CaddeTürkiye’deki ilk diskotek

Türkiye’deki ilk diskotek

10.06.2011 - 20:59 | Son Güncellenme:

Diskotek sözcüğü 1964 yılında artık yepyeni bir anlam ifade ediyordu. Gece hayatını orkestralı kulüplerin taşıdığı İstanbul’da, tekstil mühendisi Tevfik Dölen, nam-ı diğer Tefo, kendi adıyla anılan ilk diskoteği açtı. Atlas Tarih dergisi, İstanbul‘un eğlence tarihini araştırdı

Türkiye’deki ilk diskotek

Yıl 1964. İstanbul’un gece yaşamını kulüpler yönetiyor. Orkestra çalıyor, şehrin kalburüstü insanları buralarda eğleniyor. Lakin yılın sonlarına doğru her şey değişiyor. Hayat dergisi durumu şöyle özetliyor: “Başınızdaki eşarbın bağlanışından tutun da, bu sezon giyeceğiniz çorabın rengine kadar yaşayışınızı etkileyen Avrupa, şimdi de eğlence dalındaki yeni buluşuyla karşımıza çıktı. ‘Az masrafla, temiz ve çok eğlence’ prensibini benimseyen Batı medeniyetinin memleketimize getirdiği yenilik, ‘diskotek’, yani ‘plak dolabı’ adını taşıyan gece kulüpleri.”
Diskotek ve diskjokey deyimleri aslında daha önceleri de kullanılıyordu. Diskotek, radyoların plak arşivlerine; diskjokey de yine radyoların müzik programcılarına verilen adlardı. Ama 1964’ten sonra bu iki kelime yeni anlamlara büründü. Bu değişimin öncüsü genç bir tekstil mühendisi, Tevfik Dölen’di.

Haberin Devamı

Diskotek fikri Avrupa’danDisko fikri Tefo’nun aklına Avrupa’da düştü. Bir gece Cenevre’de gittiği mekan dikkatini çekti. ‘Kulüp 58’ adındaki bu yer, Avrupa’nın ilk diskoteklerindendi. Burada sadece plak çalarak yaratılan eğlence ortamını İstanbul’da da hayata geçirmeyi aklına koydu. Sıraselviler’deki Kulüp 12’nin sahibi Bülent Evci’yle ortak olarak 1964’ün aralık ayında Türkiye’nin ilk diskoteğini burada açtı. Diskjokeyiyse yakın arkadaşı Emre Serter’di. 400 plakla kapıyı açtılar.

Aznavour’dan Beatles’a Şimdi Türkiye’nin ilk diskjokeyi Emre Serter’e bağlanıyoruz ve bu öyküsüyü ondan dinlemeye başlıyoruz: “Ne olduğunu pek bilmediğim disjokeyliği, bu işi hem enteresan bulduğum, hem de maddi yönü iyi olduğu için kabul ettim. Başlangıçta plaklarımızın bir kısmı Tevfik’in koleksiyonundan, bir kısmı da eş dosttan temin edildi. Daha sonraları yurt dışından da getirmeye başladık. O zamanların popüler müziği Fransızca, İtalyanca ve İngilizceydi. Charles Aznavour, Herve Vilard, Adamo, Peppino di Capri, Beatles ve Rolling Stones çalıyorduk. Bunlar ilk aklıma gelenler. Ayrıca Hully Gully diye grup halinde yapılan bir dans vardı ki, çok popüler olmuştu. Mekanımız dolup taşıyordu.”
Yine o dönemin dergilerine bakıp diskoteğin müdavimlerini bulmaya çalışıyoruz: Ayşe Dümer, Jojo Biçaço, Lem’i ve Kısmet İpekçi, İnci Keçeci, Yüksel Pekiş, Mehire Çizmeci, Ferhunde Verdi kayıtlara geçenler. Bugün pek hatırlanan isimler olmasa da, bilen bilir o dönemin kibar sosyetesine mensuplardır. Emre Serter’in işaret ettiği ilginç noktalardan biri de diskoteğe kravatsız girilememesi. Seçkin ve genç insanların takip ettiği bir mekan Tefo’nun Yeri. Aslında ‘Tefo’nun Yeri’ dediğimize de bakmayın. Hiçbir zaman adı olmamış. Müdavimleri gelip girmişler. “Tefo aşağı, Tefo yukarı” derken, hafızalardaki adı ‘Tefo’nun Yeri’ olarak kalıvermiş. Diskotekte içki olarak genellikle viski tercih ediliyor. İsteyene votka, şarap... Devamlı müşterilerin bitmeyen şişeleriyse bir daha gelişlerinde kullanmaları için dolaba kaldırılıyor.
Tefo’nun Yeri, 1965 yazında Büyükada Değirmen Plajı’nda yazlık yerini açıyor. Rağbet muhteşem olunca, kış sezonuna yenilikle girmek isteniyor. Yurt dışından dansçı Herbert Silvester ve onun iki partneri getiriliyor. Yeni numaralar, plaklarla başlıyor sezon...

Haberin Devamı

Diskotek patlaması Tefo’nun diskoteği öylesine başarılı oldu ki, açılışından bir yıl sonra İstanbul’da yeni diskotekler açılmaya başladı. Müşterilerini kaybeden kulüpçü Reşat, mekanını diskoteğe dönüştürdü. Hayat dergisi, kulübün sahibi Reşat Nuri Karakaya’nın, Türkiye’nin ikinci diskoteğini kurduğunu şöyle açıklıyordu: “Orkestra masraflarından kurtulan Reşat Karakaya, konsomasyonda da indirim yaptığını ve lokalini her şahsın devam edebileceği bir eğlence mahalli haline getirdiğini söylemektedir. Akvaryum ve modern motiflerle süslü Reşat diskotek, bugün ilgi gören ve daha çok gençlerin devam ettikleri bir eğlence yeridir. Alman dans öğretmenleri de dans meraklısı müşterilere yeni danslar ve figürler öğretmektedirler.” Tevfik Dölen, Reşat’ın diskotek işini başaramadığını ve 3-4 ay sonra yine kulüpçülüğe döndüklerini söylüyor.
Reşat’ın ardından Han Heller’in işlettiği Bodrum ve Nazmi Bari’nin Topağacı’ndaki Bari Diskotek’i geldi. Egemen Bostancı ile (ikinci Tefo) Tevfik Yener de Yeşilköy’de bir diskotek açtılar. 1966’ya geldiğimizdeyse Tevfik Dölen mekanını, Emre Serter ise DJ kabininin kapısını kapattı. Ama artık diskoteklerin bugünlere uzanan tarihinin ilk bölümünün satırbaşları yazılmıştı. Diskotekler Türkiye’nin eğlence tarihine yeni bir tür olarak adım atmıştı.

TEFO’NUN YERiNDE ÇALINAN ŞARKILARDAN BiR SEÇKi

KEŞFETYENİ
Ünlü oyuncunun baba acısı! Duygusal sözlerle veda etti
Ünlü oyuncunun baba acısı! Duygusal sözlerle veda etti

Cadde | 08.05.2025 - 08:02

Didem Balçın, hayatını kaybeden babası için sosyal medya hesabından duygusal bir paylaşım yaptı.

Yazarlar