02.02.2011 - 12:16 | Son Güncellenme:
(1988-1995) Üniforma olarak, her zaman kurallara uyar, ancak saç kesimi konusunda her pazartesi uyarı alırdım. Okula ilk başladığımda tombulca bir çocuktum, daha sonra yavaş yavaş şekle girdim. Komik, biraz yaramaz, tehlikelere karşı su tabancası taşıyan, sınavlarda bilemediği sorunların yanıtları için arkadaşlarıyla yardımlaşan, konuları, sınavdan önceki akşam arkadaşlarından dinleyerek anlamaya çalışan, öğretmenlerine ve okuluna aşırı derecede bağlı, vaktinin çoğunu spor ve tiyatro salonlarında geçiren bir öğrenciydim. En sevdiğim dersler, spor ve dramaydı. Sevdiğim halde bir türlü beceremediğim dersler ise matematik, geometri ve resimdi. Flüt çalmayı bir türlü başaramadım.
(1954-1962) Ben içine kapanık bir çocuktum, orta dereceli bir öğrenciydim. Okuldaki en sevdiğim yer yukarı kattaki yatakhane, en sevmediğim yer bahçeydi, çünkü duvarlardan ibaretti. Kantinde gazoz içmeyi severdim. Bir türlü başaramadım şey, matematiksel düşünmeydi.
(1993-1996) Okulunu çok seven, arkadaşlarına düşkün, çalışkan olmayan fakat dersleri iyi dinleyen bir öğrenciydim. Okulda en sevdiğim yer, dans çalıştığım basketbol salonuydu. Matematik ve fen, en sevmediğim iki dersti. Çarpım tablosunu bir türlü beceremezdim.
(1966-1969) Kendimi doğa bilimi ve askerlik meraklısı bir öğrenci olarak tarif edebilirim. İyi, çalışkan bir öğrenciydim. Okulda en sevdiğim yer kütüphane, en sevdiğim ders tabiat bilgisiydi. En sevmediğim ders ise beden eğitimiydi.
- Piyanist, besteci Fahir Atakoğlu: (1974-1980) 6 sene yatılı okudum. Çalışkan bir öğrenciydim. Hayatımdaki tek kırık notumu bir kez matematikten almıştım. o da 4’tü. En sevdiğim ders matematik, sevmediğim ders biyolojiydi. Teneffüslerde tuvaletlerde sigara içmekten keyif alırdım. İlgimi çeken tek meslek müzik oldu.
(1957-1958) Hiçbir zaman boş vakit geçirmedim, "Yoruldum" tabirini hiç kullanmadım. Meşguliyet değiştirerek dinlenirim. Çocukluğumda da böyleydim. Ailem 1928 yılında İstanbul’a gelmiş. Okula başladığım yıl, annem Artvin’de köyde kalmak istedi. Ben de İstanbul’da amcamlarda kaldım. Beyoğlu’nda evimiz vardı. Işık Lisesine gelmemi, burada iyi bir eğitim alır diye düşünerek dayım istedi. Gidip gelmesi zor olmasın diye de yatılı olmam istendi. Bir yıl okuduktan sonra İmam Hatip Lisesine geçmem istendi. Bizim yatakhanemiz bölümlü değildi, koğuş gibiydi. Bizi susturamazlardı. Matematik, geometri ve fizik derslerinde çok iyiydim. Ama Türkçe ve İngilizceden ikmale kaldım. Okul yıllarımda da mimar olmak istiyordum.
(1970-1982) Biraz içine kapanık, çok fazla arkadaşı olmayan, ne kötü ne harika bir öğrenci olarak görüyorum kendimi. Sıska, küçük ama neşeli... En sevdiğim yer kütüphane ve biyoloji laboratuvarının olduğu kattı. Kantini kalabalık ve pis, bahçeyi de karamsar bulurdum. Oldum olası fizikten hazzetmezdim, matematik dersini de ürkütücü bulurdum. Edebiyat, tarih, resim, spor ve İngilizce derslerini severdim.