SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Her şey ters gidiyorsa?

En son ne zaman "her şeyin üst üste geldiği" bir dönem yaşadın?

Moralin bozuk, işlerin ters gidiyor. Sen bir şeye tutunmak istedikçe, o da istediğin gibi gitmiyor.

Hepimizin hayatında böyle dönemleri olabilir. Önemli olan ve fark yaratan ise, bu dönemlerden nasıl geçtiğimiz.

1- Etiket koymayı bırak

Yaşadığımız olaylara "iyi" ya da "kötü" diye etiket vermeyi çok seviyoruz. Negatif, yani beklediğimiz gibi gitmeyen bir durum yaşadığımızda hemen moralimiz bozuluyor, Evren bizi sevmiyormuş gibi yorumluyoruz. Kabul edelim, bir sonraki adımı bilmiyoruz. Bilmiyoruz ki "şu anda" kötü diye yorumladığın bu durum sana ileride nasıl kapılar açacak?

Eskiden "kötü" diye yorumladığın ama sonra geriye dönüp baktığında "iyi ki olmuş" dediğin ne var?

2- Evren ile ilişkin

Evren ile ilgili en temel düşüncelerimiz, ona verdiğimiz sıfatlar, böyle dönemleri nasıl atlattığımızı etkiliyor. Örneğin; Evren'i cezalandırmayı seven, seni teste sokan, umursamaz olarak görürsen, bu dönemlerde çok daha kolay depresif hissedersin. "Niye benim yanımda değil?", "Acaba ne yaptım da bu başıma geldi?"....

Çekim Yasası hep çalıştığına göre sen bu soruları sordukça nasıl enerjileri alanına dahil edeceksin?

Evren, en iyi arkadaşın.

Evren, seni çok seven ve iyiliğini isteyen bilge.

Evren, seni seviyor.

"Hayat bana olmuyor, hayat benim için oluyor" en sevdiğim sözlerden biridir. Evrenin hep senin yanında olduğunu ve senin için çalıştığını bil.

3- Destek al - Kendine sevgi ve ilgi ver

Negatif bir durumun içinden geçerken bir de kendini suçlama.

Ayağı taşa takılıp düşen çocuğa ne yaparsın? Nasıl bir tepki verirsin? Neden kendine de daha yumuşak davranmıyorsun?

Zor bir dönemden geçebilirsin. Herkes geçiyor hayatının bir döneminde. Tıpkı o çocuk gibi senin de o dönemde asıl ihtiyacın olan "sevgi, ilgi ve destek". Önce kendine bunu ver.

Sonra da çevrenin sana destek olmasına izin ver. Eğer öyle bir çevren yok ise, demek ki yeni bir çevre oluşturmanın zamanı gelmiş.

İster bu 3 maddenin hepsini uygula, ister içlerinden birini seç. Bu dönemler geçecek. Ve sen her zaman olduğu gibi çok daha güçlü çıkacaksın.

Sevil Eskicioğlu Özkal

İnstagram'da buluşalım: @sevileskiciogluofficial

Senin için hazırladığım meditasyonunu indirmeyi unutma: www.sevileskicioglu.com

Yazının devamı...

Değişeceği için (U)MUTLUYUM

Herkes şu anda artık hayatın eskisi gibi olmayacağını fark etmeye başladı. Bunun getirdiği yas sürecini anlamakla birlikte, ben biraz daha bu dönemle birlikte artık değişeceğinden mutlu olduğum şeylere odaklanıyorum.

Çünkü biz o anda anlamasak bile, her zaman tekrar tekrar gördüm ki;

Değişeceğinden U(MUTLU) olduğum şeyler:

1- Mutluluğu dışarıda aramak

Burada dışarıdan kastım sadece evin dışı değil tabii :)

Mutluluğu hep dışarıda aradık; ilişkide, işte, parada, daha çok parada, daha iyi bir ilişkide, terfide, daha da çok parada…

Bu dönem bize önceliklerimizi sorgulattı.

Herkesi aynı noktaya taşıdı.

Herkesi tek bir gündemde topladı.

Geçmişe bakıp, önceden sahip olmak için çırpındığın bir sürü şeye aslında şu anda sahip olduğunu ama şimdi de başka şeyler için çaba sarf ettiğini fark ettirdi. Ve dışarıda aramaya devam edersen o “bir gün mutlu olacağım”ın belki de hiç gelmeyebileceğini; en güzelinin zaman geçtikten sonra eskiyi özlemek yerine, “şu anda mutlu olup, tadını çıkarmak” olacağını gösterdi. Göstermeye devam ediyor, biz görmedikçe göstermeye de devam edecek.

2- Sürekli ertelemek

Ertelemek, son 5 yıldır yılda en az bir kaç kez dokunduğum konu başlıklarından biridir. Ben ne kadar yazarsam yazayım, sürekli de hakkında sorular gelmeye devam eder: “Sevil, erteliyorum, ne yapmalıyım?”

Gidiş yolum, anlatım tarzım ya da verdiğim örnekler değişse de, cevap hep aynı: Erteleme, YAP!

Ölüm döşeğindeki kişilerin pişmanlıkları sıralandığında 1. sırada yer alan “ertelemek”, niye yaşarken bu kadar körü körüne bağlandığımız bir alışkanlık?

Bu dönemde evde kaldıkça, arkadaşlarımızla sevdiklerimizle buluşamadıkça, gitmek istediğimiz yerlere gidemedikçe eski anılara saldırıyoruz. #tbt için artık perşembeleri beklemek yerine sürekli yaptığımız, yaşadığımız, paylaştığımız anıları tekrar tekrar hatırlıyoruz. Onların ne kadar kıymetli olduğunu artık çok daha iyi anladık; zamanın, nefesin, adım atabilmenin.

İleride kulağında bir ses olsun bu dönem, yine ertelemeye kalkacak olursan: “Corona günlerini hatırladın mı? O zaman keşke şimdi adım atabilsem diyordun, şimdi durma ve bunun hakkını ver: ERTELEME!”

3- Kesintisiz şikayet etmek

Açık olacağım, şu anda bile sürekli en küçük şeyler için şikayet enerjisi yayan grup yok mu, var. Ama bir yandan da, “Eskiden şunu kafaya takardım, ne saçmaymış ya” diye fark edip, uyanmaya başlayanlar da var.
Daha çok şükretmeye başlayanlar da.

Kendine daha çok dönenler, aslında düşündüğünden çok daha dayanıklı olduğunu fark edenler, önceliklerini belirleyip diğerlerine eskisi kadar kafayı takmayanlar var.

Abraham der ki; "Hayatında 9 şey güzel gidebilir, 1 tek şey eksiktir ve sen ona takılırsın; hep yok yok enerjisi yayarsın. Sonuç, o 9 şey de bozulur. Ya da, hayatında güzel giden 1 tek şeye odaklanır, ona şükreder, o enerjiyi çoğaltırsın. Sonuç, o 9 şey de güzelleşir."

Şükretmeyi çoğaltıp sahip olduklarını fark eden daha çok kişinin olduğunu düşünmek bana umut veriyor.

Sen nelerin değişeceğini düşünüp mutlu oluyorsun? Gelecekle ilgili pozitif beklentilerini nasıl arttırıyorsun?
Geleceği her saniye bizim yaratmaya devam ettiğimizi hatırlayarak; şimdi biraz daha pozitif beklentimizi arttıralım mı?

Sevil Eskicioğlu Özkal

İnstagram'da buluşalım: @sevileskiciogluofficial

Senin için hazırladığım meditasyonunu indirmeyi unutma: www.sevileskicioglu.com

Yazının devamı...

3 adımda güvende hisset!

En temel ihtiyaçlarımızın başında kendimizi güvende hissetmek gelir.

Güvende hissedemediğimizde kökleri zayıf bir ağaç gibiyiz. En ufak problem bizi yana yatırır, daha fazla çiçek açmak, meyve vermek, büyümek gibi bir odağımız olamaz çünkü derdimiz ayakta kalabilmektir.

Ve güvende hissetmediğimizde ilk yaptığımız, bu güveni dışarıda aramaya başlamak değil mi? İşte, ilişkide, parada... Fakat her konuda olduğu gibi, güven söz konusu olduğunda da; eğer içeride onu bulamazsak hiç bir zaman dışarıdan aldıklarımızla o açlığı tam olarak gideremeyiz.

Bu yazımda seninle güven enerjini şu anda aktive etmeye başlamana yardımcı olacak 3 teknik paylaşıyorum. Sen şu anda güvende hissetmeye başla, dış dünyan da bu enerjiyi destekleyecek deneyimleri sana getirsin.

1- Köklerini derinlere sal

Bu egzersiz için ayağa kalkmanı ve ayağında terlik var ise çıkarmanı istiyorum.

Ayaklarını yere sağlam bas. Yeri hisset. Şimdi biraz daha ağırlığını yere ver, ayak tabanlarına odaklan. Tek bir tarafa ağırlığını verdiğini fark ettiysen, iki tarafa dengeli vermeye çalış. Ayak tabanlarından Dünya'nın derinliklerine uzanan ışıktan köklerini hisset.

Bu pozisyonda 10 kez derin nefes al ve bırak.

Nasıl hissettin? Başlangıç noktasına göre daha güvende hissetmiyor musun?

2- Ne kadar güçlü olduğunu hatırla


Dışarıdan aldığımız her hangi bir uyarıcıdan sonra ilk olarak her durumda tehlikeyi araştıran negatif zihnimiz çalışır.

Şimdi gel beraber pozitif zihnini çalıştırmaya başlayalım: Şu ana kadar nelerin nelerin üstesinden geldin hatırlıyor musun?

Hangi zorlukları aştın? O sıralarda içinden çıkamayacakmışsın gibi gelen hangi durumları atlattın?

Bunları sadece hatırlamakla kalma, yazmanı istiyorum senden; böylelikle bilinçaltına da senin aslında ne kadar güçlü, ne kadar dayanıklı olduğunu hatırlatalım!

Üstesinden Geldiklerim:

1-

2-

3-

…… (En az 10 madde yazalım mı?)

3- “Şimdi”de güvendesin

Korku sadece zihninde yaşıyor.
Bu cümleyi tekrarlayalım mı? Korku sadece zihninde yaşıyor. Korkunun nasıl çalıştığını hatırlayalım mı? Zihnin geçmişteki bilgileri sürekli analiz eden bir bilgisayar, dışarıdan aldığı her uyarıcı ile geçmiş klasörlere gidiyor ve oradaki hesaplamaları ile sana gelecekte olabileceğini düşündüğü tehlikeleri sıralamaya başlıyor.

“Olacak” değil, “olabileceğini düşündüğü”.

Peki sürekli o en kötü senaryoların peşinden gittiğimizde -sürekli onları düşündüğümüzde- ne oluyor? Olma olasılıklarını arttırıyoruz. Çünkü biz yaratım gücümüzü düşüncelerimiz aracılığı ile gerçekleştiririz.

Sana sorsam; geçtiğimiz bir yıl içerisinde çok korktuğun, günlerce stres yaptığın ama gerçekleşmeyen o kötü senaryolar ne diye; bana bir çok şey sıralayabileceğinden hiç şüphem yok. Peki o zaman değdi mi aylarca yıllarca korkuya teslim olmaya?

Gel beraber şu ana gelelim, şimdide güvende olduğumuzu hatırlayalım:
-Etrafındaki 4 objeyi fark et ve isimlerini tekrarla: ..........
-Duyduğun 3 sesi fark et ve ne olduklarını söyle: ..........

-Şu anda 2 farklı kokuyu al ve tanımla: ..........

-1 şeye dokun ve tarif et: ..........

4-3-2-1

Şu anda “şimdi”ye geri geldin. Ve şu anda, güvendesin.

“Güvendeyim”

“Güvendeyim”

Nasıl geldi bu 3 teknik? Sen en çok hangisini sevdin?

Bu 3 tekniği güven enerjini yükseltmek için uygula. Arkadaşlarının da çok daha güvende hissetmesini istiyor musun? Bu yazıyı onlarla da paylaşmayı unutma.

Sevil Eskicioğlu Özkal

İnstagram'da buluşalım: @sevileskiciogluofficial

Senin için hazırladığım meditasyonunu indirmeyi unutma: www.sevileskicioglu.com

Yazının devamı...

Evde kendine bakım (self care) için 10 öneri

Evde olmamıza rağmen -kendimizle daha uzun baş başa kalmamıza rağmen- kendimizi ihmal etme alışkanlığımıza devam ettiğimizin farkında mısın?

Kendimizi ihmal etmek, kendimizden kaçmak, kısaca kendimizle ilgilenmemek; uzun vadede kendimizi sevmemek ve kendimize değer vermemek gibi sonuçlar yaratıyor. O zaman gel bu hafta aşağıdaki maddeleri hayatına dahil etmeye başla. Ve bunu "vaktim" olursa ile değil, "öncelikli yapılacaklar" olarak programına ekle. Çünkü ancak ve ancak sen kendini önceliğe alırsan, değer verirsen; hayat ve çevrendekiler de sana aynısını verecek.

Self-Care / Kendine Bakım için evde yapabileceğin 10 şey:

1- Uzun duş keyfi al

En son ne zaman 1-1.5 saat duş, banyo keyfi yaptın? Alışık olduğumuz "koştur koştur" hayatın bizdeki alışkanlığı olan kısa duşlar, ihtiyacımız olan arınmayı almamızı zorlaştırıyor. Uzun bir duş sayesinde ilk 20 dakikada negatif enerjilerden arınırken, sonrasında pozitif enerji ile beslenmeye başlıyoruz.

2- Şık kıyafetlerini giy

Yaklaşık 5 yıldır evden çalışan biri olarak bu konuda güzel tavsiyeler verebilirim;) Evde tek başına bile olsan en güzel kıyafetlerini giymek bilinç altına, kendine önem verdiğini gösteren bir eylemdir. O yüzden bu maddeye önem vermen şiddetle tavsiye edilir;)

3- Bedenini dinle

Bedenimiz bize sürekli mesaj gönderiyor. Biz o mesajları almamakta ısrar ettikçe ise dozajını yükseltmek zorunda kalıyor. Bu fırsatı değerlendirelim ve onun şu anda ne dediğini duyalım: Gözünü kapat, nefesini derin ve yavaş al, odağını bedenine getir. Bedeninin ne mesajı var sana?

4- Yeni bir şey dene

Sonrasında devam edip etmemek önemli değil. Yeni bir şey denemeden sevip sevmeyeceğimizi nasıl bilebiliriz ki? :) Değişim, yeni bir şeyler öğrenmek bize yaşadığımızı ve geliştiğimizi hissettirir. Bugün yeni bir şey dene: Hep aklında olan ama yapmaya bir türlü fırsat bulamadığın şey ne? Hangi hobi, hangi spor, hangi sanat veya aktivite?

5- O arkadaşını ara

Evet "o" arkadaşın;) Hani bu mesajı okuduğun anda aklına gelen. Çayını-kahveni koy, başka bir şeyle ilgilenmeden sadece o anda tüm odağını arkadaşınızla sohbetinize ver ve kaliteli iletişim kurmanın tadını çıkar.

6- Yardım iste

Evde belki fiziksel olarak yalnız olabilirsin. Ama gerçekte tek başına değilsin.

Unutma bir çok konu için uzaktan da yardım alabilirsin. Kendine bir iyilik yap ve korkunun üzerine git; yardım iste.

7- Kendine iltifat et

Evet, bugün kendine ne kadar iyi göründüğünü söyledin mi? Çabaların için takdir ettin mi? Ne duruyorsun?;) Hemen başla!

8- Bedenini hareket ettir

Bedenin hareket etmek istiyor, ona yardımcı ol. İstersen yarın bizimle yoga dersinde buluş. Hem bedenin hareket etsin, hem de korku ve stresi bırakalım.

9- Duygusal temizlik yap

Kendine ne için kızgındın? Hadi şimdi affet, bak ne güzel şeyler yapıyorsun bu kızgınlığı taşımaya ihtiyacın yok. Peki başka kime kızgınlığın vardı? Şu anda o kızgınlığın sana bir faydası var mı düşün? Bir de senden götürdüklerini fark et. Sonra, belki o konuyu da affetmek istersin;)

10- Sağlıklı sınırlar koy

Burada sadece 2 metre kuralını değil, duygusal mesafe kuralını da hatırlayalım. Yatmadan 1 saat önce sosyal medyaya bakmayı bırakmak, günde sadece 1 kere güvendiğin haber kaynaklarına bakmak, enerjini düşürdüğünü bildiğin kişilerle iletişimi minimuma indirmek ve/veya onlara karşı kendini korumaya almak.

Her şeyin merkezinde sen varsın. Kendine bakım lüks değil, gereklilik. Bugün bu maddelerden hangilerini uygulayacaksın ve kendine hak ettiğin bakımı vereceksin? Bu maddeleri arkadaşlarınla da paylaşmayı unutma.

Sevil Eskicioğlu Özkal

İnstagram'da buluşalım: @sevileskiciogluofficial

Senin için hazırladığım meditasyonunu indirmeyi unutma: www.sevileskicioglu.com

Yazının devamı...

Tarafsız Evren Kuralı

Hepimiz Alaaddin’in Sihirli Lambası hikayesini hatırlarız, içinden cin çıkar ve “Dile benden ne dilersen!” der.

Peki şu anda o cin bir anda karşına çıksa, senin isteyeceğin şey ne olurdu? (Tek hakkın olduğunu düşünelim)

………..

Yazdın mı?

Güzel.

Şimdi sıra geldi bu isteğinle buluşmana!

Evet şaka yapmıyorum. Senin ağzından bu istek çıktığı anda, sen onu yazdığın anda, sen enerjini ona verdiğin anda o senin için yaratıldı.

“Peki o zaman nerede, Sevil?” dediğini duyar gibiyim.

Benimle kal, anlatacağım…

Ama öncelikle sana özellikle bu zamanda gücünü hatırlamanın neden önemli olduğunu söylemek istiyorum: Çünkü her saniye kollektif enerjiye katkı yapıyoruz. Ve bunun ne yönde olduğu, her zamankinden daha da önemli. Sen, isteklerini düşündüğün hayal ettiğin onlar için adım attığın her an, pozitif enerjiyi büyütüyorsun. Ve şu anda her zamankinden çok pozitif beklentilere, hayallere, ve yeniyi yaratmaya ihtiyacımız var.

Peki isteğimizle buluşmamızı sağlayan ya da buluşamamamıza neden olan temel kurallar ne?

1- Tarafsız Evren Kuralı

Evet günümüzde taraf olmayan birşey bulmak zor biliyorum ama Evren tarafsız olarak karşında. Yani Evren senin için karar vermez, seçmez, “Dur o aslında elma istemiyor ben ona mandalina vereyim” demez. Ne ise, o. Yani bütün güç sende.

2- Çekim Yasası Her Saniye Çalışıyor

En çok unuttuğun kuralı hatırlatmak istiyorum: Çekim Yasası her saniye çalışıyor. Yani bu sabah sen şikayet ederken de çalışıyordu (istemediğin şeylere bakarken ve onların enerjisini çoğaltırken), vizyonlama yaptığın ve “Yaaa bu çok güzel, yazın çok güzel şeyler yapacağız” dediğinde de.

3- Odak Neredeyse Enerjin Orada yani Yaratımın “O”

Evren’e “Yalnız kalmak istemiyorum” dediğinde, odağın nerede? Yalnızlıkta.

Hastalıklardan korunmak için sağlıklı beslenmeye kafayı taktığında odağın nerede? ....

“Finansal sıkıntı yaşamak istemiyorum” dediğinde? ......

“Kötü şeyler olmasından endişe ediyorum” dediğinde? ......

Peki ya;

*Vizyonlama yapıp isteklerini düşlediğinde odağın nerede? İsteğinde.

*Arkadaşlarına o isteğinin gerçekleşmesinin seni ne kadar heyecanlandırdığını anlattığında odağın nerede?

*İsteğine kendini hazırlamak için adımlar attığında, kendini ona hazırladığında?

Yani; Masal kitaplarındaki sihirli değnek de sensin, Alaaddin’in Lambasından çıkan Cin de!

O güç sende var: İsteklerinle buluşmak için de kullanabilirsin, isteklerinden uzak kalmak için de.

Unutma; sen Alaaddin'den de daha şanslısın çünkü sınırsız hakkın var!

Bugün yaratım gücünü hangi yönde kullanmayı seçiyorsun?

Sevil Eskicioğlu Özkal

İnstagram'da buluşalım: @sevileskiciogluofficial

Senin için hazırladığım meditasyonunu indirmeyi unutma: www.sevileskicioglu.com

Yazının devamı...

Hayallerini besle

İsteklerin yani hayallerinden bahsederken, onları mı daha çok konuşuyorsun yoksa “Neden olamayacaklarını” ya da “Nasıl zor olduğunu” mu?

Üzgünüm ama hem hedeflerin olduğunu söyleyip, hem bahanelerin olduğu sürece; o hedefler gerçek bir hedef değildir, "temenni"dir. Çünkü gücünü sahiplenmiyorsun demektir.

Sen o isteği, "gerçekleşecek hedef" diye önüne koyup, yoluna çıkacak her zorluğa "aşılması gereken bir aşama" diye bakmadığın sürece, bahanelerin yani Ego amacına ulaşacak.

Yani problem ne corona, ne yaşın, ne eğitimin, ne seni desteklemeyen eşin... Problem kendi gücünün ve Evren'in desteğinin farkında olmaman.

Problem; Bahanelerine, Hayallerinden daha çok inanman ve enerjini hayallerinden çok bahanelerine vermen!

Aslında günün sonunda ikisi de senden aynı derecede enerji tüketecek. Hayallerini beslemeye daha çok zaman ayırırsan hayallerini, bahanelerine daha çok odaklanırsan zorlukları büyüteceksin.

Bu hafta gel farklı bir şey yapalım: Hayallerine inan ve onları gerçekleştirme gücü sende olmasa düşünemeyeceğini hatırla.

Sonra, gün içinde farkında ol, ağzından çıkan "ama"ların, "bahanelerin"...

Ve her birini not alıp, onları "aşama" olarak görmeye başla.

Hayallerine giden yoldaki aşamalar.

Bu adım seni beklemek yerine tekrar hedefine doğru yola çıkaracak.

Tekrar görüşmek üzere,

Sevil Eskicioğlu Özkal

İnstagram'da buluşalım: @sevileskiciogluofficial

Senin için hazırladığım ücretsiz meditasyonu indir: www.sevileskicioglu.com

Yazının devamı...

Panik Salgınını Durduralım

Şu anda tüm Dünya Corona Virüsü salgınını kontrol etmek üzerine çalışıyor. Gerekli kuruluşlar bu konuda çalışırken; ben de şu anda Corona kadar tehlikeli olduğunu düşündüğüm (çünkü bu hisler bağışıklık sistemimizi baskılıyor) panik, endişe, korku salgınını durdurmamız için çok faydalı olacak 3 tekniği paylaşmak istiyorum. Öncelikle endişelenmenin "kontrol etmene" yardım etmediğini fark et. Maddelere geçmeden önce bunu hatırlayalım; çünkü bizler daha iyi hissetmeyi seçmediğimiz sürece, hiç bir teknik yardımcı olamaz. Gerçekten birşeyleri kontrol etmek istiyorsak; içeriyi yani "nasıl hissettiğimizi" kontrol ederek başlayalım. Panik, endişe ve korkuyu bırakmak için hemen uygulamaya geçirebileceğimiz 3 teknik: 1- Kendini duygusal olarak karantinaya al Kendini duygusal olarak korumaya aldığında; hem bağışıklık sistemini korumuş, hem de negatif enerjiyi- negatif deneyimleri hayatına davet etmemiş olacaksın. (Hatırlayalım; "Benzer benzeri çeker" prensibi ) Artık hepimiz neler yapmamız gerektiğini biliyoruz öyle değil mi? -Sosyal ortamlardan bir süre elimizden geldiğince uzak durmak. -En çok üzerine espri yapılan, ama önemine inandığından şüphe etmediğim, ellerimizi güzelce yıkamak. -Bağışıklık sistemimizi kuvvetli tutmak. (Güzel beslenmek, yeterli uyku, pozitif düşünmek, meditasyon) Diğer olabilecek bütün adımlar bu 3 adımın türevleri. Yani, her saniye sosyal medyaya ya da haber kanallarına baktığında başka yeni bir şey öğrenmeyeceksin. Takip ettiğin, bilgi aldığın ve güvendiğin 1-2 kaynağın olsun, geri kalanında; -Felaket tellallarını takip etmeyi, okumayı bırak. -Negatifte kalmayı ve panikle yaşamayı yaşam stili haline getirmişlerle (Unutma herkesin yolculuğu farklı) iletişimini minimuma indir. Kendini duygusal olarak korumaya aldığında, fiziksel olarak da korumaya aldığını unutma. 2- Hangi bitkiyi (düşünceyi) sularsan (düşünürsen), o çoğalır Ünlü yazar John Verdon'ın bu sözünü çok seviyorum: "Hayat sana limon verdiyse, limonata yap." Negatifi düşünmek kolay olan, pozitif olmak ise daha cesurların işi! Neden kolay? Çünkü "alışkanlık". O zaman gel, daha pozitif düşünmeye yani pozitif hissetmeye kendimizi programlayalım. Sabah uyandığın andan gece yatana kadarki zaman diliminde 3'er saatte bir alarm kur ve her alarm çaldığında: -3 şey için şükret -Elini kalbinin üzerine koy, gözünü kapat ve 1 dakika boyunca kendine "Seni Seviyorum" de -Gülümse (Hatta kahkaha at, en az 20 saniye) Negatif düşünceler ve hisler, nasıl kar topunun çığa döndüğü gibi büyüyorsa, pozitif düşüncelerle de aynısını yapabiliriz. 3- Yavaşla, kendine dön ve kendini yeniden yarat En son ne zaman kendine zaman ayırıp, yavaşlayıp, nereye varmak istediğin üzerine düşündün ve seni oraya ulaştıracağına inandığın adımları atmaya başladın? Bu dönemi bunun için bir fırsat olarak görsek, nasıl olur? Kendini kendinle doldurdukça, hedeflerin (gelecekteki SEN) için adımlar attıkça; bak otomatik olarak geçmiş-şimdiki zaman çıktı gündemden. Negatifi beslemeyi kestik, sana geleceği hatırlattık ve oraya enerjini vermeye başladık. İleride bu haftayı "Hayatımı dönüştürmeye başladığım anlardan biriydi" diye hatırlayacak şekilde bu hafta hedefindeki SANA doğru adım atmaya başla! Gel beraber vizyonlayalım: Bana email atıp, "Sevil Pembenar'da şöyle bir yazı yayınlamıştın, ben o hafta kendim için ...... yaptım ve hayatımı nasıl güzel etkiledi" diye anlatmaya başlıyorsun. Bu 3 adımı bugün, bu hafta ve ne zaman panik-endişe-korku hissedersen, uygula. Tekrar görüşmek üzere, Sevil Eskicioğlu Özkal Yaşam Koçu, Kundalini Yoga ve Meditasyon Eğitmeni, Reiki Master Ücretsiz Meditasyonun indir: www.sevileskicioglu.com Instagram:https://www.instagram.com/sevileskiciogluofficial/

Yazının devamı...

Sevgini göstermenin 5 yolu

“Sevdiğini söylüyor ama inanmıyorum, hissedemiyorum” ya da “Onun için o kadar şey yapıyorum, seviyorum ama sevgimi göstermediğimi söylüyor” dediniz mi hiç?

Dikkat dikkat! Sevgilinizle aynı sevgi dilini konuşmuyor olabilirsiniz!

Gary Chapman’nın The 5 Love Languages yaklaşımı, ilişkinizde var olan sevgiyi görmenize ve partnerinizin sizin sevginizi almasına yardım edecek. Yeni ilişki yaratmak isteyenler; uzun soluklu ilişkiler için çok önemli bu kavramı özümsemeye hazır mıyız?

Gary Chapman’a gore 5 sevgi dili var:

-Words of Affirmation –Onay Sözleri ile-

-Gifts –Hediyeler ile -

-Acts of Service – Hizmet / Yardım etme ile-

-Quality Time –Kaliteli Zaman Geçirmek ile-

-Physical Touch –Fiziksel Temas ile-

İlişkinizde partnerizin hangi sevgi dilini konuştuğunu anlamak, ona olan sevginizi anlamasına ve onu şımartmanıza yardım ederken; sizin için hangi sevgi dilinin / dillerinin geçerli olduğunuzu anlamanız, ondan beklentilerinizi daha net ifade etmenizi sağlayacak. Unutmayın, hiçbiri birbirinden daha üstün değil; farklılıklarımız hayatı zenginleştiren şey.

Şimdi kısaca sevgi dillerini örneklendirelim. Her birini hem kendin hem de partnerin açısından değerlendir:

-Words of Affirmation –Onay Sözleri ile-

Sözler mi senin için en önemli olan şey? Takdir etmesi? Seni sevdiğini söylemesi? Seni onaylaması? Peki ya partnerin için senin sevgini sözlerle göstermen ne kadar önemli?

-Gifts –Hediyeler ile -

Sevgilin sana sevgisini hediyeler ile mi göstermeyi seviyor? Peki ya sen? Senin için bu ne kadar önemli? Yoksa hediyedense aşağıdaki Acts of Service dilini mi tercih edersin? Peki ya o?

-Acts of Service – Hizmet / Yardım etme ile-

Çöpü dışarı çıkartması, çocuğu okuldan alması, sana işinle ilgili yardım etmesi senin için en güzel sevgisini gösterme yolu mu? Peki ya sevgilin için?

-Quality Time –Kaliteli Zaman Geçirmek ile-

Başbaşa geçirdiğiniz anlar, telefonlara bakılmadan yapılan uzun sohbetler, birbirinizi dinlemeniz senin için en güzel sevgisini gösterme yolu mu? Peki ya sevgilin için?

-Physical Touch –Fiziksel Temas ile-

“Bana bir sarılsan yeter” mi diyor partnerin?

Öyleyse, bir dahaki sefere kriz anında ona sarılman, ona sevgini göstermenin en güzel yolu olabilir.

Bu sevgi dillerinin belki de hepsini kullandığını düşüneceksin ama kendini ve partnerini gözlemlediğinde, bir ya da iki tanesinin daha baskın olduğunu fark edeceksin.

Sen hangi sevgi dilini / sevgi dillerini kullanarak sevgini gösteriyorsun? Peki ya partnerin?

Sevgilerimle

Sevil Eskicioğlu Özkal
Yaşam Koçu ve Kundalini Yoga & Meditasyon Eğitmeni

Ücretsiz Meditasyonun indir: www.sevileskicioglu.com

Instagram: https://www.instagram.com/sevileskiciogluofficial/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.