Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir televizyon programının yazılı basında yer alması, onun ‘reyting’inin göstergelerinden biridir. Bir çalışma, futbol programlarının ‘eski tadında’ olmadığını gösteriyor. Yani ‘malzeme’ sayısı düştü.
Bizde “Manşetlik malzeme” denir; bu tip işler azaldı. 2013 yılının ocak ve şubat aylarında basında gündeme gelen futbol programlarının sayısı 20’yi buluyormuş. Bu sayı 2014 yılı ocak ayında 12’ye inmiş. Geçen ay ise 7 programa düşmüş. (Kaynak: Interpress Medya Takip Merkezi)

‘MANŞETLİKLER’ GİTTİ
‘Top Bizde’ Kanaltürk’te Sergen Yalçın’ın attığı manşetlerle konuşuluyordu. Bilgin Gökberk’in de kendine has ‘manşetleri’ eklenince, neredeyse her hafta basına haber oluyordu.
TV8’de Serhat Ulueren’in yönetiminde ekrana gelen ‘Telegol’de her hafta olay vardı. Erman Hoca (Toroğlu) özel televizyon tarihinin bu anlamda en çok ‘manşet veren’ futbol yorumcusudur. Ziya Kaptan (Şengül), Gökmen Özdenak ve ekibe sonradan katılan Kaya Çilingiroğlu ile her hafta “Bakalım ne diyecekler?” diye izlendi ‘Telegol’ programı. Acun Ilıcalı TV8’i aldıktan sonra ekiple yollar ayrıldı.

HER HAFTA ‘BEYAZ TAKIM’
‘Beyaz TV’nin futbol programları bu anlamda şu an tek tabanca.
Fenerbahçeli olmasına rağmen Rıdvan Dilmen’in ‘% 100 Futbol’u, takımların durumları, oyun kaliteleri vs. üzerine faydalı notlar veriyor.
Peki bu anlamda ‘yetenekli’ isimler yok mu? Benim gördüğüm mesela Arif Erdem (‘Futbol Ateşi’) söylemi, duruşu, ses tonuyla dikkatleri çekiyor.
Habertürk’teki ‘Sportürk’te Bülent Yavuz heyecanlı. Ali Ece mesela, TRT Spor’da dikkatimi çeker. TV Net’de Erdal Hoş, ekrandaki haliyle bir tarzı olduğunu hissettiriyor.
Bu arada NTV Spor takımını da unutmamak lazım.
Hıncal Ağabey ve Kemal Belgin’in A Haber’de ‘90’a’ programındaki sohbetlerini de takip ediyorum; ne yalan söyleyeyim.
‘Stadyum’u hâlâ Erdoğan Arıkan ile anıyorum. Saplantı olabilir.

TARZI VAR AMA İZLEYİCİSİ YOK
Uzun yıllar ekranda hem yorumcu, hem de maç anlatımıyla tanıdığımız bir isme sordum ekrandaki spor programlarının durumunu, şunları söyledi:
“Hiç suya sabuna dokunmadan yapılan bir anlatım var, içi boş oluyor.
Tamamen trafik kazası gibi olanlar da var. Nasıl söylendiğine değil, sadece ‘Ne diyecek?’ diye bakmak için izlenenler.
Tarzı olanlar da var ama izleyicisi yok artık.
Talihsiz bir dönem oldu genç kuşak futbol yorumcuları için. Çünkü seyircinin futbola ilgisi eskisi gibi değil. 5 bin kişinin gittiği maçın ekrandaki seyircisi ne olabilir ki?
Bir de unutmamak lazım... RTÜK, ‘Seyirci şikayet ediyor’ diye ya da basına yansıyan sözlerden yola çıkarak epey ceza kesti. Ayrıca kanalların spor programları sorumlularıyla toplantılar da yaparak uyardı.”

BİZ KAVGA İSTEMİYOR MUYUZ?
Futbol programları özel televizyonlarla birlikte yeşerdi, büyüdü, bugüne geldi. ‘Ver gazı’ sloganıyla yapılanların yüzünden durum böyle. Bir yanda stres olmasın diye temizlik girişimi yapılıyor. Ama izlerken eller kumandada nedense bu tip profgramlara gidiyor.
Yoksa biz şikayet edip aslında kavga edenleri, bağıranları mı istiyoruz? Belgesel izlediğini söyleyip dizi izlemek gibi!

LİG TV NEDEN ELEŞTİRİLİYOR?
İki haftadır Lig TV eleştiriliyor. Her türlü güzel oyuncak kendisinde bulunan ve mahallenin diğer çocuklarının bu durumu kıskanması gibi mi desem!
Yayıncı kuruluşla Federasyon maç öncesi, o hafta maçı olan ekiplerden hangi isimlerle özel röportaj istendiğinin listesini yapıyor.
Yayıncı kuruluşun istediği isimlerin mutlaka canlı yayına çıkmaları gerekiyormuş.
Biliç böyle bir durumda ekrana geldi ve Markus Merk’le malum konuşmaları oldu. Mesela Biliç bu yayına katılmak istiyor mu, yoksa mecburiyetten mi çıkıyor? Tepkisinin altında yatan bir neden de bu muydu?