15.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
axpaz011.jpg Bugüne kadar 176 film ve 500e yakın dizi çeken 70 yaşındaki yönetmen Ülkü Erakalın, "10 Altın Yeşilçam Filmi" projesi için yeniden kamera arkasına geçti. Erakalın, "Yeniler sadece beyinleriyle oynuyor. Oysa eskilerin başarısı beyinleriyle kalplerini birleştirmeleriydi" diyor Çevreme araba farına yakalanmış geyik gibi bakıyorum. Ortam şöyle: İki kişinin yan yana zorlukla geçebileceği bir koridoru bulunan küçücük bir mekanda onlarca insan oradan oraya koşturuyor. İnsanları yarıp sağdaki soldaki ışıkları, kameraları, kabloları geçerek hedefe doğru ilerliyorum. Hedefim patrona yani Ülkü Erakalına ulaşmak. Rekortmen yönetmenin şu sıralar başını kaşıyacak vakti yok çünkü zamana karşı yarışıyor. Erakalın, Yeşilçamın 10 altın filmini çekiyor. Filmler TRTde ekim ayından itibaren gösterime girecek. Birden hop diye çıkmış değil. Dört yıldır vardı böyle bir proje. Günümüzde yapılan birçok film Türkçemizi öldürüyor. Dizilerde de öyle, laubali konuşan bir gençlik var, "aştım", "bye" gibi garip bir Türkçe kullanılıyor. Sokaklarda birbirini öldüren insanlar, şiddet var filmlerde. Halbuki bizim eski filmlerimizde sevgi, saflık, temizlik vardı. Televizyonlarda eski filmler oynamaya başladıkça bunlara büyük bir özlemin olduğunu gördüm. İnsanlar "Ne güzelmiş o dönemdeki filmler" demeye başladı. Bu şekilde çok sinyal aldım. Bu proje böyle oluştu. TRT yönetimi değiştikten sonra eski filmlere çok saygı gösteren, benim beynimle öpüşen, örtüşen bir yönetimle karşılaştım. Projelerimizi onlara götürdük ve kabul ettiler. "10 Altın Yeşilçam Filmi" projesi nereden çıktı? "Eski oyuncular yenilerin fidanı olacak" Evet. "Paydos"u teslim ettik bile. Çekimleri bir ayda tamamladık. Geçmişte "Paydos"ta Sadri Alışık oynamıştı. Dillerden düşmeyen bir performansı vardı. Yeniden çektiğimizde, bu kez Ediz Hunu oynattım başrolde. Eski filmde Gülistan Güzey vardı, şimdi onun yerinde Selma Güneri var. Alt kadroda genç oyuncular var. 10 filmden biri olan "Paydos"u bitirmişsiniz... Aka Gündüzün ünlü "Üvey Ana"sını çekiyorum. Özlediğimiz oyuncularla yenileri bir araya getirdim. Eski oyuncular yenilerin fidanı, gübresi olacak. Genç oyuncular için bir eğitim gibi algılıyorum bunu. Bu 10 film onların okulu olacak. Eski Yeşilçam terbiyesinin devam ettiği, insanların birbirine saygılı davrandığı, "Hadi ulan", "Getirsene lan şunu"nun olmadığı bir ortamda çalışacaklar. Tamamen Yeşilçam terbiyesi, Yeşilçam okulu devam ediyor çünkü ben bu terbiyeyi aldım. Bunları genç oyuncuların da alması gerekiyor. Şimdi hangi filmi çekiyorsunuz? Bu iş sadece eğitim almakla olmuyor. Yanlış anlaşılmasın, eğitime karşı değilim ama eğitim alan yeni oyuncuların duygularında boşluk görüyorum. Yeniler sadece beyinleriyle oynuyor. Matematiksel oynuyorlar. Oysa eski filmlerdeki oyuncuların başarısı beyinleriyle kalplerini birleştirmeleriydi. Eski oyuncularla yeniler arasında fark var mı? "Filmleri rüyalarımda görüyorum" Aynı anda dört film için çalışıyoruz. Öteki filmlerin kadrolarını yapıyoruz. Akşamları da montaja giriyorum. İnanın bu filmleri rüyalarımda görüyorum. Bu galiba tanrısal bir güç. Ayrıca mesleğimiz tanrısal. İşte bunun farkında değil kimse. Ben yönetmenleri, tanrının birer parçası olarak kabul ediyorum. İki satır yazılan kağıda biz can veriyoruz. O kızı alıyorum sokak kızı yapıyorum, o adamı alıyorum öğretmen yapıyorum. Bambaşka kişilikler yaratıyorum.Yönetmenlik tanrı mesleğidir. Tanrı herkese yaratma gücü vermez ama bana verdiğine inanıyorum. İşte ben o dediğiniz gücü, duyguyu, enerjiyi tanrıdan alıyorum. Benim savaşım kendimle. Bu projenin başlamasıyla yani dört yıl önce kendimi yeni doğmuş, sinemadan yeni mezun olmuş olarak kabul ettim. Kısa bir zamanda bu kadar film çekmek zor değil mi? Asla! Çok seyirci toplayacağına yürekten inanıyorum. Burada TRTnin de atlanmaması gereken bir kurum olduğunu söylemem gerekiyor. Şu canlılığımı, heyecanımı TRTye borçluyum. Türk sinemasına gerçekten çok büyük katkı yaptılar. Filmlerinizin ya tutmazsa... "Sette sertimdir. Tüm çekim boyunca herkesin suyunu çıkarırım" O dönemde benimle beraber yükselen Fatma Girik, Türkan Şoray vardı. Onlar beni çok kamçıladı. Kültür Bakanlığının yardımları falan yoktu. Bir avuç kahraman gibiydik. Eski filmler bizim okulumuz, antrenmanımız oldu. 1964te, bir yıl içinde 14 film çekmişsiniz. Sertimdir. "Paydos"ta Ediz Hunla çalıştım. Film bittikten sonra bana "Suyumu çıkardın" dedi. Sette nasılsınızdır? Çıkarırırım. Ama lütfen herkes Ediz Hunu "Paydos"ta seyretsin. O kadar başarılı oldu ki... Ediz bana "Bundan sonra film çekmesem de gam yemem" dedi. Herkesin suyunu çıkarır mısınız? Böyle bir şeye kesinlikle fırsat vermem. Karşımda "Ben senden daha iyi biliyorum" diyen biri olmadı. Ama yönetmenin görevi bu. En iyiyi o bilecek, hepsini o yaşayacak. Yönetmene karşı çıkmak, dik bakmak, ima etmek yakışık almaz. Sanatçıların kaprisi çok olurmuş. Türkan Şoray benim elime, annesinin rızasıyla 17 yaşında geldi. Geçenlerde uzun zamandır görüşmediğimiz için bir araya geldik. Acıları, sevinçleri, çocuğu, evliliği hakkında hiç kimseye anlatamayacağı şeyleri içten ve gönülden bana anlattı. Türkanı o gün daha çok sevdim. Bana hayatımın en güzel üç saatini yaşattığı için ona teşekkür ediyorum. Birkaç yıl sonra sinemayı bırakacağını söyledi. Ona buradan sesleniyorum: "Türkan, sakın bırakma! Sen bizim tek kraliçemizsin." "Türkan, sakın sinemayı bırakma!" "Deniz Akkayaya başrol vereceğim ama henüz bundan haberi yok" Ülkü Erakalın: "Yeni Dudaktan Kalbede Türkan Şorayın kızı Yağmur ile Sadri Alışıkın oğlu Kerem Alışıkı oynatmak istiyorum" Sinemayı kullanan mankenlerden bir şey olmaz. Bazıları sinemayı şöhretine alet olarak kullandı. Sinemayı sevmeleri ve katkıda bulunmaları gerekiyor bu işi yapabilmeleri için. Ben bundan sonra Reşat Nuri Güntekinin "Dudaktan Kalbe"sini çekeceğim. Yıllar önce çalıştığım Türkan Şorayın kızı Yağmur Ünal ve Sadri Alışıkın oğlu Kerem Alışıkı oynatmayı düşünüyorum. Sizin sorunuza hemen geleyim, bu filmde bir de manken olacak: Deniz Akkaya. Onu hiç tanımıyorum fakat ona korkunç bir hayranlığım var. "Dudaktan Kalbe" filminde ona başrol vereceğim ama henüz bundan haberi yok. Onu adım adım izledim. Ondan çok iyi bir oyuncu olur. Onunla çalışmak istiyorum. Prenses Cavidan diye bir rol var. İşte o Deniz Akkaya olacak. Deniz Akkaya mahallede değil podyumda çok güzel yürüyen bir kadın. Bu kadın benim kameramın önünde yürüdüğü zaman Prenses Cavidan olacak. Filmlerinizde manken kullanmayı düşünüyor musunuz? Ama ben gözlerinde görüyorum o ışığı. Gözbebeklerinde sinema aşkının olduğunu görüyorum. Türkan Şorayda da Fatma Girikte de o ışığı gördüm, ben aldanmam. Ondan çok iyi bir oyuncu çıkar. Bu kızcağızı orada burada kullandılar ve yanlış rolleri oynattılar. Bizden biri olamadı hiçbir zaman. Sadece yürümekle bu iş olur mu?