26.09.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Birkaç yıl önce, New Yorkta yapılan bir şarap müzayedesine katılan "sonradan görme" bir İrlandalı trilyoner, astronomik fiyatlar ödeyip dünyada sadece iki şişesi kalmış çok eski ve nadir bir Bordo şarabını satın almış. Ve müzayedenin akşamı, kaldığı beş yıldızlı otelin restoranında, yakın dostlarına bir ziyafet vermiş. Yine güzel şarapların içildiği ziyafetin sonuna doğru, restoranın someliyesini yanına çağırmış. Ve herkesin duyabileceği yüksek bir sesle şu soruyu sormuş:- Diyelim ki dünyada sadece iki şişe kalmış şarabın iki şişesi de şu an elimde. Bunlardan birini açıp içersem, ötekinin durumu ne olur?- Tabii ki tek kalan şişeye asla paha biçilemez efendim...- O halde önümde duran şu iki şişeden birini aç da içelim...Tabii bu diyalog şahitler huzurunda olduğu ve gazetelere de yansıdığı için, İrlandalı zengin aynı müzayede evinin bir sonraki artırmasında, tek kalan şarabı, aldığı iki şişenin toplam fiyatının da üstüne satmış... Dünyanın en nadir şarabını içmiş ve ikram etmiş olmakla gazetelerde adından bol bol söz edilmesi de yanına kâr kalmış! Evinde kav oluşturmak isteyenlere püf noktaları Yıllanmış şaraplara merak duyanların dünyası, böyle renkli olaylarla dolu. Zaten çoğu kez, şarabın tadı kadar bu tür hikaye ve dedikodularla örülü hafif mistik bir dünya insanları cezbediyor. Meraklılar müzayede kataloglarına abone oluyor, fiyatları izliyor, borsa yatırımcıları gibi rakamlar içinde boğularak kavlarının değerlerini sık sık tespit etmeye çalışıyor. Bu arada şarap basını ve yazarları da ilgiyle izleniyor, hatta yurtdışı gezilerinde bile ne yapıp yapıp yol şarap bölgelerine düşürülüyor. Bu şarapların meraklıları, üst düzey şatoların sahiplerince de "velinimet" olarak görüldüklerinden, en iyi şekilde ağırlanıyor. Bir yıllanmış şarap koleksiyoneri için, Fransada mesela bir Bordo, bir Paristen daha çekici oluyor. İtalyada herkes Romaya, Venedike giderken, eski şarap koleksiyoneri Barolo köyündeki üreticileri gezmek için Piemonte sırtlarında dağ yollarını tırmanıyor.İşte bu renkli hobinin Türkiyede de meraklılarının çoğalacağı günlerdeyiz. Bu satırları okuduğunuz saatlerde Antik A.Ş.de yapılan Uzan şaraplarının müzayedesi, dünya çapındaki zengin toplamıyla, bırakın Türkiyedeki şarap meraklılarının, dünyanın dört bir yanındaki koleksiyonerlerin bile kalp atışlarını hızlandırıyor. Şarap dünyasında hikaye ve dedikodu bol Yine de gerçek şu ki, şarap sevgisi Türkiyede zengin sınıftan çok, ortanın biraz üzerinde gelirli bir aydın kesimin tutkusu. Şaraba entelektüel bir açıdan yaklaşıp onun inceliklerini keşfetmeye zaman ayıranlar, daha çok orta-üst sınıf mensupları. Onlar için de Romanee-Contiler, Mouton-Rothschildler milyarlık fiyatlarıyla uzak birer hayal gibiler.Oysa evinde bir kav oluşturmak, şarap yıllandırmak, farklı rekoltelerin tatlarıyla ilgili söyleşiler yapmak, meraklılar arasında kavdan kava şarap değiş tokuş etmek, müdavimi olduğu restorana kendi eskittiği şarabı götürüp "açma parası" karşılığında onu içmek ve bu gibi yollarla olgun şarapların dünyasından haz almak mümkün.Sınırlı bütçesi olanlar, yandaki listede yer alan yerli şarapları kasa bazında alıp, 5 ila 10 yıl rahatlıkla yıllandırabilir, belirli aralıklarla birer şişesini açıp değişimlerini fark edebilir, uygun koşullarda saklayıp servisini de itinayla yaptıklarında çok büyük keyifler alabilirler.Bunun için ilk şart, eviniz serin ve nemli bir bodrum katı olan bir villa değilse, apartmanda oturuyorsanız, bir kav dolabı edinmek. Miele, Electrolux, Eurocave ve Subzero gibi firmaların 200 şişeye kadar şarap alan ithal kav dolapları, 1000 euroyu aşan fiyatlarıyla pek ucuz değil ama şarapları titreştirmeyecek ve sıcaklığı sabit tutacak özel soğutma sistemi için ne yazık ki başka alternatif yok. Böyle bir kav dolabı edindikten sonra, sıra içini doldurmaya geliyor. Başlangıç için, hiçbirinin şişesi 30 milyon lirayı bile bulmayan yandaki önerilerimizi tercih edebilirsiniz... Hemen bir kav dolabı edinin Doluca Karma Cabernet Sauvignon-Öküzgözü 2000: Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış belki de en güzel Türk şarabı. Bir "Grand Cru" Bordo şarabının derinliği ve zenginliğinde, 10 yıl rahatça bekletilebilir. Sarafin Cabernet Sauvignon 2001: İyi bir Kaliforniya Cabernetsi gibi. Gövdeli, 14 derece alkollü, çok yoğun ve dolgun. 10 yıl eskitilebilir. Kavaklıdere Boğazkere 1997: Piyasada kalmadı ama firmanın internet sitesinden temin edilebiliyor. Güçlü tanenleri en az 10 yıl daha bekleyebileceğinin işaretini veriyor. O kadar tanenli ve buruk ki, bugün içim için çok erken. Kavaklıdere Narince 1999: Yıllanmaya en uygun beyaz şarabımız. Dolgun bir gövdeye sahip, üzüm çeşiti de yıllandıkça buke oluşturan bir çeşit. 5-10 yıl arasında içilebilir. Gülor Sangiovese-Montepulciano 2001: İtalyan kökenli üzümlerden, güçlü ve zengin bir kupaj. 5 yıl civarında eskitilebilir. Diren Dörtnal Selection 1995: Çok güzel yıllanmış bir Narince şarabı. Daha birkaç yıl bekleyebilir. Yağlı, dolgun, damakta kalıcı ve uzun... Cankara Boğazkere 2002: Çok sağlam yapılı bir Boğazkere. Bugün için içimi sert, en az 5 yıl beklemeli. Fiyatları 30 milyonu geçmeyen yıllanabilecek Türk şarapları