Pazar‘Uyuşturucunun zararlarını kimse okumaz, ünlüleri okurlar’

‘Uyuşturucunun zararlarını kimse okumaz, ünlüleri okurlar’

17.04.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Pembe kapaklı bir kitap... Üzerinde Tarkan, Niran Ünsal ve Peker Açıkalın’ın Emniyet’te çekilmiş fotoğrafları var. Sanki bir film afişi gibi."Kitapta adının olduğunu duyup engellemeye çalışanlar oldu mu?" diye sorduk. "Rüşvet teklif eden de oldu, tehdit eden de" diye cevap verdiler.

‘Uyuşturucunun zararlarını kimse okumaz, ünlüleri okurlar’

Kitabın içi de sanki ‘80’lerin Türk filmi senaryolarından biri. Hani Banu Alkan’lı, Faruk Peker’li, uyuşturucu batağındaki insanlarını anlatan filmlerden... Ama Emrullah Erdinç ile Önder Şuşoğlu’nun birlikte yazdıkları “Etiler Koğuşu 2”nin kapağı da içeriği de gerçek.
Erdinç ATV’nin, Şuşoğlu ise Akşam gazetesinin polis-adliye muhabirleri. Yıllardır da bu meslekteler. Basının en çetrefil, insanın sınırlarını en çok zorlayan alanında görev yapıyorlar. Gördükleri hep “ibretlik”. İlk kez 2004’te yayımladılar ibret öykülerini içeren “Etiler Koğuşu”nu. Bu ikinci kitap.
İçlerinde kimi çok ünlü, kimi ise henüz o “mertebeye” ulaşamamış kişilerin uyuşturucu operasyonlarına dair bilgiler var. Polis tarafından nasıl takibe alındıkları, yakalanışları, telefon dökümleri ve ifadeleri... Çoğu yazılı ve görsel basında daha önce yayımlanmış haberler ama kitap başka şey... Etki alanı ve kalıcılığı farklı.
Emrullah Erdinç ve Önder Şuşoğlu uyuşturucuyla mücadele konusunda bir adım olarak gördükleri kitaplarındaki ibret öykülerinin caydırıcılığını savunuyorlar. “Ünlüyse kendine dikkat edecek” diyorlar. Ama bir yandan da “Peker Açıkalın’ın geçirdiği kalp krizinde kitabın etkisi olabilir mi?” diye endişeleniyorlar.

* Neden böyle bir kitap yazdınız?

Önder Şuşoğlu: Biz Emrullah’la birlikte yıllardır Emniyet Müdürlüğü’nde, Narkotik Şube’de çalışıyoruz. Çok krizler, genç ölümler gördük. Çok dramlara şahit olduk. Hep derdim ki, uyuşturucuyla ilgili bir kitap yazayım. Emrullah’la da paylaşırdık, derdi ki “Abi yazalım da kim okuyacak?” Doğru. Başına gelmedikçe kimse okumaz. Magazin dünyasındaki insanların da haberleri geliyor önümüze, “Onları yazarsak herkes merak eder” dedik.

* Haklı da çıktınız sanırım.

Önder Ş.: Biz meraklı milletiz. Ben sekiz tane kitap yazdım, hiçbiri bu kadar satmadı. Sinagog ve HSBC patlamalarını anlatan “Sarı Duman” diye bir kitap yazdım, kimse fark etmedi bile. Uyuşturucunun zararları diye kitap yazsaydık onu da kimse okumazdı.

Emrullah Erdinç: Türk toplumu gözetlemeyi seviyor. O yüzden burada ünlülerin hayatlarıyla birlikte uyuşturucunun zararlarını yazınca okunuyor. Kitabın önsözünde de belirttiğimiz bir şey var. Bazı ünlüler farkında olmadan uyuşturucunun reklamını yapmış pozisyondaydı.

* Nasıl oluyor bu?

Emrullah E.: James Dean’i örnek vermiştim ben; bir duruşu vardır, o duruş birçok insanın sigara içmesine neden olmuştur. Şimdi megastar Tarkan uyuşturucudan yakalandı. Tarkan’ın milyonlarca hayranı var ve onu koşulsuz seviyorlar. Her yaptığını taklit ediyorlar, Tarkan yanlış bir şey yapmaz diye düşünüyorlar. Nitekim Tarkan gözaltına alınıp serbest kaldıktan sonra lise çağındaki gençlerin konuşmalarına şahit oldum. İçlerinden biri “Tarkan kullanıyorsa kötü bir şey değildir” dedi. Herkes hata yapabilir, Tarkan da başkası da... Ama hata yaptıktan sonra pişmanlıklarını dile getirmelerini isteriz. Baktığımızda hiçbiri serbest kaldıktan sonra o pişmanlıklarını kameralar önünde göstermediler.

* Neden sizce?

Emrullah E.: Onlara sormak lazım. Bir tabir vardır, “Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar”. Kendi tercihleri. Belki de isimlerinin tekrar uyuşturucuyla anılmasını istemiyorlardır.

* Ama her zaman uyuşturucu ve ünlülerin adı bir şekilde beraber anılıyor.

Emrullah E.: Uyuşturucu tacirleri bu ünlülerin isimlerini kullanıyorlar. Şu an geleceğin en büyük tehlikesi sentetik haplar, özellikle de ecstacy. Bu hapın 1996’da Türkiye piyasasına girişine baktığımızda şunu görüyoruz. Satıcılar sadece ünlülere veriyorlardı ve sonra o ünlüleri ihbar ediyorlardı. Medyanın da bir hatası vardı o dönem, “mutluluk hapı” deniyordu ecstacy’e. Sanki pozitif bir şeymiş gibi... Şu anda İstanbul’da hafta sonları tüketilen hap sayısının 6 milyon adet olduğu tahmin ediliyor.

Önder Ş: Bunları görünce dedik ki uyuşturucunun zararlarını anlatmak polisiye bir görev değil. Medyanın da sorumluluğu. Bu kitabın üçüncüsü de yazılacak, dördüncüsü de. Artık durmak yok.

“Uyuşturucu krizindeyken gördüğüm kız beni insanlığımdan utandırdı”

* Siz neden bu narkotik alanında uzmanlaştınız?

Emrullah E: Ben 1995’te Günaydın’da işe başladım, istihbarat şefim “Seni Vatan Emniyet’e veriyorum” dedi. Ben Emniyet nedir, Vatan nedir bilmiyordum. Bir anda polislerin, amirlerin arasına girdim.

Önder Ş.: Bu işte torpilli olan kaymak yerlere girer. Ama hiçbir torpilli polis muhabiri olmaz, çok zor bir yerdir çünkü.

Emrullah E.: Gazeteciliğin içinde polis-adliye muhabirliği en zor yerdir. Kaçakçılık birimleri ve teröre de bakıyoruz, asayişe de... En baba soruşturmaların yapıldığı bölümler. 1995’te işe ilk başladığımda, Narkotik Şube’de uyuşturucu krizine girmiş bir kızı gördüm. İnsanlığımdan utandım ve o milat oldu benim için.

* Kitapta birkaç kez tekrar ettiğiniz bir ifade var: Şöhretin bedelini uyuşturucuyla ödüyorlar. Uyuşturucu bir bedel midir yoksa tercih mi?

Emrullah E.: Aslında ikisi de. Bir taraftan baktığında çok hızlı bir hayat yaşıyorlar, çok sahte dostlukların yer aldığı bir sistem. Onlardan nasıl faydalanacaklarını düşünen kişiler var etraflarında. Satıcılar “Bu adamın çok enerjiye ihtiyacı var, o esnada buna uyuşturucu verebilirim” diye düşünüyorlar. Pek akıllı değillerse şöhretin bedeli. Diğer taraftan da mecburiyet demeyeceğim ama tercih. Bana kalırsa ünlülerin yüzde 90’ı kullanıyor.

* Size göre “ünlü” kategorisine kimler giriyor?

Emrullah E.: Basın tarafından tanınmış kişiler. Yaşadığı pırıltılı dünya kameralar tarafından sürekli gösterilen, çok kısa sürede şöhret olup peşinde kameralarla dolaşan kişileri kast ediyorum. Gerçek sosyete dediğimiz kişiler değil tabii.

Önder Ş.: Geçmişte uyuşturucu yoktu, alkolik oluyordu insanlar. Uyuşturucu moda oldu; önce esrar, sonra kokain, şimdi de sentetik haplar. O sanatçıyı düşün; her akşam şarkı söyleyecek, rolünü oynayacak, hep neşeli olmak zorunda.... Bu yük çok ağır. Biz de bazen hak veriyoruz.

“Peker Açıkalın kitap yüzünden mi rahatsızlandı diye korktum”

* Kitapta uyuşturucu kullanan magazin figürlerinin zor hayatlar yaşadıklarını ve destek arayışında olduklarını teslim ediyorsunuz. Bir yandan da uyuşturucuyu satanları değil, kullananları ifşa ediyorsunuz. Bu açıdan bir özeleştiriniz var mı?

Önder Ş.: Satıcılar da işlenebilir tabii. Kitabın içine kokainin, eroinin zararlarını da çaktırmadan koyduk. Bir şeyler öğrensin insanlar. Biz ancak bu kadar yapabiliyoruz. Herkesin çoluğu çocuğu var. Tarikat lideri bile dinlemiyor bu iş, Mehmet Kutlular’ın kızı eroinden öldü.

* Bu şekilde kullananlara ikinci bir ceza kesmiş olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Emrullah E.: Bu bakış açısına göre değişir. Eğer ünlüysen zaten bununla ilgili gazetelerde, televizyonlarda yüzlerce haberin çıkıyor.

* Kullananları değil de satanları teşhir etmek daha geniş kapsamlı bir önlem değil mi?

Emrullah E.: Onları da yazdık. Bir önceki kitabım “Parola Zehir”de de bir uyuşturucu satıcısını anlattım.

Önder Ş.: Biz bu kitapta satıcıların adlarını da yazdık.

* Söyleşiye başlamadan önce Peker Açıkalın’ın kalp krizini kitaba üzülüp mü geçirdi diye endişelendiğinizi anlattınız.

Emrullah E.: Kalp rahatsızlığı olduğunu biliyorum. CHP’den de İzmir milletvekili aday adayıydı. Kalp krizi geçirdiğini duyduğumda, ister istemez, kitaptan dolayı milletvekili adayı olamadığı için mi geçirdi diye geçti aklımdan.

* Şu anda uyuşturucu kullanımının yaygınlığı ne boyutta?

Emrullah E.: İlköğretim seviyesine kadar indi maalesef. Bir taraftan eroin gibi bir maddeye bağımlılıktan korkuyorlar. Onun yerine sözde bağımlılık yapmıyor diye diğer maddeleri kullanıyorlar. O da psikolojik bağımlılık yapıyor. En tehlikelisi Ecstacy. Bir örnek vereceğim. Maltepe’de YGS’ye hazırlanan bir genç, arkadaş çevresinden duyup buluyor. Bir tane alıyor, bakıyor hiçbir şey olmuyor. Çünkü onun etki süresi 45 dakika. Sonunda dört tane içiyor haptan ve ölüyor.

“Bu dosyalar bizim önümüze konmuyor, kimsenin adamı değiliz”

* Siz kitaptaki ifadelere ve telefon dökümlerine ne şekilde ulaştınız?

Emrullah E.: Bu, kamuya açık bir dava. Deniz Seki’nin duruşmasını sokaktan geçen biri de takip edebilir. Gizlilik kararı yok. Biz kapıyı çalıp giriyoruz, narkotik polisleri ve jandarma bize dosyaları veriyor diye bir şey yok. Avukatlar, sanıklar derken Deniz Seki’nin dosyası en az 200 kişide var. 200 kişide olan dosyayı bulmak zor mudur?

Önder Ş.: Bu dosyalar bizim önümüze konmuyor. Biz kimsenin adamı değiliz.

* Fotoğrafları da bu dosyalardan mı aldınız?

Emrullah E.: Evet. Nasıl bir yol izleyeceğini bilirse her muhabir bunlara ulaşır. 1995 yılından beri polis muhabirlerinin sistemi değişti. Sporda şike de giriyor işin içine, ekonomiyi ilgilendiren çeteler de, magazin figürleri de... Bizim bir ayrıcalığımız yok.

Haberin Devamı


“Gece kulüpleri kumarhaneler gibi, açılıp kapanıyor”

* İstanbul Narkotik Müdürlüğü’nün verilerine göre, 18-30 yaş arasındaki bağımlıların uyuşturucu bulmak için ilk adreslerinin gece kulüpleri olduğunu yazmışsınız. Bundan gece kulüplerinde denetim olmadığı sonucunu mu çıkarmalıyız?

Emrullah E.:
Polis ne kadar denetleyebilir? Maalesef gece kulüpleri kendi içinde bir özdenetim yapmıyor. Çünkü işlerine geliyor. Kulübün otoparkçısı uyuşturucu satıyor, işletmecisi aracı oluyor. BM raporuna göre dünya genelinde yılda 450 milyar dolar elde ediliyor uyuşturucudan. Her gün bu rakamı daha yukarı çekebilmek için uğraşıyorlar. Ortaköy’de şimdi kapanmış olan bir bar vardı. Bir sabaha karşı gittiğimde içerideki neredeyse herkes sentetik hap kullanıyordu.

* Sizin bildiğinizi emniyet bilmiyor mu?

Emrullah E.: Gidiyorlar, basıyorlar, 15 gün kapatma veriliyor. 15 gün sonra tekrar faaliyete geçiyor. Aynı kumarhaneler gibi.

“Tarkan ‘Benimle ilgili her şeyi yazabilirsiniz’ dedi”

* Cengiz Semercioğlu köşesinde kitabınıza bazı eleştiriler getirdi, “Kapakta fotoğraflar olması insan haklarına aykırı”, “Tarkan’ın yerinde olsam dava açardım” dedi.

Emrullah E.: Kapaktaki fotoğrafların sahiplerinden Niran Ünsal ve Peker Açıkalın’ın davaları sonuçlandı, mahkumiyet aldılar. Bizim kitabımızda davası bitmeyen iki kişi var; Tarkan ve Deniz Seki. Kitap çıkmadan önce bir ay boyunca Tarkan’ın basın danışmanı ve avukatlarıyla görüştüm. Hem kitabın içeriğini hem de kapağı haber verdim, izin aldık. Tarkan “Yeni bir demeç vermek istemiyorum ama benimle ilgili her şeyi yayımlayabilirsiniz” dedi.

“Kitapta olmamak için rüşvet önerdiler, tehdit ettiler”

* Deniz Seki ile de konuştunuz mu?

Emrullah E.: Evet, o izin vermedi. “Kullanırsanız size dava açarım” dedi. O yüzden onun fotoğrafını kullanmadık ama kamuya mal olmuş kısmıyla ifadelerine yer verdik. Özel hayat konuşmalarını tamamen çıkardık. Keşke soruşturma dosyasında olmasaydı da ben 27 klasör Deniz Seki’nin özel hayat konuşmalarını okumasaydım. Uyuşturucu dışındaki telefon dökümlerini kitaba almadık. Yoksa magazin medyasının işine yarayacak çok şey vardı.

* Deniz Seki’nin telefon dökümlerini yayımlamak gerçekten gerekli miydi sizce?

Önder Ş.: Biz o kişiyi anlamaya çalışıyoruz; masum mu değil mi, bunu o konuşmaları okuyarak anlıyorsunuz.

Emrullah E.: Biz de aramızda çok tartıştık, koyalım mı koymayalım diye... Ünlüler hayatlarına dikkat etmek zorunda. İstediklerini yaşayabilirler ama daha sonra başlarına gelecek olaylarda yazılanlara da katlanmak zorundalar. Deniz Seki uyuşturucu satıcısıyla yan yana dolaşıyor, bu uygun bir şey mi?

* Yargı makamı gibi konuşuyorsunuz.

Emrullah E.:
Kendine dikkat etmesi gerekir.

Önder Ş.: Genç seni birebir taklit ediyor, idolsün.

* Ama o kendine “gençlere örnek olmak” gibi bir misyon seçmiş değil ki...

Önder Ş.: Sanatçı ve ünlü kendine böyle bir rol biçmez. Farkında bile değildir. Hiçbir genç onların umrunda değil. Biz de buna karşısındayız, onları zorlayacağız. Bu işi yaptıysan çıkıp gençlere anlatacaksın.

* Kitapta adının olduğunu duyup engellemeye çalışanlar oldu mu?

Önder Ş.: Rüşvet teklif eden de oldu, tehdit eden de. Ama biz hep taşın altına elimizi soktuk.

KEŞFETYENİ
Survivor yarışmacıları birbirine girdi! 'Sende karakter yok'
Survivor yarışmacıları birbirine girdi! 'Sende karakter yok'

Cadde | 04.06.2025 - 11:06

Canlı yayında açıklamalarda bulunan İsmail'e Asena'dan jet hızında yanıt geldi.

Yazarlar