İLHAM
Günün her saati hiç düşünmeden spora gidebilir, bir saat koşabilirim. İlgilendiğim bir konu için gözlerim ağrıyıncaya kadar internette okuyabilirim. Çocuklarımla bir program uğruna iki saat araba kullanmaya, arkadaşlarla buluş- mak için gecenin bir yarısı giyinip çıkmaya da varım.
Ancak... Şu ev düzenleme işi yok mu! Psikolojide ‘procrastination’ var ya; erteleme, ağırdan alma yani... Benimki öyle bir ağırdan almaydı ki, bir yıldır yapacağım diyorum ama ne elim ne ruhum varıyordu. Bunun nedenleri var elbet. Bende geçmişten kopamama hali mevcut. Kimileri bunu yengeç burcu olmamla ilişkilendirebilir.
HER ŞEY BİR ANI
Benim için her eşyanın bir hatırası, hatta ruhu vardır. Seyahatte biten diş macununun tüpünü atmak için ülkeme geri dönmeyi beklediğimi bilirim.
Anlayacağınız eski eşyaları atmakta zorlanırım. O kazak ‘o gün’ giyilmiştir, o uçak bileti parçası ‘şu seyahatin’ anısıdır..
Devamlı günlük tutarım. Her yerde ‘izlenimlerimi’ yazdığım kağıtlar vardır mesela; gün gelir alakasız birinin eline geçer ve ben hep pişman olurum.. ‘Bir daha yazmayacağım!’ derim ama nerde?
Bugün elime geçen defter sayısı; altı.
Buna rağmen bir de düzen sevdiğim için, çekmecelerimin ve giyinme odamın üstüme üstüme geldiği aylar sonrasında soluğu Ikea’da aldım. Raflar, ekstra dolap falan derken bugünü temizlikle geçirdim.
Attım, attım, attım...
Sonuç:
* Dünya varmış. Üzerimden büyük bir yük kalktı. Dedikleri kadar var- uzmanlar iddia ediyor ya- ‘eşya yığınları’ evin enerjisini bloke ediyor diye.
Aynı vücuttaki tümör gibi, kullanılmayan yığınlar bulunduğu ortamdaki enerji akışını engelleyip ortamı bir nevi ‘hasta’ ediyormuş. Olabilir.
* Karar verdim. Bir daha eve her kağıt/kartvizit/dergi/ işle ilgili doküman getirişimde hemen doğru yere yerleştirip, ihtiyacım olmayanı atacağım.
Siz yapmazsanız, mutlaka birileri onları bir yerlere piller, oyuncaklar ve gazeteler arasında tıkıştırıveriyor çünkü.
* Nostalji merakımı bir kutuyla sınırlandırıp, gerisini atacak kadar pervasız olacağım.
Darısı sizin başınıza.
İtiraf edin, sağda solda içinde ne olduğunu bile unuttuğunuz kolileriniz yok mu?
İLHAM
IKEA, BAYAĞI VÜCUT DiRENCi iSTiYOR
Ikea demişken..
Her taşınmada ziyaret etmişliğim var. Çok az eşya almama rağmen bu son sefer en acılısı oldu. Üstelik hafta arası gittim.
Eleman sayısını çok azaltmışlar. Yardımcı mimarlardan tutun, kasadaki görevlilere kadar o kadar az sayıda çalışan vardı ki; müşteriler kimi zaman isyan etti.
Stajyer öğrenciler çalışıyormuş yazın meğer, okullar açılınca okullarına dönmüşler.
O kadar saat yürü, tanesi en az on kiloluk parçaları topla, tekerlekleri dağılmış arabalarda savrularak taşı, sonra kasada bir saat bekle... Bir de montaj için dokuz gün sonraya gün verdikleri oluyor.
İnsanın bütün hevesi kaçıyor..
Neyse ki az sayıdaki personelleri canayakın ve yardımcı...
ÖNERİ
ÖNCE KOŞU, SONRA HAMAM..
Stres dedik ya..
Herkesin bu konuda çok diyeceği var. Malum çağımızın derdi.. Ve de hastalıkların kaynağı olunca normal tabii.
Okurlarımdan Burhan Savaş’ın çözüm önerisi ise şu: “Yıllardır uyguluyorum: Önce ormanda (Belgrad Ormanı Neşet Suyu Parkuru ) koşulacak, sonra da Hamam (Çemberlitaş Tarihi Sinan Hamamı )”
Süper! Gerçi Burhan Bey, Sport Hochschule’nin bir araştırması sonucuna göre koşunun zeka düzeyini yüzde 20 artırdığını söylüyor. Aradım bulamadım ama bir sporsever olarak destekliyorum. Zeka artırmasa bile stres azaltacağı kesin. Hamam da keyfiyle mutlaka ömür uzatıyor.
Haa bu arada..
Churchill’e uzun yaşamının sırrını sormuşlar. “Spor” demiş. Eşi kıkırdamış; Churchill devam etmiş:
“Hayatım boyunca yapmadım...”
Yani sporu da, diyeti de abartmamalı.
Her şey kararında güzel.