CaddeHürrem Sultan’ı kıskandıran saray

Hürrem Sultan’ı kıskandıran saray

06.03.2011 - 00:03 | Son Güncellenme:

Bugün Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan İbrahim Paşa Sarayı bir zamanlar At Meydanı’nın büyük kısmını kaplayan ihtişamlı bir yapıymış. Artık eski görkeminden eser yok ama entrika dolu tarihiyle, İstanbul’un ruhuna kazınmayı başarmış bir eser. İstanbul Life, yeni sayısında sarayın bilinmeyenlerini anlatıyor

Hürrem Sultan’ı kıskandıran saray

Muhteşem Yüzyıl’ dizisi dikkatleri Sultanahmet’e çekti, semtte yerli turist patlaması oldu. Dikkatlerin çekildiği bir başka noktaysa Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan İbrahim Paşa Sarayı. Dışarıdan bakıldığında küçük bir bina gibi görünen yapı, yapıldığı dönemde son derece heybetli ve genişmiş. Bugün Tapu Kadastro Binası ve Adalet Sarayı olarak kullanılan binalar, İbrahim Paşa Sarayı’nın parçasıymış. Günümüzde birçok sergi düzenlenen ve ziyarete açık olan müze binası, gerçek sarayın dörtte biri kadar. İbrahim Paşa Sarayı’nı kimin, ne zaman inşa ettiği konusunda kesin bilgi yok. Lakin Solakzade Tarihi’nde binanın İkinci Beyazıd döneminde yapıldığına işaret ediliyor. Osmanlı geleneğinin dışında, kagir olarak inşa edilmesi de burayla ilgili önemli bir bilgi. Bizi şu anda ilgilendiren kısmıysa İbrahim Paşa ve sarayda yaşananlar. Aslında sadece bizi değil, Osmanlı tarihini de ilgilendiren kısmı bu. Her şeyden önce adı sanı olmayan bu kagir yapının İbrahim Paşa Sarayı adını alması bu ilgiyi gösteriyor.

Haberin Devamı

İbrahim Paşa kim?
Önce İbrahim Paşa’yı bilmeyenler için bir bilgi verelim. Kökeni hakkında esaslı bir bilgi yok. Rum, Hırvat veya Arnavut olduğuna dair iddialar var. Bazı kaynaklarsa babası Rum, annesi İtalyan olduğunu yazıyor. Yunanistan’ın küçük şehri Parga’da dünyaya gelen paşa, çocukken esir alınmış. Daha sonra Manisa’da Sancak Beyi olarak görev yapan Şehzade Süleyman’ın (Kanuni Sultan Süleyman) yanına verilmiş. İbrahim Paşa hayatı boyunca ‘pargalı’, ‘damat’, ‘makbul’ gibi unvanlarla anılmış. Ölümüyle de ‘maktul’ unvanını almış.

Yükselişin ev sahibi
Şimdi geçmişe dönelim... Şehzade Süleyman, Kanuni Sultan Süleyman namını alacağı hükümranlık dönemi için İstanbul’un yolunu tutar. Yanına İbrahim’i de alır. Kendisi kadar İbrahim’i de parlak bir dönemin beklediğini o zamanlar Sultan Süleyman bile tahmin etmiyordur. İstanbul’a geldikten sonra Pargalı İbrahim olarak ün yapan İbrahim Paşa, önemli görevlerde bulunur. Sırasıyla Kapıağası, Has Odabaşı ve İç Şahinciler Ağası, Rumeli Beylerbeyi görevlerini yerine getirir. Belgrad Seferi’nden birkaç yıl sonra sadrazam olur.

Haberin Devamı

Akrabalığı güçlendiren bir simge
İbrahim Paşa’nın yükselişinde Kanuni Sultan Süleyman’ın kardeşi Hatice Sultan’la evlenmesinin payı büyük. Kendi adını alacağı bu saray, Kanuni tarafından 1521’de tamirattan geçirilmiş ve çifte hediye edilmiş. Saraydaki ilk büyük tören de 1524’te Hatice Sultan ve İbrahim Paşa’nın düğünü olmuş. 15 gün süren şenlikle kutlanmış bu düğün. Tabii İbrahim Paşa Sarayı’nda yapılan tek düğün bu değil. Saray, Sultan Süleyman’ın şehzadelerinin sünnet törenlerine de ev sahipliği yapmış.

Kıskandıran cazibe
Dönemin tarihçileri, bugün dörtte biri yaşayan İbrahim Paşa Sarayı’nın, Topkapı Sarayı’nın haşmetini ve güzelliğini geride bıraktığını kaydetmiş. Dört avluluk bu yapının At Meydanı cephesi Firuz Ağa Camii’ne, arka cephesiyse Binbirdirek Sarnıcı’na kadar uzanıyormuş. Sarayın yıllık masrafı 18 bin 358 akçeymiş. İbrahim Paşa oğlunun sünnet düğününe çok özenmiş. Kanuni Sultan Süleyman kendi oğullarının düğününü gölgede bırakan bu törene pek içerlemiş. İbrahim Paşa durumu şöyle toparlamış: “Sizin düğününüze ben davetliydim, benimkineyse siz... Bu düğünün ihtişamı misafirinden, yani sizden kaynaklanıyor.”
İbrahim Paşa Sarayı’nın heybeti ve gücü, İbrahim Paşa’nın Sultan’a alttan alta meydan okumasının da simgesi haline gelmiş. Saray, Topkapı Sarayı’nı ihtişamıyla geride bırakmış. Bazı kaynaklar sarayın gösterişli ve güzel olmasının Hürrem Sultan’ı da öfkelendirdiğini söyler. Zaten İbrahim Paşa ve Hürrem Sultan arasında Şehzade Mustafa yüzünden gerginlik vardır. İbrahim Paşa tahtta Şehzade Mustafa’yı görmek ister. Hürrem Sultan’sa kendi şehzadelerinden birinin tahta çıkmasını hayal eder. Bu çekişme, İbrahim Paşa’nın canına mal olur. Bir gün saraya satranç oynamak için davet edilen Sadrazam, boğularak öldürülür. Ölümünde Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa’nın payı olduğu söylenir. Öldürüldüğü akşam Kanuni Sultan Süleyman’ın kederlendiği ve hatta pişmanlık duyduğu anlatılır.

Saraydan müzeye
İbrahim Paşa Sarayı, günümüzde Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılıyor. Son yıllarda müze ziyaretçisinde artış görülüyor. Bu artışta burada gerçekleştirilen sergilerin de payı var.
Müze müdürü Seracettin Şahin, ‘Türk İslam Eserleri Müzesi Emevilerden Osmanlılara 13 Asırlık İhtişam’ adlı kitabında İbrahim Paşa Sarayı hakkında önemli bilgiler veriyor. İstanbul Life, kendisine sarayın bugünkü durumunu ve müzeyi sordu:
“Türk İslam Eserleri Müzesi’nin tarihi oldukça eski. 1914’te kurulan müze Osmanlı döneminde kurulan ikinci müze unvanını taşıyor. Müze ilk önce Süleymaniye Külliyesi içinde Evkaf-ı İslamiye Müzesi olarak hizmet vermeye başlamış. Bu müzenin açılmasının amacı İslam eserlerine meraklı Avrupalıların yurt dışına eser kaçırmasını engellemekmiş. Bu müzeyle bir tür önlem alınmış. Müze bünyesinde kilim, çini, yazma gibi bir sürü tarihi obje bulunuyor. Müze, 1925’te Türk İslam Eserleri Müzesi adını almış. Şu anda bulunduğu İbrahim Paşa Sarayı, 1967 ve 1983 arasında onarımdan geçmiş. Türk İslam Eserleri Müzesi 1983’te İbrahim Paşa Sarayı’na, yani yeni binasına taşınmış. O yıllardan sadece sarayın bir avlusu ve çevresi kalmış. Sarayın büyük bir kısmına, 1945’te Adliye Sarayı inşa edilmiş. O dönemde birçok gazeteci buna karşı çıkmış. Adliye Sarayı bu bölgeden taşınınca arşiv olarak kullanılan bölüm, bu müzeye verilecek. Oldukça geniş olan bu alanda teşhir etme olanağı bulamadığımız eserler sergilenecek. Düşünsenize müzede sergilenmeyi bekleyen 40 binin üzerinde eser bulunuyor. Dünyadaki en geniş ve zengin halı koleksiyonu burada. Abbasi, Emevi, İlhanlı, Osmanlı gibi birçok medeniyete ait yazma eserler de koleksiyonun önemli bir parçası. Müzeye ziyaret gün geçtikçe artmış. Bunda burada yapılan sergilerin ve Müze Kart uygulamasının payı büyük. 2003’te ortalama ziyaretçi sayısı 53 binken, bugün 200 bin.”

KEŞFETYENİ
Sevenlerini korkutmuştu! Kaza sonrası yeni paylaşım
Sevenlerini korkutmuştu! Kaza sonrası yeni paylaşım

Cadde | 14.05.2025 - 07:51

Berk Atan, taburcu olduktan sonra sosyal medya hesabından yeni paylaşımlar yapmaya devam ediyor.

Yazarlar