24.06.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
İLKNUR TAŞ
20 senenin yorgunluğunu, bezginliğini üzerinden atmak isteyen Yeşim Salkım hüzünlü şarkılar yerine kıpır kıpır Balkan ezgilerinden oluşan bir albümle çıkıyor karşımıza. Yaşadığı kötü olaylardan kızı Gizem, ailesi ve psikoloğu sayesinde kurtulduğunu dile getiren şarkıcı “Psikoloğum bir tokat gibi bana kim olduğumu hatırlatıyor. Ruhumun hasta olduğu dönemler çok gittim. Şu dönem gitmiyorum ama ufacık bir çıkmaza girdiğimde ilk gittiğim yer psikoloğum. Ben öyle arkadaş dertleşmesi, falan anlamam. Kelin merhemi olsa başına sürer. Kazandığım paralar psikoloğa gidiyor” diyor.
Ben beach’ler için şarkı yapmadım
Bugüne kadar hep hüzünlü şarkılar söyleyen Yeşim Salkım artık eğlenip gülmek istiyor. Salkım, “Balkan şarkılarını dinledikçe kıpır kıpır oldum. Ben beach’ler için şarkı yapmadım. Arşivlik bir albüm istiyorum” dedi
20 yaşında Fahrettin Aslan’ın assolistlik teklifini reddeden ve bu nedenle çok pişmanlık yaşadığını söyleyen Yeşim Salkım, geçtiğimiz günlerde Balkan şarkılarından oluşan “Sen Nasılsan Öyleyim” albümüyle sevenlerinin karşısına çıktı. Bugüne kadar gereksiz iniş- çıkışlar yaptığını, 35 yaşından sonra hayatta her şeyi törpülemek gerektiğini söyleyen Salkım, U dönüşü yapıp özüne döndüğünü belirtti.
Balkan şarkılarıyla sevenlerinizin karşısına çıktınız. Neden böyle bir değişime gerek duydunuz?
Aynı işler çok tekrarlanmaya başlandı Türkiye’de. Aslında arayış içinde olan insanlar da var, mesela Hande Yener. Onun yaptığı çok büyük bir cesaret. Ben onun yaptığını çok takdir ediyorum. Farklı çizgi çizen Ayşe Hatun Önal. Bunları takdir etmek lazım. Ben de kendi adıma son yıllarda müzik adına iyi şeyler yapamadım. Bu albümün çıkma sebebi erkek arkadaşım Hakan’dır. Böyle bir yol buldu. Balkan şarkılarını dinledikçe kıpır kıpır oldum. Ben zaten kıpır kıpır bir kadınım neden bugüne kadar hep hüzünlü kadın oldum diye düşündüm. Ben artık hüzünlü olmak istemiyorum. Gülüp eğleneyim, bana gülsünler istiyorum.
Hakan’la gece gündüz dinledik şarkıları. Albümdeki yedi şarkı Balkanlar’da yeni çıkan ve bir numara olan şarkılar. Ama dördü de oranın 50 yıllık halk müzikleri. Neşet Baba’nın (Ertaş) eserlerini çok dinliyordum. Göçmenlerin asıl çıkıp gittikleri yer Konya Karaman’dır. Neşet Baba’nın bütün türküleri İç Anadolu’yu kapsıyor. Buradan oraya bir köprü olduğunu düşündüğümüz için Neşet Baba’nın şarkısını da koyduk. Bundan sonra daha çok türkü söyleyeceğim.
Birdenbire bu kadar büyük bir değişim nasıl gerçekleşti?
Yaşlandım (gülüyor), büyüdüm. Biz bakkal şarkısı yapmadık. Hareketli şarkı da yaptık ama Balkanlar 500 yıldır acı çeken bir millet. Yüreklerinde hep bir acı var. Acılarını şarkılarla unutmaya çalışmışlar. Bizim albümümüzde de bu var. Ben beach’ler için şarkı yapmadım. Ben arşivlik bir albüm istiyorum.
Balkan halkları acılarını unutmak adına bu şarkıları yazmışlar. Sizde de böyle bir durum mu söz konusu?
Kesinlikle olmaz mı. Benim arkadaşlarım ‘Biz senin yerinde olsaydık beş kez köprüye çıkıp atlamıştık’ diyorlar. Çok erken hayata atıldım. Gereksiz inişlerim ve çıkışlarım oldu. Roman olacak kadar enteresan bir hayatım var. Yaşadığım piyasanın içerisinde bazı şeyleri görüp de susmak çok zor. Ben sahtekârlık yapamıyorum. Kayıplarım buradan oldu ve çok üzüldüm. Bunların hepsini atlatmamda en büyük sebeplerden biri evladım, sonra ailem ve psikoloğum. Bu üç unsur gerçekten neden yaşamam gerektiğini, bunun meslek olduğunu, bir gün bırakabileceğimi ama hayatın devam edeceğini bana çok iyi anlattı.
35 yaşından sonra gerçek hayatı mı keşfettiniz?
İşinle, dostunla, ailenle bir hayat var. Denizin keyfini çıkarmak, oturup bir çay bahçesinde çay içmek, üniversite yıllarındaki hayatın, hayallerini kaybediyorsun zamanla. Ben bunları kaybetmek istemediğimi fark ettim. Son çizgiden geri döndüm. Oradan bir U dönüşü yaptım. İyi ki de yapmışım. En iyiyi, en acıyı, en güzeli, en kötüyü gördüm. U dönüşü yapıp özüme döndüm.
Özünüze döndünüz. Şimdi nasıl bir hayat yaşıyorsunuz?
İstediğim her şeyi yapıyorum. Yapmak istemediğim hiçbir şeyi yapmıyorum. Sokağa makyajsız, terliklerimle çıkıyorum. İstanbul’da o kadar az yer biliyormuşum ki. Ben daha Galata Kulesi’ne bile çıkmadım. 20 senenin yorgunluğu, bıkkınlığı, bezginliği var üstümde. Artık 38 yaşında bir kadınım bundan sonrası için çok daha özenerek ve hayatı geldiği gibi yaşayayım istiyorum.
Kızınız Gizem 18 yaşında. Siz onun bu piyasaya girmesini istiyor musunuz?
Yüce Rabbim beni çok seviyor. Bundan iki yıl önce şarkı söyleyeceğim, tiyatrocu olacağım diyordu. Benim yaşadıklarımdan sonra ‘Hayır ben şarkıcı olmayacağım’ dedi. Ben hiç karışmadım. Üç ayda bir karar değiştirdi. Her yapmak istediğini destekledim. Sonunda doğru yolu buldu. Mutfak işlerini, organizasyon işlerini çok seviyor. Duygusal insanların kaldıracağı bir iş yapmıyoruz hele hele Türkiye’de hiç değil. Çıkan haberler, dedikodular insanı yıpratıyor. Amerika’da olsa milyon dolarlar kazanıyorum, buna da katlanayım dersiniz. Ben Beyonce gibi para kazansam çıkan haberler umrumda olur mu? Aman çıksın banane derim. Benim kazandığım paralar psikoloğa gidiyor (Gülüyor).
Hâlâ gidiyor musunuz psikoloğa?
Ruhumun hasta olduğu dönemler çok gittim. Şu dönem gitmiyorum ama ufacık bir çıkmaza girdiğimde ilk gittiğim yer psikoloğum. Ben öyle arkadaş dertleşmesi, falan anlamam. Kelin merhemi olsa kendi kafasına sürer. Oturuyorsun anlatıyorsun, bağırıyorsun, çağırıyorsun, küfür ediyorsun çok rahatlıyorsun. Herkesin bir psikoloğu olmalı. Şimdilerde ruhum hiç hasta değil. Kendini şarj edip, deşarj olman gerekiyor. Ben Yeşim’i kaybetmek istemiyorum. Yeşim Salkım gibi yaşarsam bittim demektir. Şizofrenik bir durum bu. Sanatçılar şizofren ruhludur diye hep söylüyorum. Bu insan ruhunu yıpratan bir şey. Doktoruma gidiyorum bir tokat gibi bana kim olduğumu hatırlatıyor. Sokağa çıktığında da dur bir dakika diyorsun kendine.
Değişim nasıl oldu. Vahiy mi geldi?
Bir sabah uyanınca olmuyor. Bir kadın 35 yaşına dek yaşadıklarını saymıyor. Hayat 35’inden sonra başlıyor. O yüzden ben bugüne kadar ne dediysem unutsunlar. 35’inden sonra bambaşka bir Yeşim oldum.
Ben çok ahlaklı bir çocuk yetiştirdim. 18 yaşını bitirdi hâlâ gözünün içine baktığımda korkup odasına gider. Büyüklerine saygılı bir çocuk yetiştirdim. Babasızken bu kadarını becerebildim. Bundan sonrası ona kalmış artık. Geceleri gezen bir annesi değil, evde yemek yapan, kızan, odanı topla diye odasına giren bir annesi vardı. Modelleri çok iyi olunca baba eksikliğini hissetmedi. Babası var sevgi vermiyor. Çocuğunun cebine koy kredi kartını, yolla Bodrum’a. Bu babalık mı şimdi? Benim kızım üç yıldır Bodrum’a gidemiyor. Bodrum çok sapıttığı için yasakladım. Antalya’ya gidiyor.
Oyunculuk defteri kapandı mı?
Ben bu ülkede dizi çekmem.İnsanları o kadar saat sigortasız çalıştıramazsın. Dizi oyunculuğu bir kariyer değildir, sinema oyunculuğu bir kariyerdir benim gözümde. Tiyatro bunun köküdür. Ben de onu yaptım. Geri döndüm, ‘Çalıkuşu’nda oynayacağım.
Serkan Çağrı ile bir televizyon programına başlayacaksınız.
O da Balkanlı ve Balkan müzikleri yapıyor. Bir kurumla işbirliği içerisindeyiz. Bu kurum yaklaşık 10 bin öğrenci okutuyor. Biz önümüzdeki sene biz okutmak istiyoruz bu öğrencileri. Bu program SMS’e dayalı olacak. Her hafta ünlü konuklarımız olacak. Okuyacağımız şarkıları seyirci seçecek. Birinci gelen şarkıya ödülümüz var. Bu ödüllerle öğrencileri okutacağız.
Birbirimize cip değil, balık oltası alıyoruz
Yeşim Salkım dördüncü evliliğini yapacak deniliyor. Hakan Eratik’le evlilik var mı?
Bugüne kadar üç evlilik yaptım. Kızımla ve özel hayatımla ilgili yorum yapmak, insanların diline pelesenk olacak hale getirmek istemiyorum. Bundan sonra evlilik olur mu kısmet Allah bilir.
Hakan Bey’e 150 bin dolarlık bir cip aldığınız haberleri çıktı. Doğruluk payı nedir?
Çok ayıp şeyler bunlar. Bizim hayatımızda böyle şeyler yok. Biz kimseye saygısızlık yapmıyoruz. Bu ilişkiyi böyle eşeleyerek yıpratmaya çalışmasınlar, bozamayacaklar. Ayrıca sevgililer, karı-kocalar birbirlerine hediye alırlar. Ama biz birbirimize böyle bir hediye almadık. Hayatımızı sadeleştirmeye gidiyoruz. Cip yerine balık oltası alıyoruz birbirimize balık tutmayı sevdiğimiz için. Ben sade bir hayat yaşamak adına jeepimi satmaya karar verdim.
Sizden yedi yaş küçük bir sevgilinizin olmasının avantajları ya da dezavantajları neler?
Evet yaşı benden ufak bu çok güzel. Yaşı kocasından büyük olan kadın kocasını zengin edermiş öyle derler. İnşallah o da zengin olur (Gülüyor). Biz bir şeyleri aştık. O benden daha ağır, çok daha oturaklı. Bana ‘Dur otur, biraz usturuplu hareket et‘ diyor.