10.10.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
24. günden selam dostlar! Dün akşam itibarıyla Mezopotamya’nın 2. ebeveyni Dicle Nehri’ni ve ihtişamını yine gün batımında görerek Suriye sınır boyundan, Irak sınır boyuna girdik. Düzlükler bitti, artık dağlardayız. Dün Uludere’ye gece vardığımızdan çevre güzelliklerini göremediğime hayıflanmıştım. Bugün ziyadesiyle doydum bu akıl almaz muhteşem coğrafyaya.
Sabah Uludere’de Ağaoğlu restoranın sahibiyle sohbet eşliğinde kahvaltımızı ettik. Ardından benzin almak için istasyona girdik. Baba ve 4 oğlu çalışıyor istasyonda. Çay ikramları, sohbet, foto çekimi yaptık ve akan sudan şişelerimizi buz gibi suyla doldurup yola koyulduk. Yollarda hiç düzlük yok; hep viraj, tırmanma, inme, göz alabildiğine yüksek dağlar ve yolun yanında hep bir dere, ırmak sürdük de sürdük. Bol foto molası ve kontrol noktaları. Jandarmamız ve ordumuz bölgeyi ciddi kontrol altına almışlar. Yöre halkının da dediği, “Buraların o eski hali geride kaldı” söylemi sanırım gerçekten doğru. Neredeyse her tepede, yol kenarlarında, askerî gözetleme istasyonları var. Tüm giriş çıkışlarda da kontrol. O tarif edilmesi gerçekten zor sarp dağların arasında sürerken en ufak bir tedirginlik hissetmedik. Yolun epey bir kısmı Irak sınırıyla paralel gidiyor. Arada bir derecik var hepsi o. Gerçi karşı taraf da sarp dağlar. Yerleşim yeri görmedim. İnsanı ise çok sıcakkanlı ve misafirperver.
Hakkâri’den Yüksekova’ya
Derken Hakkâri’ye vardık. Çok ama çok ilginç bir şehir! “Hakkâri” tabelasını gördüğümde daha şehirden iz yoktu. Dağın köşesini dönüp tırmanmaya başlayınca tepelerde şehir görünmeye başladı. Düzenli ve bakımlı bir şehir Hakkâri, manzarası sarp dağlar, dağların tepesinde buzullar... Çok beğendim. Doğu’nun şehirleri gezisine çıktığımda en az bir 4 günü var diye düşünüyorum.
Şehrin girişinde bizi Hakkâri Motosiklet Kulübü (Instagram: hakkari_motosiklet_kulubu) Başkanı sevgili Ahmet Sönmez ve beş kulüp üyesi arkadaşımız karşıladı. Küçük bir şehir turu, yemek, çay ve bol sohbetin ardından yine kulübün üyesi üç arkadaşımız bize eşlik ederek Yüksekova yoluna çıktık.
İstikamet Van
Yüksekova’da kulüp üyesi sevgili Fatih Taşpınar’ın (Instagram: Fatih Taspinar) evine misafir olduk. Fatih kardeşimizin “Sakin Süren” adlı bir YouTube kanalı da var. Belki oradan tanırsınız. On kişi kadar toplandık. Leziz lahmacunların ardından tükenmeyen çay faslına geçtik. Hakkâri Motosiklet Kulübü’nün kapıları tüm iki teker sevdalılarına açık.
Gelelim Yüksekova’ya. Şu kadarını söylemek isterim; 1900 metre rakımda kurulu Hakkâri’nin üç önemli ilçesinden biri. 6 ay eksi 40 derece kar altında, dümdüz bir alanda kurulu, temmuz havası limonata gibi... Yarın göreceğiz bakalım! Yarın sabah kulüp üyesi dostlarla Esendere Sınır Kapısı’na süreceğiz. Sonra istikamet Van... Çıt yok dışarılarda. Bu akşam güzel bir uyku beni bekler.
Kapalı terasta uyku
25. günde Tatvan’dan sevgiler. Bugün 380 küsur kilometre yol kat etmişim. Son üç gündür geç yattığımdan bugün biraz uyku hali hâkim, yorgunluk var. Hakkâri Motosiklet Kulübü bizi gerçekten olağanüstü ağırladı. Hele hele Fatih kardeşim resmen pervane oldu. Akşamı Fatih’in evinde geçirdik. Bana başköşeyi, yani üstü kapalı terası verdi. Sabaha karşı 03.00’te yazma çizme işim bitti ve yorgan altında 1900 rakımda açık havada uyudum. Ancak sabah güneş beni saat 06.00’da uyandırdı. Biraz debelendim ve 07.30’da kalktım. Hep birlikte toparlandık ve binbir çeşitten oluşan kahvaltımızı edeceğimiz mekâna gittik. Oradayken kulüp üyesi arkadaşlarımız bize dâhil oldu ve nihayetinde hep birlikte Esendere Sınır Kapısı’na gittik. Zamanında binlerce kişinin ticaret amaçlı kullandığı kapıda görevliler hariç kimseler yoktu. Sonrasında ekip bize Bağışlı beldesindeki yol ayrımına kadar eşlik etti. Orada bir çay molası verip ardından içten bir vedalaşmayla ayrıldık.
Döne döne yol aldık
Tolunay ve ben Van’a doğru sürmeye başladık. Gün en düşük 1565 en yüksek 2745 metre rakım arasında geçerken 30’lar virajları dâhil döne döne yol aldık. Doğanın güzelliği, platoların zenginliği diye devam etmeyeceğim. Zira gerçekten kelimeler yetersiz kalıyor. Bu arada hava 40, 36, 30, 28 derece gibi değişkenlik göstermeye başladı. O kâbus sıcaklar kendini limonata gibi bir havaya teslim etmeye başladı. Ta ki Van Gölü kıyılarına kadar. Hoş geldin rutubetli hava!
Yol arkadaşım Tolunay’la Van-Bitlis sapağında ayrıldık. Yolun açık olsun canım kardeşim. Sözleştiğimiz gibi ilk fırsatta yine birlikte düşeriz yollara.
Güneş batarken kıyı kıyı Tatvan’a doğru sürerken telefonum çaldı. Hakkâri Motosiklet Kulübü Başkanı sevgili Ahmet Sönmez beni Akdamar iskelesi bölgesini geçerken görmüş. Dünya gerçekten küçük. Hele hele motosiklet dünyası daha da küçük!
Tatvan’da önceden rezervasyon yaptırdığım Karaman Otel’e geldim. Eşyamı daha indirmeden otelin sahibi Ali Bey beni çay içmeye davet etti. Hoş sohbetin ardından yemek yemeye gittim ve nihayetinde odama yerleştim. Otel ve odalar güzel, motosiklet tam resepsiyonun önünde park edilebiliyor. Tek kusuru klima olmaması. Yarın Van Gölü gezisi diyelim! Kendinize iyi bakın.