13.11.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Zihni Bar'ın yeni yeri ünlü mimar Vedat Tek'in evi. "Biz burada dekorasyon değil restorasyon yaptık. Sekiz ay sürdü. Vedat beyin fotoğraflarından yola çıktık" diyor Şardağ. Gerçekten de çinileri, tavanı, mobilyaları ve 27 yıldır Zihni'nin vazgeçilmezi olan eski Park Otel'in barıyla çok şık bir yer. Zihni Bar'ın müdavimleri yeni yerin yolunu bulmuşlar bile: "Onlar için duyuru yapmadık ama kendiliklerinden duyup hortlak gibi çıkıyorlar." Zihni Şardağ gece hayatının içinde olmasına rağmen çok gezmeyen, "Sosyal değilim" diyen biri. Pek romantik. Ayrıca kadınların sigarasını yakan, hesap ödemeyi seven bir erkek: "Bu yeni düzene alışmam zor. Kötü demiyorum. Ama bana göre değil. Mekanımda benim bir korumacılığım vardı, oturma düzenine kadar karışır, hanımları rahat ettirmeye çalışırdım. Artık şakayla karışık 'Herhalde erkekleri korumak lazım' demeye başladım." 27 yıl önce Nişantaşı'nda bu kadar bar ve kafe yokken bir galeri buluşma noktasıydı. Zihni Şardağ'ın sanat galerisi... O kadar çok kişi "Akşam Zihni'de buluşuruz" demeye başladı ki galerinin sahibi birkaç masa atarak başladığı işinde İstanbul'un efsanelerinden oldu. Bir süreliğine Zihni Bar'a ara veren Şardağ, şimdi yine ilk gözağrısı Nişantaşı'nda. Rüzgar gibi geçti. 27 yılın geçmiş olmasına maalesef dedim. Kendimi filmin ortasında buldum. Filmin başı yoktu. Ben size telefonda "27 yıl olmuş Zihni bey" dedim. Siz de "Maalesef" dediniz. Niye? Asıl Zihni oradaydı. Nişantaşı, Bronz Sokak'ta. Bir galeriydi. O sırada Gümüşsuyu'ndaki Park Otel yıkılıyor ve eşyaları da satılıyordu. Herkes çanak çömlek gibi küçük eşyalar alırken ben barını aldım otelin. Galeri için... Bar olarak kullanılsın diye almamıştım. Ama gelen insanlar içkilerini orada içmeye başladı. Herkes pek beğendi. "Bizim asıl buna ihtiyacımız var" demeye başladılar. Aslında var. Siz heykeltıraşsınız. Bir galeriniz vardı Nişantaşı'nda. Arkadaşlarınız "Akşam Zihni'ye uğrarız" deyip size geliyor, sohbet içki derken vakit geçiyordu değil mi? Sonra insanlar çoğaldı. Yer, içki yetmemeye başladı. Siz de bu işe soyundunuz. "Bir şeyler vermemiz lazım deyip içlerinden geldiği gibi ödediler" Evet. Ben orada 24 saat boyunca her işi yapardım. Hiç bilmediğim halde barmen oldum, müziği ben yapıyordum... İki kişi daha vardı. Tamamen bir ev havasında oldu. Özellikle hanımlar çok sevindiler gidebilecekleri bir yer olduğu için. O zamanlar pek yoktu hanım hanıma gidilebilecek yerler. Neredeyse bir hanım barı oldu o zamanlar. Ve siz de bu işe başladınız. Hayır. Hiçbir şey yazmadım. Şimdi de yazmaz. Z harfi gibi bir şey var. Gelenler kendi aralarında "Ben Zihni'deyim" diyorlardı. Yoksa kendi ismim olması rahatsız ediyor beni, megalomani gibi. Ve kapıya da Zihni yazdınız. Para kısmı işin en zor kısmıydı. Ben talep etmeden onlar ödemeye başladılar. Bir şey ödememiz lazım dediler. İçlerinden geldiği gibi ödediler. Çok da komik rakamlar. Bir anda misafirleriniz müşteriniz oldu. İçtiklerine para ödemeye başladılar. "Babam başta 'Bizim çocuk meyhaneci oldu' diye üzüldü" Babam pek hoş karşılamadı. "Bizim çocuk çok iyi okudu, üniversiteyi bitirdi ama maalesef meyhaneci oldu" demiş akrabaları arayıp. Sonra bir gün babamı buraya getirdim. Çok eğlendi, kalktı dans etti, ertesi gün aynı kişileri arayıp "Anlattığım gibi değil, meyhane değil" diye düzeltmeye çalışmış. Aileniz ne dedi sizin bu galericilikten bar işine geçişinize? Evet. Olmak zorundayım. Ama artık bazen gece 11 gibi kaçıyorum. Siz hep burada mı oluyorsunuz? "Gece hayatında en çok hanımlar değişti" Her şey değişti. En çok da siz. Hanımlar. Artık nereye gitsek kadınlar çoğunlukta. Beş-altı kadın birlikte çıkmış oluyorlar gece. Eskiden erkekli kadınlı gruplarda hesabı mutlaka erkek öderdi. Hiç olmazsa gelip kasaya, sessiz bir şekilde "Aman o masanın hesabı bana ait" derdi erkek. Artık o da kalmadı. Hanımlarımız artık kendileri kazanıyor, kendileri harcıyor. Mesela benim sevgilim beni çok şaşırtıyor. Çoğu kez ısrarla, hatta öfkeyle "Ben ödeyeceğim, ne demek" diyor. Alışmaya çalışıyorum. Neler değişti gece hayatında? Rakiplerin artması, kaliteli ve çeşit çeşit yerlerin çoğalması dışında. Müşteriler açısından da olabilir. "Zihni'nin bir kitabı olmasa da bir filmi olabilir ileride" Kitap olmasa da belki bir film olabilir. Sabit bir kamera, bir yere bakan, her gün o köşede yaşananlar çekilir. Bundan bir film yapılabilir. Zihni'de yaşananlarla ilgili bir kitap yazmayı düşünür müsünüz? Bu işimle birlikte binlerce insan tanıdım ama fark ettim ki bu binlerce insanla hep bu mekan içinde ilişkilerimiz olmuş. Dışarıda çok fazla buluştuğum kişi olmamış. Burada başlayıp burada bitmiş ilişkimiz. Ya da yıllar sonra tekrar buraya gelirlerse kaldığı yerden devam etmiş ilişkimiz. Gelenler de beni hep burada tanıdılar. Onların önyargıları benim kaderim oldu. Ben o barın sahibiyim, o barda olmam gerekiyor. Sosyal değilim diyorsunuz. Nasıl oluyor bu? Hep buradasınız ve sürekli buraya gelenlerle sohbet ediyorsunuz... Evet, adım Zihni soyadım da Bar oldu. Zihni Bar oldum ben. Yani yıllar içinde siz bir anlamda mekan Zihni haline geldiniz. Bir gece ben barın arkasındayken çok genç bir kız bana el salladı. Uzaktan bağırdı, "Zihni abi, ben Zeynep'in kızı Ayşe'yim" diye. Anladım ki ikinci jenerasyona geçtim. Bazen genç kızların telefonda konuşmalarını duyuyorum, "Anne, Zihni'deyim, merak etme" diyorlar, çok hoşuma gidiyor bu. Siz hiç böyle uzun süreli olacağını, böyle gece hayatının efsanelerinden olacağınızı tahmin ediyor muydunuz?