Pazar Biz de seni seviyoruz Plüton!

Biz de seni seviyoruz Plüton!

19.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Karizmatik, hırslı, şiddetli, çekici hatta seksi gök cisimleri olduğunu biliyorduk ama herhalde Plüton’dan başka hiçbir gök cismi insanlık tarafından bu kadar sevilmemiş, bu kadar sevimli bulunmamıştır

Biz de seni seviyoruz Plüton

Geçtiğimiz salı günü, sağır sultanın da duyduğu üzere, Güneş sistemimizin en gizemli, en sevgi dolu ve bir o kadar da boynu bükük karakterinin yanına vardık. Tam dokuz yıl önce büyük keşifler için yola koyulan New Horizons (Yeni Ufuklar) uzay modülü, son durağı olan Plüton’a ulaştı. Bu ilk karşılaşmada Plüton, nefeslerini tutmuş, gözlerini sonuna kadar açmış bilim insanlarını ve dünyanın merak içindeki geri kalanını büyük bir şaşkınlığa uğrattı.

Haberin Devamı

Kaderi 2006’da değişti

Kendisi için resmedilen tasvirlere hiç benzemediği gibi üzerinde kocaman (1590 kilometre eninde) bir kalp vardı. 1930 yılında babasının keşfettiği gezegene ismini veren 11 yaşındaki Venetia Burney’yi bile şaşırtacak büyüklükte bir kalpti bu. Küçük ama çok akıllı Venetia, babası Clyde Tombaugh’un bu önemli keşfine bir türlü isim bulunamazken yaptığı öneriyle tarihe geçmişti. Gökbiliminin yanı sıra klasik mitolojiyle de ilgilenen Venetia, o uzak diyarların çok soğuk olduğunu biliyordu. Plüton’un da karanlık ve soğuk bir gök cismi olacağını farz ederek ona yeraltı dünyasının güçlü tanrısının isminin uygun olacağını düşünmüştü.

Venetia’nın babası Tombaugh aslında sadece Plüton’u değil, içinde binlerce gök cisminin yüzdüğü Kuiper kuşağını keşfetmişti. Plüton 76 yıl boyunca Güneş sistemimizin dokuzuncu ve son gezegeni sıfatıyla tuhaf yörüngesinde dolaşmaya devam etti. Gizemli Plüton, bildiğimiz sıralamada komşusu Neptün’den sonra gelse de yörüngesinin açısı nedeniyle 100 küsur yılda bir Güneş’e Neptün’den daha yakın oluyor. Tıpkı arada bir oyuna daha fazla katılmak isteyen bir çocuk gibi. Hem de çok hareketli bir çocuk.

Haberin Devamı

Dünya’dan oldukça küçük, hatta Ay’dan bile küçük olan Plüton, soğuk ve karanlık bir yerde ama hem yüzeyi hem de içi kıpır kıpır bir gök cismi. Güneşe uzaklığı 4.4 milyar ile 7.4 milyar kilometre arasında değiştiği için atmosferi de güneşten uzaklaştıkça soğuyarak derin bir sessizliğe gömülüyor. Fakat yaklaşınca tıpkı bir kuyruklu yıldız gibi ısınıp buharlaşarak canlanıyor.

Çağlar öncesinden beri süregelen, 1500’lü yıllardan itibaren Galileo, Kopernik gibi isimlerin gözlemleriyle bir bir adı konulmaya başlayan gezegen keşiflerinin son halkası olan Plüton’un kaderi, 2006 yılına gelindiğinde kendisine “Plüton Katili” lakabı takan bir bilim insanının keşfiyle değişti. Mike Brown isimli ünlü gökbilimci, Kuiper kuşağında yer alan, başta büyük Şaron olmak üzere beş uydulu ailesiyle Güneş sistemimizin bekçiliğini yapan bu sevimli gezegenin aslında bir gezegen olmadığına hükmetti. Bulunduğu kuşakta kendisi gibi binlerce gök cismi bulunuyordu. Hatta Eris adlı bir tanesi Plüton’dan bile büyüktü.
Bu durumda ona gezegen demek
doğru olmazdı.

Haberin Devamı

Aslında bilimsel bir “düzeltme” olan bu hadise, insanlığın şaşırtıcı derecede duygusal bir yanını ortaya koydu. Çocukluğumuzdan beri uzaydaki sekiz kardeşimizden biri olarak bildiğimiz bu minik gezegene artık “cüce” deniyor olmasını bilim dünyası dışında kimse kabullenmek istemedi. Her geçen gün daha da mahsunlaşan Plüton için gösteriler düzenlendi, kampanyalar başlatıldı, hatta Çarşı grubu bile “Hepimiz Plüton’uz” diye pankart açtı. Fakat bilim dünyasında duygusallığa pek yer olmadığı için bu tepkiler karşılığını bulamadı ve Plüton “gönlümüzün gezegeni” olarak kaldı.

Dünyaya moral kaynağı oldu

Bir gezegen düşünün ki giderek depresyona girmekte olan güzel mi güzel bir başka gezegene durup dururken moral kaynağı olsun. Plüton’un yakından gelen fotoğrafı, onun hiç bilmediğimiz bir yönünü, üzerindeki kocaman kalp şeklini açığa çıkardığında, kendisi için üzülen herkese bayram sevinci yaşattı. Soğuk kalpli bilim insanları onu kardeşlikten çıkarmıştı fakat o, bizleri bizim anladığımız şekilde büyük bir sevgi alametiyle karşıladı.

Haberin Devamı

Karizmatik, hırslı, şiddetli, çekici hatta seksi gök cisimleri olduğunu biliyorduk ama herhalde başka hiçbir gök cismi insanlık tarafından bu kadar sevilmemiş, bu kadar sevimli bulunmamıştır. Sosyal medyada binlerce kişi ona can-ı gönülden sevgi mesajları gönderdi. Kalbine atıfta bulunan, hepsi birbirinden sevimli onlarca fotoğraf paylaşıldı. Hatta katili Mike Brown bile aslında onu ne kadar sevdiğini anlatan bir makale yayımladı (Popular Science, Temmuz 2015).

Bu minik ve sevimli gök cismi, sanki bize tüm dünyanın tek yürek olup aynı anda tek bir şeyi ne kadar sevebileceğini hatırlatır gibiydi. Şimdi artık biliyoruz ki yukarıda, bizi çepeçevre sarmalayan, etrafımızda dönüp duran kocaman bir kalp var. Bize sevgini gösterdiğin için teşekkür ederiz Plüton, biz de seni seviyoruz!