22.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
MÜZİK Hele hele bu şarkılar son 40 yılın en iyi iki şarkı sözü yazarından; Bülent Ortaçgil ve Fikret Kızılok'tan gelmişse mutlaka kulak vermeli. "Büyükler İçin Çocuk Şarkıları" adlı albümdeki şarkılar, albümün adına çok uygun şeyler. Çünkü, Kızılok'un sivri dili köşeli ifadeleri ile Ortaçgil'in duygu dolu satırları çocukların renkli resimli ses dünyasında bir araya geliyor. 1987 yılında Çekirdek Sanat Evi'nin dar olanaklarıyla, dört kanal TASCAM'da kaydedilen bu çocuk şarkıları, ilk kez bir albüm halinde gün ışığına çıkıyor. 20 yıl boyunca dört inçlik bir bantta bekleyen, İhsan Apça eliyle temizlenip Halkevleri'nin desteğiyle albümleştirilen kayıtlar anlamlı bir günde, 23 Nisan'da bayram şekeri niyetine ikram ediliyor. Çocuk şarkıları deyip geçmemeli. Onlara kulak vermeli, dünyalarını anlamaya çalışmalı; hatta bu dünya aracılığıyla daha iyi bir dünyanın olanaklarını düşünmeli. Albümdeki 12 şarkının ikisi Kızılok'a ait; "Ama Babacığım" ve "Anlatabilsek". Diğerleri ise Kızılık-Ortaçgil ortaklığı. Şarkılar bir TRT programının talebi üzerine, iki beste fabrikası tarafından Kızılok'un mutfağında sadece iki gün içinde yemeler içmeler ve sohbetler eşliğinde bestelenmiş. Tüm proje, iki hızır ustanın elinde 15 gün içinde çocukların cıvıltılı dünyasına armağan edilmek üzere tamamlanıvermiş. Erkan Oğur ilk kez perdesiz gitar synthesizer çalmış; koma sesler çıkarmış bu kayıtlarda. Tuşlu çalgılarda Fahir Atakoğlu yer alırken, "İnanmayın Çocuklar"daki devi İsmail Hakkı Baltacıoğlu konuşmuş.Bir çocuğun dünyasında mutluluğun resmini yapıyor Kızılok "Küçük Ressam"da. Bu basit ve sade dünyada yarının dünyası için "ipucu" teklifi sunuyor. Bilgi ve gülücüklü zekayla dolu sempatik satırlarıyla "Gölgem", müzik dersi niyetine insanlık sevgisi aşılayan "Do Re Mi", çocuk olmanın masumiyetini ve umudunu dile getiren satırlarıyla "Öylesine Haklıyız ki, Böylesine Küçüğüz" diyen "Anlatabilsek", nahif masal Brecht etkili epik şarkı "Ama Babacığım", acıtmadan, kırmadan yön veren; çocuk ruhunu okşar gibi büyüklere yol gösteren "Farkında mısın?"; içinden çıkarılabilecek onlarca aydınlık fikir taşıyor. Sisli günlerin parçaları Ortaçgil'in şimdi 25 yaşında olan kızının cimcime sesiyle yanıtlanan hayvan sevgisiyle dolu bilmeceler soruyor Bülent "Bilmece"de. 1987'nin muhalefetsiz ve sisli, sözüm ona özgür, apolitik ortamında yazılan şarkılar, çocuk şarkılarının çok ötesine geçiyor, büyüklere çocuk şarkısı hizmeti veriyor. Özellikle kabus dolu masalların, çocuk yiyen koca devlerin karanlık dünyasına 100 mumluk bir ampul yakan "İnanmayın Çocuklar" başta olmak üzere, ezberci ders sistemine, gerici müfredata karşı bir seçenek olarak bile sunulabilir tek başına bu 12 güzel şarkı. Bundan 50 yıl sonra da dinlenecek şarkıların sahibi olan bu ustalara göre "güzel bir şarkıdır yaşamak". O yüzden "oyunlarda mızıkçılık olunca", "terli terli soğuk su içince, hastalanıp yataklara düşünce" ağlamayalım. Nasıl olsa tüm "denizi sevenler için yakamoz" başlar. Emin olun, bu şarkılarla büyüyen kuşaklar, yarınımız için çok daha büyük bir güven verir bizlere. Haydi, yine çocuklarla birlikte çocuk şarkıları dinleyelim, hep beraber söyleyelim; daha iyi bir gelecek için. Bir şarkıdır yaşamak Vokal caz dünyasında bayan şarkıcı olmanın bir kadersizliği var. Ne yaparsanız yapın; illa Billie Holiday, Ella Fitzgerald ya da Sarah Vaughan gibi bir devin takipçisi sıfatından kurtulamıyorsunuz. Alman anneyle Tanzanyalı babanın caz şarkıcısı melez kızı Lyambiko, üçüncü albümü "Inner Sense"de biraz daha kendisi gibi olmanın mücadelesini veriyor. Taklit yerine duygusal bilinci tercih eden Lyambiko, Freddie Mercury'nin "Somebody To Love"ını duygu dolu bir parça haline getiriyor; piyanist Marque Lowenthal ile girdiği düet sayesinde. "Inner Sense", sesini sınırda gezdiren bir şarkıcının elinden çıkma profesyonel bir bar cazı. Peki, birileri gibi olmamaya çalışma meselesi Lyambiko'yu özgünlük yolunda yolcu yapmaya yetiyor mu? Karar sizin. Ciğerden gelen duygular Yeni Simply Red albümünün bize söyleyeceği yeni bir şey yok. "Stay"de yer alan hem yaz gibi sıcak ve uçucu, dünya meselelerini askıya almış hem de melankolik özellikli Mick Hucknall'ın şarkılarının bizde bıraktığı etki bu. Bir dönemin "solcu"sundan suya sabuna dokunmayan şarkılar ne verir bize? İşine, evine, takıldığı bara, yalanlarına ve ihanetlerine, yaşadığı düzene, imtiyazlı toplumsal konumuna itirazı olmayan şarkıları dinlemenin ne anlamı olabilir? Bir tek The Faces yorumu "Debris"de, Hucknall'ın blues rock sevgisini vurguluyor ve bizi eskiye taşıyor. Bunun dışında şarkılar yine pırıl pırıl parlıyor ama parlayan her şey altın değildir. Hucknall konu dağarcığında herhangi bir sıkıntı yaşamıyor olsa da, elindeki konuları paketlemede eski fikir zenginliğinden uzak. Bazı şeyler eskisi gibi "kal"sın en iyisi. Duvardaki eleğin unu Eski kayıtlar konusunda Odeon tam bir memba. 83 yıllık geçmişiyle tarifsiz bir arşivin sahibi şimdi elindeki geçmiş zaman mimozalarını genç kuşaklarla tanıştırıyor. İlki büyük ilgi ile karşılanan "Evvel Zaman İçinde" albümünün ikincisi, müzik dükkanlarının rafları ile buluştu. Mediha Demirkıran ve Zeki Müren'den Yusuf Nalkesen bestelerini, Yahya Kemal Beyatlı'nın satırlarını Münir Nurettin Selçuk'un sesinden, Serap Mutlu Akbulut'tan "Ben Gamlı Hazan", Müzeyyen Senar'dan "Leman", hele Hamiyet Yüceses'ten şöyle bir "Bakmıyor Çeşmi Siyah"ı dinlemek ne büyük bir keyif. Dükkanların rafları ile buluşan "Evvel Zaman İçinde 2", bakalım sizlerle buluşabilecek mi? Eğer buluşursanız, yanına açacağınız rakının markasına biz karışmıyoruz. Yıllarla inatlaşıyorlar