13.10.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Eşi Tuğba Altıntop ile yollarını ayırdıktan sonra iki kızını da alıp yerleştiği Almanya'da müzik yaşamını sürdüren Rafet El Roman, çekimleri önümüzdeki günlerde başlayacak "Senin Uğruna" adlı bir dizide başrol oynayacak.Yönetmenliğini Cem Akyoldaş'ın üstleneceği dizide Rafet El Roman, ailevi nedenlerle üniversite öğrenimini yarıda bırakıp memleketine dönen, daha sonra da kardeşinin peşinden İstanbul'un yolunu tutan Karadenizli "Ali Kemal" adlı karakteri canlandıracak."Senin Uğruna" adlı dizinin kadın başrol oyuncusu ise geçen yıl büyük iddialarla hazırlanan ama sonu hüsran olan Özcan Deniz'in "Kader" dizisindeki aşkı Birce Akalay...Ali Sürmeli, Ogün Kaptanoğlu gibi isimlerin de rol alacağı dizinin senaristi Haluk Ünsal, yapım şirketi ise ABT Production.FOX için çekilecek dizinin ilk bölümü ekim sonu ya da kasım başında ekrana gelecek. Yazıp besteleyip ve yorumladığı şarkılar, yönettiği klipleri, Kemal Sunal, Metin Akpınar ve Meltem Cumbul'la başrolünü paylaştığı Sinan Çetin'in "Propaganda" filmindeki oyunculuğuyla adından söz ettiren şarkıcı Rafet El Roman da sonunda dizi oyuncuları kervanına katıldı. Kan Meclisi ve Hangi Avrupa? Bu hafta yazarlarından imzalı iki kitap geçti elime...Kitaplardan biri televizyoncu Banu Avar'ın "Hangi Avrupa"sı...Kitabının başında "Türkiye'nin gerçek gazetecilerine selam olsun" diyerek yaptığı gönderme aslında "Hangi Avrupa"ya hangi cepheden bakılarak yazıldığının sloganı gibi...Son yıllarda TRT'deki "Sınırlar Arasında" adlı programıyla adından sıkça söz ettiren Banu Avar, "Okura İlk Not" adlı bölümde de, yazar Orhan Pamuk'un Nobel aldığı döneme denk gelen 11 Aralık'taki "İsveç'in Nobeli" adlı programından sonra aldığı tepkileri ve sonrasında yaşadıklarını satırlara döktü... Avar'ın Temmuz 2007'de Göcek Adası'nda yazdığı "Okura İlk Not", bir anlamda o dönemde kendini eleştirenlere karşı tonu hayli sert bir eleştiri...Diğer kitap ise "Kan Meclisi 1915" adlı tarihi polisiye roman...Kızı Elif Asena'ya ithaf ettiği kitabına, "Ne kadar entelektüel bir sanatçı olduğumu ispat için değil sancılı da olsa soylu bir geçmişin izini sürme adına yazdığım bu eseri" diye not düşüp bir de imzasını atan yazarın adı Ahmet Şafak... Evet, yanlış okumadınız... İlk albümündeki "Yalnız Kurt" şarkısıyla tanıdığımız Ahmet Şafak..."Kan Meclisi: 1915" aşkı ve ölümü, tehcir tartışmalarını, İstanbul'u, savaşı, ihaneti ama en önemlisi trajik direnişin öyküsünü anlatan hayalle gerçeğin iç içe geçtiği kurmaca bir polisiye... Aslında bakmasını bilene göre "blog"lar yetenek havuzu gibi... Milliyet Blog'ta daha neler var! Elif Soyseven'i de ben Milliyet Blog'taki "Elf'ce" yazıları ve Beyazıt Öztürk söyleşisiyle fark ettim.Benim diyen birçok gazetecinin bile randevu alıp söyleşi yapamadığı Beyaz'la uzun bir söyleşi yapan bu blog yazarının kim olduğunu, söyleşinin ne zaman ve nasıl gerçekleştiğini merak ettim.Mail yoluyla ulaştığım, birkaç kez de telefonla konuştuğum, yüz yüze hiç gelmediğimiz için sokakta karşılaşsam tanıyamayacağım Elif Soyseven'deki gazetecilik heyecanı, Beyaz söyleşisini gerçekleştirme adına bıkmadan, usanmadan yaptıkları açıkçası çok hoşuma gitti.Profesyonel muhabirlerin bile bir iki telefon açıp "Şu günlerde müsait değilim, haftaya konuşalım" şeklinde yanıt veren ünlüleri söyleşi yapılacaklar listesinden çıkardığı bir dönemde, 25 gün ısrarla telefon açmak ciddi güçlü bir irade kadar müthiş bir inatçılığın da eseri olsa gerek.Yeditepe Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi okuyan Elif Soyseven'den Beyaz söyleşisini, söyleşinin perde arkasıyla birlikte Milliyet Televizyon için yazmasını istedim.Söyleşiyi okurken haklı olarak "Neredeyse Beyaz'ın içine düşecekti" diye düşünebilirsiniz.Unutmayın ki Elif Soyseven, adı üstünde bir "hayran"... Türkiye'de özel televizyonculuğun ilk yıllarını hatırlayın...Star TV'de gece yarısına doğru Yasemin Evcimik adlı bir dansçının erotik dans şovları vardı...Show TV'de ise "Kırmızı noktalı" programlar...Özel televizyon kanallarının bugün geldiği noktaya bakalım.Oruç tutanından tutmayanına her kesiminden insanların seyrettiği bir dizide taraflar bir iş ya da aşk yemeğinde...Yönetmen, yazılan senaryoya uygun bir yemek sahnesi çekiyor.Öylesine bir restoranda insanlar yemek yerken ne yapar?Zevklerine uygun bir şeyler içer.Bir dönem RTÜK talimatıyla sigaralı sahneler nedeniyle ekran buz kütlesine dönmüştü.Bu yıl Ramazan ayını ise dizilerde içki kadehleri buzlanmış insanları izleyerek tamamladık.Kanal D Genel Müdürü İrfan Şahin, dizilerdeki içki kadehli sahneleri hiçbir kurum ve kuruluştan direkt ya da dolaylı olarak gelen baskılar sonucu değil, tamamen Ramazan ayı hassasiyetiyle yaptıklarını söyledi."İçki kadehlerini mozayikleştiren" diğer kanal yöneticilerinin de gerekçeleri aynı:İzleyicinin dini inançları...Hani Türkiye laikti...O dizileri izleyenler arasında sadece oruç tutanlar yok, oruç tutmayanlar da var.Üstelik bu uygulamanın Türkiye, Malezya olur mu? tartışmalarının yapıldığı bir döneme denk gelmesi de enteresan. aeyuboglu@milliyet.com.tr Ramazan bitti, 'buz'lar gitti mi?