Şarap dünyası kıpır kıpır...

Uzan ailesine ait yeni el konulan çok nadir 300 şişe şarap ve içki için, aralık ayında yine Antik A.Ş.de bir müzayede yapılacak...Uzanlara ait 4 bin şişe şarabın 2 trilyon liraya müzayedeyle satışının yankıları hâlâ sürüyor, şarap meraklıları aralarında bu artırmayı konuşmaya devam ediyor. Türkiyede üst düzey şaraplara büyük bir ilginin olabileceğini kanıtlayan müzayedenin ardından, şarapların fiyatları en çok ilgi çeken konu... 225 katılımcının büyük bir yarış sergilediği artırmada, Türkiyede dünyanın en değerli şarabı zannedilen Petruslerde aşırı bir rekabetin olduğu ve fiyatların bazı rekoltelerde dünya ölçeklerinin üzerine çıktığı doğru. Ancak şarap dünyasının gerçek kralı olan, "Şarapların kralı, kralların şarabı" diye anılan Romanee-Contilerde ve aynı üreticiye ait, Romanee-Contiye yakın değerdeki La Tachelarda yarış olmadı, bu olağanüstü nadir şaraplar açılış fiyatlarına gitti. Keza Dom Perignonlara hücum olurken, ondan daha değerli Krug şampanyaları hemen hiç ilgi görmedi, taban fiyatlarına gitti. Asırlık konyaklar ve en iyi rekoltelerin Porto şarapları da çok uygun fiyatlara alınabildi.Müzayede, kendilerini şarap meraklısı ilan eden birçok kişinin, gerçekte bir şarap meraklısının en çok yapması gereken şeyi yapmadığını, okumadığını gösterdi. Okumadıkları için de, bazı kişiler yeni rekoltesi 200 dolardan başlayan fiyatlarla satılan Château Margauxnun "ikinci şarabı" olan 50 dolarlık Pavillon Margauxya Château Margaux fiyatı ödediler! Petrusler kapışılırken, müzayedelerde ondan daha pahalıya bile alıcı bulabilen Le Pin şarapları açılış fiyatlarına yakın satıldı.Müzayede, şimdiye dek şarap konusunu ihmal eden servis sektörümüzü de kamçıladı. Nitekim Etilerdeki Sunset Restaurant, bazı beş yıldızlı oteller ve lüks içki satan mağazalar buradan yüklü miktarda şarap aldı. Bu şaraplar müşterilere açılarak servis edilecek, mağazalarda teşhir edilecek ve birçok kişiyi imrendirerek ağzının suyunu akıtacak...Bu arada artırmayı kaçıranlara bir de sürpriz haber: Bu müzayededen kısa bir süre önce Uzan ailesine ait yeni şarap ve içkiler ele geçirildi ve onlar için de aralık ayında, TMSF tarafından yine Antik A.Ş.de bir müzayede düzenlenecek. Sayıları 300e yaklaşan bu şarap ve içkiler arasında yine Romanee-Contiler, La Tachelar, Chateau dYquemler, Chateau Latourlar bulunuyor. Geçen müzayedenin sadece trilyonerler arası bir yarış olacağını sanıp çok uygun fiyatlı şarapları kaçıran meraklılara şimdiden duyurulur... Uzan hazinesine ikinci müzayede! Onun için "İtalyanın en iyi saklanan sırrı" diyorlar. Zira "buruk şarap" anlamına gelen Amarone, bırakın dünyayı, İtalyada bile az tanınıyor, az bulunuyor. Normalde hafif, iddiasız ve meyvemsi kırmızılar çıkaran Veneto bölgesine ait bir spesiyalite Amarone. Hafif içimli Valpolicella şarabının üretildiği yerel üzümlerin bir kısmı, bağbozumundan sonra salkımlar halinde sıcak hava dolaşımlı odalarda hasır tablalara konuyor. Ve uzun bir sürenin sonunda, neredeyse tamamen kurumuş bu üzümlerden bir şarap yapılıyor. Suyu gitmiş üzümlerde tanenler, şaraba lezzet veren polifenoller ve şeker yoğunlaşmış oluyor. Ancak bu denli şekerli üzümlerden yapıldığı halde, tatlı bir şarap değil Amarone. İyi bir Amarone, gençken siyah kiraz, vişne, kuru üzüm, meyankökü ve acıbademi andıran koku ve tatlara sahipken, yıllandıkça bu koku ve tatlar deri, tütün, baharat gibi bukelere dönüşüyor.Amaronenin başını çektiği bir dizi şarabının tanıtımı için İstanbula gelen Grandi Vini ihracat grubunun başkanı Antonio Zaccheo, Amarone için "Bu bir meditasyon şarabıdır" ifadesini kullandı. "Evinizin en rahat koltuğuna kurulur, en sevdiğiniz CDlerden birini müzik setine koyar; puro, pipo, çikolata ya da çerezler eşliğinde ağır ağır, yudum yudum içersiniz..." Grandi Vininin Sharap Limited tarafından Türkiyeye getirilen şarapları arasında güçlü stil bir Pinot Grigio olan Pighin ile Zaccheonun kendi şaraphanesinin ürünü olan Carpineto markalı Chianti şarapları da dikkat çekiyor. Efsane kırmızı Amarone... Geçtiğimiz haftanın şarapla ilgili bir diğer etkinliği, Harbiyedeki Lütfi Kırdar Kongre Merkezinin hemen altındaki Boğaziçi Borsa Restaurantda düzenlenen bir tadım yemeğiydi. Denizlinin Güney ilçesinden dünyaya açılan Pamukkale Şarapları, yeni ürünlerini tanıttı. Pamukkalenin Türk ve Fransız üzümlerinin harmanından yapılan Trio serilerinin tadımı yapıldıktan sonra, Borsada yaz başındaki NATO Zirvesinde dünya liderlerine verilen yemeğin aynısı sunuldu ve diğer Pamukkale Şarapları da bu yemeklerle yudumlandı. Triolar rahat içimli ve 8 milyon liralar civarındaki uygun fiyatlarıyla, günlük tüketime çok uygun şaraplar. Pamukkalenin Anfora serisi altında toplanan, lüks görünümlü şişelerdeki üzüm isimli şarapları ise daha üstünler... Gerçi onların da fiyatları 12-14 milyon lira civarında ama, kalite-fiyat dengesi açısından bakıldığında bazıları ucuz bile kalıyor. Nitekim Borsanın ıspanak yatağında sunulan levreğiyle çok iyi giden Chardonnay, adeta bir Fransız Chablisi gibi, körpe ve narenciyemsi bir şaraptı. Türkiyenin ilk Şirazı olan bu üzümün ismini taşıyan Anfora, bu üçüncü rekoltesinde daha olgun, daha iyiydi ve kuzuyla çok iyi gitti. Baharatsı lezzetleri sevenlerin bayılabilecekleri bir şaraptı. Anfora Cabernet Sauvignon ise, peynir tabağıyla kendini gösterdi. Bu da yıllanma potansiyeli daha yüksek, daha güçlü ve zengin bir şarap. Finaldeki hurmalı incir tatlısı ile de yeni çıkan 35lik şişedeki Zarif iyi bir uyum sağladı.Pamukkale Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Tokat çıtayı hayli yükseğe çıkarmış. "İki-üç yıl içerisinde Fransız şaraplarını yakalayan bir kaliteye ulaşmayı hedefliyoruz" dedi. Ve bir de projesini açıkladı: "Güneyde 250 dönüm bağ aldık, Fransız kökenli Cabernet, Merlot, Sauvignon Blanc gibi soylu üzümleri dikmeye başladık. Bu bağların içinde bir de tesis kuracağız, bağın şarabını orada, özel olarak işleyeceğiz. Fransızların şato sistemini Türkiyeye uyarlayacağız..." myalcin@turk.net Pamukkaleden yeni ürünler