Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İsrail, İran’ı vurdu üst düzey komutanlar ve bilim insanları öldürüldü. İntikam yemini eden ve  “sert karşılık vereceğiz” diyen İran da füzeleri ateşledi... ABD de bildik “İran’a yönelik saldırılara dahil değiliz ve en büyük önceliğimiz bölgedeki Amerikan güçlerini korumaktır” pozisyonunda. Yersen tabii... Dolayısıyla dünyanın zaten var olmayan huzurunu hepten kaçıran İsrail bu kirli savaşın gerekçesini her ne kadar İran’ın nükleer silah üretme kapasitesini yok etmek, engellemek amaçlı gibi göstermeye çalışsa da günlerdir konuşulan tırmandırılan gerilimin, tantananın nedeni aslında çok basit... Büyük bir savaş endişesiyle, Gazze meselesini dikkatlerden kaçırmak. Netanyahu’nun Gazze’de yaptığı hala devam eden katliama, sürdürdüğü ablukaya karşı dünyanın her köşesinden gelen tepkileri bastırmak, vicdan sahibi insanları, kitleleri susturmak. Gazze’de yaptığı alçaklıkları unutturmaya çalışmak yani. Bir de son zamanlarda sanki Netanyahu’ya kızgınmış, tavır koyuyormuş havasındaki Trump’a koşulsuz İsrail’in hamiliğini deklare ettirme hesabı... Onun için de İsrail sürekli İran konusunu tetikledi, bilerek isteyerek gerilimi tırmandırdı, bu havayı kendi lehine çevirmeye çalıştı. Olay, bölgeyi yakacak bir savaş tehdidi ne kadar büyürse, Gazze’deki insanlık adına utanç verici görüntülerle kimse ilgilenmez, hiçbir ülke dönüp bakmaz, kendisine yönelik tepki azalır diye... Mesela Gazze olayı patlak verip dünyanın dikkati oraya odaklandığında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ne demişti? “Bizi unuttunuz.” Netanyahu’nun hesabı da işte bu, Gazze’yi unutturmak, orada katliamı, zulmü daha da artırmak. Netanyahu açısından bir başka unutturulması gereken ya da askıya alınmasını istediği durumda kendi koltuğuna yönelik ülke içinden gelen tepkiler elbette...

Haberin Devamı

***

Bunlar varsa, doğruysa İran’ın nükleer silahlanmasını onaylama, olumlama anlamında değil kesinlikle... Nükleer savaş riskinin sıkça telaffuz edildiği dünyamızda artan nükleer silah varlığı ve olmaması, azaltılması gerektiği bilinen gerçeklik. Tahran’ın nükleer programın yalnızca sivil amaçlar için sürdüğü, silah geliştirmediği açıklamaları da küresel nükleer gözlemci Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) dahil birçok ülke ve kurumu da ikna olmuş değil. Bu da İran dahil neredeyse tüm ülkelerin imzaladığı Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (NPT) aykırı bir durum... Ancak bu İsrail’in durumdan vazife çıkarması, İran’a saldırmasının haklılığı anlamına gelmez, gelmiyor. Kaldı ki söz konusu olan İsrail dünyada nükleer silah geliştirmiş olarak kabul edilmesine rağmen açıklamayan ve Nükleer Silahsızlanma Antlaşması’nı imzalamayan haydut bir ülke… Kafasına göre; resmi olarak nükleer belirsizlik diye tanımlanan bir siyaset izliyor. Netanyahu’nun ABD ile nükleer görüşmeleri yapan İran’ın, İsrail de uluslararası denetime açılmalı şartına karşı “ben anlaşmaya taraf olmadığıma göre beni alakadar eden bir durum değil” zırvalığı da malum...

Haberin Devamı

***

Böyle bakıldığında da yanıtı son derece anlamlı soru şu İran nükleer silah yapma aşamasına geldiyse, hatta varsa ve İsrail’in güvenliği için tehdit ise, Gazze’de çoluk çocuk on binlerce masumu katleden, açlığa mahkûm ettiği insanlara yardım elini uzatanlara dahi saldıran soykırım suçlamasıyla yargılanan katil Netanyahu’nun elindeki nükleer silahlar doğrudan küresel güvenliği tehdit eden bir durum değil mi?... Hele de söz konusu olan ben istediğimi yaparım, hak hukuk falan takmam diyerek, pervasızca saldırgan, yayılmacı tavrını sürdüren hastalıklı, şuursuz bir kafa ise...