Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HAKLI OLMAK, HAKLI KALMAK
Dün Sıla-Ahmet Kural davasının ilk duruşması vardı. Bir sürü şey yazıldı, çizildi yine...
Diyelim ki Sıla, Türkiye’nin en sadakâtsiz kadını, onunla bir ilişki yürütmek dünyanın en zor işi.
Diyelim ki, öfkelendiğinde ağzından çıkanı kulağı duymayan, işi edepsizliğe vardıran bir kadın.
Bunların teker teker ya da hepsinin birlikte olduğu bir senaryo düşünelim...
Böyle bir senaryo, şiddeti mazur görmeyi gerektirir mi?
Bir tokat ile cinayet arasında sonuç farkı elbette vardır ama baktığınızda her ikisi de davranışını beğenmediğiniz insana karşı şiddet içermiyor mu?
Şiddetin kabul edilebilir ya da kabul edilemez sınırı, pazarlığı, olmaz ki...
Haklı olduğu bir olayda verdiği tepkiyle haksız durumuna düşen bir sürü insan ve olaydan söz edebiliriz.
Kural’ın ilk gün söylediği “Keşke evden çıkıp gitseydim” sözü var ya, çok doğru ve önemli bir sözdü.
Haklı olmanın, haklı kalmaya yetmediğini umarım herkes anlamıştır bu olayla...

‘Amma yaptın Abbas abi!’
HAKLI OLMAK, HAKLI KALMAK
137.9 milyar dolar dünya oyun pazarının büyüklüğü. Tüm dünyada ve her kıtada büyüyen tek sektör aynı zamanda.
Eskiden CD’ler içerisinde oyunlar alır, günlerce bilgisayarlarda oynardık. Şimdi oyunlar da değişti, elimizdeki telefonda kısa sürede oynadıklarımız kıymetli...
Türkiye’de de 1 milyar dolara yaklaşan bir pazar, oyun pazarı... Treni yakalayıp, oyun yazılımında gelişirsek, çok kısa sürede ciddi gelirler elde edebiliriz.
Abbas (Güçlü) Abi,
Kanal D ekranına ‘Büyük Oyun’la döndü. Gençlere, sektöre ve Türkiye’ye fırsat penceresi açan bir program bu... Biraz seyrettikten sonra “Amma yaptın Abbas Abi!” dedim içimden...
Dizilere, Şeyma Subaşı paylaşımlarına, her türlü komplo teorisine bağımlı olmuş bir ülkede, halen farklı bir pencere açmaya uğraşıyor adam.
Metroda, otobüste, vapurda ya da reklam arasında oyun oynamayı severiz biz, önümüze açılan fırsatlarla ilgilenmeyi değil!

Oldu canım, gülüyor
tüm kadınlar

HAKLI OLMAK, HAKLI KALMAK
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bugünün doğru adı. Sadece çalışanların değil, tüm kadınların günü.
Niye diyeceksiniz, “Ben çalışıp eve bakıyorum, hanım oturuyor” diyen adamların önüne, evin bir haftalık
ütüsünü koyun, iki gün temizliğini yaptırın, bakın bir daha ağzından “Hanım evde oturuyor” lafı çıkar mı?
Bu sene Kadınlar Günü için
sosyal medyada yapılan tüm paylaşımlarda, internet, gazete, televizyon, radyo ve tüm mecralarda yapılan reklamlarda gülüyor kadınlar.
İdeali bu olabilir ama gerçeği bu değil ki hayatın...
Sevgilisi, eşi, mesai arkadaşı,
amiri, toplu taşımada tanımadıkları ve kendi aracında diğer şoförler tarafından sadece kadın olduğu için sorun yaşamayan var mı?
Reklamlar elbette ideali, olması gereken bir dünyayı anlatabilir, hiç itirazım yok buna.
Ancak reklamı seyredip de, “Kadın olmak, mutlu olmaya yetiyormuş” algısı oluşan hemcinslerimi uyarayım, sayemizde yok öyle bir dünya!

Bir kadın kafaya koyduğunda...
Safiye Ali adını duydunuz mu hiç? Bir Osmanlı paşasının 1891’de doğan kızı olur kendileri.
Onu bu köşeye taşıyan özelliği, ne babası, ne de doğduğu köşk...
O zamanın tıp fakültesi Darülfünun’a kabul edilmeyince doktor olma hayalini gerçekleştirmek için Almanya’ya giden bir kadın.
O zamanın ulaşım şartlarını düşünün, kız çocukları bugün bile başka şehirde üniversite okumak için ailelerini ikna edemiyorken, babayı başka ülkede okumaya ikna eden kararlılık, mezun olup Türkiye’ye dönmek ve işini yapmaya çalışmak...
Çalışmak diyorum, zira çok uzun zaman kadın olduğu için hasta bulmakta da zorlandı Safiye Ali.
İdeallerinden vazgeçmedi, Süt Damlası Bakımevi, ardından hasta ve küçük çocukların tedavi edilmesini amaçlayan Kızılay’ın o zamanki adı Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi Küçük Çocuklar Muayenesi’ni kurdu.
Kanser teşhisi konduktan sonra Almanya’ya gitti ve 1952’de orada vefat etti.
Bir kadının karar verdiği zaman neler başarabileceğinin önemli ve az bilinen örneklerinden biridir.
Tarihin tozlu sayfalarında unutulup gitmemeli...

Yılın sözü nomofobi
HAKLI OLMAK, HAKLI KALMAK
2018 yılının kelimesini nomofobi olarak seçti Cambridge Sözlüğü...
Kısaca, kişilerin cep telefonundan ya da kullanımından ayrı kalmaktan korkması anlamına geliyor.
Gerçekten de hepimiz evden çıkarken ilk ‘Unuttum mu?’ diye telefonumuzu kontrol etmiyor muyuz?
Şarjı bittiği ya da çekmediği bir yerde olduğumuzda huzursuzluk duymuyor muyuz?
Nomofobi, gerçekten de tüm dünya için geçerli ve giderek büyüyen bir korku, iyi kelime seçmişler.