Pazar Potada iyi, sahada zayıfız!

Potada iyi, sahada zayıfız!

18.11.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yurtdışında basketbol elçilerimiz harikalar yaratıyor, futbol elçilerimiz ise hayal kırıklığı... Milli takımda başarılı olan lejyonerler neden kendi takımlarında kadroya giremiyorlar?

Potada iyi, sahada zayıfız

Yurtdışına transfer olan Türk sporcuların karnesi:
Potada iyi, sahada zayıfız!

Yurtdışında basketbol elçilerimiz harikalar yaratıyor, futbol elçilerimiz ise hayal kırıklığı... Milli takımda başarılı olan lejyonerler neden kendi takımlarında kadroya giremiyorlar?

TUBA AKYOL

Tam 47 yıl sonra A Milli Futbol Takımı Ali Sami Yen’de tarih yazdı. Avusturya’yı 5-0 yenen millilerin bir golünü Hakan Şükür attı. İki de gol pası veren Şükür, bir süredir İtalyan takımı Inter’de saha kenarında oturmasına rağmen formunu koruduğunu kanıtladı. Peki ama Hakan Şükür neden Inter’de kadroya bile giremiyor? Inter’e transfer olan diğer Türk futbolculardan Emre Belözoğlu da bir süredir yeşil sahalarda top koşturamıyor. Zaman zaman kadroya girmeyi başaran Okan Buruk ise kendisinden beklenen performansı -nedense- İtalya’da gösteremiyor.
Türkiye’de tartışılmaz başarılara imza atan teknik direktör Fatih Terim de İtalya’da hüsrana uğradı. Terim son iki yıldır İtalya’da olmasına rağmen henüz aynı takımla bir sezonu bile tamamlayamadı. İtalya’da futbolcularımız adına bir uğursuzluk mu söz konusu? Peki büyük umutlarla İspanyol takımı Mallorca’ya giden Fatih Akyel’in kadro dışı kalmasını nasıl açıklayacağız? Geçen sezon Real Sociedad’a transfer olan Arif Erdem ve Las Palmas’a giden Oktay Derelioğlu’nun kaderleri aynıydı: Türkiye’ye dönüş.
Yurtdışına transfer olan futbolcuların durumu pek de iç açıcı değil ama basketbolcularımız gittikleri ülkelerde adeta yıldızlaşıyor. İtalya’nın zorlu basketbol liginde, Siena’nın koçu Ergin Ataman bu sezon 9 maçta 9 galibiyet kazandırdı takımına. Fatih Terim’e "İmparator" lakabını biraz erken veren İtalyan basını Ataman’ı "Küçük imparator" diye anıyor şimdi.
NBA’de oynayan Hidayet, Maccabi Tel Aviv’deki Hüseyin, Yunanistan’ın Panathinaikos takımında forma giyen İbrahim Kutluay... CSKA Moskova’da görev alan Mirsad Türkcan geçtiğimiz günlerde Avrupa Ligi’nin "En Değerli Oyuncu"su klasmanında üst sıraya yükseldi. Basketbolcularımız yurtdışında başarıdan başarıya koşuyor.
Neden yurtdışına transfer olan futbolcular saha kenarında oturuyor da, basketbolcular gittikleri ülkelerde yıldızlaşıyorlar?

HINCAL ULUÇ (Sabah Gazetesi Yazarı)
"Futbolcunun değeri antrenörün kafasının içindeki kadardır"
Basketbolcular başarılı, futbolcular başarısız" fikrine katılmıyorum. Basketbol futbola göre daha istatistiksel bir oyun ve rakamsal olarak -sayı, asist, top çalma, top kaybı, ribaund- gibi ortaya daha iyi konabildiği için bir oyuncunun değeri daha kolay hesaplanıyor. Futbolda böyle bir şans yok. Örneğin, Hidayet’in performansı 10 üzerinden 8 olabilir ama Emre Belözoğlu’nun değeri, teknik direktörün kafasındaki değerdir. Bana sorarsanız Emre’nin ve Hakan Şükür’ün dünya üzerinde oynayamayacağı takım yok. Ama aradıkları oyun düzenini bulamadıkları için Inter’de oynayamıyorlar. Inter antrenörü Emre gibi bir deha yerine çok koşan birini oynatmak istiyorsa ona forma vermez. Yani futbolda hocanın beynindeki düşünceler basketbola göre çok daha izafidir. Şöyle yan faktörleri göz ardı etmiyorum: Dilini iyi bildiğin, havaya iyi girdiğin bir ortamda kendine güvenin gelir, toprağa daha sağlam basarsın. Ama bu yan faktörler Hidayet’i yüzde 5 etkilerse, Emre’yi yüzde 85 etkiler.

AYDIN ÖRS (Basketbol A Milli Takımı Antrenörü)
"Oyuncu ile takımın kimyası tutmalı"
Yurtdışına giden futbolcular başarısız, basketbolcular başarılı gibi bir genelleme yapmamak gerek. Üstelik futbolcularla ilgili yorum yapma hakkını kendimde görmüyorum. Ben önemli olan oyuncunun uyumlu oynayabileceği bir takıma gitmesi diye düşünüyorum. Performansını ortaya koyabileceği bir ortam bulması, takımın kimyasının o oyuncuya uygun olması çok önemli. Mirsad mesela, çok iyi bir oyuncu ama NBA’de performansını tam olarak ortaya koyabileceği bir ortam bulamadı. Şimdi CSKA Moskova’da çok başarılı ama. Hidayet kendisine çok uygun bir takım buldu. Belki yanlış bir takımda olsaydı bugünkü performansını ortaya koyamazdı.
Hüseyin artık fazla dakika alamıyor Maccabi’de. Çünkü Hüseyin’in oynadığı pozisyonda Maccabi’de çok önemli bir oyuncu var. Bu da Hüseyin’in dakikasını azalıyor. Başarıda bu tür etkenler rol oynuyor. Futbolcular için de bir genelleme yaparsak onlar içinde aynı şey söz konusu. Buradan giden oyuncuların çok kaliteli olduğunu biliyorum ama bu bir ortam meselesi. Gittiklerin takımda var olan kadro, onlarla aynı görevde oynayan diğer futbolcuların kalitesi... Bunlar çok önemli faktörler.
Saha dışındaki sosyal ortam da bir faktördür tabii ama bu, çok da önemli değil. ABD’de sosyal ortam kötüydü, Rusya’da iyi diye mi Mirsad şimdi daha başarılı?

NECİL ÜLGEN (Milliyet Spor Müdürü)
"Basketbolcu araştırılıyor, futbolcu pazarlanıyor"
Yurtdışında mücadele eden basketbolcularımızın futbolcularımızdan daha başarılı olmasının ilk sebebi birinin araştırılarak, diğerinin pazarlanarak kulüp bulmasından kaynaklanıyor. Basketbolda Avrupa ikincisiyiz, futbolda ilk sekiz arasına henüz girdik. Hidayet, İbrahim, Hüseyin, Mirsad gibi oyuncularımızın hepsi hem oynadıkları pozisyonlarının en iyileri arasında, hem de dil problemleri neredeyse hiç yok. Futbolda bir lobi problemi var, basketbolda yok. Arjantinli teknik adam Cuper, Inter’de Emre yerine ülkesinden daha kalitesiz oyuncuları oynatmayı tercih edebiliyor. Yıldıray’ın Leverkusen’de dakika kaçırmadan oynamasının ardında yatan gerçek, Yıldıray’ın altyapı eğitimini Almanya’da alması, dil bilmesi ve kompleks yaşamaması. Futbolcularımız da ileride başarılı olacak. Daha sosyal, bilgili ve güçlü oldukları zaman.

MUSTAFA DENİZLİ (Fenerbahçe Teknik Direktörü)
"Futbolcu yurtdışında buradaki ilgiyi bulamıyor"
Basketbol ile futbol sporcularının aynı sosyal yaşamın içinden geldiğini söylemek çok doğru olmaz. Bu bir etken olabilir. Bir de Türkiye’de futbolcu olmak yurtdışında futbolcu olmaktan daha rahat. Çünkü futbol Türkiye’de gündemi belirleyen bir spor dalı. Belki bu büyük ilgiyi yurtdışında bulamamak futbolcuları olumsuz etkiliyor olabilir.
Futbolcuların yurtdışında hak ettikleri başarıya ulaşamamalarının nedenlerinden biri de Türkiye’yi kafamızın içinden atamıyor olmamız. Yurtdışında da Türkiye’nin televizyonları izleniyor, gazeteleri takip ediliyor. Bu da uyum sağlamayı geciktiriyor, konsantrasyonu azaltıyor.
Dil bilmemek de bir etken. O zaman yalnızlık hissine kapılıyorsunuz. Bu his de otomatikman başarıyı asgariye iniyor.
Başarılı olan futbolcularımız da var tabii. Kişiye göre değişiyor.

BİLGİN GÖKBERK (Milliyet Spor Yazarı)
"Futbolcular yurtdışında şarkıcı, ocakbaşı, abicim üçgenini kuramıyorlar"
Futbolcuların yurtdışında başarılı olamamasının nedeni arkadaş faktörü bence. Bir üçgen var futbolcuların tarafında: Türkücü-şarkıcı, ocakbaşı ve abicim üçgeni... Sosyal altyapı iyi olduğu için basketbolda böyle değil.
Burada çok büyük ilgi gören futbolcular yurtdışına gidince aniden geri plana düşüyor. Mesela İtalya’ya giden bir futbolcunun İtalya’da Eros Ramazotti ile arkadaş olması, bir de VJ bulması gerekiyor ki orada da Türkiye’deki düzenini kursun. Ama Türkiye’deki gibi ilgi görmüyorlar dışarıda. Basketbolda ise tam tersi. Basketbolcular yurtdışında büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Bu yüzden daha kolay uyum sağlıyor.

İSMET BADEM (Fanatik Basket Yazı İşleri Müdürü)
"Futbolcular yurtdışında komün halinde yaşıyor"
Yurtdışına giden basketbolcular lisanları, kültürleri, altyapıları ile zihinsel ve fiziksel gelişimini tamamlamış oluyor. İbrahim Kutluay, Yunanistan’da dönerci aramıyor, oranın özel yemeklerini, oradaki en popüler oyuncularla beraber yiyor. Ama futbolcular yurtdışında da kendi aralarında komün halinde görüşüyorlar.
Basketbol ve futbol takım oyunudur. Başarı için takım ruhunu taşımak şart. Fatih Terim takım oyunu diye konferans verip para kazanıyor ama asla takım oyunu oynamıyor.

YİĞİTER ULUĞ (Radikal Spor Editörü)
"Hakan Şükür lahmacunu özlüyor, Hidayet’e telefon konuşması yetiyor"
Gurbete çıkan basketbolcular, uyum sorununu futbolculara oranla daha kolay atlatıyor. Ne de olsa basketbol daha şehirli, orta sınıfa ait ve çoğunlukla mahalle arasında değil, okullarda yaygın bir spor. Basketbol oynayanlar da bu nedenle, farklı kültürlere ayak uydurmaya daha yatkın. Elbette onlar da Turkiye’de bıraktıkları ailelerini, arkadaşlarını ya da yemekleri özlüyor ama futbolcular kadar koyu bir hasretin içine düştüklerini söyleyemeyiz. Sözgelimi, Hakan Şükür ilk İtalya macerasında İstanbul’dan kendisini ziyarete gelen arkadaşlarına lahmacun ve seccade sipariş etmişti. Oysa bir yılı aşkın süredir Amerika’da yaşayan Hidayet Türkoğlu’nun özlemini yansıtan tek şey, anne ve babasıyla yaptığı uzun telefon konuşmaları...




PAZAR