Pazar "Peygamber torunu diye kartvizit bastırdı"

"Peygamber torunu diye kartvizit bastırdı"

03.07.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir dönemin skandal ismi, çapkın şeyh Ali Kalkancı bu kez de karısının kendisine açtığı 2 trilyon liralık tazminat davasıyla gündemde. Sahte şeyhin karısı Nazen Kalkancı "Namaz bile kılmazdı, kendini şeyh ilan etti. Ben peygamber torunuyum diye ortaya çıktı. Zaten kadın düşkünlüğü de bundan sonra başladı" diyor

Peygamber torunu diye kartvizit bastırdı

ekorap@milliyet.com.tr axpaz011.jpg Eh hikayede her şey var. Seks var, para, üfürük, sarık, şalvar, cezaevi, aldatma var, evde beş çocuklu bir kadın, müritler, dergah üstünde de seks odası var...O dönem sessizce olup biteni izleyen, Kalkancı'nın kendini şeyh ilan ettiği andan bugüne kadar tüm olana bitene yakından tanıklık eden ama hep susan, Kalkancı'nın iki kez evlendiği karısı Nazen Kalkancı (38) da buraya kadar dayanabildi anlaşılan. Kendisine boşanma davası açan kocasından tam 2 trilyon lira tazminat istedi. Nazen Kalkancı güvenlik gerekçesiyle her gün başka bir tanıdığının yanında kalıyor şu sıralar. Günlerini oradan oraya kaçarak geçiren Nazen Kalkancı yaşadıklarını ve sıra dışı yaşamını anlattı. Sonuç: İnsanın kocası üfürükçü müfürükçü de olsa, kendisini cümle aleme rezil de etse bir kadını en çok yaralayan şey, bu durumda bile aldatılmakmış. Bu hikayeden de bunu çıkardık. Üfürükçü hocalar ve cinsel fantezileri, tabii ki çok heyecan verici bir konu. Öyleydi yani. Yoksa milletçe her gece televizyonun karşısına oturup çapkın ve sahte şeyh Ali Kalkancı'nın maceralarını izlemezdik, değil mi? Fadime Şahin döneminden söz ediyorum. Annem Nazan koymak istemiş de adımı nüfus memuru yanlış yazmış. Ne demek Nazen? Erzurumluyum. Dört kız, üç erkek kardeşim var. Babam çiftçiydi o zamanlar. Biz kızlar olarak ilkokulu okuduk. Göndermediler sonra. Çok tutucu bir ailem yoktu aslında. Gelenekler öyleydi yani. Yaşım biraz büyüyünce de istemeye başladılar. Ama ben Ali'yi (Kalkancı) beğendim. Nerelisiniz siz? Ne bileyim, sevdim işte. Yakışıklıydı. 16 yaşındaydım. Görücü geldiler. Başkaları da gelmişti ama o yakışıklıydı. Hem o zamanlar böyle değildi. Nesini beğendiniz? Böyle tutucu değildi yani. O da normal bir insandı. Öyle aşırı İslamcı filan değildi. Evlenince İstanbul'a gittik. Limon satıcılığı yapıyordu. Ailesinin yanında bir gecekonduda kalıyorduk. Yedi kardeşi ve annesiyle... Evimize ekmek getiremiyordu ama onu seviyordum. Nasıl değildi? Evlendikten dört yıl sonra. Dedim ya ben evlendiğimde Hasanpaşa'da el arabasıyla limon satıyordu. İçki içilen barda garsonluk da yaptı hatta. Namaz bile kılmayan bir insandı. İstanbul'da yeni arkadaşlar edindi. Onların etkisinde kalıyordu. Gittikçe daha tutucu olmaya başladı. Limoncu Ali ne oldu da "şeyh" ya da "Cinci Ali" oldu? Hayır. Kendisi istedi. Bana çarşaf giydirdi. Zaten o da sarık ve şalvarla dolaşmaya başlamıştı dört yılın sonunda. Bir gün "Ben dergah açacağım" dedi, Fatih'te bir dergah açtı. Yeni edindiği çevrelerden bağış yapanlar oluyormuş. Her gün işe gider gibi dergaha gitmeye başladı. Oraya gelen hastaları okuyordu. İyi etkileri de oluyordu. Mesela bir gün yüzü sivilceli bir lise öğrencisi geldi dergaha. Fadime Şahin'di gelen. Sivilceler iyileşti. Ama iyileşmeyenler de oluyordu. Dergahı açınca maddi durumumuz da düzelmeye başladı. Bu arada beş çocuğumuz olmuştu. Bir süre sonra Erenköy'de çok lüks bir eve yerleştirdi bizi. Zaten müritlerinden ha bire hediye evler, arabalar geliyordu. Bizim dergahtan uzakta olmamızı istiyordu. Meğer kadınlarla yaptıklarını öğrenmemem için uzaklaştırmış beni. Siz kendi isteğinizle mi örtündünüz? "Bildiğim 100 trilyon lirası var, daha fazla da olabilir" Şeyh olunca. Evlendiğimizde öyle değildi. Kendini şeyh ilan ettikten sonra kadın düşkünü oldu. Bazı geceler eve gelmemeye başladı. Zaten bizim karı-koca münasebetimiz de bitmişti artık. Ama o zaman şüphelenmiyordum. Cahillik işte. 1995'te kandırarak boşadı zaten beni. Seks düşkünlüğü ne zaman başladı? Bir gün noterden biriyle geldi, bana "Bunları imzalayacaksın" dedi. İmzaladım. Aradan zaman geçti, "Yürü adliyeye gidiyoruz" dedi. Gittik. Adliye girişinde bana "Şimdi tek kelimeyle beni boşayacaksın. Bana haciz gelecek. Seni boşayıp malları senin üstüne yapacağım. Malları kurtaracağız" dedi. İnandım. Ben safım ya yine de anlamıyorum ama meğer bu başkalarını bulmuş bile. Nasıl? Ooo çok sonra. Bu dergahtan kazandığı paralarla ticaret yapmaya karar verdi. Emire Ersoy diye biriyle ortak oldu. Ben yine şüphelenmedim. Ama sonra eve hiç gelmemeye başladı. Soruyorum, "Neredesin?" diye. "Çok çalışıyorum" diyor. Bir gün "Ben Emire'yle evlendim" dedi. Şok geçirdim. Ben ilk o zaman anladım bu adamı. Meğer dergaha gelen kadınlarla aldatıyormuş beni. Zaten Emire'yi de kandırmış. "Bizi peygamber nikahladı, benimle evlenmek zorundasın" demiş. Ben onunla beraber olan kadınlara kızmıyorum. Hepsi saf insanlar. Onları kandırmış, dini duygularını kullanmış. Ne zaman anladınız? Zaten o dönem o sizin bildiğiniz olaylar patladı. Sahte şeyhliği filan ortaya çıktı. Tutuklandı. Televizyonlarda, gazetelerde filan rezil oldu. Fadime Şahin de "Bana tecavüz etti" deyince Emire de bunu boşadı. Cezaevinden çıkınca beni aradı. "Evlenelim, çocuklarımız var, pişmanım" dedi. Yapacak bir şeyim yoktu. Geçinemiyordum. Mecburen kabul ettim. 2002'de ikinci kez evlendik. Bir yıl eve geldi. Ama sinirleri çok bozuktu. Televizyonda polis, jandarma filan görünce ne bulursa televizyona fırlatıyordu. Beni dövüyordu. Bir yıl sonra yine eve gelmemeye başladı. Arıyorum, "Mankenlerleyim. Ne yapacağım seni! Günde bir tane karı değiştiriyorum" diyor... Bunları söylerken cinsel içerikli argo sözcükler kullanıyor. Şimdi de Eyüp Adliyesi'nden bir hakimin avukat kızıyla imam nikahı kıymış. Onunla oturuyor. Onunla evlenmek için boşanmak istiyor zaten. Ben de 2 trilyon tazminat istedim. Sonra? Benim bildiğim 100 trilyon lira. Daha fazlası da olabilir. Mal varlığı ne kadar? Evet. Daha çok oradan gelen paralar. Esenyurt'ta bir kimya fabrikası, market zinciri, Harem'de restoranları, kuruyemişçisi, 30'a yakın şirketi, 50'ye yakın dairesi var şimdi. Arsaları filan... Bunları kardeşlerinin üstüne yaptı bana bir şey vermemek için. Hepsini mahkemeye sunacağız. Bütün bu paraları sadece üfürükçülükten mi kazandı? "O istiyor diye boşanacak değilim. Ben istersem boşanırım" Ya bu adamın uçtuğuna bile inanıyorlardı, ona mı inanmayacaklar! 80 yaşına da gelse adam, öyle şey olur mu? Namahrem kabul etmiyorlardı onu. Dergaha gelen kadınlar "Allah onun erkekliğini almış" diye inandırıldıklarından rahatça açılırlarmış, doğru mu? Aynı Levent Kırca skeçleri gibi, değil mi? Tabii insanların dini duygularını, "Ben hocayım, şeyhim" diyerek kullandı. Onlarla beraber olabilmek için yaptı bunu. Zaten onun için sevdiği kadın filan yoktu. Cinsellik de hayvani bir şeydi onun için. Öyle saçını okşayayım, güzel laf edeyim yok. İhtiyacını gidermek olarak bakıyordu. Bana yaklaşımı da öyleydi. Üfürükçü hoca ve cinsel fantezileri her zaman ilgi çekmiştir Türkiye'de. Gerçeklik payı da yok değil anlattıklarınıza bakılırsa... Benim bildiğim 15 kadın var. Bunlar sayabildiklerim. Bir de bilmediklerim var. Bugüne kadar kaç kişiyle aldattı sizi? Niye boşanayım? O istiyor diye boşanacak değilim. Ben istersem boşanırım. Bana bunları yaptı. Çok zor bir hayat geçirdim. Beni gazetelere çıkıp rezil etti. Şimdi o istiyor diye boşanacak mıyım? Peki, niye yine de boşanmıyorsunuz? "Günde 100-150 kişi gelirdi ziyaretine. Kirli çoraplarını alırlardı hikmeti vardır diye" Kendini "Ben peygamber soyundan geliyorum" diye ilan etti. Hatta peygamber torunu diye kartvizit bastırdı. Doğru değil. Ben evlendiğimde hiç öyle bir şey yoktu. Şeyh olmaya karar verdikten sonra kendini peygamberin torunu ilan etti! İnsanlar da buna inanınca adı yayıldı herhalde. Ben de bilmiyorum. Gittikçe arttı gelen giden. Günde 100-150 kişi gelirdi ziyaretine. Kirli çoraplarını, çamaşırlarını, eşyalarını alırlardı hikmeti vardır diye. Arabalarına kirli çorapları asanları biliyorum. Çok geniş çevresi vardı, doğru. Savcılar, hakimler, siyasetçiler, sanatçılar, işadamları, her yerde tanıdığı vardı. Şimdi o insanların da adını vermek istemiyorum. Çok ünlü siyasetçilerin, sanatçıların, işadamlarının adı geçmişti bir dönem kocanıza geldikleri yönünde. Bazıları inkar etti. Böyle bir çevreyi nasıl yaptı kocanız? Her gün başka bir yakınımda. Çünkü ölüm tehditleri alıyorum. Parayı alırsam, çocukları yanıma alacağım, ev tutacağım, onları okutacağım. Kızlarıma da diyorum, "Benim yaşadıklarımı yaşamamak için cahil olmayın, okuyun" diye. Şimdi çocuklar 10, 11, 16, 18 ve 19 yaşlarında. Babalarına karşı hiçbir sevgileri yok. Çünkü babaları onlar büyürken hiç evde değildi. Sadece para gönderiyordu. Nerede kalıyorsunuz şu an? Onların bir kısmı akrabam. Ama profesyonel koruma da vardı. Onlar avukatımın korumaları. Zaten daha önce çok avukata gittim ama can güvenliği nedeniyle davamı almadılar. Mahkemeye yedi korumayla gittiniz. Koruma tutacak parayı nereden buldunuz?