneriyle ve çocuklarıyla ilişkisi bozulur.
4 Partneriyle sex yapmayı bırakır.
5 Mastürbasyonu cinsel ilişkiye tercih eder.
6 Sosyal hayattan kopar, işini ihmal etmeye başlar.

Porno Bağımlılığı Tedavisi Nedir?

Porno izlediğiniz zamanları dolduracak yeni hobiler geliştirin, spor yapın, müzik dinleyin, doğa yürüyüşlerine çıkın, ailenizle ve dostlarınızla keyifli vakit geçirin ve porno erişimini ortadan kaldırın.

Eğer tek başınıza mücadele edemiyorsanız mutlaka bir psikologdan destek alın.

Sevgilerimle
Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr
bilgi@gulcinkeskin.com.tr

Yazının devamı...

Duygusal Yeme Bozukluğu Nedir?

Duygusal yeme nedir?

Sürekli birşeyler yemek istiyorum.
Tok olduğumu farketsemde yemek yemeye devam ediyorum diyorsanız duygusal yeme bozukluğu olabilirsiniz.
Bu bozukluğa sahip kişiler, çevrelerinden görmedikleri ilgi ve sevgiyi kendilerine verebilmek için yemek yemenin vermiş olduğu o zevkten faydalanırlar.
Eğer sizde diyetisyene gidiyorsanız, diyetisyenden fayda görmenize rağmen diyete devam edemiyorsanız. Kilolu olmaktan hoşlanmıyor ama buna rağmen yemek yemeye devam ediyorsanız, yazımı okumaya devam edin.

Duygusal Yemenin Nedenleri

Yalnızlık, ilgi ve sevgi ihtiyacı, negatif duygulardan kurtulmak.
Pozitif duygulardan kaynaklanan aşırı yeme. (kutlamalar)
Kendimizi kötü hissettiğimizde negatif duygulardan kurtulmak için kendimizi yemek yemeye veririz. Daha sonra her negatif duygumuzda o duygudan kurtulmak için yemek yemeye başvururuz ve böylece bir kısır döngünün içine düşmüş oluruz.
Kutlamalar gibi ödül amaçlı yenilen yemeklerden sonra gelen pozitif duygu hissi kişiyi bir süre sonra tekrar o duyguyu yaşaması için yemek yemeye sevk eder.

Duygusal Yemenin Tedavisi

Yemek yemenize sebep olacak duyguları keşfedin ve bu duyguların temeline inin. Sizi tetikleyen duygu yalnızlık mı? Sosyalleşmeye çalışın. Sevgisizlik mi? Kendinizle barışın ve sevilmeye değer yönlerinizi farkedin. Bütün bunları tek başınıza yapamazsanız bir psikologdan destek almayı deneyin.

Sevgilerimle

Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr
bilgi@gulcinkeskin.com.tr
Instagram: psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

Cinsel İsteksizliğin Nedenleri ve Tedavisi

Cinsel isteksizlik cinsel işlev bozuklukları arasında en sık görülenidir. Kadınların ortalama %33 ünde görülür.

Peki cinsel isteksizlik nedir?

Cinsel isteksizlik; yeterli cinsel uyarana ve fantaziye rağmen cinsel isteğin azalması ya da hiç olmaması durumudur.

Peki cinsel isteksizliğin nedenleri nelerdir?



Troid hastalığı
Şeker hastalığı
Rahmin alınması
Vajinismus
Alkolizm
Menopoz
Hormonal dengesizlikler
Lohusalık ve emzirme dönemleri
Multipl skleroz
Parkinson
Kalp, böbrek ve karaciğer yetmezliği
Vajinal mantar
Vajen enfeksiyonları ve cinsel hayatı etkileyecek diğer jinekolojik rahatsızlıklar.



Anksiyete
Depresyon
Cinsel travmalar (taciz,tecavüz)
Aşırı stres
Eşler arasındaki çatışmalar ve geçimsizlikler
İlişkiye gerekli özenin gösterilmemesi
Cinsel ilişkinin günah ya da suç olduğunun düşünülmesi

Cinsel isteksizlik %99 psikolojik bir sorundur. Sadece %1 lik bir kısmında fizyolojik problemler görülmektedir.

Cinsel isteksizliğin Tedavisi: Genellikle psikolojik kökenli olan cinsel isteksizliğin birincil tedavi yöntemi cinsel terapidir. Tedavinin amacı öncelikle cinsel isteksizliğin nedenini belirlemek daha sonrasında çiftlerle birlikte tedaviyi sürdürmektir. Tedavinin amaçlarından bir diğeri ise çiftler arasındaki ilişkisel sorunları saptamak ve yeniden düzenlemek daha sonrasında da cinsel istek ve talep konusunda bir dengenin sağlanmasıdır. Cinsel isteksizliğe neden olan cinsel bilgi eksikliğinin tamamlanması ve cinsellikle ilgili yanlış inanışların yeniden revize edilmesidir.

Sevgilerimle
Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin

www.gulcinkeskin.com.tr
bilgi@gulcinkeskin.com.tr
Instagram: psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

Stresle Mücadele Yöntemleri

Stres neredeyse hayatımızın olmazsa olmazı. Gerek iş hayatı gerek özel hayatımız çoğu zaman beraberinde stresi getiriyor ve strese maruz kalan vücut belli sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Ne yazık ki stres hem yaşam kalitemizi bozuyor hemde ilişkilerimizin zedelenmesine neden oluyor. Bu nedenle sizlere stresle baş etmeniz için belli yöntemlerden bahsedeceğim.

1.Beslenmenize özen gösterin. Bazı yiyecekler stresi tetikler.(fast food, alkol, bol şeker ve tuz, kafein, yapay tatlandırıcılar) . Bu nedenle stresi tetikleyen besinlerden uzak kalın ve sağlığınıza iyi gelecek, stresini hafifletecek besinler tüketmeye gayret edin.

2.Hergün egzersiz yapın. Düzenli egzersiz vücudun strese verdiği tepkiyi azaltır ve daha mutlu olmanızı sağlar.

3.Zamanınızı iyi kullanın. İş hayatında çoğu kişinin yaşadığı bir strestir işi yetiştirememe kaygısı. Bu nedenle planlı olun, işinize ne zaman başlayacağınıza nasıl sürdüreceğinize dair bir plan oluşturun ve işinizi bitirene kadar planınızdan vazgeçmeyin.

4. Olaylara bakış açınızı değiştirin. Bizi strese sokan şeyler genelde olaylar değil olaylara yüklediğimiz anlamlardır. Yaşadığınız olayları farklı açılardan değerlendirin, muhtemelen stresinizin azaldığını farkedeceksiniz.

5.Gülümseyin. Siz gülümsediğinizde endorfin hormonu salgılanır ve bu da beyine etki eder. Bu sayede kendinizi mutlu hissedersiniz.

6.Düzensiz bir uyku stresin tetikleyicisidir. Uykunuzu düzene sokun, uyuduğunuz ortamı elinizden geldiğince konforlu hale getirin ve deliksiz bir uyku çekin.

7.Hayır demeyi öğrenin. Her şeye evet demek zorunda değilsiniz. İstemediğiniz şeylere evet demek ve onları yapmak zorunda hissetmek sizi strese sokar.

8.Gevşeme tekniğini ve solunum egzersizlerini öğrenin. Stres anında solunum artar, kan basıncı ve kan şekeri yükselir. Gevşeme hareketiyle birlikte kan basıncınız ve kan şekeriniz düşer, kaslar rahatlar ve stresin verdiği tepkiler azalır.


Sevgilerimle

Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin
Mental Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Mail; bilgi@gulcinkeskin.com.tr
www.gulcinkeskin.com.tr
Instagram; psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

Othello Sendromu Nedir?

Adını Shakespearein Othello adlı eserinden alan othello sendromu sevdiğini hastalık derecesinde kıskanma durumudur. Günümüzde 3.sayfa haberlerinde sık rastladığımız kıskançlık cinayetlerinin sebebi olan othello sendromu tedavi edilmediğinde kişiler için tehlike oluşturan bir durumdur. Peki othello sendromu nedir, belirtileri nelerdir? bir bakalım.

1. Aşırı derecede her şeyden ve herkesten kıskanma. Giyilen bir bluzden, ses tonundaki farklılıktan, bir telefon konuşmasından bile aldatıldığını düşünen kişi her fırsatta eşinin telefonunu karıştırır sürekli olarak onu kontrol altında tutmak ister, ona ulaşamadığında kafasından onlarca senaryo geçer ve kafasından geçen senaryolar için delil aramaya başlar.

2. Kısıtlama. Partnerinin onsuz bir yere gitmesini istemez, sosyal hayatına, arkadaş çevresine karışır. Her fırsatta kendini onun yanında bulur. Evden çıkmasını ve başkalarıyla görüşmesini engellemeye çalışır hatta gerekirse bunun için şiddete bile başvurur.

3. Aldatılmaktan aşırı derecede korkma.

4. Partnerine kendini değersiz hissetmesi için sürekli hakaret etme.

5. Kontrolsüz ve aşırı tepki. En ufak bir şeyde bile (perdenin açık olması gibi) aşırı şüphe duyup aldtıldığını düşünen kişi partnerini sorguya çekip hırpalayabilir.

Peki othello sendromunun sebebi nedir?

Çeşitli araştırmalar beynin sağ frontal lobunun düzgün çalışmamasının othello sendromuna neden olabileceğini öne sürüyor.

Eşinin onu aldattığını düşünen kişi elinde hiçbir kanıt olmaksızın aldatıldığını kanıtlamak için sürekli bir arayış içindedir. Gerekirse onu takip eder ama aklından geçenleri ispatlayana kadar asla durmaz.

Bu rahatsızlığın tedavisi için ilk önerilen psikiyatrik tedavidir. Tedaviye ek olarak psikoterapi ve çift terapiside gidişatın düzelmesi için faydalı olacaktır.

Sevgilerle

Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin
www.gulcinkeskin.com.tr
Mail:
Instagram; psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

Şiddetli Geçimsizlik

Genellikle çift terapilerinde sorunun ne olduğunu sorduğumda ilk duyduğum şeydir bu. ''Anlaşamıyoruz, burasıda çözüm olmazsa avukata gideceğiz zaten.'' Çözümü kendi içinde bulamayan çiftler genellikle sürekli çatışır, ilişkileri kopma noktasına gelir. Peki şiddetli geçimsizliğin asıl sebebi ne? Biz şiddetli geçimsizliği nasıl sağlıklı bir geçimlilik haline dönüştürüyoruz? Gelin bundan biraz bahsedelim.

Tartışmak elbette ki sağlıklı bir davranıştır ama tartışmanın sonucu sürekli karşıdakini suçlamaya varıyorsa, kişiler sürekli geçmişteki hataları gündemin orta yerine koyuyorsa ve tartışmaya çözüm aramak yerine sürekli tartışmayı alevlendiriyorsa biz buna şiddetli geçimsizlik diyoruz. Çünkü bu kişiler tartışmanın amacını daima haklı olmak olarak görüyor ve dolayısıyla kendini haklı çıkarmak için sürekli karşıdakinin hatalarını ısıtıp ısıtıp partnerinin önüne sunuyor ee haliyle partneride karşı atak olarak savunmaya geçiyor.

Tartışmalarınızın amacı hiçbir zaman karşınızdakini suçlamak olmasın. İnsanlar hata yapar, eğer yanlış olarak değerlendirdiğiniz bir hata görüyorsanız bunu aynı gün içerisinde partnerinizle konusup onu suçlamadan, yargılamadan nasıl düzeltebileceğiyle ilgili çözüm odaklı bir konuşmaya davet edin. Karşımızdakinin sessiz sakin hatasını anlamasını beklersek hele bir de o bunu anlamazsa her tartışma da sen zamanında bunu da yapmıştın zaten diye, tartışmayı içinden çıkması mümkün olmayan bir hale getirirsiniz

Peki neleri düzeltirsek şiddetli geçimsizliği sonlandırırız bir bakalım.

1. Öncelikle partnerinizi tüm sakinliğinizle dinleyin. O kendini anlattıktan sonra böyle mi söylemek istedin diye anladığınız şeyi teyit ettirin daha sonrasında konuyla ilgili bir eleştiriniz varsa karşınızdakini kırmadan ve yargılamadan kendi fikrinizi sunun.

2. O anda konuştuğunuz konunun dışında başka konuları gündeme taşımayın, bu o andaki sorunun da çözülmesine engel olur ve karşınızdakini kızdırabilir.

3. Tartışmanın alevleneceğini yani birbirinizi kıracağınızı anladığınız anda, şuan da kendimi bu konuyla ilgili konuşabilecek kadar sakin hissetmiyorum bana biraz izin ver sakinleştiğimde bu konuyla ilgili tekrar konuşalım deyip farklı bir odaya geçip sakinleşene kadar partnerinizle konuşmayın, nefes egzersizi yapın, konuyu tekrar değerlendirin ve sakinleştiğinizde aynı konuyu konusmak için partnerinizin yanına gidin.

4. Rahatsız olduğunuz şeyleri siz söylemeden anlamasını beklemek yerine ona anlatmayı tercih edin.

5. Tartışmalarınızda kıyas yapmayın ve üçüncü kişileri tartışmanıza dahil etmeyin.

6. Amacınız haklı çıkmak ya da tamamiyle karşınızdakini haksız çıkarmak olmasın.

7. Partnerinizin aklını okumaya çalışmayın. ''Sen bunu söyledin ama ben senin bunu aslında ne niyetle söylediğini biliyorum, benim canımı acıtmak istiyorsun'' gibi.

Sevgilerimle

Uzman Klinik Psikolog Gülçin Keskin
www.gulcinkeskin.com.tr
bilgi@gulcinkeskin.com.tr
instagram; psk.gulcinkeskin

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.