CaddeAcısını asaletle taşıyor

Acısını asaletle taşıyor

01.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yaşadığı trajedinin altından çok acılı ama bir o kadar da güçlü bir kadın çıkar. Deniz Uğur, kaybettiği eşine mektuplar yazmaktan vazgeçtiği gün hayata dönüş için ilk adımı atar. İkinci adımı, Yağmur Zamanı'yla olur. Rol arkadaşı Karadağlı'yla "yakalanır' konuşmaz, "suya giren ıslanır" ona göre

Acısını asaletle taşıyor

Bu trajedinin altından çok acılı ama bir o kadar da güçlü bir kadın çıkar: Sunat'ın eşi Deniz Uğur. O da oyuncudur, özellikle "Benimle Evlenir misin?" dizisiyle hatırlanır ama Türkiye asıl o zaman tanır onu. Öfkesine yenik düşmez, yüzünün çizgilerine sinen acısını asaletle taşır. "Küçük bir çocuğun babasını öldürdüm ben diye uyanmak her sabah, herhalde en büyük cezadır." olur en ağır sözü... Ve küçük oğlu Engin Deniz'e sarılarak, eşinin anısına bir orman yaratmaya çalışarak yeniden hayata tutunmaya gayret eder..."Geçmişim benim mutluluk tarifimdi. Şimdi belki de yeni tarifler bulmam lazım. Çünkü tavan arasında saklı tarifler şimdiki hayatıma uymuyor." yazar defterine. 17 Ekim 1973'te Ankara'da, ileride kendi mutluluk tarifinin oluşmasını sağlayacak bir aileye doğar Deniz Uğur. Ünlü opera sanatçısı Mete Uğur ile güzelliği dillere destan balerin Suna Uğur'un tek çocuğudur. 1932 Dünya Güzeli Keriman Halis de 'büyük halası'dır ve küçükken onu en çok etkileyen figürlerden biridir... 2004 yılının temmuz ayıdır, o uğursuz haber ajanslara düştüğünde. İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun parlak oyuncularından İsmail Hakkı Sunat yazlık evinin bahçesinde öldürülmüştür. Saçma sapan bir 'gürültü' tartışması yüzünden, tam sekiz kurşunla... Henüz 38 yaşındayken... İki buçuk yaşındayken İstanbul'a taşınırlar, çocukluğu Pendik'te geçer. Aslında daha çok kulislerde, galalarda... Tek çocuk olduğu için de hem çok okur, hem de hikayeler oluşturur, onları oynar. Hep çok şanslı hisseder kendini böyle bir ortamda yetiştiği için. Ve evet, o da 'dibine düşen bir armut' olur, ilkokulu bitirir bitirmez konservatuvarda bale eğitimine başlar. Kendisini hep 'prensesler gibi' hayal eder, tütüler içinde. Ama 18 yaşında tiyatro bölümüne hazırlanan bir dönem arkadaşını izlerken birden içinde başka bir ışık yanar. "Sende müthiş yetenek var, dansçı olarak kalırsan yazık olur" diyenleri de dinleyip sınava girer. Gene 'şanslı' hisseder kendini, Kadıköy iskelesinin önündeki meydanı hıncahınç dolduran adaylar arasından sıyrılıp İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'na bir kerede girebildiği için. En çok da Yıldız Kenter'in öğrencisi olabildiği için 'şanslıdır'. "Ne biliyorsam Yıldız Kenter'e borçluyum" der. Ama tiyatro konusunda izinden gitmez hocasının. Mezun olduğu sene Tiyatro İstanbul'un "Çetin Ceviz" oyununda Nevra Serezli ve Cihan Ünal'la başrolü paylaşır, ilk ve son oyunu olur bu. Zira televizyon tiyatronun da, çok heves ettiği sinemanın da önüne geçer. Yavuz Özkan'ın "Bir Erkeğin Anatomisi" filminde oynar bir tek ve Ankara Film Festivali'nden "Umut Veren Kadın Oyuncu" ödülü alır. İlk ve son oyunu olur Öğrenciyken, daha 19 yaşında ilk evliliğini gazeteci Şirzat Bilallar ile yapmıştır. Anne babası flört etmesine izin vermediği için bir sevgilisi olmasının tek yolu nikâhtır zaten. Hiç de pişman olmaz, her tecrübe değerlidir onun için hayatta. Yine öğrenciliğinde Kent Oyuncuları'nın TRT'ye çektiği dramalarla başlayan televizyon macerası, hayatını değiştirecek bir karşılaşmaya da vesile olur: "Yalan Dünya" dizisinin setinde "Hayatta gördüğüm en yakışıklı adamlardan biriydi" dediği İsmail Hakkı Sunat'la tanışır, kısa sürede de evlenirler. Yedi yıllık aşktan geriye "Kimsenin ondan alamayacağı hatıraları" ve babasına çok benzeyen 7 yaşındaki oğlu kalır. Bir de dünyaya meydan okuyan kadın. Bir süre her gece bilgisayarın başına oturup kocasına mektup yazar... "Böyle yaparak onun öldüğünü inkar ediyorsunuz" diyen terapistinin sözünü dinleyerek o dosyayı sildiği gün, hayata dönüş için adımını attığı gündür aslında. İkinci adım ise "Yağmur Zamanı" dizisini kabul etmek olur... O dönem ona destek olmak için teklif üstüne teklif getiren yapımcı, yönetmen arkadaşlarına, onu adeta arkasından iterek sete yollayan anne babasına hep müteşekkir kalır. Rol arkadaşı Tamer Karadağlı'ya da. "Kimsenin yanında ağlamam, ama çekimlerde Tamer'in omzunda ağladığım oldu. Ne zaman moralim düşse elimden tutup kaldırdı. Onun o çabasını hiç unutmayacağım" der daha sonra bir röportajında. "Yağmur Zamanı" Deniz Uğur'un oyuncu olarak da 'hayata döndüğü' dizi olur. Onu "Sahte Prenses", yine Tamer Karadağlı'yla oynadığı "Hayatım Sana Feda" ve en son "Baba Oluyorum" izler. Ekran onu sever, o da ekranı. Teklif üstüne teklif "Sizi her şeyden daha fazla popüler kılıyor. Biz oyuncular da en çok seyredilmek isteriz, kimse yalan söylemesin. Tanınmak, seyredilmek isteriz, sokakta insanlar dönüp bize baksın isteriz" diye açıklar durumu. Bunun getirdiği popülariteyi de yakınmadan öpüp başına koyar. Tamer Karadağlı'yla çorba içerken 'yakalanır', eli kalem tutan herkes bu konuyu irdeler, bütün gazetelerde ondan 'o liman' diye söz eden demeçler çıkar, Deniz Uğur susar. Hepsi 'doğal'dır, "suya giren ıslanır", ona göre. "İnsanların neden magazin muhabirlerinin üstüne saldırdığını hiç anlamam. Ben konuşmuyorum, kimse de boğazımı sıkıp konuşturmaya çalışmıyor." der ve soğukkanlılığını, neşesini korur. "Üzerinden buldozer geçtikten sonra" ayağa kalkmış bir kadın bu fiskelerle yıkılacak değil ya... Popülariteden yakınmaz

KEŞFETYENİ
Günler önce toprağa vermişti! Paylaşımı duygulandırdı
Günler önce toprağa vermişti! Paylaşımı duygulandırdı

Cadde | 05.06.2025 - 08:21

Şimal Gülen'in eşi Necati Arıcı, sosyal medyadan eşini anmaya devam ediyor.

Yazarlar