Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Korkulan oldu. İsrail, Washington ve Tahran arasında Pazar günü Umman’da yapılacak nükleer müzakerelerin altıncı turunu beklemeden İran’ı vurdu. Bu saldırı, bütün bölgeyi ateşe atabilecek çapta. İsrail hem savaş uçakları ve insansız hava araçlarıyla İran’ın nükleer tesislerini vurdu, hem de İran’ın Genelkurmay Başkanı ve Devrim Muhafızları Komutanı’nı öldürerek olası bir misilleme planlamasını ve kapasitesini sekteye uğratmaya çalıştı. Aslında Çarşamba akşamı ABD’nin Ortadoğu’daki bazı misyonlarını boşaltma kararı aldığının duyulmasının ardından İsrail’in böyle bir adım atacağı belliydi. Saldırıyı meşrulaştırmamakla birlikte İsrail’in sabırsızlığını anlamak için ABD-İran beşinci turu ile altıncı turu arasında ne yaşandığını bilmek gerekiyor.

Haberin Devamı

Beşinci turdan altıncı tura

ABD ve İran Nisan ayından bu yana Umman’ın arabuluculuğunda beş tur müzakere yaptı. Görüşmelerin kilit noktası ‘İran’ın uranyum zenginleştirme programının devam edip edemeyeceği’ ile ilgili maddeydi. Tahran ‘zenginleştirmenin sıfırlanmasını öngören hiçbir anlaşmayı imzalamayacağını’ söylüyordu. İsrail ise ‘zenginleştirmeye hiçbir koşulda izin verilmemesi’ gerektiği konusunda Washington’a baskı yapıyor, ‘uranyum zenginleştirme programının tamamen sıfırlanmasını’ istiyordu.

ABD Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff 31 Mayıs’ta İran’a bir yazılı teklif gönderdi. Basına yansıyan ve ilk etapta da yalanlanmayan o teklife göre ‘ABD İran’ın belirli oranda uranyum zenginleştirmesini kabul ediyordu.’

Umman’ın ara formülü

Axios haber sitesinin duyurduğu bilgilere göre, Umman’ın masaya koyduğu ara formül şuydu: İran’ın sivil nükleer amaçlar için belirli oranda uranyum zenginleştirme programına izin verilecek, ancak bunun için bölgesel konsorsiyum kurulacaktı. ‘Zenginleştirmenin İran toprakları dışında, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve ABD’nin gözetiminde yapılması’ ortaya konan fikirlerden bir diğeriydi. Witkoff’un planında bu maddelerin olduğuna dair resmi bir açıklama yapılmamıştı. Fakat ABD’den gelen mesajlar ‘Tahran’ın teklife yanıt vermede acele etmesi gerektiği yönündeydi.’ İran ise teklifte ‘belirsiz’ noktalar olduğunu ifade ederek, karşı tekliflerini ABD tarafına sunacaklarını duyurmuştu.

Haberin Devamı

Ortaya çıkan rapor

Özetle, perde arkasında diplomasi çalışıyordu ama ufak ufak yanan ateşe benzini döken, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun İran’ın nükleer programına dair son üç aylık raporuydu. Reuters haber ajansının ele geçirdiği rapora göre, ‘İran 400 kilogramdan fazla yüzde 60 zenginleştirilmiş uranyum biriktirmişti ve bu oran %90’a ulaştığında, bu miktar 10 nükleer bomba için yeterliydi.’ Kurum bu haberleri yalanlamadı dahası Kurum’un başındaki isim Rafael Grossi, İran’ın nükleer tesisleriyle ilgili soruşturmalara tatmin edici yanıtlar vermediğini’ açıkladı. İsrail Başbakanlık Ofisi, geçen Cumartesi günü basına yansıyan o rapordan sonra ‘birilerinin İran’ı önlemesi gerektiğini ve nükleer programa karşı harekete geçmesi gerektiğini’ söyledi.

ABD’den son uyarılar

İsrail’den gelen bu açıklamalara rağmen ABD ve İran altıncı tura geri sayıyordu. ABD Başkanı Donald Trump ise Perşembe akşamı hem İran’ı hem İsrail’i uyarıyordu. Mealen, İran’a ‘gecikme, anlaşmayı imzala’ diyor, İsrail’e de ‘sonuca yakınız, saldırılarla diplomasiyi baltalama’ mesajı veriyordu. Trump’ın konuşmasındaki tona bakıldığında bu saldırılarının ABD’nin bilgisi dahilinde olduğu anlaşılıyor ama onayı ve desteği olmadığını da söylemek yanlış olmayacak. Ancak İsrail’in saldırısı sonrası yine ABD Başkanı’nın açıklamasına bakınca, Tahran üzerindeki baskının artacağı anlaşılıyor. Zira şu sözlerden başka bir anlam çıkarmak mümkün değil: ‘‘Bir sonraki saldırılar daha da acımasız olacak ve İran hiçbir şey kalmadan bir anlaşma yapmalı ve bir zamanlar İran İmparatorluğu olarak bilinen şeyi kurtarmalı.’’ Tahran’ın Trump’ın bu tonundan hazzetmeyeceği açık. Son 2-3 yılda misilleme siciline bakıldığında ne yapabileceği tartışılsa da İran’ın yakın süreçte masaya dönmesi zor görünüyor.