Pazar"Bizimki şov değil kendi ibadetimizdi"

"Bizimki şov değil kendi ibadetimizdi"

23.05.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eurovision gecesi Sertab Erener ile sahneye çıkan kadın semazenler: "Biz sema ederek insanlara bir yolun kapısını açıyoruz. Bunu da farklı bir mekanda gerçekleştirdik"

Bizimki şov değil kendi ibadetimizdi

Erenerin arkasındaki kadın semazenlerden Deniz Evren (24) lisanslama uzmanı, Nilüfer Akcan (24) bankacı ve Burcu Sağlam (20) üniversite öğrencisi. Her perşembe akşamı toplanılan, Üsküdardaki Numan Dede Mevlevihanesine gittik. Gece yarısına doğru biten ayinden sonra biraraya gelebildik. Onlar bu tartışmalardan uzak kalmak isteseler de sorularımızı yanıtladılar. Eurovisiondaki sahne şovuna nasıl hazırlandıklarını, binlerce insanın önünde neler hissettiklerini anlattılar. Konuyu biliyorsunuz. Eurovision öncesinde "kadın semazen" krizi yaşandı. Geçen yılın birincisi Sertab Erener, Abdi İpekçi Spor Salonundaki final gecesinde sahne şovunda kadın semazenlerin de olmasını istedi. TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz ise "Mevlana kültüründe kadın semazen yok" diyerek karşı çıktı. Kazanan Erener oldu ve final gecesinde beş erkek, beş kadından oluşan semazen grubu sahnedeydi. Nilüfer A.: Teklif Sertab Erenerden gelmişti. 20 civarında kadın semazen var ama sonuçta herkes bir iş sahibi. O gün uygun olanlar arasında beş kadın, beş erkek semazen vardı. Eurovisiona katılma fikri nasıl çıktı? Burcu S.: Hayır çünkü sema etmek, bizim her zaman yaptığımız bir şeydi. Kendi ibadetimizdi. Sadece farklı bir ortamda sema edecektik. Hazırlık yaptınız mı? Deniz E.: Elbette ama provanın amacı orada başka bir kişiyle aynı sahneyi paylaşmaktı. Sahneye nasıl girileceğini, nasıl çıkılacağını bilmek önemliydi. Rutin prova saatleri vardı. Sertab Erener ile birlikte prova yapmadık. Provalar olmuştur ama... "Dansçı olsaydık belki atmosferden etkilenirdik" Burcu S.: Galata Mevlevihanesinde veya Numan Dede Mevlevihanesinde sema ederken ayini izleyenlerin sayısı bellidir. Orada ise milyonlarca insan vardı. Bendeki, bu güzelliği sunmanın heyecanıydı. Çok güzel bir duyguydu. Deniz E.: Biz her defasında ilk kez sema ediyormuşuz gibi hissediyoruz. Eurovision yarışmasındaki tatlı bir heyecandı. Ama "Bir sürü insan bizi izliyor" ya da "Sema ederken nasıl görünüyorum?" heyecanı değildi. Heyecanlandınız mı? Burcu S.: Belki dansçı olsaydık Abdi İpekçinin o atmosferinden rahatsız olabilirdik, heyecanlanabilirdik ama olmadı. Çünkü sema etmek, nefsinizi baştan aşağı terbiye etmekle ilgili. Oyun veya gösteri değil. İnsanların tek merak ettiği şey ise "Acaba başları dönüyor mu?" oluyor. Deniz E.: O anda orada aklın yeri yok. Kendinizi düşünebileceğiniz, etrafınızı düşünebileceğiniz an yok. Kendinizi tamamen semaya veriyorsunuz. Işıkların üzerinizde olmasından ya da kalabalıktan rahatsız oldunuz mu? Nilüfer A.: Sema sırasında çevrenizde neler olup bittiğinin farkına varırsanız başınız döner, tökezleyebilirsiniz, tennureniz (giysi) ayağınıza takılır ve yere yığılabilirsiniz.Deniz A.: Yani Eurovisionda da tamamen kendi içimize konsantre olduk. Etrafta bizi seyredenlerin olup olmadığını düşünmedik. Kendinizi vermezseniz ne olur? "Sadece yol parası aldık" Deniz E.: Gördüğünüz gibi oluyor. Tanrı katında kadın-erkek ayrımı yok. Önemli olan insan olmaktır. Aslanın dişisine de erkeğine de aslan denir. Nilüfer A.: Kadına da erkeğe de insan deniyor. Bu, insanın yaptığı çok güzel bir ibadet, niçin birlikte yapmayalım ki? Kadından semazen olur mu? Deniz E.: Aslında eleştiriler biraz tutarsızdı. Önce "Kadın semazenler çıkamaz" dediler. Tutmadı, bu kez "Kadın ile erkek birlikte çıkamaz" dendi. Daha sonra "Bu iş şova döndü" dendi. Sonra da "Renkli tennureyle çıkamazsınız" dediler. Söylediklerinde bir tutarlılık yoktu. Bu eleştirileri çok anlamlı bulsaydık zaten orada olmazdık. "Kadından semazen olmaz" eleştirileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Nilüfer A: Biz o anda şov yapmıyorduk.Burcu S.: Ben de yaptığımız işi kesinlikle şov olarak düşünmüyorum. Sonuçta sema her yerde semadır. Önemli olan, kendi kültürümüzü ve ibadetimizi tanıtabilmekti. Galatadaki ayinlerimizi Türklerden çok yabancılar merak ediyor. Deniz E.: Şov kelimesini bu işi basitleştirmek için kullanıyorlar bence. Turizm Bakanlığının tanıtım filminde semazen var. Bir şeyi göstermek için bunu yapmak zorundasınız zaten. Semazen figürünü gördükten sonra merak edip Hz. Mevlanaya ulaşıyorsa bir insan, siz o zaman bir şeyi başarmışsınız demektir. Biz orada sema ederek insanlara bir şey öğretmiyoruz. Biz orada Hz. Mevlanaya gidecek yolun kapısını açıyoruz. Yaptığınız şov değildi yani. Deniz E.: Hayır, sadece provalara ve yarışmaya gitmek için yol paramız verildi. Zaten amaç para değildi. Bu işten para aldınız mı? Deniz E.: Tabii ki oldu. Sertab Erener bir kere bundan vazgeçmedi. Bu, en büyük destekti. "Çocuklar, ben vazgeçtim çünkü çok baskı var üzerimde. Problem çıkmasından çekiniyorum" diyebilirdi. Ama demedi. "Yanımda olduğunuz sürece ben varım" dedi. Bu tartışmalar sırasında Sertab Erenerin size desteği oldu mu? "Herkesin tüyleri diken diken olmuş" Deniz E.: Soyunma odasına gittik. Üzerimizdekileri çıkarıp tekrar salona döndük. Bir yere oturup yarışmayı seyrettik. Sahnedeyken sahip olduğumuz konsantrasyon dağıldı ve normal birer seyirci olduk.Nilüfer A.: Ben gösteriyi daha sonra evde televizyondan izlerken tüylerim diken diken oldu. Çok farklı bir tat aldım. Benimle birlikte o görüntüleri izleyen arkadaşımın da gözleri doldu. Burcu S.: Nasıl göründüğümüzü televizyondan henüz seyredemedim. Zaten görüntülerde tanınmayacak durumdaydık. Ama oraya çıkacağımızı bilen arkadaşlarımız, yakınlarımız vardı. O anda herkesin tüyleri diken diken olmuş. Şarkı ve gösteri bittikten sonra ne yaptınız?

KEŞFETYENİ
İki ünlü sevgiliden aşk dolu poz! Yeni saçları olay oldu
İki ünlü sevgiliden aşk dolu poz! Yeni saçları olay oldu

Cadde | 07.06.2025 - 08:44

Son dönemin en popüler oyuncularından Kubilay Aka, imaj değişikliğine gitti. Saçlarını pembeye boyayan Aka, sevgilisi Hafsanur Sancaktutan ile dudak dudağa bir fotoğrafını da sosyal medyada paylaştı.

Yazarlar