İsrail’in İran’a karşı cuma sabahı gerçekleştirdiği saldırıda Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, Genelkurmay Başkanı Muhammed Bagari ve önde gelen 6 nükleer fizik uzmanı yatak odalarında nokta atışıyla öldürüldü. Natanz nükleer tesisi ile kritik füze merkezleri vuruldu. İran’ın karşı saldırıda kullandığı dronlar yolda düşürüldü.
İsrail’in gerekçesi: İran’ın nükleer tesisleri bizi tehdit ediyor...
Böyle bir meşru müdafaa gerekçesi olabilir mi? Olamaz…
Ama İsrail iddia ederse oluyor!
Şimdi bütün Batı saldırıyı meşrulaştırmaya çalışıyor...
Ya tersi olsa, İran Hava Kuvvetleri, İsrail’i vursa ne olurdu?
Dünya ayağa kalkardı.
“Bir egemen ülkeye yapılan saldırı”, denilerek dünyanın dört bir yanından tepki yükselirdi.
ABD ve Batı destekli İsrail, her türlü vahşet ve hukuksuzluğu uyguluyor günümüzde. Dünya vicdanı seyirci kalıyor.
Ortadoğu’da domino teorisi çalışıyor… Hamas’ın MOSSAD tarafından manipüle edildiği artık açık olan saldırısı ardından Hamas darbelendi, Gazze dümdüz edildi, Hizbullah etkisizleştirildi, Suriye Batı destekli HTŞ tarafından ele geçirildi, YPG Batı himayesi altına alındı ve sıra İran’la hesaplaşmaya geldi. İran’ın beklenen bu saldırıya karşı önlem almamış olması, hedef olması muhtemel isimlerin evlerinde tek tek avlanması hazin bir durum. Tahran artık belini doğrultamaz. ABD ve Batı destekli Büyük İsrail projesi yürüyor.
En net mesajı Devlet Bahçeli veriyor: “Nihai hedef Türkiye’dir”
ARSENAL
Galatasaray ile Arsenal 2000 yılında Kopenhag’da UEFA Kupası finalini oynayacaklar.
İki takım tünel çıkışında yan yana son hazırlıklarını yapıyor.
Arsenalli futbolcularda hafif bir şımarıklık ve rahatlık gözleniyor.
Maçı kazanacaklarından eminler.
Galatasaraylı futbolcu Ümit Davala o günü anlatıyor:
- Onlar maçı kazanacaklarına çok emindi. Futbolcuların her halinden bu anlaşılıyordu. O kadar ki, maç sonunda patlatacakları şampanyaları bile İngiltere’den yanlarında getirmişlerdi...
Maçı malum; penaltılarla Galatasaray kazanıyor.
Kupayı kaldırıyor.
Arsenal takımı kös kös soyunma odasının yolunu tutuyor...
Şampanyalar ne oldu, derseniz…
Ümit Davala anlatıyor:
- Londra’dan getirdikleri şampanyaları bize gönderdiler... Biz soyunma odasında zaferi o şampanyalarla kutladık!
Büyük takım, büyük kulüp böyle olunur...
Her türlü sonucu hazmeder, rakibi kutlamayı bilir...
Arsenal büyük kulüp olduğunu o gün bir kez daha kanıtlamıştır.
BEKLE
Avukat Ersan Şen, TV ekranından savcılara sesleniyor:
“Bir yandan kuvvetli delil var ondan tutuklu diyorsunuz, öbür yandan delilleri görmek için iddianameyi beklesin diyorsunuz. Bu nasıl iş?”
GÖZ TANSİYONU
Göz tansiyonu insan sağlığında dikkat edilmesi gereken önemli bir göstergedir.
İhmal edilirse glokom gibi hastalıklara yol açar, insanı kör olmaya kadar götürür.
İnsanların göz tansiyonunu belli rakamın (örneğin 18 - 20) altında tutmaları gerekir. Eğer tutamazlarsa doktor ilaç verir, düşürmeye çalışır.
Tansiyon problemi olanlar sık sık göz tansiyonunu ölçtürmek zorundadır.
Göz tansiyonu doktor muayenehanelerinde veya hastanelerde ölçülür.
Ne var ki tansiyon ölçtürmek için her defasında doktora veya hastaneye gitmek hem para hem vakit kaybıdır.
Ne yapmalı?
İlk akla gelen... Aile hekimliklerine ilgili cihazların konulması ve hastalara bu şekilde kolaylık sağlanmasıdır.
Cihazları hemşireler kolayca çalıştırabilir.
Eğer tansiyonda bir aşırılık görülürse hasta o zaman doktorun kapısını çalabilir.
Sağlık konusunda halktan kopmuş olan Meclis, en azından bu tür sorunlarla ilgilenmelidir...
TUZAK
Trafik cezalarında ilginç bir dönem başladı...
Araç düz yolda giderken hız sınırı 90 gösteriyor, derken biraz ilerde sınır 70’e, biraz ilerde 30 kilometreye düşüyor. Bu düşüş 200 metre içinde oluyor. Sürücü hızını ayarlayamazsa yol boyuna yerleştirmiş kameraların aldığı kayıtlarla yüklü cezalara çarptırılıyor.
Bu noktada şu soru akla geliyor:
- Radar uygulaması güvenlik uygulaması mıdır, yoksa vatandaşa tuzak kurarak vergi toplama aracı mı?
İkinci soru... Milletvekilleri dahil makam araçlarına hız sınırı uygulanmıyor. Öyle olunca 200 kilometre hıza bile ulaşabiliyorlar.
Peki, diğer araçlar 70 - 50 kilometre gibi hızlarla giderken aynı yol üzerinde 200 ile giden araç trafik tehlikesi yaratmıyor mu? Cezadan muaf sürücüler için bir hız üst sınırı yok mu?