Burcu Kapu

Burcu Kapu

burcukapu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray’ın Avrupa yolculuğu dün itibariyle resmen başlamış oldu. İlk maçta ama sentetik çimden ama eksiklerden berabere kalan ancak daha da önemlisi, iyi bir görüntü çizmeyen Galatasaray dün gece belki yine bıraktığı yerde değildi ama “Ben taraftarıma Şampiyonlar Ligi müziğini dinleteceğim” dedi.
Zalgiris karşısında turu geçen Galatasaray’da ilk konuşulması gereken, takımın eksikleri... Öncelikle takım gücünün yarısı eksik ki bunun en büyük sebebi iki oyuncu, Icardi ve Torreira. Halil henüz sarı-kırmızılıların en ucunda oynayacak oyuncu güvenini vermiyor. Bunun en büyük sebebi Mertens ile bağlantı kurmada yaşadığı tutukluk, kanat ortalarında doğru pozisyon alamaması ve rakip stoperleri rahatsız etmemesi.
E daha ne olsun diyebilirsiniz. Kıyasladığımız oyuncunun Icardi olması tabii ki pek adil değil ama bu seviyede beklentinin çok daha fazlası olduğunun farkındadır sanırım. Diğer eksik Torreira’nın yedeği olabilecek bir oyuncu ise şu an değil Galatasaray sanırım ligde yok. Hal böyle olunca, takım boyunun uzun kalması en büyük handikapı olurken, diğeri de yediği kontralar oluyor. Özellikle rakip forvet Oyewusi’nin savunmanın arkasına kaçışları, Okan Hoca’ya çözüm üretmesi gereken sorunu maç boyu birkaç kez gösterdi.
Galatasaray’da iki hücumcu bek de gol yollarında hayal kurduruyor, Galatasaray topu ileri taşımakta zorlanmıyor.
Boey herkesi nasıl şaşırttı, yanılttı ama? Üst düzey fizik kaliteye iyi bir savunma gücü de ekledi. Bire birde kolay harcıyor rakiplerini, akan oyunun hep içinde. Ama burası Şampiyonlar Ligi, burada her şey gerçek. Daha güçlü rakipler karşısında, daima çıkmaya meyilli iki hücumcu bek ile, Galatasaray’ı savunmada nasıl bir tehlike bekler sorusunun cevabını belli ki Torreira verecek. Yani demem o ki, Torreirasız Galatasaray gol yemeye hep bir adım yakın.
75 dakika bittiğinde Galatasaray rakibinin yedi katı kadar rakip ceza sahasında topla buluşmuştu ama gol beklentisi iki takımın neredeyse aynıydı.
Nasıl oluyor peki bu? Seni zaten derinde bekleyen rakibinin ceza sahasına kolaylıkla topu getiriyorsun ama orada ortalığı karıştıracak, pozisyon yaratacak bir Icardi veya Zaniolo olmayınca işte böyle oluyor. Zaniolo konusunu istihbarat yapan arkadaşlarımıza bırakarak, ben de gelecek haberi merakla bekliyorum.
Galatasaray tek golle rakibini eledi. Ama öyle alelade bir gol değil. Mertens’in alkışlık golünden sonra futbolseverler arasında bilgi yarışması başladı. Stoch’un Puskas ödülü alan golünden, Hakan Ünsal’a, Tugay Kerimoğlu’nun attığı benzer gollere kadar bir çok yere gitti aklımız. Şüphesiz nefis bir gol. Ancak Kerem’den bahsetmeden eksik bir gol.
Kerem geçen sezon başında çok eleştirilen bir oyuncuyken, bugün takımın as oyuncusu, silahı haline geldi. Geçen sezonun ikinci yarısından itibaren korner direğine geldiği her pozisyonda taraftara özgüven verdi. Peki o zaman hadi hafızamızı biraz daha alt üst edelim, Kerem’in duran toplarda bu gelişen yönünü kime benzetelim? Beckham?
Erken mi konuştum? Kim bilir...