İstediği kadar ‘kendine güvenli’yi oynasın; Hülya Avşar kapasitesini biliyor. ‘O Ses Türkiye’ jürisi olarak kendi takımına aldığı tüm yarışmacılardan daha yetersiz sesi olduğunu da; Altın Portakal’da Jüri Başkanı olmanın aslında nasıl bir donanım gerektirdiğini de

“Bir Altın Portakal da böyle geçti” şeklinde klişe bir başlık atmak isterdim bu yazıya ama atamadım.
Altın Portakal Film Festivali’nin Jüri Başkanlığı görevi Hülya Avşar’a teklif edildiğinde işin bu noktaya ulaşacağını tahmin ediyor muyduk?
Habertürk Gazetesi yazarı Rahşan Gülşan da geçen cuma günkü yazısının başlığında sormuş: “Hülya Avşar’dan ne bekliyordunuz ki?” Evet, ne bekliyordunuz?
Engin sinema bilgisiyle jürinin saygınlığına saygınlık, gücüne güç katacağını mı?
Niyetim, çok iyi bir oyuncu olduğunu düşündüğüm Hülya Avşar’ın, ülke sınırları içindeki ikonik ve magazinsel değerini azımsamak değil. Ne haddime? Ama zaten sorun da orda.
Gelin, Altın Portakal süresince atılan gazete başlıklarına göz atalım:

Altın Portakal’ın gazete başlıkları
“Hülya Avşar’la sürpriz buluşma”, “Hülya Avşar çılgına döndü!”, “Hülya Avşar’dan derin yırtmaç”, “Avşar’a Altın Portakal’da doğum günü sürprizi”, “Hülya Avşar’ın Altın Portakal’da taktığı 1 milyon euro’luk kolye”, “Hülya Avşar mini elbisesiyle dikkat çekti”, “Hülya Avşar gözyaşlarına boğuldu”, “Hülya Avşar Altın Portakal’la aynı yaşta!”...
Basbayağı Hülya Avşar Magazin Festivali...
Demek ki amaç; son yıllarda yaptığı atılımla uluslararası düzeyde ‘saygın’ olma yolunda önemli adımlar atan Altın Portakal’ı yeniden ‘iç pazar’ın magazinsel beklentilerini karşılayacak düzeye indirgemekmiş.
İş, gazetelerin attığı Hülya Avşar’lı başlıkların çok ötesine geçti aslında.
Açılışta kendine güvenli, konuya hâkim, eleştirileri umursamaz görünmeye çalışan Avşar’ın; kırmızı halıda kendisine uzatılan mikrofona “Jüri üyelerinden öğreneceğim çok şey var” demesinin hemen akabinde Çağatay Tosun’un ensest ilişkiyi konu alan filmi ‘Derin Düşünce’ hakkında “Çocuk pornosu” dediği; hatta filmi yarışmadan attıracağını söylediği iddia edildi.
Film iyidir, kötüdür ayrı mesele.
Ancak yönettiği ‘Vali’ filmini, ‘Suskunlar’ dizisini hayranlıkla izlediğim Çağatay Tosun’un kendi filminin arkasında durmaması beni üzdü.

Hep romantik komediyle olmaz
Bu toplumda ensest ilişki yaşanmıyor değil mi? Aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet yok değil mi? Tecavüz yok, zoofili yok; öyle değil mi? Rahatsız oluyorsunuz gerçeklerle yüzleşince. Oysa bazı sinema filmleri insanı rahatsız edebilir. Ara sıra; romantik komediler, Recep İvedik’ler, Fetih 1453’ler dışında da bir şeyler izlemek gerekir.
Bunla da yetinmedi Hülya Avşar. Jüriden gizli film hakkında değerlendirme yapmaları için bir doktorlar kurulu oluşturdu. Tepki görünce, “Kişisel merak” dedi.
Bunun üzerine Altın Portakal Jürisi (Barış Pirhasan hariç) bir açıklama yaptı. Çünkü jürilerin filmleri hukuki ya da ahlaki açıdan tartıp, icazet vermek gibi sorumluluğu yoktu. Bir sanat eseri hakkında herhangi bir kurumdan rapor alınarak değerlendirme yapılamazdı. Bunun adı açıkça ‘sansür’ olurdu!

Haddin değilse söyleme!
Hülya Avşar’a “Festival bitene kadar konuşma, sen jüri başkanısın, unutma!” dendi.
Ancak ne mümkün; kendisi bu kez uzatılan mikrofona “Haddim değil ama... Altın Portakal’ın baştan aşağı yenilenmesi gereken, festivallik bir durumu var...” dedi. Haddin değilse niye söylüyorsun?
Ben Hülya Avşar’ın yerinde olsam, önümüzdeki yerel seçimlerde Antalya Belediye Başkanlığı’na adaylığımı koyarım. İşi, ziyadesiyle kolaylaşır. Neyi isterse değiştirir, hem de tüm Antalya’da.
İstediği kadar ‘kendine güvenli’yi oynasın; Hülya Avşar kapasitesini biliyor. ‘O Ses Türkiye’ jürisi olarak kendi takımına aldığı tüm yarışmacılardan daha yetersiz bir sesi olduğunu da; Altın Portakal’da Jüri Başkanı olmanın aslında nasıl bir donanım gerektirdiğini de...
Yine de “Ben daha popüler yaklaşıyorum. Sinema sadece bir şey anlatılan, bohem olup ‘Vay be ne hikâye anlatmış’ denilen bir şey değil...” türünde ve Türkçesi bozuk ama veciz laflar eden Sayın Hülya Avşar’a Altın Portakal Film Ödülleri’ne kattığı renkten ötürü teşekkür ediyorum.
Her ne kadar o renk, festivalin asıl renklerini gölgelemiş olsa da, magazin eğlenceli bir şey... Kim uğraşacak şimdi ‘entel’ filmlerle, Hülya Avşar’ın yırtmacı varken...

Haberin Devamı